bugün

allah (cc) bizi insan eylesin !
alvar imamı
kelime manası olarak istemek demektir.

(#2107624)
Tanrım..
Güçlülerin yüzüne gerçeği söylemek için,
ve zayıfların alkışını ve sevgisini kazanmak için yalan söylememek için
bana yardım et.
Eğer bana para verirsen, mutluluğumu alma,
Ve Eğer bana güçler verirsen, muhakeme yeteneğimi çıkarma.
Eğer başarı verirsen
Alçakgönüllüğü çıkarma
Eğer bana alçakgönüllülük verirsen,
Saygınlığımı çıkarma.
Görünenin diğer yüzünü tanımama yardım et,
Benim düşüncelerime katılmıyorlar diye bana karşı olanları hainlikle suçlayarak,
onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme.
Kendimi sever gibi diğerlerini sevmeyi,
Ve diğerlerini yargılıyormuş gibi kendimi yargılamayı öğret bana.
Başarılı olduğum zaman sarhoşluğuna izin verme,
Ne de başarısız olursam umutsuzluğa düşmeme.
Daha ziyade, başarısızlığın başarının öncesindeki bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla.
Hoşgörünün , güçlerin en büyüğü olduğunu,
Ve intikam arzusunun zayıflığın ilk görünümü olduğunu öğret bana.
Eğer beni paradan yoksun bırakırsan, bana umudu bırak,
Ve eğer beni başarıdan yoksun bırakırsan,
Başarısızlığı yenebilmek için irade gücünü bırak bana.
Eğer beni sağlık bağışından yoksun bırakırsan
inancın lütfunu bırak.
Eğer insanlara zarar verirsem,
Özür dileme gücü ver bana,
Ve eğer insanlar bana zarar verirse,
Affetme ve merhamet gücü ver bana.
Tanrım...
Eğer seni unutursam
Sen beni unutma !
Amin *
insanın saydam olduğu yakarış anı.
kulun allah'la vasıtasız konuşması; halini, derdini; doğrudan doğruya, herhangi bir engelle karşılaşmadan iletmesidir.
(bkz: göğe açılan kapı)
herkes yatarken, siz sizle beraberken, size eşlik eden bir "neden" varken, notaların inanılmaz ahengine kapılıpta dolmuşken, fikrinizin kalbinizi zehirlediği ana denk düşmüşken ve eliniz kolunuz bağlıyken, sesiniz sizde mahfuzken, gözyaşları hazır kıta beklerken, avucunuzun gayri ihtiyari açıldığının farkına varırsınız.

acizsinizdir...

keşke yapmasaydım der, keşke yapmasaydı dersiniz. bir teveccüh bekler de kapkaranlık geceyi iğfal eden sokak lambalarının odanıza kadar sızan esrarlı aydınlığında tek yapacağınız yalvarmak olur.

delicesine yalvarmak... edepsizce istemek... dil susar "dil" konuşur...

birşeyiniz vardır izah etmek ne mümkün?! ya şafi allah dersiniz ve bir bedevinin medeniyetsizliğine bürünüp o "bir" den yarattığı "bütünde" bir "mana" dilersiniz kendiniz için ve "diğer" ve "diğerleri" için...

yaşanacak her ana ayrı ayrı serilen "ak" yaprakların edeple işlendiği, halis niyetlerle yaldızlanıp, ebruli bir manzaraya tahavvül etmesini diler, leylak rengi hayallerin hayat bulmasını arzular ama "hayale" yenik düşersiniz... var olan tek şey "istemektir"... "sana geldim" diyip istirhamın kabulle karşılanmasını beklersiniz.

beklemek artık azaptır, ne akıl ne izan bırakır. ve kelime kalmaz, papağanın halini idrak edercesine aynı şeyleri ister ister ister... ve artık "istemek" kelimesi de kalmaz.

içinizdeki "denizin" zerresinde boğulursunuz da boğazınızı dolduran suların gönül değirmeninizi çevirdiğini anlarsınız, aslında anlamaz sadece o anla "halleşirsiniz".
"ya rabbi, işittik ve itaat ettik. allah muhakkak işinde galiptir."

"görünen ne olursa olsun, kim yenerse yensin, kim yenilirse yenilsin galip olan, hakim olan, yapan ve yaptıran sensin. ya rab, sen ki muhammed mustafa'ya dahi yenilgi sınavını yaşatansın. sen zulmetmezsin ya rabbi."

