bugün

derinlemesine incelemeleriyle dünya medyasının kafamıza sokuşturduğu yalanları teker teker ifşa eden blog yazarıdır. Kendisine bu emeklerinden dolayı saygı duyuyorum. aynı zamanda edebi yönü çok kuvvetli olan yazar. Bol bol küfredip bazen muhabbetin ağzına sıçsa da, zevkle takip ettiğim yazarlardandır.

fakat kendisiyle çelişen bazı noktaları var, "ben türküm ve tabiki de soyumu savunacağım" derken bir yandan da atatürk'e tarasız yaklaşabiliyor. veya "din hakkında en çok espri yapan benim biliyorsunuz" der fakat müslümanlığı ateistlerden gıdım aldırmadan savunur. 99 doğrunun bir nazar boncuğu da budur.
Gerçeklerin farkında olan nadir insanlardan. Severek takip ediyorum gerek twitterdan gerek blogundan.
bundan sonra hatunlar etrafını saracaktır ve eski kıvamı kalmayacaktır diye tahmin etmekteyim.
kendim erkek olmama rağmen sikko'nun kız olmasını istemiyordum çünkü kız olsa artık bir tavlanabilecek(!) bir karşı cins olarak görecektim.
erkek ise (ki erkek çıktı) bu sefer de ünlüye tapan hatunlar etrafını saracağından 'bizden' olmayacaktı. (hani şu cem yılmaz'ın ünlü dediğin kişi, fakirlikten gebersin istenir tespiti var ya hah öyle bir şey işte)

şimdi artık bizden birisi değil sikko, maalesef... yalnız kalmayacak artık... bundan sonrası da gelecektir...
eh o'nun adına sevindim aslında...
ama 'anaaa aynı benim gibi laaaaaa' diyebileceğimiz birisi değil artık..

uni-sex olarak kalaydı teletabiler gibi... iyiydi..
Karizmatik , sarı kafalı , adamın son iki harfidir.
baba bir inci sözlük yazarıdır.
dindar biri olduğunu öğrendiğimde yıkıldığım yazar. *
yine de güzel tespitleri var, blogunu arada ziyaret ediyorum.
--spoiler--
Her Karagümrüklü doğal Beşiktaşlıdır ama ben biraz uzaylıyım, Ayhan Akman'ı almıştık en son Gaziatep'ten orda kaldım.
--spoiler--

beşiktaş taraftarı, fazla ilgilenmiyor futbolla.
derhal soyunu koruma altına alıp çoğaltmalı.
onu çoğaltmalıyız. çünkü sikkofield gibi yakışıklı ve zeki insanlara ihtiyacı var güzel ülkemizin.
HAARP, atmosfere inanılmaz sayıda radyo sinyali gönderir. Bu sinyaller ile iklim olaylarının ve hatta insanların ruhsal durumlarının dahi kontrol altına alınabildiği ileri sürülüyor. Nitekim soğuk savaş döneminde ABD, Rusya'ya aşırı miktarda sinyal göndermiştir. Hatta geçtiğimiz yıllarda bile Ruslar, Avrupa'da hava sıcaklıkları 15-20 derece arasında seyrederken Rusya'da 40 dereceye varan sıcaklıkların HAARP sebebiyle oluştuğunu iddia ediyorlardı.

1995'te piyasaya sürülen Illuminati - New World Order oyun kartlarından birisi: deprem projektörü

iklimleri kontrol altına almak, deprem ve kasırga oluşturmak... Mümkün olabilir mi?

Ben fizikçi falan değilim, hatta fizikten böğğğk geldiği için lise sonda bölüm değiştirip eşit ağırlığa kaçtım amına koyim ehehe. O yüzden işin teknik kısmıyla ilgili sizi aydınlatamam. Fakat HAARP'ın doğa olaylarını kontrol altına alabildiği pek çok bilim adamı tarafından doğrulanmakta.

