bugün

En iyi ayyas, underground yazardir.
hakkında yüzlerce entry girilmiş yazar ve şair. ne yazsam bir bakıma tekrar olacak.
insana başka pencereden bakmayı öğreten nadir yazarlardan kendisi.

(bkz: kasabanın en güzel kızı)

--spoiler--
"Güzelliğinle neden uğraşıyorsun? Kabullensene?"

"Başka bir şey gördükleri yok da ondan. Bir bok değil güzellik. Uçar gider. Çirkin olduğun için talihlisin. Biri seninle ilgilendiğinde başka bir şey için olmadığını biliyorsun."

"Pekala," dedim. "Talihliyim."

"Çirkin olduğunu ima etmek istemedim. Başkaları için çirkin olabilirsin. Harikulade bir yüzün var aslında."
--spoiler--
guzel sozlere sahip insan.
'' rakı içemeden öldün be bukowski. ''

lan düşünsenize, bukowski gibi bir adam rakı içememiş, ne demek yahu ne demek ! travma yaratır insanda.
yazar ve şair kişiliğini anlatmaya kelimelerin yetmeyeceği büyük üstad olarak nitelendirilebilir.
onu her nasılsa yazışma ya da şiir veya dergiler yoluyla tanıdım
ve bana tecavüz ve şehvet konulu çok seksi şiirler yollamaya başladı,
ve işin içine biraz da entellektüellik karışınca
biraz kafam karıştı ve arabama atlayıp kuzey'e sürdüm;
uykusuz, akşamdan kalma, yeni boşanmış,
işsiz, yaşlanmış, yorgun, beş on yıldır
çoğunlukla uyumak ister bir halde, sonunda moteli buldum
küçük güneşli bir kasabada toprak bir yol üzerinde
ve orda oturup bir sigara tüttürdüm
düşündüm, gerçekten delirmiş olmalısın diye,
ve bir saat geç çıktım
kadınla buluşmaya, epey yaşlıydı,
nedense benim kadar, pek seksi değildi
ve bana çok set, ham bir elma verdi
kalan dişlerimle çiğnediğim;
adı konulmamış bir hastalıktan ölüyormuş
astım gibi bir şeyden, ve
sana bir sır vermek istiyorum dedi, ben de
biliyorum; bakiresin,35 yaşındasın, dedim.
ve bir defter çıkardı, on-oniki şiir:
bir ömürlük çalışma ve okumak zorunda kaldım
ve anlayışlı olmaya çalıştım
ama çok berbattılar.
sonra onu bir yere götürdüm, boks maçlarına
ve ellerini kenetleyip
dumanın içinde öksürdü
ve etrafına bakınıp durdu
bütün insanlara
ve sonra da boksörlere.
sen hiç heyecanlanmazsın, değil mi? , dedi
ama o gece tepelerde epeyce heyecanlandım,
ve onunla iki-üç kere daha buluştum
şiirlerinin bazılarında yardımcı oldum
ve dilini boğazımın yarısına kadar soktu
ama ondan ayrıldığımda
hala bakireydi
ve berbat bir şair.
düşünüyorum da bir kadın açmamışsa bacaklarını
35 yıl
iş işten geçmiştir
aşk için de
şiir için de.

charles bukowski
(bkz: ) serseri, içen, kadın düşkünü bir yazardır
KASABANıN EN GÜZEL Kızı CASS hikayesiyle ruhlardaki pası kiri siker atar.

ilgili hikaye için

(#13662421)
kız bana seni terkediyorum dedi hadi siktir git dedim-charles bukowski.
Gerçek güzellik, tabii ki kişilikte yatar. Kaşların biçiminde değil. pek çok kadın bana beni harikulade bulduklarını söylemiştir. oysa benim yüzüme bakmak bir kase çorbaya bakmaktan farksızdır..
Sabahın altı buçuğunda bir çalar saat sesiyle uyanıp yataktan fırlayan, giyinip zorla bir şeyler atıştıran, sıçıp, işeyip, dişini fırçalayan, saçını tarayan, başka birine büyük paralar kazandırdığı bir yere ulaşmak için trafikle boğuşan ve tüm bunlara sahip olma fırsatı bulduğu için müteşekkir olması istenen biri hayattan nasıl keyif alabilir?

Charles Bukowski
"Hiç yalnız hissetmedim kendimi. Bir odada tek başıma kaldım, intiharın eşiğinde.

