karmayı önemsemediğini iddia eden sözlükçü. oysa arkadaşlarından artı oy istediği mesajların ekran görüntüleri elden ele dolaşıyor! bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demezler mi adama?
giden mesajlarına daha dikkatli bakmalı bence..
geçen gün yine starbucks'tayız kızlarla. açtık netbook'larımızı en cicisinden. şöyle iyice yayıldık koltuklarımıza. önce haslı bir dedikodusunu yaptık...

-duydunuz mu experimental peeling kullanıyormuş!
-hii inanmıyorum! maske de yapıyordur o!

konuşmalar uzadıkça uzadı. artık dedikodudan sıkıldık. kahveler gelince netbooklar masaya sığmadı. iphone'larımızı çıkardık cebimizden. experimental'ın sayfasını açtık dokunaraktan. son zamanların trendi experimental'ı eksilemek adına bir kaç eksi kondurduk entrylerine. eve telefon ettim annem de eksiledi. çok seviyorduk ailecek experimental'ı eksilemeyi. son zamanlarda tek sıkıntımız tek sorunumuz buydu. bunun dışında hayat güzeldi. elektron taneleri havada uçuştu. "yavaş olun!" dedim arkadaşlara, "experimental eksi elektrik yükünden eksilemental olacak."

biri dedi, "duydunuz mu experimental köle olmuş!"
-ne kölesi yahu? zenci mi olmuş yani?
-hayır salak! karma kölesi.
-ayy inanmıyorum! ne kadar banal!
-o değil de sözlükteki kız zımbırtıları, experimental için karma taneleri ufalayıp atıyorlarmış yollara. experimental karma kırıntılarını toplasın, sonunda kızlara ulaşsın diye!
-ayy pis herif ya!
-ya kızlar bırakın experimental'ı da yılbaşında uludağ'dayız dimi?
-evet şekerim.
-ya bir de orada eksileyelim experimental'ı. hava akımı yaratıp daha çok karmasını düşürebiliriz.
-kesinlikle yapalım bunu!
-ayy geçen ne oldu biliyor musunuz?
-ne oldu ayol?
-experimental'a sana 5 artı oy vereceğim dedim.
-ee?
-geldi evimi temizledi!
-neeee!
-yaaa...
-aa ben de 1 artıya ayakkabılarımı sildirdim.
-demeee!
-ya givenchy parfüm çıkarmış.
-ya ne alaka şimdi?
-kızım parfüm karma kokuluymuş. experimental bu kokuyu duyduğu kıza yazıyormuş.
-eee ahu gözlü?
-bilemiceeym.

danagözlüyeedit: çilekeş kardeşimiz experimental, bu da gelir bu da geçer.
nasıl da günah keçisi arıyoruz! günah keçisini bulduğumuzu düşündüğümüzde de ellerimizle öyle bir kavrıyoruz ki; başka şeylere bilincimiz kapanıyor, gözlerimiz görmüyor onları, kulaklarımız duymuyor, tarihimiz işlemiyor.

mükemmellik arıyoruz. namus bekçiliği en çok hoşumuza giden. mükemmelliği kendimizde değil de en çok başkalarında arıyoruz. benzetmeler yapıyoruz. ellerimizle kavradığımızı düşündüğümüz günaha daha da sarılıyoruz. insan olduğunu unutuyor, paylaşımlara yüz çeviriyoruz. bizde oluşturdukları ne de olsa kelebek etkisiydi diyoruz. kelebeği gideceği yerlere şartlanmışız; geçtiği yerleri unutuyoruz.

yaşamından anektodlar anlatan, dinlenildiğini okunduğunu gördükçe daha da paylaşanı taşlamak ayrı bir zevk veriyor.varsın arkadaşlarına beni oylayın desin...varsın bu eksiği olsun, varsın entrylerini silsin; bunlar olamaz mı?

yazdıklarıyla sizi bir yerlere sürüklüyorsa birileri, yazdıklarının arasından kitaplar, yazarlar, şairler çıkıyorsa; elinde Cogito'su varken o hangi dergidir diye merak ettiriyorsa; varın onlara şartlanın. Varın Oğuz Atay'a haykırmalarına şartlanın, hatta varsa birkaç kelamınız siz de haykırışına katılın.

nasıl bir sözlük ortamı burası?
her gün sözlüğe girdiğimde "yeni yazısı var mı lan acaba" diye düşünerekten detay ara'ya yönelmeme neden olan yazardır. 1 hafta modemim bozuldu sinirlerim bozuldu, adamın yazdıklarını okuyamıyordum! döndüğümde okudum hepsini de rahatladım*. bir de canım sıkıldıkça eski yazdıklarını okuyorum, dizi gibi böyle. neredeyse entry başında özet yayınlayacak*
güzel yazan, okunası bir yazar işte neyin tartışması yapılıyor? hüzünlendirmeyi de güldürmeyi de iyi biliyor. karma derdine düştüyse de onun derdidir, kimseyi ilgilendirmez.
televizyona kendimi kaptırmış, işçilerin işten çıkartma haberlerinin birbiri ardına dinlerken, kendime bakarken kendimden utanırken; ilaç gibi gelmiş bir entry girmiştir experimental.

