bugün

neva

zephyra yolladı bana bu kitabı birkaç gün önce, taa bursa'dan, güzel bir mektupla birlikte. ona neler anımsattığını, neler hatırlattığını bilerek okudum.

fakat bunu çekinmeden söyleyebilirim ki o lanet ılgın bendim işte. 4 yıl önceki halim. 4 yıl önce yaptıklarım, kendi hayatımı ve başkasının hayatını cehenneme çeviren ben. birebir aynı şeyler, birebir.

insan soruyor sözlük. tıpkı o lanet ılgın gibi, her detayı, her ayrıntıyı bilmek istiyor. bunları bilmek ne işe yarıyor peki? geceleri uyuyamıyorsunuz, gözünüzü her kapattığınızda hayaller kurup, bazı şeyleri canlandırıyorsunuz.

bu bir hastalık, bu bir salaklık, bu bir lanet. bir insanın kendine ve karşısındaki insana yapabileceği en büyük haksızlıklardan biri. ama her şey geride kalıyor. her şey akıyor sözlük.

bu kitapta kendimden çok fazla şey buldum. fark ettim ki ben çok fazla akıllanmışım, çok fazla büyümüşüm, olgunlaşmışım. koca bir adam olmuşum artık.

herkes bir neva'ya sahip olur birgün. sadece bayan olarak düşünmeyin bunu. her kadın da bir ılgın'a sahip olabilir. ama elinizde tutabilmenizdir önemli olan. kendinizi törpüleyebilmeniz ve mücadele etmeniz.

ben çok mücadele ettim ve yıllar önce başardım bunu. şimdi bu sebeple daha olgun ve güçlüyüm. insanın yaşadığı her ilişki mutlaka bir şeyler katıyor geleceğe dair. olumlu bir şeyler. geçmişe dönüp hayıflanmak değil gerçek aşk ve mantık, geçmişe bakıp korkmak hiç değil. bir şeyler öğrenebildiyseniz eğer, boşuna yaşamamışsınızdır.

umarım hiçkimse ama hiçkimse o denli sevdiği bir insana o şekilde davranıp, romanın sonundaki gibi hazin bir son içinde bulmaz. ölüm, tüm sevdiklerimizin bize pamuk ipliğiyle bağlı olduğunun en büyük kanıtı.

birilerinin mutlaka ölmesi mi gerekir? yaşarken öldüğü yetmezmiş gibi..