bugün
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı14
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı11
- arkadaşlar biri var18
- birini donuzlayarak ceza vermek8
- karınıza range rover alır mısınız25
- bik bik moderatör olsun14
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak13
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- anın görüntüsü15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı13
- ülkeleri hükümetler değil kişiler kalkındırır8
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- patiswiss15
- akp seçmeni17
- ali erbaş19
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası13
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi10
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi21
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı11
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi12
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası8
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
entry'ler (1307)
aştiden ankara'nın her yanına ücretsiz servislerin olduğu şehir.
keyifli müzik yapan adam. Kürtçe ve blues ikisini aynı cümlede düşünmek garip gelebilir ama bu adam çok iyi yapmış bunu, twitterdan da takip edebilirsiniz kendisini.
yine bir efsane bölümle bizlerle olan dizlmisssss, kıymetlimissssss.
Her bölümü birbirinden farklı ve özel.
Her bölümü birbirinden farklı ve özel.
ebru gündeş - ben olmayınca.
türkiye'deki epik tiyatronun güzel örneklerlnden biridir. istanbul büyük şehir belediyesi tarafından hala oynanmaktadır. Oyuncuların mikrofon kullanmaması, müziğin çok ağır basmaması oyunun artıları olarak düşünülebillr. Ama oyunu izlerken aklıma bir fikir geldi; şimdi oyun sırasında bazı noktalarda oyuncular donup kalıyor ve sahne sephia tonlarında aydınlatılıyor ve sahne gerçekten bir fotoğraf karesi gibi duruyor. O kareler benim çok hoşuma gitti, belki fuaye alanı o karelerle süslenebilirdi. Oyun arasında fuaye alanına baktım ama göremedim. Ayrıca lütfü ustanın şivesi yer yer repliklerin anlaşılmamasına neden oluyor.
barış bıçakçı'nın yanılmıyorsam 2002 yayınlanan kitabıdır. Her biri ayrı bir tat bırakan barış bıçakçı kitaplarının benim için ' bir süre yere paralel gittikten sonra' ile birlikte başı çeken eseridir.
kitap okurken, çok tedbirliyidir, hiç kıyamam onlara. Sayfalarını çok açmam bile, aman kırılmasın kıvrılmasın diye uğraşırım. Okuduğum beğendiğim kısımların altını çizmem, çizemem. Dokunamam, sanki bozulacakmış büyüsü kaçackamış gibi gelir ama ilk defa bu kitapta altını çizmek istedim ama sonra fark ettim ki altını çizersem bütün kitabı çizmem lazım ama yapamam, dokunamam.
110 sayfalık bu kitabı bugün işyerimde okudum, bir solukta! işten çıkıp, eve gelip hüngür hüngür ağlamak istedim.
kitap okurken, çok tedbirliyidir, hiç kıyamam onlara. Sayfalarını çok açmam bile, aman kırılmasın kıvrılmasın diye uğraşırım. Okuduğum beğendiğim kısımların altını çizmem, çizemem. Dokunamam, sanki bozulacakmış büyüsü kaçackamış gibi gelir ama ilk defa bu kitapta altını çizmek istedim ama sonra fark ettim ki altını çizersem bütün kitabı çizmem lazım ama yapamam, dokunamam.
110 sayfalık bu kitabı bugün işyerimde okudum, bir solukta! işten çıkıp, eve gelip hüngür hüngür ağlamak istedim.
4 saat önce yine yüzüm uyuşuyor diye acile gittim. Tomografi, mr, kan ve idrar tesleri, nörolojik muayne, acille nöroloji servisi arasında mekik dokumamdan sonra öğrendimki 7 ay kadar önce ufak bir beyin kanaması geçirmiş olabilirmişim, tetkiklerim hala devam ediyor. Yine nörolojiye sevk ettier bu defa asistanların değil uzman doktorların bakması gerekiyormuş. Meğer benim 7ay önce aşırı kilo vermem, mide bulantılarım, kusmam, baş dönmelerim yüzümde kolumda uyuşmalarım, hep bu yüzdenmiş. Aslında söylemek istediklerim bunlar değildi, şunu söylemek istiyorum: "bunun sorumlusu sensin, vebali senin boynunadır. Sen ki bana bunu yaşattın, hala daha bunun sonuçlarını çekiyorum, bin beteri gelsin başına demiycem, böyle bişey olmasını istemem. Sadece bunu unutma, her mutlu olduğun an, bana yaşattığın şey aklına gelsin. Hem de Her defasında"
ahmet aslan-susarak özlüyorum
Adresinde yokluğunun kıyamet bilerek!