Kendimi çok kötü hissettiğim oldu, ama hiçbir zaman birinin odaya girip kendimi

daha iyi hissetmemi sağlayacağını düşünmedim ya da birkaç kişinin. Başka bir deyişle,

yalnızlık beni hiçbir zaman rahatsız etmemiştir, çünkü yalnız kalmaya doyamam. Ben

kendimi insan dolu bir odada ya da tezahürat yapan seyircilerle dolu bir tribünde en

yalnız hissederim. Ibsen’den bir alıntı yapacağım: “En güçlü insanlar genellikle

yalnızdır.” Hiçbir zaman içimden, “şuh bir sarışın içeri girip beni düzecek,

taşaklarımı ovacak ve kendimi daha iyi hissedeceğim,” diye geçirmedim. Hayır, onun

hiçbir yararı olmaz. insanları bilirsin, “Hey, Cuma akşamı, ne yapacağız? Burda kös kös

oturacak mıyız?” Evet, kesinlikle. Çünkü yok dışarıda bir şey. Aptallık sadece. Aptal

insanlarla fingirdeyen aptal insanlar. Geceye koşa koşa çıkmak gibi bir ihtiyaç içinde

olmadım hiçbir zaman. Barlarda gizlendim, çünkü fabrikalarda gizlenmek istemiyordum.

Hepsi bu. Milyonlarca insan adına özür dilerim, ama ben kendimi hiçbir zaman yalnız

hissetmedim. Kendimden hoşnutum. Bildiğim en iyi eğlence kendimim.”

Charles Bukowski -
insanların bir türlü yaşamayı kabul etmediği bir hayat şeklini yaşadığını, onlar bunu istemese de ve görmezden gelse de aslında milyonların her gün o hayatı yaşadığını ve aslında hiç de sanıldığı kadar fena olmadığını yazan, pek de güzel yazmış olan kişi. sevdiğim bir moruktur, ben morarana kadar öyle de kalacaktır.
polonyalı futbolcu. asıl mevki sağ bek olmasına rağmen her iki kanat da açık olarak oynayabilmektedir. trabzondaki polonyalı kardeşlerin amcaoğludur.
"Bira içmek için buradayız ve hayatlarımızı öyle yaşamalıyız ki ölüm bizi almaya geldiğinde titresin."
-Charles Bukowski-
ergenlikten çıkış dönemini fiili olarak başlatır.
okunulması gereken insanlardandır.

--spoiler--
Votka bardağını bir dikişte boşaltıp bir sigara yaktım. Sonra battaniyeyi son kez elime alıp kestim!
Kestim, kestim ve kestim, ne olduğu anlaşılamayacak kadar küçük parçalara kestim onu…
parçaları bulaşık kabına koydum, kabı pencerenin yanına yerleştirdim dumanı üflemesi için vantilatörü çalıştırdım. Kap alev aldığında ben mutfağa gidip bir votka daha koydum. Döndüğümde kırmızı ve güzel yanıyordu, eski Bostan cadıları gibi, Hiroşima gibi, aşk gibi, bütün aşkların içinde bir aşk gibi, ve çok kötü hissettim kendimi. ikinci bardağı da içtim, hiçbir şey hissetmedim desem yalan olmaz. Bir tane daha koymak için mutfağa gittim, bıçağı da yanımda götürmüştüm. Bıçağı lavaboya fırlatıp şişenin kapağını açtım. Lavabodaki bıçağa baktım yine. Yan tarafında kan izi vardı.

Ellerime baktım. Ellerimde kesik olup olmadığını kontrol ettim. isa’nın elleri harikulade ellerdi. Ellerime baktım. Kesik filan yoktu. Çentik bile.

Yanaklarımdan aşağı gözyaşlarının süzüldüğünü hissettim, bacakları olmayan ağır ve anlamsız şeyler gibi sürünerek. Deliydim. Gerçekten delirmiş olmalıydım.
--spoiler--
sevilen bir yazar.
cinsellik üzerine kitaplar yazan edebiyat dünyasına hiçbir katkısı olmadığı gibi genç ve tecrübesiz müminlerin aklını karıştıran yazardır, böyle sapık ve çarpık yazarları okumak müslümana faydadan çok zarar getirir.
SAAT ; 10:38

SINIFTAYIZ....ÇIT ÇIKMIYOR VE KÜÇÜK BiR YAZI YAZDIM. KiMSENiN RUHU BiLE DUYMADI.....

ÖNCELiKLE iÇMEDEN SARHOŞ OLAN ARKADAŞLARIMA SELAMLAR...

Şu an bu yazıyı sınıfta yazıyorum, hem de dersteyken. Zamanı yok galiba bu yazmanın .Bukowski ( charles) babada böyle düşünüyor ,ne sevindim bilemezsiniz. Tabii bunu mizah olsun diye söylemiyorum şimdi..

O kendine ayyaş diyo ama, ben onda daha fazlasını görüyorum. Bukowski babaya göre içmek yazmayı sağlıyormuş kafayı bulunca daha iyi yazılırmış. işte yazarların en büyük sıkıntısı iÇMiYORSUNUUUUZ !!!

