bugün

--spoiler--
oncelikle jin'in hastane sahnelerinin flashback olup olmadigina karar veremeyenler icin belirteyim ki , jin hastaneden cikarken hemsireye sadece 2 aylik evliyim demistir . dolayisiyla eger panda jin'in constanti olarak gosterilmneyecekse ileride sadece bizi heycanlandirmak icin konmus sahnelerdi.

oceanic six: jack kate hurley sun sayid sonuncusu da claire ve aaron.. jin'in öldügüne inanmiyorum, helikopter adaya geldiginde sun'un olecegini bilen delikanli jin ona yer vermistir buyuk bir ihtimalle ve eger ben'in dedigi gelenler adadakileri oldurmek icin buradalarsa o yuzden oldugu dusunulebilir. *
--spoiler--
nisanda tnt'de en bastan baslicak dizidir.
yazarlar oceanic 6'in jack, kate, hugo, sayid, sun ve aaron oldugunu söylemişler ama ben baktım göremedim ; ayrıca aaron u nasıl olurda 6 nın içine koyarlar. *

meraktan edit : bunun neyine eksiledin ; bilgi lan bu bilgi ; arı mı soktu a.q
--spoiler--
jin'in bir şekilde sayid'le beraber çalışması söz konusu olabilir
--spoiler--
uçağın düşmesindeki (yada düşürülmesindeki) tek yegane sebebin John locke'un o adaya getirilmesinin sağlanması olduğunu düşünüyorum kaç sezondur. Zira diğer lostilerin bi olayı yok. bence bu diğer karakterlerin var oluşlarındaki Maksat 2 bölümde anlatılacak konu 20 bölümde anlatılsın şeklinde bi düşüncedir. O adada ne var ise hepsi locke sayesinde çözüm bulacaktır. Hadi gene senaryodan birkaç şey verdim size bak şimdi akşam akşam hınzırlar sizi.
--spoiler--
04x07 için

bir gün daha geçmiyor ki enteresan açıklamalar yapılmasın değerli lostieler..ulan * ben adisi,nerden buldun o kadar cesedi,nerden buldun o uçak enkazını nası organize ettin? be aymaz utanmaz arlanmaz yüzüne tükürülmez adam.deeeeyy tuuuk maaay sooaaannn sloganlı ağlak maykılın bu bölümde pişkin pişkin sayidin yanına gelmesi gözlerinin içine bakmasının ardından sayidin bir bakışı var ki görülmeğe değer.içinden vay ibnee dedi adam resmen.bir de bir adet flashbackimiz var jin beyfendi üzerine.be arkadaşım ne alakadır diye sordurtur adama.flashforward ta ise jinin mezarını gösterir ki ben de inanmıorum jinin öldüğüne..hatırlar iseniz jack saçı sakalına kavuşmuş halde kate i bi gece yarısı çağırıp geri dönemezmiyiz diye sormuştu.demek hala adada yaşayanlar var.ki julietim de onların içinde kalsın yeterki ölmesin.
--spoiler--
s4e7 bölümü ile izleyenlerini bir nevi flashforward / flashback manyağına çevirmiş dizidir. evet, zorunlu ve bir şeye benzemeyen* tanım cümlemden sonra spoyler* içeren cümlelerime geçiyorum, bilginize sunulur. ondan sonra vay efendim ben bilmiyordum, vay efendim ben görmedim demeyiniz çok rica ederim.

--spoiler--
bu adanın insan üzerindeki olumlu etkilerinin sadece hastalıkları iyileştirdiği ile sınırlı kalmadığını düşünüyorum. öyleki jin gibi sert, gayet maço bir erkeğin karısının onu aldattığını duyduğunda gösterdiği metanetli tavrına hayran kaldım, tebrikler. bu açıdan bakacak olursak, adanın huy değiştirme gibi ehlileştirici bir yönü de mevcuttur.
tüm bunların dışında lost bu bölümde bizlere ilk başta denizin erdemini, kudretini göstermiştir kanımca. neden mi? şöyle oluyor; juliet'in ispiyonu sonucu* karısının onu aldattığını öğrenen yağız delikanlımız jin sıkıntısını içine gömerek ilk iş denize, balık tutmaya atar kendini. işte her ne olursa orada olur zaten. dönüşte jin bildiğin süt dökmüş kedi kıvamındadır artık. öyle ki, gayet sakin bir şekilde karısına dönüp şöyle der;
- hayatumun gadunu,* sen ne yaptıysan eski jin'e yaptın. seni affettim. şimdi sadece bana doğruyu söyle canısı, o bebek benden mi ?
e pes! böyle bir soru türkiye topraklarında bildiğin cinayetle sonuçlanacak cinstendir.
gelelim hurley sana...
oğlum o ne en ? sen bildiğin yarım dünya formuna bürünmüşsün ya da takım elbiseyle bana daha çok yumurta gibi göründün bilmiyorum. hadi onu geçtim, sun'ın bebeğini görmeye geldiğinde söylediğin o "good" bana hiç good yada bir diğer deyiş ile iyi gelmedi. onun altından bakalım neler çıkacak ? o nasıl bir good demektir, şüphelerdeyim.
şimdi gelelim michael denilen yılın dönek varlığına. bilindiği gibi michael bildiğin şerefsizdir, yaptıklarını hala unutmuş değiliz. gemideki casusun michael olduğu zaten tahmin ettiğimiz bir şeydi. dolayısıyla bu bölümde böyle bir şaşkınlık yaşanmadı. lakin bir mevzuya da gülmedim değil. e be michael oğlum, sen değil misin zamanında arkadaşlarını satıp kaçan? şimdi de gemide kapı aralığından not bırakıyor arkadaşlarına. neymiş efendim; sakın kaptana güvenmeyin. oldu michael, oldu canısı. söyleyene bak, hizaya gel. ya da başka bir deyiş ile dinime küfreden müslüman olsa*
ve son olarak ben jin'in gerçekten öldüğüne inanıyorum. adada kaldığı gibi teoriler pek mantıklı değil. bu nedenle;
toprağın bol olsun jin.*
--spoiler--
--spoiler--
jin efendinin pandayı aldıktan sonra konuşmak için o esnada açtığı telefonunun yere düşürmesi,akabinde telefonun üstünden otomobil geçmesi,pandayı koyduğu taksinin de başka bir müşteri tarafından uçurulması ile bahtsız bedevinin kore versiyonu nasıl olur sorularına yanıt bulmuştur.
--spoiler--
--spoiler--
s04e07

