bugün

almanlar'ın ne manyak, psikopat ruhlu insanlar olduğunu ortaya koyan bir klasiktir. patrick süsskind. pek süsskind (tatlı çocuk) değilmiş yazarken.
esas ismi koku olan patrick suskind'in kült romanıdır. hayatım boyunca okuduğum en iyi birkaç romandan biridir. okumadıysanız bir an önce okumanızı tavsiye ederim. inanılmaz bir final bölümü var.
Filmi bir çok eserde olduğu gibi kitabının yanında sönük kalmıştır. Bir solukta okunası muazzam betimlemesi olan kitaptır. Kanımca filminin "silik" kalması bundan mutevellittir.
parfüm , parfümüne göre iyidir
beklenmedikler hariç

genelde güzel bir aura yaratır ve insanları duygularını bile kolaylıkla etkileyebilirler.
En sevdiğim kitaplardan biri. patrick suskind kokuyu betimlemeyi öyle güzel başarmıştır ki size etrafı koklama ihtiyacı hissettirecek olan kitaptır. Hele ki benim gibi bir parfüm delisisiyseniz mutlaka okuyun derim.

Ayrıca eklemeden edemeyeceğim ''çok sevdiğim'' birine okuması için vermiştim zamanında. Sonra ne oldu bilmiyorum konuşmuyoruz görüşmüyoruz. Ne yaptı acaba ya okudu mu? beğendi mi? diye de kafamda soru işareti bırakan özel kitap.
Filmi de müthiştir.
20. yüzyılın sonlarında yayınlanmasına rağmen klasik haline gelmiş kitaptır.

--spoiler--
çünkü koku, soluğun kardeşiydi. onunla birlikte insanların içine giriyordu, yaşamak istiyorlarsa karşı duramıyorlardı. hem de tam orta yerlerine giriyordu koku, doğrudan kalplerine ve orada akla karayı ayırır gibi ayırıyordu ilgisiyle aşağılamayı, iğrentiyle zevki, aşkla nefreti. kokulara egemen olan, insanın kalbine egemen olurdu.

--spoiler--

ayrıca dikkatimi çeken, yazarın alman olmasına rağmen, romanında yer olarak fransa'yı seçmesi, karakterlerin fransız olması ve romanın bu duruma rağmen bu kadar başarılı olması takdire şayan bir durumdur kanaatimce.

oldukça sürükleyici ve edebiyattan nasibini almış bir kitaptır. okunması tavsiye olunur.
Bir patrick süskind romanı. Filmi güzel olmakla birlikte başlangıçta verilen idam sahnesi ile sondaki final sahnesi alakasız kalmaktadır. doğduğu yere gidip parfümü kafasına boca etti tamam insanlar buna saldırdı ona da tamam. ama sonra ne oldu? yok oldu. Yediler mi, aradan sıvıştı mı? sondan başlatılan bir hikaye nasıl başladığı yeri inkar eder? Bilen bilgilendirmelidir.
Kitabı başyapıt gibidir ve inanılmaz derecede etkileyicidr, verdiği mesaj açısından da Bulantı ya da Dönüşümle karşılaştırılabilecek düzeydedir. Ancak filmi kitabın yanına bile yaklaşamaz.
kitabı ve filmi olan başyapıt. kitabı almancadan çevrilme olduğu halde su gibi akar gider tasvirleriyle. genelde kitabı filme uyarlamak, kitap okurları için hayalkırıklığı olur. ancak bu "das parfüm" için geçersizdir. kitabı okumuş kadar olursunuz filmde. ama kitap başkadır tabii.
patrick suskind'in herkese tavsiye ettiğim muhteşem kitabıdır. filmini izlediğinizde kendinizden geçip vay anasını diyebilirsiniz .
sonunda 'adamlar yapmış' diye düşünmenize sebep olan filmdir.
bir katilin hikâyesi olarak adlandırılması bana biraz garip gelmiştir. duyduğunuzda çok saf ve cani bir amaç için öldürmeyen bir katil canlanması gerekirken* direk korku filmi sahnelerini hatırlatıyor insana.*
patrick süskind'in romanıdır.18. yüzyılda Fransa'da geçer. Kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille, tüm insancıl duyumlardan ve duygulardan yoksun, yalnızca kokulara karşı görülmedik derecede duyarlı, istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten çekinmeyen bir katildir.Paris'te pis bir ortamda doğan adam ordaki kokuyla bir yetenek kazanır ve bunun onun için verilmiş bir yetenek olduğunu anlar. Herkesin, her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dahi olan bu genç adam, kendi kokusunun olmadığını, bulunduğu yerlerde insanların kendisinden çıkan kokuyu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına sanki insanmış izlenimi verecek kokular sürünmektir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş, ama kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş bir dahiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde Kafka'da görülebilecek bir insanlık tragedyasının simgesidir.
patrick suskind kitabıdır.
filmi de kitabı kadar basarılıdır.
filmin afisi ve kitabın ön kapak resmide ilgi cekici niteliktedir.

--- kitap arka kapak ---

patrick suskind'in bu romanına konu olan olay, 18. yüzyılda fransa'da gecer. kitabın kahramanı jean-baptiste grenouille , tüm insancıl duyumlardan ve duygulardan yoksun, yalnızca kokulara karsı görülmedik ölcüde duyarlı, istedigi kokuları üretebilmek icin cinayet islemekten cekinmeyen bir katildir. herkesin, herseyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gercek bir dahi olan bu genc adam, kendi kokusunun olmadıgını, bulundugu yerlerde insanların kendisinden cıkan kokuyu alamadıklarını anladıgı gün dünyasını yitirir. kendisi icin tek cıkar yol, baskalarına sanki insanmıs izlenimi verecek kokular sürünmektir. toplum icinde bireyselligini hicbir zaman edinememis, ama kendi benliginin dısında her seyi yaratabilmis bir dahiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olaganüstü bir akıcılıkla erisilen son bölümü, benzeri heralde kafka'da görülebilicek bir insanlık tragedyasının simgesidir.

