yeni izliyorum.

simdilik dikkatimi ceken iki sey oldu.

bir tanesi, zenci bebenin ormanda itini araken buldugu kelepce.

oteki ise kocasi devamli surette cemkiren japon kadin.

bu arada acaip seksi geldi bana bu japone. hatta, bu seksinin ilerleyen bolumlerde insiyatifi ele alarak, kocasina boynuz takacagina ve ortami renklendirecegine dair bir ongorum bile olustu.
amerikada öyle çok da manyaklıkla izlenmeyen dizi. hatta reyting azlığından ve yüksek maliyetinden dolayı bitirilmesi bile düşünülüyormuş. amerika'da bunu bölüm başına 7 milyon ile 12 milyon kişi arasında bir kitle izliyormuş.
mesela cnbc-e'de yayınlanmadığından dolayı ülkemizde fazla bilinmeyen friends adlı diziyi amerika'da her bölüm ortalama 24 milyon kişi izliyordu dizi finalini 51 milyon kişiyle (rekor) yapmıştı.
dün akşam izlemediğim dizi!

aslında şimdiye kadar da hiç izlemedim.

çevremden gelen uzaylıymışım tepkilerine ve hatta servis şoförünün bile "türkçe dublajı olmamış be abi, ben orijinal sesiyle izliyordum güzel oluyordu" yorumuna rağmen izlemedim.

nedeni ise ayrık otu olmaya çabalamam, aynen king oynamam gibi.

ne mi kazanıyorum, hiiiç!

ama dün akşam josh holloway'e * yapılan muameleden sonra izlememe direncimde büyük bir artış oldu.

çevirmenin sürekli hayran bakışlarının sonucunda "ay bu çok şeker yaaaa!" diyerek kendinden geçmesinden, bergüzar korel'in sadece kendisinin mübarek eline dokunmayı istemesinden ve şebnem ferah'ın sawyer gelecek diye on bir sene sonra beyaz show'a çıkmasından sonra ayrık otu olma direncim tavana vurdu.

haa yiğidin hakkını verelim, hayatımda gördüğüm en sempatik ve cana yakın aktörlerden biriydi holloway.

ama ben bu fanatikliği algılayamıyorum.

"ayyy izlesen öyle demezsin" ya da "benim arkadaş da sen gibi saçmalıyordu bir başladı müptelası oldu" geyiklerinden de bıktım.

eminim çok güzel ve özel bir dizidir ama uzun müddet aman diliyorum kendisinden.

sırf ayrık otu olma çabasından haa, başka şeyden değil!
çinli çinli yi götürsün,
jack kate i,
charlie claire yi,
sayit sarı$ın ı,

bizim sawyer masturbasyon a devam. ulan reva mı bu ona.
allah belasını versin denilecek dizidir.
3. sezonun ortalarına geldim, hala soru yığınları. bir yerden ipucu çıkmaz mı kardeşim. hala gizem, hala sır. habire şaşırıp kalıyor insan.

--spoiler--
3. sezon 18. bölüm.
paraşütle gelen karı, 815 sefer sayılı uçağın bulunup, herkesin öldüğünü söyledi. al sana bomba.
daha neler görüceğim.
--spoiler--
24 nisan'da 4x09'la kaldıgı yerden devam edip 29 mayıs'ta 4. sezonunu noktalayarak bizi yine bir seneye yakın bir zaman dilimi bekletecek dizi.
uzun bir aradan sonra yarın tekrar başlayacak dizi.

