bugün

yine ilkokul tarih bilgilerinin deriye ve beyine nüfuzu sonucunda, osmanlı'nın gayrimüslimlere iyi davrandığını, osmanlı'nın hoşgörülü bir devlet olduğunu zanneden insan topluluğu.

(bkz: en büyük kiliseyi cami yapmak)
istanbul'un yağmalanması. fatih sultan mehmet, istanbul kuşatmasıyla zor bir durumdadır. bir yanda iktidar isteyen türkler, diğer yanda yönetimi elde tutmaya çalışan gayrimüslimler vardır. yeniçeriler bir nebze huzursuzdur. istanbul kuşatmasının bu kadar zor olacağı tahmin edilmemektedir ve sefer olmadığı için ganimetlere göz dikmişlerdir.

istanbul düştüğünde yeniçeriler akın akın istanbul'a girer. önlerine çıkan ki insanları biçerler, kimilerinin eşyalarına, kimilerinin kızlarına kadınlarına el koyarlar. istanbul'un 3'te 1'i yağmalanır, yakılıp yıkılır. yeniçeri tatmin olur.

(bkz: varlık vergisi) cumhuriyet dönemi ve çevresinde ise (bkz: cizye vergisi)
gayrimüslimler varlıkları için vergi verir. çocukları için verirler, nefes almak için, işe gidebilmek için, yemek yiyebilmek için, yaşayabilmek için vergi öderler. ama dinsel olarak özgürlerdir. kesinlikle özgürlerdir. müslümanlar insan gibi yaşayabilirken, gayrimüslimler vergilerin altında ezilmemektedir çünkü. vergi vermemek, hayatta kalabilmek için din değiştirmek zorunda kalmamışlardır çünkü.

(bkz: devşirmeler)
gayrimüslim ailelerin küçük yaştaki çocukları arasından güçlü olanlar toplanır. amaç, düşünmeye başlamamış küçük çocukları kökenlerinden kopararak emirlere itaat edecek askerlere çevirmektir. osmanlı hoşgörülüdür. müslümanlar çocuklarıyla birlikte yaşar, gayrimüslimler henüz 4-5 yaşlarındaki hayatlarından değerli çocuklarını osmanlı'ya teslim etmek zorunda kalmazlar. osmanlı çok hoşgörülüdür, evet, çocuklarını vermek isteyen gayrimüslimler öldürülmez, gayrimüslimler çocuklarından ayrılmamak için müslüman olmazlar.

ve osmanlı hakkında milyonlarca örnek. bir müslümanın ifadesinin üç gayrimüslim ifadesine eşit olduğu bir imparatorlukta hoşgörü var demeyin bana. papağan gibi tekrarlamayın ortaokulda öğrendiklerinizi.

bir ailenin küçücük çocuğundan kopartılması hoşgörüyse, varolabilmek için vergi vermek, zorla müslümanlaştırılmak hoşgörüyse...

ben hoşgörülü olmayı da bıraktım. varsın faşist olayım. o halde bile osmanlı imparatorluğundan daha hoşgörülü olurum.

kaldı ki, bir grup insanın o zamanın şartlarından bahsetmesini beklemekteyim. asıl ayarları onlara sakladım. empati kurmayan pıtırcıkların kafasına yağmur gibi yağmayı planlıyorum. bakalım osmanlı'nın zorunda olduğu şeylerden bahseden turancı cengaverler ortaya çıkacak mı?

osmanlı çok hoşgörülüydü. skimi ye.
eğer bir hristiyan "hristiyan hakimiyetinde kalmaktansa osmanlı kavuğunu görmeyi tercih ederim" diyorsa orada hoşgörü vardır.

bu arada benım o.
bir şehri fethedip insanları başıboş bırakmak olmaz tabii. osmanlı ağırlığını göstermek için, gerekirse döver, gerekirse sever. ya ske ske, ya seve seve itaat edecekler.
(bkz: osmanli yi hosgorusuz zanneden insanlar)
en azından ingiltere, fransa, ispanya gibi aldığı topraklarda zorla dinini kabul ettirmemiş, orada yaşayanları sömürmemiştir. sömürdükleri yerleri görüyoruz afrikayı, güney amerikayı. birde osmanlıdan kopan yerleri görüyoruz. farkı anlamak zor olmasa gerek!
içerisinde bulunduğum insanlar grubu. Zamanında bir imparatorluğun hangi özellikleri varsa bu Osmanlı'da da hatası ve sevabıyla vardır.

