bugün

khaled hosseini'nin türkçe'ye "bin muhteşem güneş" olarak çevrilen yeni kitabı. afganistan'nın geçmişten günümüze işgaller altındaki tarihine eşlik eden iki farklı kadının tahmin edilmeyen kader ortaklığı, hayatta kalma mücadelesi. okudukça yaşadığımız topraklara şükrettiren, "bağımsızlık" kavramının ne demek olduğunu öğreten, acıtan, ağlatan, gülümseten bir kitap.

füzelerin havada çıkardıkları o tıslayan sesler eşliğinde yaşamlarına devam eden, bir yerlere isabet eden bombaları duyup "acaba kimin evini yok etti, kimleri öldürüyor" diye düşünerek günlük koşturmacalara devam eden, en yakın arkadaşının okul yolunda önüne düşen bir bomba yüzünden paramparça olduğunu gören, çocukluk hayallerini yıkılmış enkazlar arasında bırakarak kadın olmak zorunda, çocuğunu savaş yüzünden ilaç bulunamayan bir hastanede doğurmak zorunda kalan, ya da çocuk doğuramadığı için bin bir türlü işkenceye maruz kalan, şeriatın azı dişleri arasında kocasının ikinci eşiyle aynı evde yaşayan, kuraklık, açlık yüzünden öz evladını yetimhaneye kendi elleriyle bırakmanın acısını tadan kadınların hikayesi.

kadın olmanın her yerde zor olduğu bir dünyada, afganistan'da kadın olmanın ne demek olduğunu sade, akıcı bir dille anlatan khaled hosseini'nin the kite runner'den sonra ikinci kitabı.
uçurtma avcısı'nın yazarı halıd hüseyni'nin bir muhteşem kitabı. içinde afganistan adına herşeyi barındıran, çok akıcı bir eser. okunması kesinlikle tavsiye edilir.
Ağlamktan gözleri kızartan ' keşke okumasaydım da böyle üzülmeseydim' dedirten bir başyapıt.Hayatım boyunca hiç bu kadar çok ağlamamıştım sanırım gözlerim şişti.
2008 yilinda 912 bin adetten fazla satarak, yilin en cok satan kitabi unvanini eline almis kitaptir ayrica. ingilizcesi a thousand splendid suns tir.
yazar öyle güzel, akıcı, gerçek bir dille yazmış ki sanki o cümleler oluk oluk içinize akıyor. okudukça içi yanıyor insanın, ne bileyim yaşanmış bir taraflarınıza dokunduruyor bilerek ya da bilmeyerek...
hem uçurtma avcısı hem de bin muhteşem güneş okuduktan sonra hafızanızda çok güzel bir yer işgal edecek, hatırladıkça buruk bir gülümsemeyle anacaksınız vay be ne kitaptı diyerek...
bu kentin ne çatısını aydınlatan ayları sayabilirsin,
ne de duvarların gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi. kitaba adını veren kitaptan bir kısımdır.
türkiye'de yaşadığım için ne kadar şanslı olduğumu hissettirmiş ama bir o kadar canımı acıtmış eserdir. kolay kolay ağlamayan ben bile meryem ile leyla'nın ibretlik yaşamı karşısında göz yaşlarımı tutamamışımdır.
--spoiler--
ismini saib-i tebrizi'nin aşağıdaki dizesinden alan roman:

"bu kentin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin,
ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi."

burada bahis olunan kent kabil'dir. amma velakin 17. yy da söylenmiş bu beyitin ardından romandaki manzarada ne ayın ışıldattığı çatı yerli yerindedir, ne de bin muhteşem güneşin gerisinde gizlendiği duvarlar...
--spoiler--
ah meryem.. ah leyla...

kitapta eliniz her daim yüreğinizde 'şimdi bu kadınların başına ne gelecek' diye. uçurtma avcısı'yla aynı dönemde geçnekte. okuyanlar zaten tarihlerin ve olayların diziliş şeklinden bunu anlayacaktır. aslında söylenecek çok söz var fakat kitap kesinlikle okunmalı. türkiye'de kadın olduğumuz için kendimizi şanslı saymalıyız. (düşünün bu kitap türkiye'ye bile şükürler olsun dedirtiyor.)
Afgan-Amerikalı yazar Halit Hüseyni'nin yazmış olduğu ve 2007 yılında yayınlanan roman.
khaled hosseini nin bir kitabıdır

kitabın adı pers şairi saib-i-tebrizi'nin kabil'i anlatan bir şiirinden gelmektedir.

bu kentin ne çatısını aydınlatan ayları sayabilirsin,
ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşini.

