bugün

patrick süskind eseri.
roman 18. yüzyılda geçer.
grenouille, tüm insancıl duygulardan yoksun yalnızca kokulara karşı duyarlı olan bi karakterdir.
her şeyin ve herkesin kokusunu alabilir ama kendi kokusunun olmadığını fark edince yıkılır.
tek çıkış yolu ise insanmış izlenimi verecek kokular üretip sürmektir.
değişik, okunası, sürükleyici bir kitaptır. oldukça ilgi görmüştür zaten.
patrick suskind'in muhteşem eseri. kafka' nın dönüşüm ünü andıran fantastik kurgusuna rağmen sosyal içeriği olan bir kitap. romanın kahramanı, kokusu olmadığı için insanlar tarafından farkedilmeyen, ezik bir karakter. kendine koku yapmak için başkalarının kokusunu çalar. sonunda kadın erkek, herkesi etkileyecek bir koku üretir ama olaylar beklediği gibi gelişmez. giyme rollerle toplumda yer edinebilir miyizi sorgulayan bir yapıt.
patrick suskind kişisinin akıl hayal gücünün sınırlarını zorlayan kitabı. hikayede üstün bir koku alma yeteneği olan jean baptiste grenoulle isimli karakterin mükemmel kokuyu yaratma tutkusu anlatılır. yolunu gözlerini kapayıp adece etrafını koklayarak bulabilen grenouille uç şekillele koku yeteneğini tatmin etmeye çalışır. hikayenin son sahnesi ise patrick suskind in inanılmaz yeteneğini ortaya seren şiirsel ve akıl dışı bir anlatımdan oluşur..
piskopat kitap. bir solukta okunası.
okuduktan sonra herşeyi koklayıp bilmem ne gibi kokuo die yazarla aşık atmaya çalışmama neden olan kitap.* *
okunası hatta koklanası patrick suskind romanı.büyüleyici bir hayalgücü.
yazarın kokularla ilgili muhteşem genel kültürünü anlamamızı sağlayan kitaptır.
moonspell in "herr spiegelmann" adlı şarkısının başında bir bölümünün okunduğu muhteşem eser.

"Everyone considered the man in the blue jacket
as the most beautiful being they have ever seen:
nuns saw on him the Messiah in flesh;
Satan's adores the lustrous Prince of Darkness;
philosophers the Supreme Being;
young females an enchanted prince;
Men an ideal reflection of themselves."
filmi görsel açıdan etkileyici olmasına rağmen yine de kitabı anlatması imkansızdır. kitaptaki karakterler ve mekanlar, tarihi yer ve dekorlar başarıyla canlandırılmasına rağmen kitapdaki felsefe es geçilmiştir. das parfum alelade bir kitap değildir, içinde tutarlı bir felsefik altyapı mevcuttur.
1985 tarihli, patrick süskind i hem dünya çapında şöhrete kavuşturan hem de kendisinin ilk romanı olma özelliğini taşıyan eser.1987 yılında tevfik turan tarafından dilimize çevrilerek can yayınları tarafından yayınlanmıştır. bugüne kadar 33 farklı dile çevrilen roman, alman yönetmen tom tykwer tarafından sinemaya uyarlanmıştır. kokunun, koku algısının dahiyane bir üslupla betimlendiği romanda, jean-baptiste adında kendi kokusu olmayan; fakat diğer her şeyin kokusunu kilometrelerce öteden alabilme ve istediği kokuları üretebilme yeteneğine sahip, bu uğurda ardında failimeçhul cinayetler bırakmaktan çekinmeyen bir caninin, bir dahinin parçası olduğu insanlık trajedisi anlatılmaktadır.
(bkz: perfume the story of a murderer)
ölmeden mutlaka okunması ve sindirmek için uzun yıllar yaşanması gereken kitap.
ortaları sıkıcı olan ama sonlara doğru nefes aldırtmayan kitap.

Yönetmen: Tom Tykwer
Oynayanlar: Ben Whishaw (Jean-Baptiste Grenouille), Dustin Hoffman (Giuseppe Baldini), Alan Rickman (Richis)
Senaryo: Andrew Birkin, Bernd Eichinger, Tom Tykwer
Görüntü: Frank Griebe
Müzik: Tom Tykwer, Johnny Klimek, Reinhold Heil
bir yönetmen tarafından "bu kitabın filmi çekilemez" denmiştir. * nitekim film çekilmiştir.
(bkz: bence)
kontrbas * gibi leziz bir oyun yazan patrik suskind in , nasıl olup da koku gibi berbat bir roman yazdığını ve bu kitabın nasıl olup da bu kadar tuttuğunu bir ben anlayamadım .*.Kitabı zorlanarak da olsa bitirdiğim için kendimi tebrik ediyorum.