Fakat Osmanlı geldiği Anadoluyu neredeyse unutmuştur. Gidin bakın balkanlardaki eserlere ağzınız açık kalsın. Bunun dengi istanbul'da vardır belki. Ama ilk dönemleri dışında anadolu hep üvey evlat olmuştur bana göre.

Hangi imparatorluk kendi çıktığı topraklarının yerine gidip başka topraklara eserler yapmış? ha belki de yanlış bilgilerim vardır. O zaman birileri düzeltsin.
Bu tür insan gurubu beyni yıkanmış ve kahramanlığa dayalı ilköğretim ve lise tarih dersleri ile kandırılmış insan topluluğudur. Zararsız gibi görünebilirler ancak dikkatli bakıldığında patlamaya hazır bir bomba gibilerdir. Çeşitli yanlış anlama ve yorumlama yüzünden etraflarına zarar verebilirler. Bilgileri; bilgi veren yüzünden eksiktir. Mesela: Amerika'ya ilk giden avrupalı insanlar * onların gözünde birer işkalci güçtür veya şu anda Amerikan'ın Ortadoğu'ya yapmak istedikleri veya israil'in Filistin'e yaptıkları... Ancak bu insanlar zamanında Osmanlı'nın da neler yaptığını iyice bilselerdi eğer bunun artık bir doğa kuralı olduğunu bilir ve haklı haksız ayrımı değil güçlü güçsüz ayrımı olduğunu kavrayarak çeşitli militarist, milliyetçi, osmanlıcı düşüncelerden uzak tamamen kendilerine öz ve adil fikirlere sahip insanlar olabilirlerdi.

Son olarak da; bu entry'nin yarısına bile gelmeden, eksilemiş olabilirler. ancak arkadaşlar, entry eksilemek, önemli değildir. Önemli olan düşünebilmektir.
osmanli'yi seriat devleti sanan insanlar kadar cahil degildirler.
istanbulda ayasofya cami olunca birilerinin götünde çıban çıktı sanırım. ortaokul bilgisiyle bık bık diyen zihniyet herhangi bir kanıt sunmamış, sanırım kendisi 1453 baharında istanbuldaymış, görmüş. götümüzle bile gülmedik.

ayrıca gayrimüslimlerin yeniçerileri çok gereklidir, zira padişahı korumakla yükümlü bu grup yılda 100 çocuktan ibarettir abartılmamalı, bunun dışında gayrimüslümler rahat yaşasınlar diye serbest bırakılmıştır, ne tımarlı sipahi beslemek zorunda ne de savaşa gelmek zorundadır, bırak artık güvenli hayatlarının bedelini parayla ödesinler devlete. buna karşın müslüman hem vergi vermekte hem tımara sıpahi yetiştirmekte hemde çağrıldığında kapıkulu olarak askere gitmektedir.

ama osmanlı hoşgörüsü tüm diğer dünya devletleri ile karşılaştırıldığında doruktadır, bakınız örneklere;

çünkü osmanlı ruslar gibi ailelerin hayatlarını göçlerle zikmemiştir. (ahıska,abhazya,kafkasya kısaca)

veya osmanlı çin gibi işgal ettiği yerlerde nükleer biolojik denemeyle gelecek nesilleri de zikmemiştir. ( doğu türkistan)

osmanlı ingiltere gibi tüm dünya da kristal kömür ve petrol peşinde koşup insanların ellerinde eleklerle altın ararken ölmelerine sebep olmamıştır, evinden kalkıp binlerce km ötede ki insanları, hemde elinde barut bile olmayan insanları öldürmemiştir. (jujular, hindistan, afrika, anzaklar)

fransızlar ? almanlar? kimi istiyorsunuz kimi merak ediyorsunuz? portekiz mi? ispanyollar mı?
hadi ispanyolların hoşgörüsü ile noktalayalım...

cervantesin hayatına baksanız yeterli aslında, insanlar müslüman diye öldürülüyor asılıyor, müslüman dostu olan ispanyol dahi fişleniyor ya da bir sn müslüman hakkından niye bahsedelim, engizisyon desek? ya da tc deki yahudiler nereden geldi?

pardon faşist aklım ispanya da soykırıma uğrayan yahudilerin kurtarılıp başkent istanbula yerleştirilmesini hoşgörü olarak algılıyor. sorun benim hastalıklı beynimde...

ya bi sittir önce tarih öğren.
içlerinden biri olduğum insan topluluğu.
kitap okumaya da gerek yok, zaten onların evlatlarıyız, canlı tarihiyiz.

şimdi paragraflar boyunca ben açıklasam, ki arkadaşlar uğraşmış, bu adamlar okur mu?
sanmıyorum. uğraşmak istemiyorum, değmez çünkü.
bu sözlük kadar bir şeyler öğrenip-anlatmaya çalıştığım hiç bir yer olmadı.
ama bazı görüşleri değiştirmek çok zor. hele ki o düşünceler karşı taraftan ayrılmayan bir parçaya ait ise.
osmanlının hoşgörülü olmadığını ispatlayamayan insanlara gülen insanlardır.

okuyorum okuyorum, en azından kemal amca pozitif bilim yapmış. arnavutluk kapısından 9 kere dönünce, rodosu bilmem kaç senede alamayınca, bilmem nereyi bıkbık yapamayınca hoşgörüsüz mü olunuyor.

bahsedilen öğelerin tamamı hoşgörüsüzlüğü tam bir kanıt olarak sunamayacak şeylerdir. dilimizde tükenen tüyler ve cevap verecek mantıklı bir şey bulamadığımız için, kendini kaliteli sanan ekşi eziklere burdan güle güle diyoruz.

mümkünse hoş görünün olduğu yere gitsin veya hoşgörü örneği versinler bizde önce hoşgörüyü nasıl gördüğünü görelim ona göre konuşalım efendim.
vay salaklar vay.. zannetmelerine gerek yok; çünkü osmanlı zaten hoşgörülüydü.
ayar almaya meraklı olarak kendimi ortaya atmaktan çekinmiyorum. (bkz: sözlük sağolsun)* savulun ulen, kara murat benim!

en birincisi hoşgörü denen kavramın irdelenmesi gerekliliği. tarihten bu yana her din hoşgörülü olduğunu iddia etmiş, her otorite veya o düzenin halefleri tarihi yazarken hoşgörülü olunduğunu söylemiştir. modern anlamda hoşgörü kavramının kaynağı ise hümanizm dediğimiz olaydan gelir.

bunu anladıktan sonra osmanlı'nın düzenine gelelim. osmanlı bir imparatorluktur, din tarım imparatorluğu. yani, feodal ve emperyalist çarklar işlerdi osmanlı'da. yönetimin başı ise bu düzende tanrı'nın seçilmiş kişisi olarak görülür ve herkes o'nun kuludur. feodal dönemin her imparatorluğu için bu böyledir tarihi açıp baktığıızda. osmanlı'nın emperyal düzeni ise diğer dönemdaş emperyal düzenden biraz daha farklı işler. imparatorluk ümmet ilişkisi ile yürüdüğünden devletin merkez dini sünni islamdı ancak batıda ilerledikçe haliyle karşısına ezelden beri müslüman olan halklar değil ortodoks ya da katolik olan halklar çıkmaktadır. burda osmanlı düzenini devam ettirebilmek için zekice bi yöntem olan ''kendi içinizde ne haliniz varsa görün ama bana verginizi verin'' kanununu devreye sokar. bu uygulama hoşgörülüdür lakin imparatorluk bunu hoşgörülü olmak için, farklı dinlerden halkların kara kaşına kara gözüne yapmamıştır elbette, vergisini alabilmek, olası bir isyanı bu geniş haklar ile engellemek ve batı'da daha rahat ilerlemek içindir bu uygulamalar.

