bugün

türk müziğinde bir makam. Neva makamı basit makamlardan olup, Durağı Dügah perdesidir. Seyri inici çıkıcı olan makamın dizisi ise Yerinde uşşak dörtlüsüne, Neva perdesinde bir rast beşlisinin eklenmesiyle meydana gelir. Güçlüsü aynı adı taşıyan perdenin adı Neva'dır. Rast perdesiyle yeden alır. Donanımları ise Si bemol ve fadiyezdir. Makamın Özelliği: Neva makamı parlak bir makam değildir. Genişleme seslerinin fazlaca kullanılmadığı bu makamda, inici seyir yapılırken Fa bakiyye diyez (Evc) perdesi, bekar hale getirilerek Acem perdesi haline gelir. Neva üzerinde bu şekilde inici bir Bûselik Beşlisi meydana gelmiş olur.
taksim'de lıkır lıkır içilebilesi bir mekan.
ılgın olut'un biyografik özellik taşıyan kitabı...Okunması şiddetle tavsiye olunur
(bkz: bir kitap okudum hayatım değişti)
güzel bir kız ismi..
(bkz: nevada)
bir dönem Karavan eşrafının çokça takıldığı taksim deki güzel mekan. Bu eşraf birbirlerine "susssss" işaretleriyle durumu örtbas ederlerdi.

(bkz: kendimden biliyorum)
istiklal caddesinde, bir dönem ucuz biraları sayesinde çok iyi iş yapan mekan
türk musikisinde re perdesine denk gelen yani dügah perdesine verilen isim. ayrıca çok hoş bir kız ismi.
okurken sık aralıklarla yazarına küfür edeceğiniz başarılı kitap, roman görünümlü otobiyografi.
özellikle erkeklerin okurken özeleştiri yapacakları kesin. bu can yakabilir. çünkü insan bencilliğinin* bu yönünü* gösteren bir şey olmazsa görmek çok zordur ve bu kitap bizi tam olarak o bencilliğin en karanlık yerine gömüyor. o karanlıkta kaybolmak bile olası. ama o siyah örtüyü üzerinden atanlar, daha iyi insanlar oluyorlar.

ve son olarak;
keşke o olanlar yaşanmasaydı da bizde bu kitaptan mahrum kalsaydık.
cerrahpaşa tıp fakültesi ve boğaziçi'nin uçaksavar yurt ortamını ve arkadaşlıkları çok hüzünlü bir aşk hikayesi ile birlikte kanımca çok güzel anlatan ılgın olut romanı.

ilgın olut, 1969 yılında izmir'de doğdu. bornova anadolu lisesi'ni bitirdikten sonra, cerrahpaşa ingilizce tıp fakültesi'nden mezun oldu. hacettepe üniversitesi tıp fakültesi'nde infeksiyon hastalıkları ve klinik maikrobiyoloji ihtisası yaptı. halen izmir'de bir eğitim hastanesinde çalışmaktadır ve roman projelerine devam etmektedir. 2001 yılında yüzleri arayan adam isimli bir romanı daha yayınlanmıştır...
hatırladığımda dahi tüylerimi diken diken eden bir kitap. (bkz: ılgın olut) üniversite yıllarında neva isimli güzel bir kıza aşık oluyor. ilişkileri zamanla farklı boyutlar kazanıyor, aynı evde yaşıyorlar. kız çok masum, çok kibar, olgun, kısacası herkesin çok beğendiği bir kız. ılgın bu kızı hayatına sokmak için çok uğraşıyor. neva'yı çok seviyor, neva'da onu... ılgın zamanla neva'nın geçmişini araştırıyor ve incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerden dolayı onu kıskanıyor. geçmişiyle yargılıyor kızı, üstelik kızın "geçmiş" denilebilecek bir geçmişi olmamasına rağmen. hem de tam evlilik arifesinde yapıyor bunu. fakat neva her zamanki soğukkanlılığıyla ona hiç cevap vermiyor. kızmıyor ona, alttan alıyor, gönlünü almaya çalışıyor sevdiği adamın. lgın her kavgalarında onun aşağılık biri olduğunu vurguluyor ve neva'yı çıkmaza sürüklüyor. ve tam evlenecekken, evlerinin eşyalarını almaya başlamışken ılgın ayrılmaya kara veriyor neva'dan. acımasız sözlerini gene vuruyor neva'nın yüzüne, neva ilk defa konuşuyor ve canın ne kadar yandığından bahsediyor ağlamaklı gözlerle. ılgın ilk defa bu şekilde görüyor neva'yı. o, bu şaşkınlık içindeyken neva koşarak evin camını açıyor ve atlayarak intihar ediyor.

yazar kitabın sonuna neva hakkındaki pişmanlıklarını anlatan bir yazı da eklemiştir. türk filmlerine konu olabilecek gerçek bir hikayedir. gerçeklik payı düşünüldüğünde yazardan nefret etme sebebi olan kitaptır.
trt' nin rekortmen dizisi bizim evin halleri' nde ki karakterlerden biri. ağlak, aşk budalası bir kız.
müziklerinde iş olmayan az biraz yerin altında ucuz biralarıyla müşteri toplayan istiklalde bir yer.
ses, nağme, sada, makam, ahenk anlamlarına gelen garip isim.
never'ı okuyuş şeklidir*.
şarkılarda uzatılması kulağa garip gelse de, biraz sonra güzel bir ses ortaya çıkar.
utta re teli.
ılgın olutun mükemmel, sanat kaygısı güdülmeden yazılmış olan romanı. hayatın aslında 'ufak sorunlarla baş etmek'ten ibaret olmadığını, aşkı bulunca kaybetmenin ne kadar yersiz olduğunu hatırlatan bir kitap.*
klasik türk müziğinde yegah(pes re) sesinin oktavına denk gelen sestir.
ayrıca * suskunlar'ın anahtar sözcüklerindendir.
klasik türk musıkisiyle tedavide; kötü fikirleri kovduğu, ferahlık ve sevinç hissi verdiği, kalça ve bel ağrılarına ve kadın hastalıklarına iyi geldiği söylenir.
okuyunca yazardan nefret ettiren kitaptır, kitap ne kadar güzelse, baş kahraman o kadar bencil, o kadar çirkin, o kadar kördür. son sayfaları küfrederek okunur, sinirine engel olamaz insan...