--spoiler--
roman boyunca o şişeden bu şişeye sıvı akışı dışında hiçbir şey okumayız.romanın baş karakteri granül, genç kızlarımızı birer birer öldürür de nedense biz bir gram heyecan duymayız . Ha, adam güzel bir son yazmamış mıdır , yazmıştır yazmasına da yine de olmamıştır.
--spoiler-- *
kurgusu ve anlatımının yanısıra insanlık tarihine başarıyla göndermeler yaparak okuyanda güzel bir tat bırakan bir roman.

edit: filmi de izlenesiymiş. kitaptaki anlatım gücü ve imgeler tabi ki tam anlamıyla yansıtılamamış lakin izlemekte fayda var.
cobain kitapciginda yazdigina gore kurt cobain in en fazla etkilendigi kitapmis..
filmi de çekilmiş ilgiç ama okunması gereken bir kitap. sonuna gelmeden kusanları gördüm. patrick süskind'in nereden kimden esinlenerek yazdıgı hala merak konumdur.

koku duyusu cok gelişmiş asosyal bir tipin sonunda kendini millete yedirecek kadar güzel kokmayı becermesini anlatıyor.
insanı okurken zaman zaman hayretlere düşüren, hayal gücünün nelere kadir olabileceğini gösteren kitap. büyük araştırmalar sonucu yazılmış olduğunu düşündürür okuyucuya, sadece okumakla kalamazsınız, kitabın size öğrettiği şeyler de vardır; kokunun insanlar üzerinde fark edemediğimiz etkileri gibi. kitabı okurken hep bildiğimiz güçlü olanın parlak yaşantısından ziyade, güçlü olanın bilerek silik yaşaması sizi şaşırtır. kitap ilerledikçe de şaşkınlıklarınız artar. insana özgü hırsların çoğundan uzak olan ana kahraman grenouille, kitabın sonunda sadece nefret duygusuna karşılık nefret görebilmek için, insanlar gibi kokamadığı için, kendi kendisine bunu taklit etse bile aslını yaratamayacağı için kendisini hiç olmadık bir biçimde imha eder.. ettirir mi demeli okuduktan sonra karar verirsiniz. pek çok kişi kitabın başlarında sıkılarak elinden atsa da, tadına varan bir insanın "sonunun gelmesini istemediği kitaplar" listesinde bulunduğuna eminim.
insanı okurken zaman zaman hayretlere düşüren, hayal gücünün nelere kadir olabileceğini gösteren kitap. büyük araştırmalar sonucu yazılmış olduğunu düşündürür okuyucuya, sadece okumakla kalamazsınız, kitabın size öğrettiği şeyler de vardır; kokunun insanlar üzerinde fark edemediğimiz etkileri gibi. kitabı okurken hep bildiğimiz güçlü olanın parlak yaşantısından ziyade, güçlü olanın bilerek silik yaşaması sizi şaşırtır. kitap ilerledikçe de şaşkınlıklarınız artar. insana özgü hırsların çoğundan uzak olan ana kahraman grenouille, kitabın sonunda sadece nefret duygusuna karşılık nefret görebilmek için, insanlar gibi kokamadığı için, kendi kendisine bunu taklit etse bile aslını yaratamayacağı için kendisini hiç olmadık bir biçimde imha eder.. ettirir mi demeli okuduktan sonra karar verirsiniz. pek çok kişi kitabın başlarında sıkılarak elinden atsa da, tadına varan bir insanın "sonunun gelmesini istemediği kitaplar" listesinde bulunduğuna eminim.
(bkz: yine mi artikel)* *
almanca parfum. das ile olaya belirsizlik ve bilinmezlik katilmis. belirsizlik ve bilinmezlik kavramlarini guclendirirsek hiclige kadar gidilir, dolayisiyla bu parfumde nihilist bir akim gorulmektedir. kisaca bu parfumu kullanan nihilisttir.
oluşturduğu atmosfer, dili, kurgusuyla önemli bir roman. filmi romanın yanında kopukluklar ve ayrıntı eksiklikleriyle dolu. ve romandaki atmosferi oluşturamıyor. kitabını okuyanın, filmini izlememesi gerekir, roman okumayanlar ise bir şekilde bari filmi seyretmelidir. varolma üzerine bir eserdir.
ingilizcesinin 'das perfume' olarak geçtiği türkçeye neden 'koku' olarak çevrildiğini anlayamadığım patrick suskind'in muazzam kitabı.
filmi de en az kitabı kadar muhteşem olan sıradışı bir patrick süskind şaheseri.