insanın içini acıtan hıçkırarak ağlatan bir kitap tır. meryem ile leyla nın hayatı kahreder insanı okurken.yazar o kadar güzel anlatır ki o an'ı içiniz acıya acıya yaşarsınız..ölmeden önce mutlaka okunması gereken kitaplar dandır.
baştan kitabın adı çekiyor sizi ' bin muhteşem güneş '. kitabı satın alırken ki merakınız, kitabı bitirdiğinizde bi iç acımasına, ya leyla ben olsaydımlara dönüyor. son sayfasını okurken ağlamaya hazır gözleriniz ve buruk gülümsemeniz size eşlik ediyor. betimlemeler, insan analizleri olağanın üstünde.. mutlaka okunmalı.
Muhteşem bir kitap.
khaled hosseini'nin adı gibi 'muhteşem' kitabı. afganistan'ı, savaşı, kadınları, çocukları anlatan; sayfaları çevirdikçe gözlerinizin dolmasına sebep olan, bir çırpıda okunup bitirilen, herkesin okumasını şiddetle önerdiğim kitap.
sinemaya uyarlanan the kite rinner/ uçurtma avcısı adlı kitabın yazarı khaled hosseini'nin ikinci kitabı. konu yine afganistan'da geçiyor. iki kadının hikayesi. kitabın arkasında yazan " nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar." cümleleri kavafis'in şehir'ini anımsatıyor..
bulundukları coğrafyada kadın olmanın zorluklarıyla düşlediklerinin mücadelesinden vazgeçmeyen afgan kadınlarının hikayesi..
sayfa aralarındaki dizelerden ;

bu kentin ne çatısını aydınlatan aylarını sayabilirsin,
ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşini..
kadın olmanın zorluklarını anlatan güzel kitap. kitaptan anlamlı bi paragraf, bir annenin, babasının ardından kızına sözleri:
--spoiler--
senin kadar sersemini de görmedim!seni umursadığını, evine kabul edeceğini sanıyorsun, ha? seni kızı gibi görüyor... evine alacak, öyle mi? bak sana ne diyeyim. bir erkeğin kalbi fesat, habis bir şeydir, meryem. bir ananın rahmine hiç benzemez. kanamaz, sana yer açmak için genişlemez. seni tek seven, benim. bu dünyada sahip olduğun tek insan, benim; ben öldükten sonra, hiç kimsen kalmayacak. hiçbir şeyin olmayacak. bir hiç olacaksın.
--spoiler--
bir kadının nasıl dayandığına hayret ettiğim işkenceler ve şeriat gerçeği...
çok farklı hayatlar yaşamış olan Leyla ve Meryem'in kesişen hayatlarını anlatırken Taliban yönetiminin kadını erkeksiz sokağa bile çıkamaz hale getirdiğini,kadını insandan bile saymayan düzeni,şeriatın katı kurallarını,kadınlara karşı verilen acımasız cezaları çok güzel bir biçimde anlatan roman
sadece amerikanın k.çını yalaması biraz rahatsız edici
bitmesini istemeyeceğiniz kitap.

(bkz: ağlatan kitaplar)
kitabın adına baktığımızda umut vericiydi aslında. elime alıp okumadan önce tabi sonra kitabı okudum ve herşey değişti. tek tek aktı içime tüm kelimeleri, tek tek yaktı, kavurdu herkesin okuması gereken bir kitap.

aklımda kalan sözlerinden de şu var; "bir erkeğin kalbi fesat, habis bir şeydir!bir ananın rahmine hiç benzemez. kanamaz sana yer açmak için genişlemez."
Doğmadan lanetlenen kadınlardır onlar.
khaled hosseini'nin ağlatan, insanın içini parçalayan kitabıdır. bir diğeri de uçurtma avcısı'dır. iki kitabı üst üste okumuş biri olarak şiddetle tavsiye ederim. kitabı okurken meryem'in çektiklerine, leyla'nın acılarına ortak oluyorsunuz. afganistan'da yaşanan dramı görüyorsunuz.
bu kentin ne çatısını aydınlatan ayları sayabilirsin,
ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi...
hatırladığımda hala daha içime hüzün düşüren kitaptır. meryem gibi milyonlarca kadın olduğunu düşündükçe daha da parçalanıyor insanın içi.
"nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar." ayrıca isimlerin sonuna 'co' eklemek kitabın başlıca yan etkilerindendir.'co' farsça bir sözcük olup, sevgili manasında kullanıldığı tahmin edilmektedir.
taliban yönetiminde bir devlet. bir yanda gayri- meşru 'harami' meryem. çocukluğundan başlayan talihsiz hayatı, bir aileye duyduğu özlem, zorunlu yapılan bir evlilik, hiç bir zaman sevilmeyen, cahil, köylü kızı, güzel bile sayılamayacak uzun yüzlü 'volga' meryem.
öte yanda ise öğretmen bir babaya modern bir anneye sahip, okullu, zeki, melekleri kıskandıracak güzellikte, gerçek aşkı tatmış 'benz' leyla.
savaşın soğuk yüzü, ölen insanlar, dağılan aileler.. kaderlerine boyun eğen iki kadının kesişen hayatları. çaresizlik içinde birbirlerine kenetlenmeleri. şeriat yönetimindeki afganistan' da kadının değersizliği, tabular, kuma hayatı yalın bir şekilde göz önüne serilmiş.
en acıklı kısım meryem' in infaz edilişi ve leyla' nın meryem' in doğduğu evi ziyareti. celil' in meryem' e bıraktığı video kasetteki pinokyo çizgi filmi ise en alıcı bölümdü.
khaled hosseini' nin anlatışı o kadar gerçekçi, duygu dolu ki sizi içine çekmesi zor olmuyor. böylesine güzel, acıklı, yer yer lanet ettiren pişmanlıklarla dolu hikayeyi bir de o ustaca anlatımıyla harmanlayıp böylesine bir başyapıt ortaya koymuştur. kesinlikle okunduğunda pişman olunmayacak, herkesin kendi hayatını sorgulamasını sağlayacak güzide bir eser.
--spoiler--
pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir. her zaman. bunu hiç unutma, meryem.
--spoiler--