--spoiler--
sonra google da ufak bir araştırma yapılır, ve öğrenilir ki başka türlüymüş bazı şeyler. kız intihar etmemiş mesela, adı neva değilmiş, şu an evliymiş bir başkasıyla, ve bu ılgın bey geceleri evinin etrafında elinde kanyak şişesiyle gezermiş vs..
peki değiştirdi mi bu yazar hakkındaki fikirlerimizi?
acımıyorum malesef, hayır.
--spoiler--
an itibariyle yeni fiyat tarifesi;

33 cl. bira -> 2 ytl
50 cl. bira -> 2.75 ytl
efes şişe bira -> 3.50 ytl
votka -> 3.50 ytl
votka&enerji-> 5 ytl
rakı -> 4 ytl
cin -> 5 ytl
tekila -> 3.50 ytl
şarap -> 5 ytl
sex on the beach (şişe) -> 30 ytl

ayrıca buraya 4 mbps * sınırsız internet bağlantısı getirilmiştir, laptopunu kapan, yeni trend çılgın download partilerine katılmaktadır. çok yakında da, laptopsuz müşterilere masaüstü bilgisayar hizmeti verilecekmiş!

efendim ilk duyduğumda benim de ağzım sulandıydı, ağa camiinin karşı sokağında (sadri alışık sokak) karakolu geçince sağda bulunmaktadır. valla bi bakmak lazım...
hem esas oğlandan hemde esas kızdan nefret ettiren kitap.kardeşim adam bencil,maço kısaca karaktersizin teki.zamanında yemediği b.k kalmamış, ama sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi, sürekli kızın geçmişini araştırıp *ağzına s.ç.yo. hadi bu zibidiyi geçtik.aşk bir insanın gözünü bu kadar mı kör eder.adam bütün hakareti ediyor, kızın sesi çıkmıyor.başlarım ben böyle aşka.okurken sinirlenmek ve küfretmek istiyorsanız okunması gereken bir kitap.
ılgın olut' tan nefret edilmesine neden olan kitap. bir dönem yazarın isteğiyle basımı durdurulurken, baskının durdurulmasından zannediyorum ki bir veya iki sene sonra yeniden basılmaya başlanmış. yazarın hayatının bir kesitini anlattığı söyleniyor; ancak ben yine de özellikle finalin gerçek olmadığına inanmak istiyorum.
zephyra yolladı bana bu kitabı birkaç gün önce, taa bursa'dan, güzel bir mektupla birlikte. ona neler anımsattığını, neler hatırlattığını bilerek okudum.

fakat bunu çekinmeden söyleyebilirim ki o lanet ılgın bendim işte. 4 yıl önceki halim. 4 yıl önce yaptıklarım, kendi hayatımı ve başkasının hayatını cehenneme çeviren ben. birebir aynı şeyler, birebir.

insan soruyor sözlük. tıpkı o lanet ılgın gibi, her detayı, her ayrıntıyı bilmek istiyor. bunları bilmek ne işe yarıyor peki? geceleri uyuyamıyorsunuz, gözünüzü her kapattığınızda hayaller kurup, bazı şeyleri canlandırıyorsunuz.

bu bir hastalık, bu bir salaklık, bu bir lanet. bir insanın kendine ve karşısındaki insana yapabileceği en büyük haksızlıklardan biri. ama her şey geride kalıyor. her şey akıyor sözlük.

bu kitapta kendimden çok fazla şey buldum. fark ettim ki ben çok fazla akıllanmışım, çok fazla büyümüşüm, olgunlaşmışım. koca bir adam olmuşum artık.

herkes bir neva'ya sahip olur birgün. sadece bayan olarak düşünmeyin bunu. her kadın da bir ılgın'a sahip olabilir. ama elinizde tutabilmenizdir önemli olan. kendinizi törpüleyebilmeniz ve mücadele etmeniz.

ben çok mücadele ettim ve yıllar önce başardım bunu. şimdi bu sebeple daha olgun ve güçlüyüm. insanın yaşadığı her ilişki mutlaka bir şeyler katıyor geleceğe dair. olumlu bir şeyler. geçmişe dönüp hayıflanmak değil gerçek aşk ve mantık, geçmişe bakıp korkmak hiç değil. bir şeyler öğrenebildiyseniz eğer, boşuna yaşamamışsınızdır.

umarım hiçkimse ama hiçkimse o denli sevdiği bir insana o şekilde davranıp, romanın sonundaki gibi hazin bir son içinde bulmaz. ölüm, tüm sevdiklerimizin bize pamuk ipliğiyle bağlı olduğunun en büyük kanıtı.

birilerinin mutlaka ölmesi mi gerekir? yaşarken öldüğü yetmezmiş gibi..
mutlu sonun olmadığı bir aşk öyküsü. okuyucuyu bunalıma sokan, buna rağmen elinden bırakmadan okunulan bu roman güzel yazılmış. gençlik yıllarımda okuduğum kerime nadirin hıçkırık romanını hatırlattı bana.