Adresinde yokluğunun kıyamet bilerek!
hiç bir farkın yok biliyormusun, hani 'utanmazlar, hala hiç birşey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlar' dediğin insanlardan hiç bir farkın yok!
üzgünüm, sende onlardansın.
üstelik birde 'hak'tan bahsediyorsun, 'insanlık'tan, kökhneleşmiş 'insanlık onur'undan, hemde utanmadan. yatacak yerin yok unutma bunu...
Benim tanıdığım insan olsaydın, hala insan içine nasıl çıkabildiğini sorgulardım, ama yanılmışım. Daha doğrusu aldanmışım.
Üzgünüm sende onlardansın.
Kavramlarına birbirine karıştırıyorsun; 'onur' siyasi idealistlik değil, yaşam biçimidir. Başın dimdik gezebiliyormusun?
Daha söyleyeceğim çok şey var ama anlarmısın bilemiyorum, çünkü okadar dar görüşlüsün ki, düşünmüyorsun!
Mutlu olduğunu düşünmüyorum, daha doğrusu senin mutlu olabileceğini düşünmüyorum. Sen bunu başaramazsın.
Birde şunu anlatayım, geçenlerde 8-9 aydır görüşmediğim bir arkadaşımla karşılaştım, yani ben şehir değiştirmeden, aşağılanmadanö incilmeden önce, beni görünce şöyle dedi:
-estel kuş kadar kalmışsın.
+kuş kadar bıraktılar beni.
Kolumu kanadımı kırdın, unutma bunları, unutma beni.
benden çok daha inançlı bir insansın bunun sende farkındasın, o yüzden de sana şunu söyleyeceğim, şuanki mutsuzluğunun tek sebebi benim, bana yaptığın, bana yaşattığındır. Bunu da hiç bir zaman unutma.
Kendini akladığını düşünüyorsun ama ben seni aklamadım.
üzgünüm, sende onlardansın.
üstelik birde 'hak'tan bahsediyorsun, 'insanlık'tan, kökhneleşmiş 'insanlık onur'undan, hemde utanmadan. yatacak yerin yok unutma bunu...
Benim tanıdığım insan olsaydın, hala insan içine nasıl çıkabildiğini sorgulardım, ama yanılmışım. Daha doğrusu aldanmışım.
Üzgünüm sende onlardansın.
Kavramlarına birbirine karıştırıyorsun; 'onur' siyasi idealistlik değil, yaşam biçimidir. Başın dimdik gezebiliyormusun?
Daha söyleyeceğim çok şey var ama anlarmısın bilemiyorum, çünkü okadar dar görüşlüsün ki, düşünmüyorsun!
Mutlu olduğunu düşünmüyorum, daha doğrusu senin mutlu olabileceğini düşünmüyorum. Sen bunu başaramazsın.
Birde şunu anlatayım, geçenlerde 8-9 aydır görüşmediğim bir arkadaşımla karşılaştım, yani ben şehir değiştirmeden, aşağılanmadanö incilmeden önce, beni görünce şöyle dedi:
-estel kuş kadar kalmışsın.
+kuş kadar bıraktılar beni.
Kolumu kanadımı kırdın, unutma bunları, unutma beni.
benden çok daha inançlı bir insansın bunun sende farkındasın, o yüzden de sana şunu söyleyeceğim, şuanki mutsuzluğunun tek sebebi benim, bana yaptığın, bana yaşattığındır. Bunu da hiç bir zaman unutma.
Kendini akladığını düşünüyorsun ama ben seni aklamadım.