Ki zaten yapay bir deprem oluşturmaktan ziyade, var olan fay hatlarını tetiklemekten bahsediyoruz. Böyle bir teknolojinin olması, yani mevcut fay hatlarını tetikleyebilmek, bana gayet de mümkün gözüküyor. Ama tabi pek bir sikim bilmiyorum fizik hakkında, o yüzden sikim sikim yargılarda bulunamam bu konu ile ilgili.

Neyse canını yediklerim, bilgilendirme kısmı sona erdi. Şimdi bırakın kalem kağıdı, arkanıza yaslanın. Evladım arka sıra, önemli burası kulak ver sikmiyim ananı.

Buraya tıklayarak HAARP'ın resmi web sayfasından indüksiyon manyetometresinin data bilgilerine ulaşabiliyorsunuz. Size verdiğim link bulunduğunuz günün tarihine götürecek sizi. Şimdi bugüne ve rastgele birkaç tarihe ait ölçümleri sunayım size. Verdiğim link üzerinden tarih girerek bu bilgilerin aynılarına siz de ulaşabilirsiniz.

http://michaelsikkofield....rp-ve-illuminati.html?t=2
böylece sürekli deprem olmasını (bkz: haarp) a bağlayabiliriz.
çünkü bu kanıtlanmış sorun kimsenin süpergüç abd ye dur diyememesi.
Vay amına koyim, biz bu filmi görmüştük ya la?

Sen de benim düşündüğümü düşünüyorsun biliyorum yarram.

Bu aletin yaydığı sinyaller sanki bir şeylere yol açıyor gibi?

17 Ağustos 1999 depremi sırasında Marmara Denizi'nde israil bandrollü denizaltları... Denizaltları ne ya, hay amına koyim "denizaltı" nasıl çoğul yapılıyodu lan, Hakkı Devrim'in cebini bilen var mı bişe soracam. Neyse işte israil'e ait birkaç denizaltı bulunduğu söyleniyor deprem günü Marmara'da. Eh spekülasyon olabilir bu, ironi yapmıyorum gerçekten bir söylentiden ibaret de olabilir. Ama bir yandan şöyle bir ihtimal de var, doğruysa?

Bazı iddialara göre 1995 Kobe depremi, bazı iddialara göre ise 17 Ağustos 1999 depremi, bazı iddialara göre ise her ikisi de HAARP'ın gücünün sınandığı ilk depremlerdi.

içinizden "tamam sadede gel piç" diyorsunuz biliyorum ehehe. 1995 eski bir tarih olduğundan Kobe depreminin bilgilerine ulaşamıyoruz. O yüzden bizi can evimizden vuran, bu satırları okuyan ve taşağı 5 kilo eden kimi aslan parçalarının yüreğini dağlayan 17 Ağustos 1999 depremine göz atacaz. Şimdiye kadar hep 3 gün önceden başladık, yine öyle yapalım, depremin 3 gün öncesinden başlayalım incelemeye taşağını yediklerim.
2013'ten sonra dünyayı felaketlerin beklediğini, bu tür doğal afetlerin ve insan kaynaklı faciaların giderek artacağını söylüyorlar "uzmanlar". (götümden salladığımı ileri süren orospu evlatları siktirsinler biraz araştırsınlar). Ladin'in hesapta öldürülme hikâyesi de boş yere bu tarihte ortaya atılmadı, tüm ABD gazetelerinde şu an "misilleme saldırı olabilir dikkatli olalım" haberleri yayınlanıyor. Al sana kolaylık olsun "retaliation attack" ya da "revenge attack" diye arattır uluslararası haber sitelerinde yada Google'da. Aratmana "ladin" kelimesini de ekle, kaç bin tane haber çıkacak karşına gör, her şeyi benden bekleme amın evladı esteban seni.

2012'deki o Marduk'muş, Maya takvimiymiş, foton kuşağıymış muhabbetleri... Bunlar boşu boşuna ortaya atılmadı. Psikolojik zemin öyle güzel hazırlandı ki artık.

