insan sevgisi. dil, din, ırk, sosyal statü, iq seviyesi, özgeçmişi gibi konulara bakılmaksızın sırf insan olduğu için sevme ve herkese eşit değer verme felsefesi.
italya'da doğmuştur.
(bkz: martin luther)
Rönesans Avrupası'nda hem edebiyat hem düşünce alanında ortaya çıkan yenileşme hareketidir.* insanlık sevgisi ile alakalıdır ama insan olmayanlar sevilemez ne yazık.
insanı sevmektir bana göre. yani insana insan olduğu için saygı gösterebilmek. bir nevi mevlana olmak. ne demiş üstad "gel ne olursan ol yine gel." ben sana insan olduğun için saygı gösteririm demiş. ama insan olmayan insanı de sevemez tabi, saygı da gösteremez.
doğanın kanunlarına maalesef yenik düşen felsefik akım.
insanı sevmek, insan olmak, eşit değer vermek, mevlana olmak vb gibi bilmeden alakasız ulvi anlamlar yüklenen ama gerçekte hiç ilgisi olmayan bir olgudur. gerçekte avrupa'da rönesans ile doğan ve reform hareketleri ile palazlanan "hümanizm"; din, tanrı, melek, kitap şeklinde sıralanan dogmatik değerler yerine gerçek değer olarak insanı koyan görüştür. insanın tarih sürecinde yaşadığı doğa ve sahip olduğu sosyal ortam sayesinde kümülatif bir birikime sahip olduğunu ve buna bağlı olarak evrimsel gelişimini sürdürdüğünü açıklar. tarihsel gelişimi metafizik olaylar ve din gibi dogmatik fikirler yerine insanın sahip olduğu bu birikime dayalı olarak açıklar. bireyselciliği ön plana çıkarır ki görüşün temelinde doğrudan insan yani birey vardır. kesinlikle toplumcu dayanışmacı gibi görüşleri yoktur. insan sevgisi, insana saygı, hoşgörü gibi olgulardan görüldüğü üzere bu noktada oldukça uzak bir konumda yer almaktadır.
bir adam, bütün kadınlar içinde bir kadını, hem de en güzelini değil, şöyle böylesini seçmiştir. şimdi bizim kalkıp da ona, "bunca güzel dururken ne diye bunu seçtin?" demeye hakkımız var mıdır? eskiler, "hem aşık, hem bilge olunmaz," demişler.

ancak buna karşı, "insan sevgisi, bir adamın bir kadını sevmesine benzemez, o sevginin kendisi bilgeliktir," denebilir. doğrusunu söylemek gerekirse, insanları sevmek, bugün, hayvanları sevmekten çok daha güçtür. alman faşistleri, yeryüzündeki bütün yahudileri yok etmeye kalkmışlardı. bugün amerika'da birtakım beyazlar, zencileri öldürüyorlar. sömürgeciler, haksız olduklarını söylediniz mi, sizi insanlık düşmanı gibi göstermeye kalkıyorlar. bu durumda, bir yahudiden, bir zenciden, bir ıraklı'dan insan sevgisi beklemenin sırası mıdır?

sıra gözetenlere aykırı gelecekse de, bugün dünya edebiyatında güçlü bir yeri olan insan sevgisi akımı, ezilenlerin yarattığı ya da ezilenlere dayanılarak yaratılan bir akımdır. fransız şair paul eluard:

insanların uysal yasası bu
suyu ışığa çevirmek
düşü gerçeğe
düşmanı kardeş etmek

diye yazar.
mevlana'yı, yunus'u yalnızca hümanist birer insan olarak gören batı'nın neden islam'ı anlayamadığı çok açık, her şeyi kendi kelimeleriyle, kendi sınırlı aklıyla yorumlamaya çalışıyor, kendine ait olmayanı anlayamıyor, işte bu çarpık zihniyetin çocuğudur hümanizm, ırak'a bomba atanların kullandığı kelimedir, filistin'de zulm edenlerin ezberlediği kelimedir, piçtir hümanizm..

