bugün

her gs'linin göğsünü kabartan bir olayın gerçekleştiği tarih
uefa kupası'nın en zor olduğu yıllardan birinde namağlup olarak avrupa şampiyonu olan galatasaray'ın sadece kendi taraftarlarını değil, ezeli rakiplerinin taraftarlarını, futbolun ne olduğunu bile bilmeyenleri, kısacası dünya üzerindeki tüm türkleri sokaklara döktüğü unutulmaz tarih. fenerbahçe formasıyla final maçını izleyip popescu penaltıyı atacakken heyecandan gözyaşlarını tutamayan arkadaşlarımı hayat boyu aklımdan çıkartamayacak olmama sebep olan tarih.
sevinçten ve yürekten ağlamayı bana öğreten, penaltılar esnasında diğer takımları tutan arkadaşlarımın da benimle aynı duyguları paylaştığını görünce bunun ülke başarısı olduğunu anladığım maç. bu gibi başarıların tekrarını beklemekteyim.
Henry'nin uzatma dakikalarında yakın mesafeden kaçırdığı gol sonrası * "tamam hiç kasmayın kupa bizim" dememe rağmen penaltı atışları sırasında arkadaşlarla el ele tutuşup maç sonrası ağladığım tarihi zaferimiz.
galatasaray'ın şanlı tarihinden bir kesit. bazı takımlar için hayal bile edilemeyecek bir başarının elde edildiği gündür. gözyaşlarımızın sel olup aktığı, ankara kızılay meydanında türk ve galatasaray bayraklarını sallayarak kendimizden geçtiğimiz unutulmaz günün tarihidir.
-- sizin hayallerinizin bittiği yerde bizim gerçeklerimiz başlar --
edit: imla.
fanatik bir taraftar olunmasa da her duyulduğunda o güzel akşama götüren tarihtir...
Türk futbolunda halkaların koptuğu,imkansız denenin başardığı gün...
güne baslarken okula gitmeyi hiç istemedim gitsem de kendimde degildim eve geldigimde haberlerde azgın ve gozu donmus bir dolu holiganın gs forması tasıyanlara vurdugunu gordum bunların hepsi saat 24:00 sularında biz sevincten aglarken uzuntuden aglayacaklardı derken mac basladı arif in kacırdıgı pozisyon haric fazla pozisyon yoktu uzatmalara gecildi hagi sinirlerine hakim olamayınca bir süre donup kaldım ta ki henry nin kafasına taffarel ucana kadar penaltılarda kanepenin arkası da dahil olmak uzere ekranı goremeyecegim her yere gittim viera kacırınca evdekilerin tepkisi herseyi anlatıyordu popescu gerildiginde ekran basında macta seyredecegim ilk penaltının atılmasını bekliyordum ve evet spiker in agzından "GOOOOOOOOL" omer urundul un agzından "AMAN ALLAH'IM KORKUNÇ BiR ŞEY"laflarını duydum sonrasını hatırlamıyorum
en mutlu günlerimizden biri.Diğeri için (bkz: 14 mayıs 2006)
(bkz: galatasaray)ımızın imparator (bkz: fatih terim) önderliğinde uefa kupasını alarak türk futbolundaki devrim i gerçekleştirdiği tarih.
(bkz: biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu)
gecenin dördüne kadar meydanlarda fink attığımız tarih...
boun güney kampüste 1000 civarı kişi ile tarihi finali seyrettiğimiz gün.
hayatımın en güzel günü. popescu penaltıyı sol köşeye zımbaladığında heykel gibi kalan ve ilk yaptıkları mutluluktan ağlamak olan galatasaray taraftarlarının 2.doğumgünü hatta...
türkiyedeki galibiyetlerle oyalanan fenerbahçe taraftarlarının unutmak isteyeceği ilk tarih. 'tamam, galatasaray da eski günlerinde değil avrupa'da ama müzesinde uefa kupası var, galatasaray müzesi'ne bekleriz efendim' önerisini oluşturan tarih.
ayrıca: (bkz: süper kupa)
(bkz: şampiyonlar liginde çeyrek final oynayan ilk türk takımı)
zamanın ötesinden edit: aradan uzun süre geçti ve benim ağzından salyalar akan fanatikliğim kalmadı. yine de nerede ve ne zaman ' galatasaray' ın uefa kupası' nı kazanması tesadüftür ' diyen bir fenerbahçeli görsem, uçarak kafa atmak geliyor içimden de sadece gülümsemekle yetiniyorum.
uzun lafın kısası; galatasaray uefa kupasını bileğinin hakkıyla kazanmıştır, elediği takımlar da 2. lig takımı değildir. ' uefa ikinci sınıf kupadır ', 'uefanın kazanılması tesadüftür ' gibi söylemler de hem birbiriyle çelişmekte, hem de gittikçe komik olmaktadır.
inşallah bir başka türk takımı avrupa kupası alır da seviniriz. tüm türk takımlarına avrupa' da başarılar.
ılık bir mayıs günü, gün boyu maçın heyecanıyla yaşanmış saatler geçmek bilmiyor maç saati yaklaştıkça kalp çarpıntıları artıyor, heyecan doruk noktasına çıkıyordu. öyle böyle derken tarihi maç başlar, tv başında heyecandan oturulmaz bile uzunca bir süre ayakta izlenir maç. dakikalar geçer iki takımda gol pozisyonlarına girer, goller kaçar 90 dakika biter ve uzatmalar... o 30 dakikalık uzatma her galatasaraylının ömründeki en uzun 30 dakikadır, 30 yıl gibi gelir geçmek bilmez, hele bir de yenilen bir golle*kupanın kaybedileceğinin biliniyor olması endişesi daha da artırır gerginliği, heyecanı umudu... henry'nin altı pastan kaçırdığı kafa şutu (daha doğrusu taffarel'in kurtardığı) soğuk duş etkisi yaratır, zaman o anda durur sanki... hagi'nin kırmızı kartla oyundan atılması ve arsenal gibi bir rakibe karşı 10 kişi maçı devam ettirebilme zorunda olunması gerçeği gerginliği daha da artırır sigara üstüne sigara yakarsın, tırnak kalmamıştır yenecek parmaklarda. 1 gol yedin mi kupa gidiyor, hayaller, umutlar, bir rüyadan uyanmak gibi... derken büyük kaptan bülent korkmazın kolu çıkar ve çıkık kolla maça devam etmek zorunda kalması, çıkık koluyla formayı giymeye çalışması gözleri doldurur, duygu seli yaşanır hat safhaya çıkar galatasaray sevgisi. uzatma dakikaları da biter, penaltılar ve popescu atar son penaltıyı o anda zaman yine durur gözyaşları sel olur, orgazmdan daha zevkli anlar vardır ya bu da öyle birşey işte. gözyaşları, bağırmaktan kısılmış sesle atılmaya çalışılan çığlıklar... hüngür hüngür ağlarsın seviçten. o an anlarsın ki galatasaray sevgisi bir aşktır, tutkudur. her galatasaraylı için unutulmayan ve asla da unutulmayacak bir gündür 17 mayıs 2000.
60 milyon insanın hayatında yaşadığı en mutlu gün.