Olum adamlar asırlık senaryolar yapıyorlar lan, televizyon icad olduktan sonra beyin yıkamak onlar için çok daha kolay hale gelir oldu zaten. Çocukların üzerine o kadar fazla oynuyorlar ki biz farkında olmasak bile... Justin Bieber'ı sevmeyen ufak kız çocuğu kaldı mı? Justin için ağlayan, seni çok seviyorum diye bağıran ufacık veletlerin video'ları dönmüyor mu Facebook'ta, Youtube'ta? Çocuk değil potansiyel sığır yetiştiriyoruz farkında mısınız?

Sırf medya mı? Tabi ki hayır. Eğitim sistemi denen saçmalık var ya, onun ta amına koyim ben. Bir insan, kişiliğinin temellendiği çocukluk, ergenlik ve bluğ çağlarında, sürekli kendisine dayatılan bu ezberci sikindirik eğitim müfredatı ile harcıyor yıllarını.

Gerçi buna gelene kadar bir milyon tane saçmalık var dünyadaki eğitim sistemlerinde, fakat sizce ders kitaplarında neden Tesla'nın değil de sürekli Edison'un ismi geçer?

Akp döneminde neden ilk ve orta dereceli okullarda sürekli "Mehmet Akif şiir yarışmaları" düzenleniyor da, hiç Nazım Hikmet şiir yarışması düzenlenmiyorsa işte o yüzden.

He Mehmet Akif'i kötülemiyorum tabi ki kendisi büyük bir şairimizdir, ama mesajımı aldınız siz işte... Eğitim sistemi diye bize sunulan şey, tamamen bizi, onların bizim olmamızı istedikleri yönde şekillendiren ve dayatmalardan ibaret olan bir saçmalık. Umarım çocukluğunuza ya da lise yıllarınıza ait hafızanız kuvvetlidir. Zira birazdan soracağım şeyi hatırlayabilirseniz, ondan sonra anlatacaklarımın nasıl bir tezgâhı işaret ettiğini daha iyi idrak edeceksiniz.

Lise veya ortaokul tarih bilginizi bir yoklayın ya, Rönesans ve Reform dönemlerinden sonra bir dönem öğretilirdi bize hatırladınız mı? Adı neydi o dönemin? "Aydınlanma Çağı." (Age of Enlightenment). Sadece isminde "aydınlanma" kelimesi geçti diye gelin güvey olmuyorum lan, bir dur dinle, izah edecem.

Şu anki milli eğitim müfredatını bilmiyorum ama bana ortaokulda da, lisede de öğretildi tarih derslerinde bu Aydınlanma Çağı.

Şimdi Rönesans'ta hayat ve sanat görüşü tamamen değişti Avrupa'da, keza Reform döneminde de kilise kendini adı üzerinde reform etti, yeniledi. Martin Luther, Almanya'da Wittenberg Kilise'nin kapısına 95 maddeden oluşan protesto bildirisini astı, işte sonra protestanlık mezhebi ortaya çıktı falan filan. Rönesans ve Reform dönemlerinde, gönüllü veya zor kullanılarak getirilmiş bariz düzenleme ve değişiklikler söz konusu. insan hayatı yeniden yapılandırıldı bu dönemlerde, eyvallah.

Fakat bu aydınlanma çağında ne sikim oldu ben bunu ortaokulda da anlamadım, lisede de anlamadım, hala da anlamıyorum. Neymiş yok efendim Kant gibi, Locke gibi, J.J.Rousseau gibi böyle bir grup filozof yeni bir görüş getirmişmiş, aydınlama başlamışmış, insanlar böyle bi ışık görmüşlermişmiş... Ya siktirin gidin amına koyim, tarihin her döneminde filozoflar vardı, her dönemde etkisi altında kalınan görüşler vardı ama neden özellikle bu dönem "aydınlanma çağı" diye adlandırılıp çocuklara dahi o şekilde öğretiliyor?

Hazır mısın taşağını yediğim?

