bugün

tamamen ütopik ve şişirilmiş bir kurumdur bu. hani o amerikan dizilerinde gördüğümüz kahvaltı masasında kahkaha atılan aileler, reklamlarda kızı için kapıyı açan babalar vs. işte onların gerçekleştiği aile sayısı zilyonda bir olduğu için yok sayılsa yeridir. aile dediğimiz şey birbirlerine katlanamayan insanların bir araya gelişidir.
türk ailesinin öne çıkan özelliği ise bu birbirine katlanamayışı sağlam bir şekilde gösterebileceği yer olan haftasonu kahvaltısında kavga etmektir.
evet efendim biz ne zaman kahvaltı sofrasına otursak ailecek, kavga çıkar.
ya ben hep duvara konuştum ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var. nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar.

ve fakat sözlükçüğüm asla anlatamadım kendimi. bu da böyle kayıtlara geçsin. günlük yazısı gibi oldu bu da ama nasip. neyse gerekirse eksilersiniz işte.
aslında çoğumuz için, düzenin eli, ayağı, ağzı, dili olduğu için kutsanmaması gereken: http://morokuz.blogcu.com...ucut-bulmus-hali/10535595
hayatım boyunca dahil olamadığım kurum. 8 yaşımdan beri anahtarla açtım kapıyı ve 13 yaşımdan beri yemeği tek başıma yedim. bundan ne yakınıyorum ne de üzülüyorum sadece aklıma geliyor arada "olur öyle" diyorum geçiyorum.
Aile bağları o kadar ağırdır ki taşımak için iki kişi gerekir; hatta üç. - Alexandre Dumas
toplumu olusturan en ufak birim bize ufaklıktan beri anne baba ve cocuk diye yutturulsa da aslında aile toplum demektir.
bize bireyi unutturmak isteyenler tarafından toplumun en küçük yapıtaşı olarak gösterilen topluluk...
kişinin hayâlleri ve vicdanı arasında kalmasına neden olan kurum; bir nevi pranga.
türkiyede pek çoklarınca abartılıp yüceltilen, kan bağı olan insanları birbirine prangalama mekanizması. anne sevgisi baba sevgisi kardeş sevgisi falan diye diye ağzınıza sıçabilirler.
özlemi çekilir.
varlığı bir dert yokluğu yaragillerdendir.
ev artık kişi için bir yuva değeri teşkil etmiyorsa, aile kavramı yok olmuş demektir.
genellikle belli düzeydeki bir fevrilik ile kurulan, yıllar geçtikçe yıpranan bir kurumdur.
hepinizden allah razı olsun. hakkınızı hiç ödeyemem. *
özlemi gece insanı uyutmayan cinsten oluyor, şuanda yaşadığım gibi. yatağımda kokuları olsa da bari yastığıma sarılarak uyuyabilsem. gece gece paranoyak düşünceler sardı beni. ya trafik kazası geçirip hepsi birden ölürse, o zaman ben ne şekilde intihar ederim diye düşündüm durdum. çok zayıfım çok. hastalanıyorum sanırım..
http://zanzaon.blogspot.c...e-olmay-basarabilmek.html

insanın canı çeker hemde aynı evdeyken.
güvenebileceğiniz tek kurum.
görsel
kapı çaldığında:

-anneeeeeeee babam geldi

diyebilmektir.
yılbaşında babanın eve elinde meyve,çerez ve kolayla dönmesidir.
yemekten sonra olacak o kadar, çarkıfelek falan izleyip tombala oynamaktır.

(bkz: nerde o eski yılbaşları)
Her halde, çok iyi tanıdığınız bir yabancının dahi yanınızda olmadığı durumlarda sırtınızı yaslayabileceğiniz koca bir ağaçtır.
aileler dondurma gibidirler; ne kadar büyükse o kadar güzel.
en temel ve en geçerli bir okul aslında aile.
giderek küçülen ve sonunda bir kişiden oluşacak olmasından korktuğum sosyal birimdir.
Aynı evin içinde birbirine yabancı insanlar.
Aynı evin içinde birbirini koşulsuz seven insanlar.
Asla vazgeçilemiyecek insanlar.
çekirdek olanı güzeldir. ama geniş aile de kimi zaman mutlu eder insanı.