bugün

özgürlükler şehri.
dun itibariyle gorme firsati buldugum,mimarisiyle,yasantisiyla,kanallariyla ve kizlariyla goz kamastiran sehir..
uyusturucunun baskenti
mcdonalds gibi bir coffee shop ağına sahip olan*, bu coffee shoplarda para atılan kola makineleri gibi joint makineleri görüp dumura uğrayabileceğiniz, dükkanların camekanlarında we sell psychedelic herbs, magic mushrooms, sex stimulants gibi tuhaf ilanlara tanık olunan, sokakları marijuana kokan, avrupanın en uzun boylu insanlarının yaşadığı ülkenin en turistik şehri. bunca coffee shop a rağmen, buralara giden hollandalı yok denecek kadar azdır, ticaret dehası dutchlar fuhuş ve uyuşturucudan vergi almayı akıl etmiş tek millettir. dilleri inanılmaz derecede kabadır, zaten amsterdamda flamancadan çok türkçe duyulmaktadır*red light districtte bir sex muzesi, şehrin içinde de ayrıca bir bira müzesi* van gogh müzesi ve rijk müzesi mevcuttur.
(bkz: wijkkommen)
dünyanın en güzel şehirlerinden. kıçını aç dolaş kimse bakmaz, kıro yok, abaza yok herkes serbest..sokakta uyuşturucu satıcıları cirit atar, yanına gelip kokain isteyip istemediğini sorarlar. dünyadaki en pis pubların olduğu yerlerdendir. sex museum gibi manyak müzeler, heryerde marijuanalı şeker*, redlight..gidilmesi şiddetle tavsiye edilir.
(bkz: gay sehri)
sehrin ismi her duyuldugunda istemsiz bir sekilde arctic monkeys 'in red light indicates doors are secured isimli parcasini akillara getirir. gidip gormek gibi bir sans olmasada elimizde, filmlerden yeteri kadar bilgi edinilmistir bu sehir hakkinda. ***
coldplay'in a rush of blood to the head albumunden en mukemmel sarkilarindan birisi.yanimda bu sarkiyi soylese direkt veririm arkama bile bakmam.

come on, oh my star is fading
and i swerve out of control
if i, if i'd only waited
i'd not be stuck here in this hole

come here, oh my star is fading
and i swerve out of control
and i swear i waited and waited
i've got to get out of this hole

but time is on your side
it's on your side now
not pushing you down
and all around
it's no cause for concern

come on, oh my star is fading
and i see no chance of release
and i know i'm dead on the surface
but i am screaming underneath

and time is on your side
it's on your side now
not pushing you down
and all around
oh it's no cause for concern

stuck on the end
of this ball and chain
and i'm on my way back down again
stood on the edge
tied to the noose
sick to the stomach
you can say what you mean
but it won't change a thing
i'm sick of the secrets
stood on the edge
tied to the noose
but you came along and you cut me loose
you came along and you cut me loose
Cok ilginc bir tarihe sahip olan, coffeeshopla adi anilan ve bunun icin genelde ziyaret edilen bir türlü laletarlalarina sehirden kopup gidemedigim karisik sehir
"good boys go to heaven,bad boys go to amsterdam"* lafını yürekten hissettiren mekan. (bkz: araf)
herkesin aklına ünlü redlight ile gelen,uyuşturucu ile gelen şehir. ama bunların dışında bünyesinde sayısız güzelliği barındırdığı bilinmesi gereken şehir
gittiğinizde muhakkak şöyle bir diyalog yaşıyacaksınız,