--spoiler--
3x09'la aaron'ın öksüz kalıp neden kate'in yanına verildiginin anlaşılacak.
http://www.youtube.com/watch?v=sHiH0kMPdCY
--spoiler--
4.sezon 9.bölüm sneak peak inde gördüğümüz üzre...
--spoiler--
en son türkiye yi ayağa kaldıran josh holloway yani sawyer ı otomatik tüfekler karşısında tahta bir piknik masası arkasına saklanırken görünce cüneyt arkın a karşı fazla acımasız olduğumuz aklıma geldi...
ama ortalık baya bir karışıyor herhalde en son her şey sütlimandı, jack bir şeyler yapmalı...
--spoiler--
yarın gece kurtlar vadisi havası ile izleyeceğimiz bir dizi olacak sanırsam. lan noluyo anasını satayım dediğim dizidir. önceden bu godumun siyah dumanı ne, bu kutup ayısının ne işi var lan burada derdik. baktım gördüm sneak peak e savaş var lan. olum noluyo lan. sawyer da polat misali savaşıyo tek başına. du bakalım yarını bekleyelim.
hakkında yazılanları okumaya başlayıp 'ay hayır hayır okumamalıyım spoiler vermemişlerrr!' diyerek kapattığım başlıktır. lakin görmemem gereken şeyleri görmüş oluyorum her seferinde. ben de bundan sonra izlediğim tüm filmlerdeki ve kitaplardaki katilleri efendime söyliyim tüm püf noktaları yazıcam.
Evangeline Lilly'nin rüyalarıma girmesine engel olan tek uğraşı... Seyretmekten uykuyu unuttuk bre...
her bölüm yeni bi sürpriz çıkararak izleyicisini ruh hastasına çeviren dizi.
--spoiler--
ben: turkce biliyor musunuz *
--spoiler--
4. sezonun the constantdan sonra en iyi 2. bolumunu yayinlami$ dizi.bekledigimize degdi acikcasi.

--spoiler--
benjamin sen neymi$sin be abi.ma$allah 10 kaplan gucunde,2-3 tane dil biliyor.rambonun lost versiyonu.*
--spoiler--
--s04e09 spoiler--

açılış sahnesinde her erkeğin "aha! lan yoksa!" diye şok olduğu bölümdür. * *
--spoiler--
uzun bir aradan sonra aramıza dönen ve süper bir bölümle de bizleri sevindiren dizidir efenim. 5 hafta beklediğimize değdi de kafa skmeye hala devam. b*k mu var anlamıyom ki.

--spoiler--
bünyamin e güvensem mi güvenmesem mi arasında gidip durduğum dizidir. o gemide ki iri yarı sarı çiyan arkadaşın ne bok olduğunu gördük. herifin kızını öldürdü lan. black smoke ta ben in köpeği midir nedir. herif gizli bölmeye girdi, eli yüzü topraklı geldi 2 3 dakka sonra hoop bizim siyah dumanımız geldi. ulan bunu tutuyon diyelim. kafeste mi tutuyon nerede tutuyosan. delik buldu mu kaçmıyo mu lan bu..ayrıca önceden locke a duman hakkında birşey bilmiyorum demişti. neyse.

gelelim çarlis le bünyamin e. bu adamların geçmişten davaları var azizim. bu iki denyo yüzünden öleni, sakat kalanı, öksüz kalanı, sevgilisiz kalanı oldu, olacak. ayrıca çarlis, beni öldürmeye mi geldin lan diyo bünyamin e, o da bunu yapamayacağımı ikimizde biliyoruz diyo. yapmayacağımı değil. yapamayacağı mı. şimdi orada sadece ikisi var. bünyamin in elinde de dildo gibi birşey vardı. onunla rahat bir şekilde öldürebilir. yani koruması falan yok orada. bunların arasında bi bokluk var ama hadi bakalım. seni değilde kızını öldürcem diyo. işte sıçtığımızın resmi. e nolcak bizim bıradha desmond a. adamların aşk ı var. kaç yıldan beridir buluşamıyorlar falan. bünyamin de haklı da. kızını öldürttü deyüs. bi bakıma kendi öldürttü gibi ama olsun. ayrıca bu adam ne güzel psikoloji yapardı eskiden. şimdi bakıyom, tık yok. yok benim kızım değil o. o fransız piliçten aldıydım. şöyle böyle. olmadı diyoruz. eski bünyamin i arıyoruz.

