bugün
- fatih altaylı11
- imam'ı azam hazretlerinin ataiste verdiği cevab12
- otuz yaşını geçmiş koca arayan kadın14
- türkiyenin başına gelmiş en kötü şey islamdır11
- kim ulan bu erector10
- turizim bakanının yunanistanda tatil yapması13
- 2025 iran israil çatışmaları14
- pandela 38
- allah ahiretimizi biliyorsa bizi neden yarattı22
- kamos8
- düşün ki o bunu okuyor16
- ibb'nin soyulup soğana çevirilmesi18
- iranın hastane vurması15
- en son ne yediniz17
- havanın gavur amı gibi yanması18
- 754 bin liraya saat almak9
- recep tayyip erdoğan9
- baykar'ı protesto edenlerin gözaltına alınması17
- iran12
- hamas'ın sivillere yönelik soykırımı16
- ağaç21
- türkiye29
- anın görüntüsü10
- en son ne zaman 31 çektiniz9
- cumhuriyet halk partisi18
- ataistlerin cevab veremediği sorular24
- fatih altaylının gözaltına alınması8
- sevmediğim yazarları açıklıyorum12
- akp'ye hala oy verenlerin motivasyonu18
- nihal candan17
- üçüncü dünya savaşı çıkarsa yazarların durumu10
- ter kokusu9
- sudekiray true'ya karşı16
- israilli bakanın hastane vurmak savaş suçu demesi21
- çıplak gösteren gözlük bugün mümkün11
- akşam mideniz kazınınca ne yiyorsunuz15
- 2 ile bölünmeyen tek sayılar11
- yerden kaç para bulursanız alırsınız11
- cevap vermez belirtir gider13
- bi hayvan olmak istesen ne olurdun18
- şuan yaşadığın fiziksel rahatsızlığı söyle9
- bütün yazarlar bir lira verse10
- teoman çalmaşur8
- yazarların en sevdiği ilaç18
- chp8
- dubaide 130 milyon dolara ev10
- fotokopici bi erkek9
- yazarların etnik kökeni10
- bilim adamı olsaydınız ne icat ederdiniz15
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri20


entry'ler (6981)
sık tercih edilmeyen bir intihar tercihi.
ümit yaşar oğuzcan'ın oğlu vedat oğuzcan 1973 yılında henüz 15* yaşında iken buradan atlamıştır.
bunun dışında 2013 yılının kasım ayı sonlarında hamit tadik isimli bir başka şahsın galata kulesi'nden atlamak suretiyle intihar ettiği bir vaka yaşanmıştır.
http://t24.com.tr/haber/2...-kulesinden-atladi,244983
uzunluğu neredeyse 70 metre olan kulenin, kubbesini hesaba katmayacak olursak seyirlik makamının yerden yaklaşık 60 metrelik yüksekliği müntehir adaylarına boğaziçi köprüsü ile eşdeğer denebilecek bir düşüş fırsatı sunmaktadır.
ayrıca (bkz: hezarfen ahmet çelebi)
ümit yaşar oğuzcan'ın oğlu vedat oğuzcan 1973 yılında henüz 15* yaşında iken buradan atlamıştır.
bunun dışında 2013 yılının kasım ayı sonlarında hamit tadik isimli bir başka şahsın galata kulesi'nden atlamak suretiyle intihar ettiği bir vaka yaşanmıştır.
http://t24.com.tr/haber/2...-kulesinden-atladi,244983
uzunluğu neredeyse 70 metre olan kulenin, kubbesini hesaba katmayacak olursak seyirlik makamının yerden yaklaşık 60 metrelik yüksekliği müntehir adaylarına boğaziçi köprüsü ile eşdeğer denebilecek bir düşüş fırsatı sunmaktadır.
ayrıca (bkz: hezarfen ahmet çelebi)
yaygınlaşması durumunda şüpheli konumuna düşmeden sokaklarda anonim olarak cirit atabilmenize ve bilumum suçları işleme konusunda daha rahat hissetmenize ön ayak olacağı için suç oranlarını arttırması muhtemel trend ürün.
itiraf ediyorum dengesizim. ne sağım belli, ne solum, ne önüm, ne de arkam. bir baktığıma bir daha bakmayabiliyor; bakmam dediğime tükürüp, pilavı çatalla yiyebiliyorum. sonra çatalla tükürüğümü temizleyip yalayabiliyor, bakmam dediğim memnun kalmamışsa o çatalı suratına saplayabiliyorum. saçmalayıp saçmalayıp sonra laubali insanları samimiyetsiz buluyorum. sonra faşistlikten dem vurup insanlara karışmamak lâzım, bırakalım takılsınlar istedikleri gibi derken bir ânda ciddiyetsizliği falaka ile cezalandıracak denli cıvataları gevşetebiliyorum. sonra sıkıyorum, bütün yaşama hevesim kaçıyor. kaçacak delik arıyorum. bütün gözlerden uzağa. bütün gözler, bakma potansiyelleri ile rahatsız ediyor. sonra umurumda olmamaya başlıyor bir an, kendimi dans pistinde herkesin ortasına atlamış ve merkezinde olduğum bir çemberi genişletip kendimden geçercesine dans ederken buluyorum. sonra hızlıca kapıdan çıkıp kaçıyorum pişmanlık içerisinde. bir an her şeyi yapabilecek ve dünyanın yönetiminin bana teslimini talep edebilecek iken, bir an nasıl yürüyeceğimi bile şaşırıyorum. ve uygun zamanı bekliyorum, bir depresiflik nöbeti daha geldiğinde bu sorunu kökünden çözmek için.