(bkz: #6962053)

peşi sıra hala ümit içinde olan babamın telefondaki sözleri: " curiest, x gazetesi x köşesinde senin alanınla ilgili bir haber var. belki...belki...belki..."

işte budur üstad!
hergün düzenli olarak sol tarafta kaliteli yazar diye reklamı yapılan yazar. sözlüğe deniyor ki bu adamı mutlaka okuyun. çok iyi yazarsa bu kadar reklamın amacı nedir?
sıradan bir yazar. kalitesini bilmem ama abartıldıgı kadar iyi oldugunu düşünmüyorum. hatta entrylerini okurken sıkılıp bilgisayarı kapatıyorum.
geçen bizim evin önünde halay çekiyordu. vay dedim serhat neler dönmüş.
uzun zamandır hakkında "kaliteli yazar" denilmemiştir.

ağlatmayın olm adamı, yıkayın biraz.

kaliteli yazar.
(bkz: kanka sana puanım dokuz)
son entrysi hasebiyle "noldu da expercim birden 180 derece döndün? hani kankitoşlarındı onlar senin?" diye sormak istediğim yazar.
(bkz: geç de olsa kafası bastı)

entrysi için;
(bkz: uludağ sözlük üzerine denemeler)
(bkz: hayata teğet geçmek/#7545812 experimental)

''aman adamım sen yazma böle şeyler, daşşağından da geçsek o daşşak bizim daşşağımız'' dedim
''aman hocu darlama beni'' dedi
''aman abi rezil bir kış daha geçti daraldım zaten'' dedim
''amansızca hayata abanmanın vakti geliyor o zaman'' dedi
''aman adamım; aman, aman...'' dedim
(bkz: içimden çok şey çıktı sadece gurbet kaldı)
(bkz: sigara dumanıyla gelen hatıralar/#7845867)
(bkz: eski sevgiliye dair bir iz aramak/#7845868)
(bkz: beklemenin beklentileri belirginleştirmesi/#7845870)
(bkz: içindeki boşluğu aşk ile doldurmak/#7845872)
(bkz: eski sevgili ile karşılaşmada ilk 10 saniye/#7845873)

çok fena tematik çalışmıştır...
son serisiyle yine güzel pasajlar sunmuş ince ruhlu melankolik yazar. *
bu adamı da mı küstürdünüz lan, ayıp size!
ohh iyi ki gelmiş yazar. ancak üst üste girdikleriyle beni de eskilere göndermiştir.iyi mi etmiştir bilmiyorum.eskilere girince çıkması zor oluyor. karşılaştırmalar, anılar...çevrene baktığında daha da miden bulanıyor, her şeyden uzaklaşmak istiyorsun. gidecek yer de bulmak zor ki!

(bkz: dedeye mektup/#8293290)
(bkz: büyükbabaya mektup/#8293289)
(bkz: anneanneye mektup/#8293287)
(bkz: mezarlıkta huzur bulmak/#8293284)
eski sevgiliyi görmek adına yaşadığı macerayı heyecanla okudum. ruh olarak kendisine benzediğimi düşündüm bir an.
macerayı enfes şekilde anlatmıştır. kendisine teşekkürlerimi sunarım.
gece gece gözlerimin dolmasına sebep olan yazar.
gerçekten yazar olmalı kendileri.
yaşadıklarının yaşadıklarımla paralelliğine tanık oldum.
(bkz: çekmediğim dertle çile kalmadı)
ilişkide ayrılma noktasına geldiğini düşündüğüm, kafa adama benzeyen 3.nesil yazar.
güzel şukelasıyla karşılaşınca sırasıyla entrylerini okumaya başladığım, lakin son entrysiyle duygulandığım yazar şahsiyet. başı sağolsun, allah mekanını cennet eylesin *... bir gün öyle ya da böyle yaşayacağımız kaybı şimdiden hissetmeme ve duygulanmama vesile oldu.
'kaliteli yazar' tanımının haklarını satın almış yazar.

Yazsın, okuyalım.
sabahın ilk ışıkları pencereden giriş yapmak üzereyken, okuduğum destansı entryleriyle beni şu saatte depresif ruh haline sokmuş * yazar. hem de yazarlığımdan(!) utandırmıştır beni.* son zamanlarda yazdığını görmek de mutlu etmiştir.

ayrıca uludağ sözlük e ilk girişim migros ta ağlamak entrysini okumak içindi.*

edit: şimdi buldum. kendisini asıl hatırladığım ve hiç unutmadığım entrysi; (bkz: havalimanında ağlamak/@experimental)
dizi şeklindeki entryleri ile yazarlığının hakkını veren insan. ayrıca insanın psikolojisini değiştiriyor yazdıkları. vay anasını çekiyorsun. hayat ne kadar anlamsız demeye başlıyorsun onu okuduktan sonra.
eee sonra ne oldu?
diye sorulası yazar.