edit: 10 milyon kişi üzülmüştür.
7. yildonumunu kutladigimiz tarih..

galatasaray bayraklarimizi asiyoruz..
az önce penaltıları izledim de tüylerim diken diken halde giriyorum bu entryi.
hayatımda bir çok mutlu gün yaşadım. hediyeler aldım, hediyeler verdim, sınavlar kazandım, üniversiteye girdim, mezun oldum, ölümlerden döndüm ama 2000 yılının 17 mayıs günü kadar mutlu bir gün daha yaşamadım. ses telleri gitti, göz yaşları sel oldu..

herkesin mutluluk kavramı farklıdır elbet. kimine göre "cehalet" olarak bile algılanabilir ama geriye dönüp baktığımda "o günü iyiki yaşamışım" diyorum. kupayı kazanmamız çok büyük bir olaydı evet ama asıl görülmesi gereken futbolculardaki kazanma arzusuydu. gözleri asıl dolduran, malzemecisinden teknik direktörüne, sahadaki 18 futbolcusundan başkanına kadar var olan azimdi. real madrid taraftarı değiliz ki her gün böyle sevinç yaşayalım.

tanım mı? hangi türk takımı olursa olsun, tekrar bu ve/veya benzeri başarıların yaşanmasına örnek olmasını dilediğimiz tarih.
türk futbolunda milat.
'kasım 1999'da avrupalı bahisçiler galatasaray'ın uefa kupasını alma ihtimalini 1 e 250 olarak hesapladı. ama burada türkiye'de kimileri için tek bir ihtimal vardı. leeds united maçından önce bahisler 1 e 16 ya düşmüştü. ama burada kimileri için hala tek bir ihtimal vardı. seyrettiklerimiz tek bir ihtiamali olan insanların hikayesidir. çünkü tek ihtimalli hikayeler tarihin ta kendisidir.'
15 yaşında ve fanatik fenerbahçe'li olmama rağmen hüngür hüngür ağladığım, tarihin silinmez sayfalarına kazınmış, türk destanının ödüllendirildiği muhteşem gün. *
(bkz: hayallerinizin bittigi yerde gerceklerimiz baslar) *
8 yıldır gördüğü rüyadan değil bizzat gerçek olan bir gecenin, rehavetinden ayılmış ve bir başka türk takımı ( türk dedim bak brezılya takımı demedım) o günü yaşatana kadar en iyisi bu dedirtecek olan gündür.
*
rüya bile göremeyen fenerlilerin anlayamayacağı tarih.
fenerlilerin yanında bu tarih ,rekorlar yerine anlayacakları şeylerden konuşmak gerekir. stad inşaatı,pendik, merdivenler falan. kapasite meselesi tabi.