o sahra çölünde ne bok işin var lan. aslına bakarsan kendide başta garipsiyo. bakıyo etrafa falan. ayrıca nasıl geldiği de muamma. kusması ve o arap recepsiyon görevlisine sorduğu sorulardan da anlaşılacağı gibi, bu zaman farkı apaçık belli oldu şimdi. öyle faraday ın bulduğu gibi 31 dakika da değil. yıl farkı var lan resmen. garibim sayid de bünyamin in oyuncağı gibi. oradan oraya. kimi öldüreyim bey baba diyo. sevgilisini öldüren denyo yu öldürdüğü zaman, -6 tane mermisi varmış-. 6 sı dolu salladı 7 sini boş. ondan sonra bünyamin '' herhalde ölmüştür artık'' gibi laf söyledi ya işte o sıra da 5 dakka ara verdim. bilgisayarın ekranı kahve oldu anasını satayım.

dizi başladığında bi görüntü vardı ki, aman aman. aha dedim lost u beklettiler alın bu da hediyeniz dediler. keytim* üstündekini çıkarır gibi oldu* sonra jack e baktı ki orada bi hata var gibi. jack yürüyo bu jack e gülümsüyo. ama jack buna bakmıo o anda. sonra bakıyo. neyse. işte dedim ne güzel. ama tırt. olmadı bişi.

dikkat edilmesi gereken başka bir yer ise; gemideki doktorun boynu kesilmiş, ölü halde gelmesi. sonrasında faraday ın mors alfabesiyle ''doktora ne oldu'' mesajını göndermesi cevap olarakta başta faraday yalan söyledi ama doğrusu ''neyden bahsediyorsun sen, doktor gayet iyi'' gibi cevap gelmesi. noluyo lan. bu ne b*kluk, bu ne saçmalık. doktor iyiyse o adam kim. değilse neden öldürüldü, ya da niye kandırıyonuz gemidekiler. hallahım yaa..

diğer bölümde de tahminen jacob ı bir daha görücez. hadi bakalım diyoruz haftayı bekliyoruz.
--spoiler--

ayrıca 10. bölüm sneak peak için;
http://www.youtube.com/watch?v=7wPa9bzs6Q4
türkçe ve ingilizce alt yazı için;
http://altyazi.yedincigem...om/altyazi.php?filmid=407
divxplanet türkçeyi akşama doğru çıkarıyor.
--spoiler--
bu benjamin kaç dil biliyor denilesi bölüm.
çölde olduğunu görüyor türkçe biliyor ve arapça gibi bir dili bilmiyor, hem de çölde alla alla.
--spoiler--
s04e09
--spoiler--
benin türkçe bilmesi ile türk sempatizanlarını arttıracağı bölüm.
--spoiler--
s04e09 bölümü 9/10 alan dizi.
--spoiler--
ben ve charles widmore birbirinin constantı gibi geldi bana.
--spoiler--
ben in türkçe konuştuğu sahne şuradan izlenebilir.
http://www.youtube.com/watch?v=KjOqrVR9SoA
(bkz: lost dizisi stv de yayinlansaydi olabilecekler)
--spoiler--
ingilizceyi en kötü konuşanın bile "can you speak english"'i berrak söylerken, ben'in bozuk türkçe ile "türkçe biliyor musunuz" dediği bölümdür.

Ayrıca siz kıçınızı yırttın, oryantalizm "bize göre Türkler bedevi'dir." anlayışının kırılmayacağını da göseren dizidir. Çünü ben'in "türkçe biliyo musunuz" diye sorduğu adamlar, sahra çölü ortasında, araptır.

Hurriyet gazetesinden Lost yapımcılarına protesto organize etmesini bekliyoruz.
--spoiler--

ben: türkçe biliyor musunuz
Arap: Aha osmanlı piçi vurun şuna....
(bkz: kadınlar ve çocuklar hariç kuralı)
diziden uyarlanmış seri halinde 3 kitaptır.
herkesin ingilizce konuştuğu dizi. nerdeyse sayid'in gittiği ırak'ta bulunan camiideki imam bile ingilizce vaaz verecekti. kızların kaşları bizim mahalledeki manikürcüye aldırılmış gibi her daim muntazam. vücutlar braun silk epil reklamından fırlamış gibi. bir müslüman olarak harama ilk göz dikenin sayid olması üzücü. 1. sezon sonunda bu kadar eleştiri yeter. dizideki en güzel şey için;
(bkz: caşşşş)*