cemil meriç'in konuyla ilgili makalesi vardır. bu makalenin üstüne ne yazsam eksik olacak, iyisi mi tembellik etmiş olayım ve bağlantıyı vereyim;

http://www.cemilmeric.net/eserleri/humanizm.htm
"ımanını kaybeden bir çağın dini. sözünü dinletmek isteyen her felsefe bu kaftana bürünmek zorunda . marksizm'den egzistansiyalizme kadar avrupa'nın tüm düşünce akımları hümanist. kavramdan çok kılıf ; kelime değil bukalemun : demokrasi gibi , sosyalizm gibi. hümanizm genç bir kavram , batı dillerini 1850'den sonra fethetmiş. ama müstağriplerimiz hemen benimsemiş kelimeyi , onlara göre yunus'lar, mevlana'lar, hacı bektaş veli'ler su katılmamış birer hümanist . hümanizm nedir, kimsenin tarife yanaştığı yok."

yukarıdaki cümlelerin yazarı cemil meriç'le aynı düşünceler ekseninde buluşmak ne büyük talih . çünkü ben hümanizm tarifi yaparken , aydınlanma felsefesinin bir fiyaskosu olduğunu ifade etmiştim . kuşkusuz meriç üstadın kitaplarından ilham almışlığım da olmuştur. ama yukarıdaki yazıyı bir dergide makale şeklinde okumak yeni nasip oldu.
kendime esefler ettiğim kadar , bahtiyar olduğumu da belirtmeliyim.

halkın diline vird olan pejoratif anlamıyla hümanizm de nasıl bir anlam erozyonuna uğramış , varın siz tahmin edin.

şu iki entry olayı daha bir netleştiriyor sanırım:
1. (#1405270)

2. (#1360415)
rönesansın temel kültürel akımı olan hümanizm en büyük agırlıgı insan ve insan degerlerine veren düsünsel yaklasımdır.bu yaklasım insanı ve insani degerleri bütün öteki degerlerden üstün görür. cagdas düsüncenin dogdugu ortamı hazırlayan hümanizm humanitas ülküsünü temel alan kültür hareketi olarak tanımlanabilir. bu tarihsel anlamın dısında baska üc anlamı daha vardır: klasik degerlere baglılık , cagdas beseri bilimlerin vurgulanması, genel olarak insanı temel alan dünya görüsü.
insan sevgisi ile uzaktan yakından alakası olmayan ronesans hareketlerinin temel baslangıcı olan akım.
ille de insan sevecekseniz ;

(bkz: altruizm)

kişi kendi cıkarlarını bir kenara birakabilirse sevebilir ancak ve ancak.
"insana ait herşey insancadır." özdeyişiyle kendini açıklamaya çalışan rönesans dönemi avrupasında ortaya çıkmış düşünce akımıdır.Teorik olarak islama çok yakın görünsede temel de derin fikir ayrılığı mevcuttur. hümanizm metafiziğe şüpheyle yaklaşır
(bkz: yaradılanı severim yaradandan ötürü)
Tanrı kavramı hakkındaki inanç ve öğretiler'den biri.
Humanizm'de Israr; Insan olmakta Isrardır.
tanrı'nın yerine insanı koyan aydınlanma dönemi öğretisi.
Yahudi icadidir. Eger atalarimiz vaktiyle kararlarini bugunku manasiz humanist , bariscilik anlayisi icinde verseydi , simdi elimizde bulunan milli topragimizin 3 te 1 ine bile sahip olamayacaktik ve boylece Turk neslinin yeryuzundeki gelecegini dusunmek gibi bir tasamizda!! olmayacakti .
sozluk anlami Kendisini baskalariyla, baskalarini kendisiyle esit gormek, baska milletleri kendi milleti kadar sevmek gibi safsatalar olan sacmalik. Bir yunan, bir moskof, bir rum, bir ermeni, bir turk'u en az kendi milleti kadar sevebilir mi ? Bir daha kendileriyle savasmayacagimiza inanir mi ? suphesiz ki hayir..
Bu sacmaliga inanmak icin ya ahmak ya da satilmis bir vatan haini olmak gerekir. Eger atalarimiz bu afyonla uyutulmus olsalar idi sakarya, dumlupinar, inonu zaferlerini kazanabilir miydi ? Fethedip istanbul'u Turk kilabilir miydi ?
Hulasa rumlar'a , ermeniler'e, yunanlilar'a, moskoflar'a duymamiz gereken hissiyat ne nefret ne de asiri ve manasiz sevgi olmalidir. Turk cocuklari irki ve milleti sevmede onceligi kendi irkina ve milletine vermelidir. iste gercek humanizm bu dur.
ölen her insanın din, dil, ırk, cinsiyet farkı gözetmeksizin böcekler tarafından birkaç gün içinde yenilmesi olayı..
7 milyar küsür, osuran, sıçan, seks yapan, yemek yiyen, dünyaya bir virüs gibi yayılan, doğa ananın ırzına geçen primatı sevmek(yada onlara göre doğayı endekslemek diyelim). bu primatları 150 bin futbol sahası ancak alabiliyorken, diğer primat türlerini bir tek futbol sahasına koymaya kalkarsanız, boş yer kalıyor. bir de buradan yakın şimdi.