Aydınlanma Çağı 18. yüzyılın sonlarında, Fransız ihtilali'nden sonra tavan yapıyor. Hay Allah, tesadüfe bak ki Illuminati de 1776 yılında kuruluyor ve mason localarının uzun yıllardır sürdürdüğü uğraşlar sonucu 1789'da Fransız ihtilali gerçekleşiyor. Milliyetçilik akımı tüm dünyayı sarıyor. Milliyetçilik kavramı, ilk defa bu kadar geniş bir alanda etkili olacak şekilde din kavramının önüne geçiyor.

Aydınlanmanın en şiddetli yaşandığı yer olan Fransa'daki Aydınlanma öncüleri
- Jean Jacques Rousseau (MASON)
- Descartes (MASON)
- Diderot (MASON)
- Voltaire (MASON)
- Montesquieu (MASON)

Aydınlanmanın Almanya'daki (Illuminati'nin kurulduğu ülke) ve hatta dünyadaki en büyük öncüsü
- Immanuel Kant (kuvvetle muhtemel MASON, kaos konusunda Hegel ile benzer fikirleri var)

Aydınlanmanın ingilltere'deki temsilcileri
- Francis Bacon (MASON)
- John Locke (MASON)
- David Hume (MASON)

Aydınlanma Çağı'nda olmasalar da, ek bilgi olsun size, klasik fiziğin kurucusu Isaac Newton masondur. Evrim teorisyeni Charles Darwin masondur, masondur, masondur ulan.

"Ee masonlarsa ne olacak?"

Haklısın, mason olmaları bu kişileri direkt kötü ya da art niyetli kişiler yapmaz. Demiştim önceden de, misal Taksim'deki Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası'nda öyle kan ve cinsellik içeren hardcore pagan ayinleri yapıldığını düşünmüyorum, işinde gücünde insanlar onlar da abicim. 33. dereceden, 25 tane asil ünvanı olan biraderler değil ki hepsi. Bu saydığım filozoflar da belki bu kategoride, sıradan masonlardır. Fakat öyle bile olsalar, mason localarının amaçlarından birisi de hukuk, medya vs gibi organlarda, dayanışma sağlayacak ahbaplar edinmektir. Kısacası kadrolaşmak bu şekilde yapılıyor onlar tarafından. AKP'deki gibi tüm amca çocuklarını bir kuruma doldurmaktansa, kilit pozisyonlara tek tük adamlarını sokuyorlar. Gerçi niceliğin nitelikten üstün olduğunu zanneden, insanlara en az 3 çocuk yapmalarını öğütleyen zihniyete bunları anlatmak pek kâr etmez, neyse.

Üst rütbeli üstadlardan, alt rütbelilere doğru rica ve telkinler, bazen ise emirler inmeye başlar, yönlendirmeler bu şekilde dikte edilir hayatımıza ufak ufak. Bu nedenle yüksek dereceli ve bilinçli hareket eden bir masonun faaliyetlerinin sonucu ile, kendini özgür sanan fakat birileri tarafından kullanılan (aynı bizim gibi) sıradan bir hür masonun faaliyetlerinin sonucu arasında kimi zaman pek bir fark yoktur. (ki bu söz ettiğim filozofların çoğu da öyle tırışkadan masonlar değildir. misal Bacon aynı zamanda bir devlet adamıdır ve illa ki masonlukta olgun bir rütbeye sahiptir)