jin taksiyi başkasına kaptırıp arkasından sövdükten sonra elindeki telefonu yere çarpıyor. biz bu sırada (tam olarak 16:22)hem yere çarpan telefonu hem de lost'u izlememiz için onu kameraya kaydeden o yüce insan kameramanın gölgesini görüyoruz bi güzel. *
--spoiler--
lost'u kesin çözen teori*:

--spoiler--
S04E07 itibari ile geldiğimiz duruma bakılırsa herşey zaman mevzuu üzerinde yoğunlaşıyor. Yavaş yavaş ama ciddi biçimde ortaya çıkan Zaman sabiti, paralel evrenler, zamanda yolculuk ve sonsuzluk gibi kavramlar da bu durumu en basitinden doğruluyor. O zaman en başa yani diziyle ilk tanıştığımızda yüzyüze olduğumuz kelimeye dönüyoruz. Lost, yani türkçe karşılığı ile kayıp. Lost'un ütopimanyak senaristlerinin bile aklından geçmeyen sonucu bize türkçe; daha 4.sezounun ortasındayken veriyor. Bu dizi sadece zaman kaybıdır.
--spoiler--
ilk defa internet cafede arşivi kurcalarken gördüğüm, 1-2 bölümünü hemen orda seyrettiğim sonraki bölümleri de muhtelif günlerde cebimde 4 tane flash diskle arakladıgım, cafe sahibi ile papaz olmamın yegane sebebi dizi. Ama pişman değilim gene olsa gene yaparım.
bakırkoy'de meydana cıkan caddenin* paralelinde* bulunan cix bir mekan. cix ne demekse artık öyle bir yer dışardan güzel bir yere benziyor girip görmek lazım.
4x8 ile ara verilmeden once yine bizlere iyi bir bolum sunacak olan dizidir.
--spoiler-- **
--spoiler--
yeniden hortlayan gulyabani.
diziyi götüyle izlemiş insan spoileri;

--spoiler--
s4e7 ile birlikte gördük ki sun hastane köşelerinde kıvranırken jin sex shoptan şişme panda alıyor. demek ki sundan ümidi kesmiş, hiç olmazsa panda beni boynuzlamaz diye düşünmüş olmalı ki böyle fevri hareketler sergiliyor.
--spoiler--

diziyi gözüyle izlemiş insan spoileri;

--spoiler--
jin'in flashbackini kavrayamayıp sonunda "oeeé!" diye şaşıranlar için söylüyorum; herifin elindeki eşek kadar erikson A118 ve nokia 5100 karışımı telefonu gözümüze gözümüze soktular olm hiç mi farketmediniz? kamyoncularda yok artık o telefondan, dünya üzerinde bitane kaldı sadece o da recep ivedikte zaten.
--spoiler--
(bkz: başka sorusu olan var mı)
--spoiler--
s4e7'deki sun'un doğum sahnesi flashforward'dır zira, sun hastaneye girerken yanındaki eleman oceanic altılısı diyor doktorlara. artısı, sun, jin'in mezarını ziyaret ediyor.
--spoiler--
karman çormandı 4x07. karman çormanlığı da suradan ileri geldi;

--spoiler--
bi' kere michael'a sokayım, onun benjamin'in adamı olduğunu biliyorduk zaten, kimse şaşırmadı. gerçi bizim komşunun oğlu ertesi gün abi lost'u izledin mi, peki michale'a ne diyosun? "adamlar ne senaryo yazmış bee" şeklinde etraflarda gezse de bunu onun kendi andavallığına verdik.