+ hi charlie coco, ex?
- ! no thanks..
+ hi italiano coco, ex?
- yeter layyynnn
+ hi charlie coco, ex?
- ver bi tane canım, başlıyorum mına koyım..
yol geçen hanı memleket.
isminin ilk iki harfini taşımayı kesinlikle hakeden şehir.
özgürlüğün ülkesi(eroin,red light,gaylara,cinsel özgürlük, adaletin temsilcisi.(lahey)
blr jacques brel şarkısıdır.
ajax'ın şehri.
fuhus ve esrar yuvası.
çoğu barına damsız girebileceğiniz şehir. zaten isminden de anlaşıldığı üzere burada dam'ınız amsterdam oluyor.
cok kirli bir red light districti olan, her yeri buram buram ot kokan, sokaklarda gece pisuvar olup adamların oraya isedikleri, yürürken kusup icki icmeye devam ettikleri, eglenceli ve ''bekle beni , tekrar gelicem''dedirten şehir. Aynı zamanda Hollanda'nin başkenti.
oldukça küçük, bisikletle en üstünden en aşağısına toplasanız 15 dakikada gidebileceğiniz harikulade güzel bir şehir. kanallar arasına yerleştirilen eski tarzda mimariye sahip dipdipe amsterdam binaları en fazla 3-4 katlıdır, yeni yapılan binalar bile aynı tarzda bir mimari ile inşa edilmektedir. büyük bölümü düzayak olan bu şehirde tüm yolların yanında bisiklet yolu ve onun yanında da yaya yolu bulunmaktadır. bisiklet her amsterdamlının eli ayağı. otomobil sahibi olmak 3. sınıf vatandaş muamelesi görmek gibi birşey. hem park ücreti muazzam yüksek hem de yollarda geçiş hakkı öncelikle bisikletlerin, daha sonra yayaların ve en sonunda arabalarındır. gayet küçük ve muntazam bir şehir olması bir yana aynı zamanda turistik bir şehir olmasından dolayı hem herşey ingilizcedir, hem de sokaklar-caddeler tabelalı ve kesinlikle bir tane harita ile kaybolunmayacak tarzdadır. herkes ingilizce bilmektedir, istisnasız. insanları gayet güleryüzlü, yardımsever ve tabii ki;

(bkz: hollanda kızları)

ulaşım inanılmaz kolay. tram, bus ve metro şehiriçi ulaşımında kullanılıyor. strip adı verilen bir zımbırtıyı kullanarak heryere gidebiliyorsunuz. şehirdışında ve havaalanı arasında train işliyor. maşallah hepsi tertemiz, dakik ve gayet kullanışlı. ee küçük ve kalabalık olmayan bir şehir. toplam nüfusu 1 milyonu bile bulmuyormuş, bizim 15 milyonluk istanbulun yanında.

şehrin etrafında dayk adı verilen büyük bir su bendi var. onun gerisinde kanalların üzerlerinde daha küçük koruma bentleri mevcut. 1955 senesinde büyük bir zarar görmüş dayk ve şehir büyük bir facia geçirmiş, o vakitten sonra şu ana kadar büyük bir tehlike geçirmemiş ama adamlar su deyince ürperiyorlar.

her tarafı müze, tarihi yerler olsa da, gidilip gezildiği vakit hepsini toplasanız bir tane kendi müzemiz etmeyecek bir geçmişi ve değeri o kadar güzel pazarladıkları ve sergiledikleri ve korudukları için hayran kalıyorsunuz. red light district apayrı bir konudur ve kendi başlığında incelenmelidir. gece hayatı özellikle perşembe, cuma ve cumartesi geceleri çok hareketlidir. özellikle liedseplein ve rembrandtplein da güzel gece kulüpleri var. uyuşturucunun serbest, içkinin de gırla gittiği bu yerde, insanlar gece 12den sonra uçtuğu halde hiç bir yerde kavga vs. görmeniz mümkün değil. özellikle escape gidilesi bir gece kulübüdür. gündüzleri minicik etekleriyle bisiklet üzerinde önünüzden sağınızdan solunuzdan sizi eriterek geçen güzel hollanda kızlarının gece barlarda yanıbaşınızda uçmuş bir şekilde dansediyor olması da ayrı bir avantajdır. avantajı kara çevirmek size kalıyor efem*.
hollanda nın başkenti interrail cilerin ilk durağı.
pulpfiction adlı şahane filmde john travolta ve samuel l. jackson abimiz filmin başında uzun bi muhabbete dalarlar amsterdam hakkında. red light adlı meşhur sokağa sahip başkent.
bu sene interrail' le gidecek olduğum güzel, ufacık ülke, avrupanın seks ve uyuşturucu başkenti. *
süper bir mimariye sahip, özgürlügün bokunun cikarildigi, pis ve güzel sehir. Bir de Dam'in orada kücük FIAT marka bir arabada yatan üc eleman kasetten son ses Gülsen dinliyorlardi dün.