"ya rabbi, inandık ve tasdik ettik. zulmeden biziz ya rabbi."

"senin yolunda kenetlenmeyip, benlik hevesiyle ayrı düştüğümüz ve bölündüğümüz için kendimize zulmettik. biz bize zulmettiğimiz için düşman da şimdi bize zulmediyor. bütün zalimlerden ve senden sana sığındık ya rabbi."

"bizler gafil olduk, günahkâr olduk, mahkûm olduk, mağlup olduk."

"kur'an ve sünnet'in hikmetleriyle uyanmadık, sen bizleri düşmanın saldırılarıyla uyandırdın. şimdi de lutfet ya rabbi, bize bu saldırıları defedecek güç ve enerji ver. bilinçli sabır ve sebat ihsan eyle."

"ya rabbi, bize barış dini islam'ı getiren kutlu peygamber'in hürmetine, onun mecbur kalıp savaştığı zaman titizlikle sadık kaldığı vuruşma hukuk ve ahlâkından ayırma ya rabbi."
* *
ruhani arınma eylemi.
sev bizi, sevdir bizi, sevindir bizi...
herkes iyi olsun, her şey güzel olsun, sen benim ol...
Basar Dikici'nin Gecenin Sesi adlı albümünden bir şarkıdır.
bir insanın en büyük duygusal ihtiyacıdır. Dua ettikçe huzur bulur insanlar. huzura kavuşturandır, imdada yetişendir, allah' ın kuluna yardımıdır.
yakarıştır; acizliğini görürsün.
yüreklendirir; allah' tan başka kimseye kul olmamayı öğretir.
sığınaktır; zor anlarında nasıl koruduğunu görürsün.
şükürdür; yaradana vefayı gösterirsin.

dua Allah' a yönelmedir.
allah hu, gönlümü yu...
aynen yarım saat önce yaşanmıştır.

--spoiler--
fuzuli ortodontik tedavi görmektedir. artık tedavinin sonlarına yaklaşan fuzulinin dişlerine takılıp çıkarılabilen aparat takılmıştır. fuzuli yakın kasabadaki bir piknik alanında piknik yaptığı sırada bu aparatı düşürmüş, ancak lan nasıl olsa ucuz bir şeydir, hem yenilerim güzel olur mantığıyla dişçiye gitmiş, dişçiden aldığı 150 $ ama birşeyler yaparız cevabından sonra (gerçi sağolsunlar baya ilgilenip yadımcı da oldular) fuzuli tutuşmuş ve kaybetmenin üzerinden tam 5 gün sonra aparatı aramaya tekrar yakın kasabaya gitmiştir.
--spoiler--

mekana varan fuzuli, dua okumaya başlar. hususan ayet-el kürsi'yi okur. aramaya başlar. arar, bulamaz. 3 kere (yanlış hatırlamıyorsam) "bulamayacağım, herhalde evde bir yerde" mantığıyla ayrılmak düşüncesi gelir. ancak bir yerden de ayrılmamak için çok baskın bir duygu vardır.

derken fuzuli'nin telefonuna bir mesaj düşer: "arasana acil". mesaj fuzuli'nin çok sevdiği arkadaşlarından birine aittir. fuzuli derhal arar, önemli bir şey olabilir düşüncesiyle...

mesajın gelmesinden 30 sn sonra:

a: aslanım benim be... kaç kişiye mesaj attım, kimse dönmedi.
f: nasılsın aga?
a: iyiyim. baksana, ne diyeceğim. bende kontör yok. bize yemek ısmarlsana telefonla.
f: tamam, olur.
a: adresi, telefonu veriyorum.
f: verme, mesajla! ya başka birisi olsa ana avrat söverdi sana ya... (dertli fuzuli)
a: ne oldu ya, hayrola?
f: ya, şu an bir piknik alanındayım, benim ağızlık vardı ya onu kaybetmiştim, dişçi de 150$ çekti, üzerime yağmu yağmaya başladı...
a: hadi ya... ben şimdi arkadaşlara da söyleyeyim. bereber dua ederiz, inşallah bulursun.
f: inşallah aga ya. hadi at mesaj... görüşürüz.
a: tamam.

fuzuli telefonu kapatır. biraz durduktan sonra, aramaya devam etmek için başını aşağıya indirir. ve şaşırır. ordadır. ayağının ucundadır aradığı şey. müthiş bir sevinçle derhal arkadaşını arar...