(bkz: el emegi göz nuru)

--- kitap arka kapak ---
--spoiler--
grenouil denilen bu adam, gidip de bir kuytu dehliz de kalmıyor mu 7 yıl!
--spoiler--

çok sinirlendiğim, üstüne bir de sıkıldığım bölümleri olan ama merak öğesi pek diri tutulmuş kitaptır.
filmi de en az kitabı kadar muhteşem olan sıradışı bir patrick süskind şaheseri.
ingilizcesinin 'das perfume' olarak geçtiği türkçeye neden 'koku' olarak çevrildiğini anlayamadığım patrick suskind'in muazzam kitabı.
oluşturduğu atmosfer, dili, kurgusuyla önemli bir roman. filmi romanın yanında kopukluklar ve ayrıntı eksiklikleriyle dolu. ve romandaki atmosferi oluşturamıyor. kitabını okuyanın, filmini izlememesi gerekir, roman okumayanlar ise bir şekilde bari filmi seyretmelidir. varolma üzerine bir eserdir.
almanca parfum. das ile olaya belirsizlik ve bilinmezlik katilmis. belirsizlik ve bilinmezlik kavramlarini guclendirirsek hiclige kadar gidilir, dolayisiyla bu parfumde nihilist bir akim gorulmektedir. kisaca bu parfumu kullanan nihilisttir.
(bkz: yine mi artikel)* *
insanı okurken zaman zaman hayretlere düşüren, hayal gücünün nelere kadir olabileceğini gösteren kitap. büyük araştırmalar sonucu yazılmış olduğunu düşündürür okuyucuya, sadece okumakla kalamazsınız, kitabın size öğrettiği şeyler de vardır; kokunun insanlar üzerinde fark edemediğimiz etkileri gibi. kitabı okurken hep bildiğimiz güçlü olanın parlak yaşantısından ziyade, güçlü olanın bilerek silik yaşaması sizi şaşırtır. kitap ilerledikçe de şaşkınlıklarınız artar. insana özgü hırsların çoğundan uzak olan ana kahraman grenouille, kitabın sonunda sadece nefret duygusuna karşılık nefret görebilmek için, insanlar gibi kokamadığı için, kendi kendisine bunu taklit etse bile aslını yaratamayacağı için kendisini hiç olmadık bir biçimde imha eder.. ettirir mi demeli okuduktan sonra karar verirsiniz. pek çok kişi kitabın başlarında sıkılarak elinden atsa da, tadına varan bir insanın "sonunun gelmesini istemediği kitaplar" listesinde bulunduğuna eminim.
insanı okurken zaman zaman hayretlere düşüren, hayal gücünün nelere kadir olabileceğini gösteren kitap. büyük araştırmalar sonucu yazılmış olduğunu düşündürür okuyucuya, sadece okumakla kalamazsınız, kitabın size öğrettiği şeyler de vardır; kokunun insanlar üzerinde fark edemediğimiz etkileri gibi. kitabı okurken hep bildiğimiz güçlü olanın parlak yaşantısından ziyade, güçlü olanın bilerek silik yaşaması sizi şaşırtır. kitap ilerledikçe de şaşkınlıklarınız artar. insana özgü hırsların çoğundan uzak olan ana kahraman grenouille, kitabın sonunda sadece nefret duygusuna karşılık nefret görebilmek için, insanlar gibi kokamadığı için, kendi kendisine bunu taklit etse bile aslını yaratamayacağı için kendisini hiç olmadık bir biçimde imha eder.. ettirir mi demeli okuduktan sonra karar verirsiniz. pek çok kişi kitabın başlarında sıkılarak elinden atsa da, tadına varan bir insanın "sonunun gelmesini istemediği kitaplar" listesinde bulunduğuna eminim.
filmi de çekilmiş ilgiç ama okunması gereken bir kitap. sonuna gelmeden kusanları gördüm. patrick süskind'in nereden kimden esinlenerek yazdıgı hala merak konumdur.

koku duyusu cok gelişmiş asosyal bir tipin sonunda kendini millete yedirecek kadar güzel kokmayı becermesini anlatıyor.
cobain kitapciginda yazdigina gore kurt cobain in en fazla etkilendigi kitapmis..
kurgusu ve anlatımının yanısıra insanlık tarihine başarıyla göndermeler yaparak okuyanda güzel bir tat bırakan bir roman.

edit: filmi de izlenesiymiş. kitaptaki anlatım gücü ve imgeler tabi ki tam anlamıyla yansıtılamamış lakin izlemekte fayda var.
(bkz: bence)
kontrbas * gibi leziz bir oyun yazan patrik suskind in , nasıl olup da koku gibi berbat bir roman yazdığını ve bu kitabın nasıl olup da bu kadar tuttuğunu bir ben anlayamadım .*.Kitabı zorlanarak da olsa bitirdiğim için kendimi tebrik ediyorum.

--spoiler--
roman boyunca o şişeden bu şişeye sıvı akışı dışında hiçbir şey okumayız.romanın baş karakteri granül, genç kızlarımızı birer birer öldürür de nedense biz bir gram heyecan duymayız . Ha, adam güzel bir son yazmamış mıdır , yazmıştır yazmasına da yine de olmamıştır.
--spoiler-- *
bir yönetmen tarafından "bu kitabın filmi çekilemez" denmiştir. * nitekim film çekilmiştir.