Aydınlanma Çağı denilen bu dönemin aslında varolmadığını, abartıldığını,

komik bu adam yav akıcı bir şekilde yazıyor.
duygusal , içli, yakışıklı filan tamam kızlar bitiyor da benim duygusal olmayan illuminati içerikli yazılarından kusasım geldi. beyaz ışığı farklı renklere ayrıştıran bir piramit albüm kapağı var diye pink floydu illuminatici ilan etmiş. artık paranoyaklığın da ötesine geçmiş bir insandır. hepimizin sistem karşıtı olduğunu bildiği pearl jam, pink floyd gibi efsanelerle yeteneksiz olup sırf zengin şakşakçılar sayesinde bir yerlere gelen lady gaga gibilerini bir tutması biraz saçma olmuş.
evet derste tahtaya piramit çizen geometri hocasını, beyaz ışığın renklere ayrılmasını anlatan fizikçiyi de mason sanıyordur bu kafayla.
ayrıca 'hepsi israilin amerikanın oyunu, gençlerimizi yoldan çıkartıyorlar' diyen kahve muhabbeti yapan amcalardan tek farkı söylediklerini biraz daha açıklaması gibi geliyor bana.
daha darwinizmin sosyolojik kolu olan 'zayıf insanlar ezilsin' mantığıyla, ateistlerin savunduğu biyolojik evrimin farklı şeyler olduğunu çözememiş ateistlerin kapitalist mantığı desteklediğini iddia eden bir insan.
evet bütün blogu önyargısızca okudum ve haklı olduğu yerlerde yiğidi öldür hakkını yeme diyerek adam doğru söylemiş diye onayladım.
mesela adı illuminati olsun veya olmasın dünyayı bir avuç zenginin yönettiği gerçeği,
11 eylül olayları ve september clues'u çevirip yayınlaması,
yeteneksiz popüler müzisyenlerin çeşitli oluşumlarca desteklenerek şu anki ününe kavuştuğu gerçeği,
şeyhlerin hocaların dini öğretmeyip insanları kendi kafasına göre yönlendiren soytarılar olması.
bunlar haklı olduğu mevzular, gel gelelim din ve dinsizlik mevzusu, işte bu konuda hiç bir neden ve sonuç belirtmeden kendi duyguları doğrultusunda yazıyor.
bir zamanlar ateist olduğunu belirtmiş sonra anladığımız kadarıyla babasını kaybetmenin etkisiyle inançlı bir insan olmuş. insanın babasını yitirmesinin nasıl bir duygu olduğunu bilemem bilmek de istemem zaten. empatiyle de anlayamam acısını.
bu yüzden herkesin duygularına ve inançlarına saygım var. ancak bir neden niçin nasıl belirtmeden dinsizlere sahip oldukları fikirleri eleştirerek değil direk onları eleştirerek yaklaşması kendisini argüman üzerinden değil karşıdaki kişiye saldırarak tartışan yurdum ergeni statüsüne indiriyor.
adamın dibidir. yazdıkları doğrudur genel olarak. oldukça akıcı bir şekilde yazar ve bağımlılık yapar.
Yazim ve anlatim sekli gayet iyi fakat okuyucu kitlesi ergen kesim oldugu icin vasat gözüken yazar. O degil bazen cok abartip paranoyaga kitliyorsun insanlari. Bak kitle sayinda yuksek dikkat et.
gene bi yazısı çıksa da okusak dediğimiz kaynatasını siktiğimin adamı.
bu arkadasın fight clup ile ilgili yazısını okudum ..yazısının başında herkese giydiriyor egoistler,kibirliler falan diye ama yapmak istediği şey sadece bilgili görünmek, bir de şu moda olan akım var ya, herşeyi yanlışıyla doğrusuyla yazıp(!) tarafsız görünmeye çalışmak ve daha pupüler olmak....ama yanlışa düştüğü noktalar var..mesala baktığın zaman yazılarına.. bir kere ağzı bozuk ve rakı içiyorumuş..ee kuranı kerime de inanıyormuş..Evrim saçmaymış..osmanlı devletini ayakta tutan tekke ve zaviyelere laf atmış..neymiş efendim dervişler nefislerini öldürdükden sonra yasak olan şeyler onlara helal oluyormuş..Ee kardeşim sen de mi kırdın ki nefsini hem rakı içiyorsun hem kuran okuyosun hem onun hakkında utanmadan yazıyorsun.....he okunmaz mı okunur..ama doğru olduğu yerler kadar yanlış olduğu yerleri hesaba katın derim..
dünyada gizli saklı olayları araştırayım derken dinlere asla dokunmayan tip. illuminatiymiş, 9/11'miş bunları çocuklar bile biliyor sıkıysa ''kuran'da yazan her şey doğru mu?'' diye bir tez atsana ortaya?