gene batı'ya gidişte -yukarda da değinilen- yeniçeri ocağı'na çeri seçiminin yani devşirmenin bu vergi usül kanununa göre olması durumu sözkonusu. yani her aile bir erkek çocuğunu ya da çocuğun kelle ücretini osmanlı'ya vergi olarak verir ve bu şekilde bi daha o aileye dokunulmaz mantığı vardır. bunun da nedeni osmanlı'nın da geldiği türkler'in tahtta hak talep etmesine karşılık bu devşirmelerin ve halkların kendilerine minnet duymasını sağlamak ve olası bi arkadan vurma durumunda sırtını bu halklara yaslayabilmek içindir.

--bilgilendirici yönlendirme--

yeniçeriler ve seçimi hakkında daha detaylı bilgi için yeniçeri belgeseli:

part 1: http://www.youtube.com/watch?v=isCZWwDrZXw

part 2: http://www.youtube.com/watch?v=bAv3tfSnqeM

part 3: http://www.youtube.com/watch?v=iuEIKzs24B8

--bilgiendirici yönlendirme--

bu arada belgeselin son kısmını bağlamak için salakça bi bilgi var, onu da belirteyim. diyor ki; yeniçeri ordusu'na müslümanların da alınmasıyla ordu bozuldu. tabi burda araştırma yoksunluğu sözkonusu. yeniçeri ocağı'nın sapıtmasındaki temel neden nakşibendi ve bektaşi ruhban sınıfının iktidar savaşları ve yeniçeriler'in bektaşiler'den yana olması.

gelgelelim istanbul'un fethi meselesine. istanbul fethedildikten sonra fatih tarafından askerlerin 2 gün boyunca şehri yağmalamasına izin verilmiştir. şehir yağmalama ve ganimet ise askerliğin her dönem boyunca temel motivasyonudur, ister türk silahlı kuvvetleri ister amerikan ordusu olsun ister araplar'ın türkler'e saldırması olsun. doğu'da köy yakma olayları, yağmalar ya da amerika'nın ırak'ı işgali sonrası ırak ordusu komutanı'nın amerikan askerleri'nin bağdat'ı yağmalamasına göz yumması günümüz örnekleridir bunun. fethe dönecek olursak, fatih kuşatma sırasında bizans imparatoru'na defalarca elçi göndermiş, eğer şehri savaşsız teslim ederse hiçkimsenin malına zarar verilmeyeceğini, bunu garanti ettiğini bildirmiştir lakin bizans o dönem avrupa'dan yardım geleceğine kesin gözüyle baktığından ve surların aşılamaz olması, haliç'e çekilen zincirler gibi etmenlerden ''settir len, hade get işine'' demiştir. bunun da temel nedeni mehmet'in istanbul aşığı olmasıyla alakalı, insan filan değil bizzat şehri sevmesinden dolayı ona bir zarar gelmemesi isteğidir. tabi bu arada avrupa'dan yardım gelmesi olayı venedik ve almanlar'ın bizans'ın katolikliği kabulüne bağlanınca ortodoks patriğinin geçmişte yaşananlardan dolayı resti ile çıkmaza girdi. meşhur latin serpuşu-türk sarığı vecizesi de burdan gelmekte bu arada. geçmişte ne olduğuna dair; (bkz: latin krallığı). gene de venedikliler düşük bir yardım göndermişlerdir. imparator'un sur tahmini ise tutmaktaydı, her ne kadar eşşek kadar toplar olsa da osmanlı'da bizans surlarını aşmayı başaramamıştır askerler. olay en nihayetinde mehmet'in şark kurnazlığı ile son buldu bilindiği üzere, gemiler karadan yürütüldü ve olanlar oldu. yağma meselesi de tam burda başlıyor işte, aylardır savaşan ve gözünü kan bürümüş askerleri deşarj etmek için yağma her dönem kullanılan bir yöntemdir, olayın insani boyutunu burda ne yazık ki değerlendiremezsiniz, hali hazırda fatih istanbul'u 100.000 askerle kuşatıyordu, fethedildikten sonra hayır istanbul'u yağmalamayacaksınız deseydi o askerler o anki öfkeyle surlara osmanlu sancağı'nı değil fatih'in kellesini dikerlerdi.