bunları yazarken, risale-i nur'larda anlatılan, Hz. Yunus'un kıssası aklıma geldi. hz. Yunus'un gece, dalgalar, yunus, olumsuz bir faktör olarak karşısındaydı. ancak o "la ilahe illa ente subhaneke inni küntü minezzalimîn" demişti. gücü denize de, dalgalara da, yunusa da geçene yalvarmıştı. ve salih-i selamete çıkmıştı.

evet dua, en zor şartlarda, şartların yaratıcısı ve müdebbirine yakarmaktır.

not: bu arada, "lan 150$ için, amma muhabbet yaptı adam ya" diyebilirsiniz. ancak; üst üste bazı şeylerin birikmesi sonucu bu kadar sıkıntı oluşturdu bende.
Allah'ım...
Gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle...
Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle...
Âmin...
sözde tanrı kul yakınlaşması. özde ise insanoğlunun korkularıyla yüzleşmek yerine kendini küçültmesi, aşağılaması.
Göğe hükmetmekten kolay ne vardı
Yağmur duasına çıksaydık dostlar

derken sezai karakoç, duanın tanımını da yapmış sanki...

(bkz: yağmur duası)
varlık sebebi.
dua,kelime olarak arapçadır. lügat manası, istemek, çağırmak, davet etmek, iletmek anlamına gelir.
genel manada ise, allaha yalvarmak, isteyeceklerimizi o'ndan istemek, dertlerimizi o'na arz etmek, o'nun rahmet ve yardımına çağırmatır. dua, dille yapıldığı gibi, eylemle, yeteneklerimizle ve davranışımızla da yapılabilir. dünyadaki yaratılış yasalarına uymak bir duadır. örneğin çalışmak bir duadır. fakirlere düşkünlere yardımda bulunmak duadır. irakta'ki mazlumlara yardım etmek bir duadır. kışın üşümemek için kalın giyinmek, evde soba ve kalorifer yakmak bir duadır. hastalıktan kurtulmak için ilaç içmek bir dua olduğu gibi, midenin aç kalmak suretiyle yiyecek bir şeyler istemesi de bir duadır.
buradan da anlaşılmaktadır ki, dinimizde dua yaşamımızn her alanını, her anını kapsamaktadır.
yani insan, "eğer farkında olursa" hayatının her anını dua ederek yaşamış olur.
sen bir duasın
huzur bulduğum,
umut kaynağım olan bir duasın sen...
sen içimde kalıp da edemediğim bir duanın
tamamlanmamış sözlerisin...
sen tamamlanmayı bekleyen bir duasın...
işlenmemiş günaha mektuptur!
Dua edenin "Rabbim" demesi, Allah'ın "efendim" demesinin ta kendisidir.
Birisi her gece kalkıp Allah'ı anıyor, O'na dua ediyordu. Şeytan ona dedi:- Ey Allah'ı çok anan kişi, bütün gece "Allah" deyip çağırmana karşılık, seni buyur eden var mı? Sana bir tek cevap bile gelmiyor, daha ne zamana kadar dua edeceksin?
Adamın gönlü kırıldı, başını yere koydu ve uyudu.
Rüyasında ona şöyle dendi:
- Kendine gel, uyan! Niye duayı, zikri bıraktın?.. Neden usandın?..
Adam:
- "Buyur" diye cevap gelmiyor ki, kapıdan kovulmaktan korkuyorum, dedi.
Bunun üzerine dendi ki ona:
- Senin Allah demen, O'nun buyur demesi sayesindedir...Senin yalvarışın, Allah'ın senin ruhuna haber uçurmasındandır...Senin çabaların, çareler araman, Allah'ın seni kendine yaklaştırması, ayaklarındaki bağları çözmesindendir... Senin korkun, sevgin, ümidin Allah'ın lütfünün kemendidir... Senin her "Yarabbi" demenin altında, Allah'ın buyur demesi vardır... Gafilin, cahilin canı, bu duadan uzaktır... Çünkü "Yarabbi" demeye izin yok ona... Ağzında da kilit var, dilinde de... Zarara uğradığı zaman ağlayıp, sızlamasın diye Allah ona dert, ağrı, sızı, gam, keder vermedi... Bununla anla ki, Allah'a dua etmeni, O'nu çağırmanı sağlayan dert, dünya saltanatından daha iyidir... Dertsiz dua soğuktur. Dertliyken yapılan dua gönülden kopar...
son günlerde iyice farkına vardığım, sonuna kadar kabullediğim eşsiz ilaç.
gönülden edilen duanın yerini hiç birşey tutamaz.