2009 yapımı umut filminin sonundaki şarkı.
Tanımı yaptığımıza göre olaya geçebiliriz; işten çıkmışım yorgun argın, sırf bütün gün oturuyorum diye işyerinden eve yürüyerek gidiyorum. Unkapanından beşiktaşa kadar yani yürüyorum.* bildiğiniz gibi yüroyüş yaparken müzik önemli, kulaklığımı taktım rastgele bir radyo frekansında ilerliyorum. Bir müzik çıktı, sanki kanun sesi. Ben bu şarkıyı biryerlerden hatırlıyorum derken yasemin göksu'nun sesiyle sözler başladı.
'elveda gözüm, elim, yüreğim, sesim
merhaba ölüm, ol bedelim benim
payıma düşen kader sana ne diyeyim
ya bu ağlayan yürek kimin ne bileyim'
yolun ortasında kaldım, yürüyemedim. Beynimden vurulmuşa döndüm. Neden bilmiyorum. Uzun zamandır böyle olmamıştım. Hatta baya baya eğleniyordum hayatta. Ama kaldım öylece, sonra günlerce bu şarkıyı dinledim. Tabi herşey gibi buda geçti gitti.
Tanımı yaptığımıza göre olaya geçebiliriz; işten çıkmışım yorgun argın, sırf bütün gün oturuyorum diye işyerinden eve yürüyerek gidiyorum. Unkapanından beşiktaşa kadar yani yürüyorum.* bildiğiniz gibi yüroyüş yaparken müzik önemli, kulaklığımı taktım rastgele bir radyo frekansında ilerliyorum. Bir müzik çıktı, sanki kanun sesi. Ben bu şarkıyı biryerlerden hatırlıyorum derken yasemin göksu'nun sesiyle sözler başladı.
'elveda gözüm, elim, yüreğim, sesim
merhaba ölüm, ol bedelim benim
payıma düşen kader sana ne diyeyim
ya bu ağlayan yürek kimin ne bileyim'
yolun ortasında kaldım, yürüyemedim. Beynimden vurulmuşa döndüm. Neden bilmiyorum. Uzun zamandır böyle olmamıştım. Hatta baya baya eğleniyordum hayatta. Ama kaldım öylece, sonra günlerce bu şarkıyı dinledim. Tabi herşey gibi buda geçti gitti.
murat yılmazyıldırım (bkz: adsız özlem)
d şıkkına dersim diyen öğretmen olabilir.
akıllara william golding'in sineklerin tanrısı kitabındaki şu cümleyi getirir.
" yüzünü örten boya maskesinin arkasında, utançtan da kurtulmuştu, kişiliğinin bilincinden de."
" yüzünü örten boya maskesinin arkasında, utançtan da kurtulmuştu, kişiliğinin bilincinden de."
jülide özçelik - bugün neden gelmedin?
akıllara ' ekmek için ekmeleddin, kürt böreği için selahattin' sözünü çağırıştırır.
' ekmek bulamıyorlarsa kürt böreği yesinler'
' ekmek bulamıyorlarsa kürt böreği yesinler'
sait faik'e göre sevişme vaktir.
(bkz: Şimdi sevişme vakti)
(bkz: Şimdi sevişme vakti)
" evet, bilirim nereden geldiğimi
Alev gibi doymamış, aç
yanar, tüketirim kendimi.
Işık olur, ne tutarsam,
küldür arkamda kalan.
Ben ateşim besbelli."
Alev gibi doymamış, aç
yanar, tüketirim kendimi.
Işık olur, ne tutarsam,
küldür arkamda kalan.
Ben ateşim besbelli."
"banyoda bir saat kadar kaldım. Banyo filan yaptım. Sonra yatağa girdim. Uykuya dalmam epey sürdü -uykum bile yoktu daha- ama sonunda daldım. Ne istedim ama, canıma kıymak geçti aklımdan. Pencereden atlayıvereyim dedim. Yere indikten sonra hemen üstümü örteceklerinden emin olsaydım, atlardım da. Bir sürü meraklı turşucu salağın beni kanlar içinde seyretmelerini istemiyordum."