(bkz: boyd rice)
hümanist düşünce yi en iyi anlatan şiirdir bu.

Hedefim insandı
vur emri geldi..
ellerim titredi,
agladım anne
bir sagıma baktım,
bir sol yanıma!
yüreğim sızladı,
agladım anne..

gecenin yarisi,
dagin başinda!
siperde beklerken,
ay ışıgında..
hedef oldu geldi
durdu karşımda..
yüzümü cevirdim
agladım anne!

yolun karşısında
yakın yerdeydi.
gördügüm kadarda
gencte biriydi.
bir taşındı birden
kalktı yürüdü
ardı sıra baktım
agladım anne!

onunda yolunu
bekleyen vardı.
anası babası
sevdigi vardı..
belkide yuvası
yavrusu vardı
kıymadım vurmaya
agladım anne!

oda benim gibi
emir kuluydu.
belli memleketi
güneydoguydu..
bilmem ki oda beni
vururmuydu ?
ben ona kıymadım
agladım anne !

aglıyorum hergün , başımı yastıgıma dayadıgım hergece, ölen binlerce masum insan üzerine oynana oyunları bozamadıgıma..

ve aglıyorum , oyunda bir piyon olduguma..

keske diyorum , herkes birbirini sevse.. hepimiz aynıyız. 2 gözümüz 2 elimiz 2 kulagımız var.

tek farkımız cüzdanlarımızdaki banknotlar mı ?
yoksa daha fazla hammaddemi ?

hümanist düşünce sen cok yaşa..

ve elbet kazanacaksın..
insanın düşünsel, duygusal ve fiziksel yapısını temel ölçü olarak alan bir düşünde sistemi ya da ideoloji olarak tanımlanabilir. doğrudan doğruya sanata ilişkin bir kavram olmadığı halde özellikle rönesans'ta tüm sanatsal yaratmayı yönlendiren ana etmen hümanizm olmuştur. örneğin; rönesans sanatçılarının ana uğraşlarından biri olan ideal insan ölçülerinin aranışı çabası, hümanizm düşüncesinden kaynaklanır. aynı dönemde mimarlıkta bile, ideal insan oranlarının yapı planimetresinde uygulanmaya uğraşıldığı görülür.
he-man izm.
türkçesi insancıl yaklaşım olan kavram.
terörü fiili veya fikri olarak destekleyenlerin, her zorda kaldıkları durumda arkasına saklanıp kendi pisliklerini bulaştırdığı kavram. yalnız unutulmamalıdır ki, bir cevher ne kadar pisliğe batmış olsa da cevherdir ve bozulamaz.
böyle insanların savunduğu şey*, bilinçli insanların hümanizm anlayışıyla çelişir.
insan olmayana insan gibi değer veren insan değildir