bugün

latince inflatio(siskinlik) kelimesinden türetilerek olusturulmus kavramdır.
latince şişkinlik anlamına gelen "inflare" kökünden gelir.

küçükken gidilen bakkalda "tipitip" aldıktan sonra "artık bu para yetmiyor" tepkisine vesile olan olaydır.
dolaşımdaki para hacminin mal hacmine oranla daha hızlı bir biçimde artması sonucu da oluşabilen fiyatlar genel düzeyindeki ciddi ve sürekli artışlardır. bunun tam tersi ise deflasyon oluyor, yani fiyatlar genel düzeyinde düşüşler yaşanması. teknik açıdan deflasyonun ekonomiye verdiği zararlar enflasyondan daha fazladır.

tabi bir de hiper enflasyon diye bir şey var ki, ekonominin tamamında baştan aşağı yapısal düzenlemeler yapılması gerektiğini gösterir.
malların fiyatlarındaki sürekli artış. buradaki esas nokta bir defaya mahsus fiyat artışının enflasyon olmaması.
paranın satın alma gücünün düşmesi,
fiyatlar genel düzeyinin yükselmesi,
nominal para artışının reel para artışından yüksek olması, gibi tanımlarla açıklanabilir.

örneğin: 20 liraya 4 marlboro yerine, artık 3 marlboro alabiliyor olmaktır.

düşük seviyelerde seyreden enflasyon, fiyatların artması nedeniyle yatırımları teşvik ettiği için kabul edilebilirdir.
fakat adamın götünden kan alırlar derecesinde yaşanan enflasyon, halkın yoksullaşmasıdır.

(bkz: enflasyon canavarı)
http://img517.imageshack.us/i/enflasyonhk1.gif/

2002den sonraki bölüme dikkat.
japonyada olmayan bi durumdur. ne olduğu orda pek bilinmez.
genel olarak mal ve hizmetlerin fiyatlarının artması olarak tanımlanabilir. Ancak enflasyon sadece belli bir malın veya hizmetin fiyatının tek başına artması değil, fiyatların genel düzeyinin sürekli bir artış göstermesidir. Diğer bir deyişle, sadece bazı malların fiyatlarının sürekli artması ya da tüm malların fiyatlarının bir sefer artması enflasyon değildir.
para arzının en yakın dostudur. sebebine gelince özet olarak (bkz: devletin aktivist politikaları).
2010yılında hesaplanırken her evde mutlaka olan ürünlerin de hesaba dahil edildiği rakam(!)
--spoiler--
Hortum, yaş pasta, antep fıstığı, leblebi, madlen çikolata, ruj, oje,fanila, iç çamaşırı, cam,musluk, kilit,tül perde, soba borusu, böcek ilacı, çalı süpürge, gündelikçi kadın ücreti, enjektör, yara bandı, gözlük camı, patinaj zinciri, oto pastası, pinpon topu, lego, flüt, spor toto, milli piyango, hamam ücreti, ahtapot (kalamar), karides, balık yumurtası(havyar), mermer, kireçtaşı,zımpara, yem, ciklet, ispirto, çuval, sütyen, külot, kereste, cd-kaset,kimyasal maddeler, gübre, barut, dinamit, lastik eldiven, cam yünü, tuğla, alçı, teneke kutu, fişek,oto jantı, korna, elektrik sayacı, tencere, çöp sepeti, ampul, pil, tornavida, kum, dikenli tel, dikiş makinesi, matkap ucu, kadın bağı, kiremit, yapıştırıcılar, mürekkep, kolonya, serum,demir, bakır.

Listede olmayanlar:

Peynir, zeytin, çay, şeker, yumurta, çiçek yağı, zeytin yağı, makarna, helva, bal, reçel, kahve,ekmek, margarin, salça, sucuk, et, süt, pirinç, mercimek, nohut, kuru fasulye, un, bebe bisküvi,meyve suyu, sigara, ekmek, deterjan, çocuk bezi, piknik tüpü, doğal gaz,elektrik, su, telefon,sebze, meyve vs. vs...
--spoiler--
söyleyin efendiler söyleyin bana hanginiz evinize bugüne kadar dinamit almadınız? ben mesela her ay bir kere dinamit patlatmazsam gözüme uyku girmez. her ay mutlaka ben pinpon topu alırım, hele legomla flütüm hiç eksik olmaz evimden. yemek yapmak için yağ almasam bile ya da kahvaltılık zeytin, peyniralmasam bile, inanın hiçbir zaman evimden antep fıstığı ile madlen çikolatayı eksik etmem. hele hele o çalı süpürgem yok mu vazgeçemiyorum ondan. bir de soba borum var benim sık sık alırım. haftada bir de hamama gitmezsem olmaz.

sonra neymiş o; yok peynir, zeytinmiş yok çay, şeker, yumurtaymış yok makarna, margarin, salçaymış, allahasen hiç alınır mı onlar eve. geçen gün eve peynir ile zeytin aldım hala sürünüyorlar evde hiç kullanılmıyor.

inanın gerçekten güzel bir enflasyon hesabı olmuş. gerçekleri gayet güzel yansıtmış.
yaklaşık 8 sene önce bir kutu kola+gofreti 600 bin liraya alırken bugün 2,10 tl'ye alınıyor.enflasyon yoktur deyimi tamamen yalandır bal gibi de vardır enflasyon.
size zam yaptık sevgili halkım' ın asıl nedenidir. yapılan zam değil, enflasyon oranlarınca tutturulmaya çalışan piyasa düzenin aksamaması için küçük bir lütuftur.
para talebinin artmasıyla artan talebi karşılamak isteyen hükümetlerin merkez bankasına borçlanmasıyla fiyatlar genel düzeyinin yükselmesidir.