Üstad herkesin ayyaş tanımı farklı tabii. Mesela başbakan ya da bakan yerine başka bir şey mi kullanırsınız ya da o "baş"ı "boş " mu yaparsınız ben bilmem. Ama işte o şahsiyetin ayyaş tanımında ismet inönü ve atatürk de ayyaşmış ,her zaman söylerim benim kafayı yakalamak için kafayı bulmaktan daha fazlasını yapmak lazım.

yazının bitiş saati ; 10 : 47

fakir gazeteciniz -realist boy
(bkz: pis Moruğun notarı 2) ve (bkz: kadınlar) belli başlı kitaplarından olan yazar. Son dönemlerde boku çıkıyor orası ayrı tabi.
Şu şiiri harikadır.

SERÇE GiBi
Can vermek için can almalısın, 
Milyarlarca kanın döküldüğü denizin üzerine üzüntülerimiz boş ve dümdüz düşerken 
Dalgaların içeri doğru kırıldığı sığ sahilleri geçiyorum buralarda beyaz bacaklı, beyaz göbekli çürümekte olan yaratıklar var bunlar uzun uzun etraflarındaki ölü manzaralara karşı isyan etmekteler 
Sevgili çocuğum, sana, sadece serçenin sana yapmış olduğu bir devirde yaşlıyım; genç olmanın moda olduğu bir devirde yaşlıyım; gülmenin moda olduğu bir devirde ağlıyorum. seni sevmenin daha az bir cesaret istediği bir devirde senden nefret ediyorum.

Ayrıca suda yan ateşte boğul kitabı tavsiye edilir. Ha bir de ekmek arası.
there's a blue bird in my heart . üstat değildir. yaşayış şekli falan da çok tasvip edilmez ama o ses nedir arkadaş. sadece bunun için bile saygı duyulur.
yazardır, şairdir. kimine göre çok saygı duyulası biri kimine göre ise pisliğin, ayyaş sapığın tekidir. aslında hiçbiridir.

ne bu kadar abartılması makbuldür ne de tü kaka edilmesi. ama eminim ki yaşasaydı ergenlerin diline böylesine pelesenk olduğunu öğrense okkalı bir küfür fırlardı ağzından.

bir de bir güruh var ki hayatında hiç dibe batmamış, kaybedecek bir şeyinin olmaması nasıl bir şeydir hiç bilmeyen, bolluk içinde yaşayan. onlar da yeraltı edebiyatına merak salıp bukowski de bukowski diye cırlar durur.
her şey bir yana, yeri geldiğinde çok güzel şeyler anlatabilmiştir.

(bkz: buhran)

çok fazla
çok az
ya da çok geç

çok şişman
çok zayıf
ya da çok kötü

kahkaha
ya da gözyaşı
ya da kusursuz
kayıtsızlık

nefret edenler
sevenler

ellerindeki şarap şişelerini sallayarak
önlerine çıkanları süngüleyip
kadınların ırzına geçen ordular

ya da ucuz bir pansiyon odasında
Marilyn Monroe'nun fotoğrafıyla yaşayan bir ihtiyar

o denli büyük ki dünyadaki yalnızlık
onu saatin kollarının ağır hareketlerinde
bile görebilirsiniz.

o denli büyük ki dünyadaki yalnızlık
onu Vegas'ta, Baltimore'da ya da Münih'te
yanıp sönen neon ışıklarında görebilirsiniz.

insanlar yorgun,
hayat tarafından cezalandırılmış,
ya sevgiyle ya da sevgisizlikle
sakatlanmış.

yeni hükümetlere ihtiyacımız yok
yeni devrimlere ihtiyacımız yok
yeni kadınlara ihtiyacımız yok
yeni yollara ihtiyacımız yok
şevkate ihtiyacımız var.

müşfik davranmıyoruz
birbirimize.
müşfik davranmıyoruz.

korkuyoruz.
nefretin gücü simgelediğini
sanıyoruz.
cezalandırmanın
sevgi olduğunu.

daha az sahte bir eğitim bize gereken
daha az kural
daha az polis
ve daha iyi öğretmenler.

bir odada
bir başına acı çeken
öpülmemiş
dokunulmamış
bir başına bitki sulayan
olsa da çalmayacak
bir telefondan yoksun
insanın dehşetini unutuyoruz.

müşfik davranmıyoruz birbirimize
müşfik davranmıyoruz birbirimize
müşfik davranmıyoruz birbirimize

boncuklar sallanır, bulutlar örter
köpekler gül bahçesine işer
bir çocuğun kafasını koparır cani
dondurma külahından bir ısırık alır gibi
okyanus bir gelip
bir giderken
anlamsız bir ayın esaretinde.

müşfik davranmıyor insanlar birbirine
favori yazarımdır. kitaplarını severek okurum.
güncel Önemli Başlıklar