ayrıca hemen her yazıda ekşicilere saydırması çok saçma. bize ne senin ekşici kompleksinden lan. adam gibi yaz.
psikolojik durumu, blok açan bir beyne sahip reklamın iyisi kötüsü olmaz denilen formatlı ve formatsız madonna.
üçgen gördümü "illuminatıli" damgası yapıştıran gerzek bir azınlığın oluşmasına neden olmuş boş kişilik. o kadar abuk ki bu tipler herhangi bir yerde üçgen gördümü kafadan basıyor "aha mason bulduk" diye. resmen mal bir ergen sürüsü oluştu peşinde. üçgen dediğimiz hadise en başta gayet yahşi bir geometrik şekildir. çeşitli reklamlarda firma amblemlerinde kullanılabilir. normali budur. ama bu ergenin yetiştirdiği mallar, üçgeni gördümü illuminati diye damgalıyor hemen. dediğim gibi sığır bir kesim takip ediyor bu kişiliği.
toblerone yerken aklından geçenleri merak eiyorum.
hakeza karper yerken de öyle.
herhalde üçgen vücut görse, bunlar masonların işi. üçgen vücut için kapitalist sistemin.. diyerek cümleye başlamasından endişe ediyorum.
ekonomi bitirdim diyor da kemal derviş'in kim olduğunu türkiye'ye neler kattığını bilemiyor.
yazıları takibimde. okudukça eleştireceğim..

michael sikkofield in etkilendiği belgesel the arrivals olmalı ya da belgeseldeki fikirleri onaylıyor olmalı.
tam olarak geçen yıl bu zamanlar blogunu bulduğum yazar. tatile gittikten sonraki bütün gecelerimi illüminati lady gaga beyonce rihanna ile geçirdim sayesinde. üçgenler müçgenler aman bi delirdim yani. fakat kendisi öyyyyle bir anlatıyorki herşeyi, kör olan inanır öyle söyliyim, ıncığını cıncığını herşeyini açıklıyor olayların. sende kendi kendine vay be bizde ne biliyormuşuz diyorsun doğal olarak. ben yine kendisinin bir yazısına kitlenmiş durumdayım, bayadır yazmıyordu bugün bakayım dedim ki nisan ayında yazdığı şu yazı dizisi dikkatimi çekti. buyrun sizlede paylaşayım ;

http://michaelsikkofield....ve-kandrlan-6-milyar.html

ayrıca selinden ve berkten nefret ediyor efendime söyliyim ekşicileri anadan bacıya götürüyor. ha birde herkesin erkek sandığı michael sikkofieldin kadın olduğu hakkındaki görüşlerde oldukça yaygın.

nickini ilk defa okuduysan kahkaha atman doğal, hepimiz o yollardan geçtik..
illuminati hakkında bir şey bilmediğini düşündüğüm yazar.
başıma gelen garip olaydan dolayı giriyorum bu entry'i. bu adam burda yazar değil miydi arkadaşım. dün baktım yazar ara'dan entrylerini gördüm diye hatırlıyorum. bu gün böyle bir yazar yok diyor. ben mi kafayı yiyorum yoksa çok mu yanlış geldim ?
iki gündür blogunu okumaktan yemek yemeyi unutuyorum. bi insan bu kadar mı güzel yazar lan.
adamın dibidir eğer o kadar genç yaşta o kadar bilgiye sahip birisi ise harbiden ben boşuna yaşamışım dedim bi zamanlar sonradan bi baktım ki isteyince bilgi sahibi olmak çok kolaymış. yeterki tv süresini yarıya indir onun yerine kitap oku. dergi patlat bi kaç blog takip et yeter. kısacısı sikkofield adamdır adamın hasıdır.
güncel Önemli Başlıklar