şimdi efendim, gelelim osmanlı'yı hoşgörülü zannedenlerle osmanlı'yı barbar görenlere. tarihte her zaman bir sömürü düzeni olmuştur, sömüren ve sömürülen de. bundan sonra bu böyle olacak demek değil ama bundan önce böyleydi ve günümüzde de hala böyle. osmanlı az önce de değindiğimiz gibi bir imparatorluktur ve emperyal düzen işler, sömürgecilik düzeni yani. osmanlı'nın sömürgecilik düzeni ise ipleri gevşek tutma esasına dayanır, yani; ben vergimi alırım, uslu uslu oturduğunuz müddetçe işinize karışmam felsefesi. elbet kafasını kaldıran, vergiye itiraz eden olduğunda her emperyalist düzende olduğu gibi ezmiştir de. konuya duygusal yaklaşan yani osmanlı hoşgörüsüzdür ve osmanlı hoşgörülüdür diyerek sidik yarıştıran iki tarafa da tarihi incelerken objektif yaklaşmak adına bi metod tavsiye ediyorum; tarihsel materyalizm.
kendi milletini boklamakla övünen gençliğimizin son zırvasının örneklerinden birisi olan başlıktır...

nedir insanların osmanlı'dan selçuklu'dan hun türkleri'nden alıp veremedikleri anlamıyorum.

alparsalan'ın malazgirt zaferine inanmayanlar, o kadar az askerle bizans ordusu yenilemez diyenler, fatih sultan mehmet'in gemilerini karadan yürütmesine gülenler..utanmasalar çok yakın tarih olmasa mustafa kemal atatürk ve arkadaşlarının kurtuluş savaşı destanını bile yalanlayacaklar ki bunu yapanlar da mevcut...

avrupa'da hala osmanlı zamanındaki sakin ortamın sağlanamadığından bahsediliyorsa, kudüs'te osmanlı'dan sonra hala savaş bitmemişse, osmanlı afrika'daki topraklarını kaybedince hepsi ingiliz, fransız sömürgesi olmuşsa ve mustafa kemal atatürkhala dünya'da yüzyılın lideri seçiliyorsa ama buna rağmen hala benim millettim, benim atam aşağılanıyorsa yazık demekten başka söylenecek çok fazla şey yok sanırım.

amacım kesinlikle bu şahıslara cevap vermek değil, sadece benimle aynı fikirde olduğunu gördüğüm insanların yanında olmaktır. mustafa kemal atatürk "ne mutlu türküm diyene" diyorsa ve damarlarımızdaki kanın kutsallığından bahsediyorsa ama buna rağmen cumhuriyet gençleri "benim atam hoşgörüsüzdü", "biz onları hayatta yenemeyiz ama işte yanlış anlatıyolar" diyorsa ve böyle düşünenleri aşağılar gibi ifadeler kullanıyorsa, kendilerine bu ükeden defolmalarını öneriyorum, mesela medeniyetin beşiğine falan gitsinler, ama ha deyince gidemiyosun oralarada çok medeniler ya herkes gidemiyo işte...
osmanlı'dan kopan yerlerin (istisnalar hariç) nasıl bir başı bozukluk nasıl bir kaos içerisinde olduğunu görünce, (bkz: eski yugoslavya), (bkz: ortadoğu) zannetmeyip emin olması gereken insanlardır.
hoşgörüsüz diyen düdük makarnaları için (bkz: osmanlı siksin sizi)
hoşgörü sözcüğünün anlamını bilmeyen insanlar topluluğu.