(bkz: para basmak)
bundan kelli püskevit fiyatları baz alınacak olan değerleme.
Ne dul istedim Ne de bakire
Kimse vermedi şu fakire
sabunla idare ederken
zam geldi hacı şakire.

bir abazan'in gozunden enflasyon.
fiyatlar genel seviyesinin devamlı yükselmesidir. sebepleri farklı olabilir ama etkisini ilk gösterdiği yer fiyatlardır. duydum ki bazı deyyuslar enflasyonun düşük olduğu gerçeğini kabullenemiyorlarmış. onlara bir çift lafım var. bre melunlar, hatırlamazmısınız ki bundan yaklaşık sekiz sene evveline kadar bakkala her gidişinizde cebinizdeki parayı bir önceki gidişinize nispeten arttırmanız gerekmekteydi. dün yirmi milyon liraya aldığın çantayı ertesi hafta ancak yirmibeş milyona milyona daha sonraki hafta ise otuz milyona alabilir haldeydin. her geçen yıl parana bir yada birkaç sıfır atılmaktaydı, paran değer kaybetmesin diye maaşını alır almaz dövize kanalize eylerdin, bilirdin ki eğer paran tl olarak kalsa değeri düşecek ve o parayla tasarruf edersen gelecek yıl o parayla hiçbirşey alamayacak duruma gelecektin. hal böyleyken bre zındık, sen hangi akla hizmet enflasyonun düşmediğini iddia eylebilirsin. bugün beğendiğin çantayı gelecek ay da gidip aynı fiyattan alabiliyorken, fiyatlar genel seviyesi sabite yakınken, bir kaç üründe yaşanan geçici fiyat artışlarıyla sen nasıl sağlanan fiyat istikrarına söversin. maaşını alınca tl cinsinden saklamıyor musun? saklıyorsun. paran değer kaybediyor mu bekledikçe? kaybetmiyor. madem öyle neden bilip bilmeden atar tutarsın bre gafil.
muhafızlar... tiz vurun bu zındıkların kellesini.
sanılanın aksine günümüz ekonomisinde düşmesi değil yüzde 2 gibi bir seviyede bulunması gereklidir. ilgilenenlere L Thurow öneririm.
çocukken oldukça sık istifade ettiğim, memleketin en bilinen iktisadi terimi.

oğlum para üstü nerde?
-ehe, şey... para üstü yok ki, yumurtaya zam gelmiş. (cebine çikolata zulalamış)
-ne olacak bu memleketin hali? dün de dondurmaya zam gelmişti!
halkın kazancının ülkemiz piyasasında olan ürünleri alabilme kapasitesine denir.halbuki bu ürünlerin içinde şemsiye, mandal, çaykaşığı türü şeylerle ölçülmektedir.
negatif çıkıp; 0'ın altına düşebilmektedir. yaz ayları: bilhassa; ağustos ayında eksili hanelerde seyredebilir. bunun da, birkaç nedeni var;

- yaz ayları olduğundan meyvenin bollaşması.
- okul ve ısınma harcamalarının olmayışı,

fiyat artışında azalmalara, dolayısı ile: enflasyon oranının azalmasına sebebiyet verir. ancak; olumlu bir gelişme değildir bu!

zira; enflasyonun eksili veya 0'lı seviyede olması demek, hiç zam olmayacağı; yıllarca fiyatların aynı ayarda korunacağı demektir.
ve sürekli mal ürettiği halde; zam olmadığından, olmayacağından ürünlerinden kar elde edemeyen üreticiler; mal üretimini durdurmak; piyasadan çekilmek durumunda kalacaklardır.

çiftçi tarladan şehre götürüp satmayı düşündüğü üründen kar elde edemeyeceğini bildiğinden, hiç bu yola girmeyip; ürünlerini tarlalara dökecektir...
ülkem; döviz kurundaki yükselişe, elektrik ve akaryakıt zammına şaşmıyor da açıklanan enflasyona şaşırıyor. ben de buna şaşırıyoyum. *
kısaca ürüne gelen zam anlamına gelir.
örneğin benzine zam yapıldığında "beni etkilemiyor, nasıl olsa her gittiğimde 50 liralık benzin alıyorum" diyen zihniyete herhangi birşey ifade etmeyen paranın alım gücünü etkileyen olgu.
artması ile birlikte paranın alış gücünü düşüren baş belası bir şeydir.

sermaye piyasası hocamızın anlattığına göre ikinci dünya savaşı sırasında almanya'da günlük enflasyon artışı yüzde binlere kadar çıkıyormuş. en basit ifade ile anlatmak gerekirse, günlük enflasyon artışının yüzde yüz olduğunu farzedip, bugün 1 liraya bindiğiniz dolmuşa yarın 2 liraya, ertesi gün 4 liraya, ertesi gün 8 liraya bindiğinizi düşünün.

öyle illet bir şey işte ve bir zamanlar insanlar bunu yaşamış.
işsizlik kadar kötü değildir ki işsizliği azaltmak için bir miktar enflasyona katlanmak gerekebilir. (bkz: philips eğrisi)