bak şimdi; soru şu:

jin gerçekten öldü mü? yoksa ölmedi mi? yoksa flashbackle flashforwardları birbirinin içine sokarak dizinin sonuna kadar "bilinçli" izleyicilere nanik yapan senaristlere afacan damgası yapıştırmıyorum. bölüm bittikten sonra dahi bu durumu kavrayamayanlara zaten boynum kıldan ince. bu zamana kadar iyi izlemişler lost'u, hala black smoke bi' yerlerden çıkıcak diye bekliyolardır muhtemelen.

nerde kaldıydık? heh jin!

ağa bu adam öldü mü ölmedi mi? her iki olasılık da imkanlar dahilinde bana göre. öldüğünü varsayarsak dışarıda mı öldü? dışarıda öldüyse abbadon ve dharma ekibi mi öldürdü? sun'ın babası armut mu topluyor? ülkedeki bakanı evinden alıp hırpalayacabilecek kadar güçlü bi' adam zira.. ya da diğer herkes normal hayatını idame ettirirken yıllarca acıların çocuğunu oynadıktan sonra parayı bulduğu gibi önce adada hapsolan sonra da katledilen jin'e mi yetti koca dharma'nın gücü? adam mısınız lan siz?

ya da jin adada kaldı.. bi' şekilde adadan kurtarılamadı, locke'ın himayesine girdi ama adayı yok etmeye and içmiş dharma elemanları tarafından beyninin pekmezi akıtıldı diğerleri gibi..
ya da locke'ın yanında kaldı ve ölmedi. sun tek başına kurtulduğu için gerçek dünyadakilere mecburen kocam kazada öldü demek zorunda kaldı ve yalandan bi' mezar yaptılar. sun'da jin'le iletişim kuramadığı için mezar taşından medet ummaya başladı.. evet, bu daha mantıklı..

son söz yine juliet'e. olm sen hakikaten bambaşka bi' kevaşesin lan.
--spoiler--

edit: ibret-i alem için bu entryi silmiyorum. bu kadar dağınık bi' entry yazabilecek kadar kendine güvenen birileri varsa beri gelsin. bi' de anlayan olursa bana da mesaj atsın. ben bi' bok anlamadım zira.
kate'in jack'e gösterip sawyer'a verdiği dizi.*
ailecek merakla izliyoruz ve yeni bölümleri bekliyoruz.
ugruna $arkilar yazdigim dizidir.

Adaya beni cagir sevgilim
istersen constant'in olurum senin
bu adam kim diye soran olursa
flashbackimden birisi dersin sevgilim

hayaller kurardik biz flashbacklerde
hic yoktu flashforwardda ayrılık bizce
bilirsin ne kadar gormek isterdim
oceanic six icinde seni oylece
*
4 sezondur takipçilerine ters köşe yapmayı, oha dedirtmeyi çok seven, bir uçak kazasında adaya düşerek hayatta kalan insanları anlatan çözülmemiş sırlar dizisidir.
her bölüm şaşırtmayı bir şekilde başaran aşmış dizi.

--spoiler--
bu french chick'le karl'ı benjamin vurdurtmamıştır diyorum ben. aklında böyle bir şey vardıysa da en azından "vurun" emrini vermemiştir diye düşünüyorum. frank lapidus helikopteri kaldırmıştı gemiden, o tayfayla bir alakası olabilir gibi. zaten benjamin masumları vurmuyoruz, "we are the good guys" falan diyip duruyor. muhtemelen gemiden gelen tayfanın ava çıktığından haberdardı ateş hattına yolladı karl'ı. danielle'in öleceğini de zannetmiyorum, nitekim daha dizide işi var, cevaplayacağı sorular var. izlememiz gereken flashbackleri var.

son olarak; naomi'nin frikiği de hiç fena değildi. tom da gay çıktı olacak iş değil.
--spoiler--
--spoiler--
s4e08 itibariyle tom'un gay çıktığını, michael'in gemiye nasıl geldiğini, naomi'nin gemideyken millete gösterip vermediğini, minkowski'nin kafayı yemeden önceki sevecen tavrını, locke'un kısa toplantısını, ben'in yine ne kadar good guy biri olduğunu(!) görmüş olduk. Ayrıca sayid'in kevin(michael)'ı dinledikten sonra kaptana götürüp ispiklemesinin yaptığı planının(tabii planı varsa)bir parçası olduğunu düşündürmüş bölümdür. büyük ihtimal bir sonraki bölümde the others çıkıp alex'i alacak. daha sonra geminin kaptanı sayid ispikledikten sonra zaten bunu bildiğini deyip bizim "oha!" diye şaşırıp kalmamızı sağlayacak, yani ben'in tek ajanı michael değil diyorum ben.*
--spoiler--
s4e08 itibariyle beni çok da etkileyememiş dizimiz. nisan sonu neler olacak beklemekteyiz tabiiki efenim.
gün itibariyle elimdeki 3 sezonunu tükettiğim 4 ü bulmak için neredeyse yalvaracağım dizidir.* *