bir insanın yaşamasına izin vermek hoşgörü değildir. bir insanın istediği gibi yaşamasına izin vermek hoşgörüdür. zira yaşamak en temel insanlık hakkıdır.

zaten dikkat ettiğiniz gibi iki entry'mde de osmanlı şuna göre hoşgörüsüzdür diye bir kalıp kullanmadım. kaldı ki hoşgörü kavramı karşılaştırma içerisinde kullanılamaz. tarih profesörleri karşılaştırmalı hoşgörü arayışı içerisine girenlere kıçıyla gülerler.

ha, an itibariyle dirlik ve düzen içerisinde gibi gözüken yerlerin osmanlı işgali altında olduğunu söyleyerek örnekleme yapmak tamamen mallıktır.

osmanlı'nın işgal ettiği yerler tam anlamıyla refaha kavuşmuş, dünyanın lider ülkeleri değil mi?
(bkz: bosna hersek)
(bkz: romanya)
(bkz: bulgaristan)

örnekleme verirken daha yaratıcı olalım lütfen. böyle ancak komik olabiliyorsunuz.
ayrıca: (bkz: düdük sensin osmanlı da sana girsin)*
bosna romanya ve bulgaristanın refaha kavuşmamış yerler olduğunu düne kadar oralarda soy kırım olduğunu bilen insanlardır. bilmeyenlere götleriyle gülerler.

(bkz: eurovision bitti sıra osmanlıya geldi vay anam vay)
osmanlının hoşgörüsüz (!) işgal ettiği ülkelere bakıyoruz:

bulgaristan, yunanistan, romanya, macaristan, çek cumhuriyeti, kıbrıs rum kesimi, slovakya, slovenya

hepsi avrupa birliğine üye, kişi başına 15000 dolardan başlayan yıllık gelirleri, uzatmayayım. daha ne olsun. lütfen yazarımıza kıçımızla gülmeyelim ayıp oluyo.
kendi tarihini iyi bilen insanlardır.zannetmekle kalmazlar hoşgörülülük gibi büyük erdemlere sahip olduğunu bilirler bile.
(bkz: kuyruk acısı)
osmanli'nin hosgorusu satin alinmis bir hosgorudur. yani osmanli'nin ozellikle gayrimuslimlere yonelik tutumunda hicbir orjinallik yoktur ve temeli paraya dayanir. parayi verirsiniz rahat edersiniz. hosgorunun parayla satilmasi osmanli'ya selcuklular'dan devralinmis bir gelenektir.
fakat bir de soyle bir sey vardir ki osmanli'nin bu satilik hosgorusu yanliza gayrimuslimleri kapsar. islamiyet ici olan ve seriata aykiri bir takim inanclara sahip topluluklara ise bu hosguru para ile bile satilmaz. en basitinden cogu turk soylu olan aleviler, rafiziler ve hurufiler pek cok kere inanclarindan oturu katliamlara ve surgunlere maruz kalmislardir.
zannetmiyorum direk olarak soyluyorum osmanli hosgoruluydu.

eger osmanli hosgorulu olmasaydi su anda dunyada arapca, bulgarca, yunanca, arnavutca, gurcuce ve bilimum diller olmayacakti.
damarlarımda dolaşan asil kandan dolayı kitap okumama bile gerek olmadığını düşünerek aralarına dahil olduğum grup. vatan, millet, sakarya.

o bölücü sorosçu gavur evlatlarının allah(c.c.) belasını versin.
vatanının güzellikleriyle, ırkının müthişliğiyle, atalarıyla gurur duyacağı, övüneceği yerde, oturup kitap okuyan, tarih araştıran yeni neslin içine dahil olması mümkün olmayan grup.

damarlarımda dolaşan asil kan!

alparslan başbuğ'a selam olsun.

kımız içip, at koşturasım geldi şu orta asya bayırlarında be sözlük.

beni kimse anlamıyor.
insan derisinden kriş yaptıran 4. murad olayı doğru ise imkansız durum.