verilen cevapların çoğuyla cehaleti ortaya sermektedir.
adam gitmiş robin williams yazmış, utanmasa michael jackson yazacak bir de. o insanlar öldükten sonra kopan yaygara, o anda tanınma şerefine nail oldukları için değil; herkes hayatında o insana dair taşıdığı izi hatırlayıp yâd ettiği için a be gözlem yeteneği sıfır arkadaşım...
adam gitmiş robin williams yazmış, utanmasa michael jackson yazacak bir de. o insanlar öldükten sonra kopan yaygara, o anda tanınma şerefine nail oldukları için değil; herkes hayatında o insana dair taşıdığı izi hatırlayıp yâd ettiği için a be gözlem yeteneği sıfır arkadaşım...
yedinci nesil silik. bir ara sohbet etmiştik birbirimizi hayatımızda o an için gerçekten önemli olan kişiler sanarak; sonra maske görevi gören mahlaslarımız ortadan kalktığında ikimizin de sandığımız kişiler olmadığını fark ederek sonlandırmıştık sohbetimizi...
bütün bir yazı geçirme planım...
elalemin derdinin yine hödükleri germiş olmasına tanıklık etmemizi sağlayan kadındır.
domuz eti yemediğini gözlemlediği kişileri (tercihen mi diye düşünmeksizin) yargılayabilen mahkemelerdir.
(bkz: goya s ghosts)
(bkz: goya s ghosts)
sevemedim bavulları.
ne zaman ki gördüğüm bir bavuldu,
istisnasız hep yüreğim kavruldu.
ben mi tanık olamadım bavulun güzel ânına,
ayrılıktı işte, tek isim yaraşan şanına...
birkaç tanesiydi canımı en çok yakan bavullar diyarında,
mavi miydi, pembe mi? mor mu? çiçek desenli mi?
beyhude, acı veren rengi değil sahibiydi bavulların şiarında,
ve hatta sahibi de değil, ayrılıktı yazan acının miyarında.
ve sevemedim bavulları,
ayrılıkları, ağırlıkları...
sevemedim işte.
sabit fikirlidir bavullar.
git dersin giderler, dur dersin dururlar.
ama diğerleri savrulurlar. yorulurlar.
bavulları kıskanıyor değilim.
onlar da yıpranır elbet.
yollarda, yırtılır, sızlarlar elbet.
bavulları kıskanıyor değilim.
zira her ayrılık hikayesinde en önce bavullar unutulur.
ne zaman ki gördüğüm bir bavuldu,
istisnasız hep yüreğim kavruldu.
ben mi tanık olamadım bavulun güzel ânına,
ayrılıktı işte, tek isim yaraşan şanına...
birkaç tanesiydi canımı en çok yakan bavullar diyarında,
mavi miydi, pembe mi? mor mu? çiçek desenli mi?
beyhude, acı veren rengi değil sahibiydi bavulların şiarında,
ve hatta sahibi de değil, ayrılıktı yazan acının miyarında.
ve sevemedim bavulları,
ayrılıkları, ağırlıkları...
sevemedim işte.
sabit fikirlidir bavullar.
git dersin giderler, dur dersin dururlar.
ama diğerleri savrulurlar. yorulurlar.
bavulları kıskanıyor değilim.
onlar da yıpranır elbet.
yollarda, yırtılır, sızlarlar elbet.
bavulları kıskanıyor değilim.
zira her ayrılık hikayesinde en önce bavullar unutulur.
ah tanrım,
neydi bizi yaratmaktaki gayen?
çok mu sıkılmıştın?
çok mu yalnızdın?
çok mu sessizdi yolun?
peki, hiç mi düşünmedin?
oyuncak mıyız biz ulan?
oyun mu bu lan?
ah, christopher nolan...
neydi bizi yaratmaktaki gayen?
çok mu sıkılmıştın?
çok mu yalnızdın?
çok mu sessizdi yolun?
peki, hiç mi düşünmedin?
oyuncak mıyız biz ulan?
oyun mu bu lan?
ah, christopher nolan...
söylenene göre diğerleri kafir olduğu için, onların hakkı yoktur. o yüzden hak yeme durumu yoktur. kendilerinin haklarının da yendiğinin ise farkında değiller sanırsam.
bir bursasporlu olarak, döşediler işte boş konuşmayın demek istediğim şikedir.
mevcudiyeti metafiziği aşağıya çekemeyen bir durum; zira bilim metafizikle ilgilenmiyor olabilir; ancak metafizik ne ile ilgileniyor ise, bilim de onunla ilgileniyordur. insan açıklanamayanlara artık daha tutarlı açıklama getirebilecek düzeyde bir algıya erişmiştir.
sorumluluklarınızı bilen ve kendi kendinize yeten biri iseniz her açıdan güzeldir, rahatlıktır, özgürlüktür.
realite algısını yitirirler. boşluğa düşmemek için çırpına dururlarken eninde sonunda bunca zaman boşa çırpınmalarının acısını ağır bir şekilde çekeceklerdir.