bugün

yalnızca iki kişinin bildiğidir. yalnız birinin bildiği de, ikisinden başkalarının bildiği de aşk olamaz. aklına geldiğinde öyle bir sızlamalı ki için, bilmelisin ki o duyguyu başka bilen varsa o da aşık olduğun olmalı. bir anı hayal ediyorsan onu ondan başkası senin gibi hayal edememeli.
--spoiler--
Kadın kalbi sahiplenir. Ama sadece kadınların sahiplendiğini sanma; erkeklerde yapar, ama o zaman erkek değil, kadın kalbine sahiptirler.

Kadın neden erkekten daha kıskançtır? Çünkü kıskançlık korkudan doğar. Erkek kadından daha az korkar, sebep budur. Daha az korktuğu içinde daha az sahiplenir. Kadın aklı daha fazla korkar, korku ona doğal gelir, hep titrer durur.

Bu korku nedeniyle kadın daha fazla sahiplenir. Sahip olduğu konusunda tamamen tatmin olmadığı sürece mutlu olmaz. Ve tamamen sahiplendiğinde de mutlu olamaz, çünkü adam artık ölüdür. Ancak özgürlük insanı canlı kılar.

Birisini sevdiğinde onun bir yerlere hapsolmasını istersin. Sanki saksıda ağaç yetiştiriyor gibi olursun; sırf kökleri değil, koskoca ağacı, sonra da onu öldürürsün. Ağacın göğe ermesi, yayılması gerekir. Çiçekleri pek çok kişiye parfümünü yayacak, dalları bir çoğuna gölge sağlayacak; meyvalarından çok kişi yararlanacak .

Elbette kökleri senin içinde, ama ağaç büyümeye devam ediyor. Ve aşk aklına gelebilecek en büyük ağaçtır; tüm gökyüzüne yayılır, hapsedilemez bir yerlere kapatılamaz.

Onu sınırlandıramazsın. aşkın doğası sonsuzluktur. osho
--spoiler-
kusursuzu bulduğunu sanmaktır.
kalp devrimidir.
aşkın kürtajı yok kardeşim, bakamıycağin aşka gebe kalma.
ellerinde cennete dokundum benim içimde olan kimselere bahsetmediğim,

gözlerinde yarına gittim sana sarıldım sonsuzlukta,

teninde buldum biletimi dudaklarında duraksadım bekledim gelinceye kadar aşk,

sonra başladım sen yolculuğuna öptüm nefessiz,

kalbine fısıldadım seni sevdiğimi geçerken,

düşüncelerine uzandım senle düşündüm,

ruhuna ulaştım yoruldum biraz dinlendim orda,

yansımamı buldum derinlerde biraz daha ilerledim,

o kadar aydınlıktı ki cennetteyim sandım,

durdurdum zamanı sadece seni yaşadım senin içinde...

derin bi nefes aldım sanki seni çektim içime gülümsedim yine.
Ani bir bakışla tutuşup, beklenmedik bir göz işaretiyle yanıp tütmek, kıt sabırlılığın kanıtıdır. onu unutmakta çok gecikmeyeceğinin habercisi, sevgide kararsızlığın ve oynaklığın belirtisidir. Büyüme, gelişme ne kadar hızlı ise yok oluş, bitiş de o kadar çabuk olur. Birşey ne kadar yavaş ortaya çıkarsa, tükenip bitmesi de o denli yavaş olur. Durum hemen her zaman, her alanda böyledir
caoca cola gibidir...

soğuk ve Asidi kaçmadan içilmeli.
aşk bir yangın, bırak tutuşsun aklın. aşk aydınlık, kalbinde yanan ışık..
sanırım sözler böyleydi, emin değilim ama o müzikte emin olmak mümkün değil zaten.
abartmaktır.
yaşanılanın bokunu çıkartmaktır.
Milad-i bir ömrün hicri başkentiydi aşk
başka kentlerden farklı olarak...
...çocuklara ''Aşk nedir?'' diye sormuşlar.
Söyle demiş afacanlardan biri: Annanem sırtından hasta olmuştu.
Eğilemediği için ayaklarına oje süremiyordu.
Dedem devamlı elleri titremesine rağmen annanemin ayaklarına oje sürüyordu.

"Bence aşk budur"
hayatın en bok hissiyatıdır bitsin yok olsun sarhoşlugum geçsin dersin geçmez.
(bkz: saygı).
kişiliğinizi değişmesine neden olan duygudur histir. gururunu ve onurunu düşünen insanın hiç bi şekilde bu yola çıkmaması gerekmektedir.çünkü zamanla aşkınız için ister istemez gurunuzdan ve onurunuzdan ödün vereceksiniz.
aşk bir hayal taciridir. kıyıda köşede kartlaşmış hayalleri çekip çıkartır, yıkayıp paklar, allayıp pullar ve terütaze sıfatıyla sahibine kakalar. aşk insanı güzelleştirir. görüntülerle oynar pervasızca yani sıfatlarla. küskünleri aynalarla barıştırır, yalnızları aynalarla çoğaltır. aşk bir sihirbazdır. oyunbazdır. yürekbazdır. oynar yüreğinle bir top gibi. **
aşk, aşkın sebebidir...
kırmızının harbiden kırmızı,
morun mor olduğu süreçtir.

Marş dinlerken bile gözleriniz dolabilir,
tombul komşuyu pembe gerdanından öpecek hale gelirsiniz.

Sonra kaldırıma düşen dondurmaya benzersiniz.
Ya da gökteki el işi kağıdından bir uçurtmaya.

Ne kadar acı çekmiş olursanız olun, geçmişe baktığınızda
en anlamlı fotoğraflar, ona ait olanlardır.
güzeldir lan, sıkın siz de kafanıza.
Aşk;
A yazlar içinde üşüyerek beklemek midir?
B eyazlar içinde ısınarak evlenmek midir? ...
hayata dair iç burkan detay.
7 yaşındaki bir çocuk gibi safça ve geri kalan hiçbir şeyi umursamadan dönüp dönüp içinizin gittiği o insana bakmanızdır. çok ilginç, koskoca insan yüzlerce kişinin önünde soğukkanlılığımı korur ama kalkıp da kafasını çevirip çevirip bakmasına engel olamaz. saflıktır aşk, en sade, en çocuk hale dönmektir.
gelip geçici bir duygu seli, kaya olsa zamanla aşınıp yokolan duygular bütünü.
aşk, sevgilimle kahvaltıya gittiğimizde, yemeğe başlarken ilk lokmaları önce bana yedirmesidir. her şeyden tatlı o'nun yedirdikleri. o'na sarıldığımda, alev alev yanmasıdır.
''Aşk, sabahlara kadar uyumamak değildi aslında. Her sabah uyandığında, yaşamaktan önce onun gelmesiydi aklına.''

Can yücel.
gerçekten de hudut çizilemeyendir.* hiç bir kalıba, hiç bir tanıma sığmayandır
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar