bugün

cumhuriyetimizin kuruluş sebebi, ulu önderimiz, sonzsuza dek saygı duyulası büyük şahsiyet.
görsel
Ben senin bir tane bile mağduriyet demecini okumadım. Büyüksün. Işığın, yolumuzu aydınlatmaya devam edecek. Hep.
ulu önder mustafa kemal atatürk'ü ölümünün 83. yıldönünde saygıyla anıyoruz..
hasta yatağındaydı, bilincini bazen kaybediyordu...son derece yorgun, konuşmaya takati yoktu.
gözlerini açtı, sabiha gökçen yanıbaşındaydı...

"yarın bayram değil mi gökçen?" diye sordu göklerdeki demir kartallarımızın bileği bükülmez kahramanına...

"evet paşam, bizim bayramımız, en büyük bayramımız" diye yanıtladı kızcağızı...

28 ekim 1938 gecesiydi.
ertesi gün büyük bayramımız vardı, cumhuriyet bayramı...

bu durum onu fevkalade üzüyordu.

cumhuriyetimiz 15. yaşına giriyordu, ama cumhuriyetimizin banisi, vatanımızın kurtarıcısı bu en büyük bayrama iştirak edemeyecekti...

"dolmabahçe epey kalabalık oldu bu yıl" diye devam etti ulu önder.

sabiha gökçen onu onaylayarak cevapladı;
“öyle paşam. hükümet üyelerinin çoğu buradalar. cumhuriyet bayramını sizinle birlikte kutlayacaklar...”

“ama ben bugünü halkımla, halkımın içinde kutlamak isterdim gökçen, beni bu cumhuriyet bayramında halkımla birlikte olmaktan ayıran şu hastalığa lanet olsun...” diyerek şikayetçi bir tavır takındı...

gökçen onu "gelecek bayram paşam" diye teselli edecekken susturdu.

ve ekledi;
“bana gelecek bayramdan bahsetme, hatta gelecek aydan da... ekim ayını çıkarabilirsem bile kasım ayını çıkarabileceğimi sanmıyorum gökçen...”

son büyük bayramında böylesine acılıydı ulu önder.

ekim ayı son bulmuştu, ekim ayını çıkardı, ama kasım???

kasım ayından sadece 10 gün görebildi.

"en büyük eseri" olan cumhuriyetin yıldönümünü son kez yaşıyordu. ama huzur içindeydi, zira en büyük eseri ilelebet payidar kalacaktı...

bu mustafa kemal atatürk'ün son cumhuriyet bayramıydı...

bugün, onsuz geçen 83. yıl...

ve bizler onun en büyük eserinin her şartta her daim koruyucusu olacağız. hiç yılmadan...
görsel

Kaplerde yaşıyorsun.

Sonsuza dek ! ...
Kasım'ın 10'u, kahramanını kaybeden millet için şuurunu tazeleme günüdür. Ne mutlu Türk'üm diyene!
görsel
Sağdaki mesaj da aynı güne ait. Niye soldaki ses getiriyor da sağdaki getirmiyor?

Gerizekalı beyinsizlerin dolduruşuna provokasyonuna gelmeyin.
(resim:#1)

iki resim arasındaki 40 fark.
Soldakine provokasyon
Sağdakine sessuzzlukk

Yersen ....
Cehaletin ululandığı, yalakanın kalkındığı, yalancı nadana tapınıldığı, aklı erenin değil parası yetenin sözünün sayıldığı, bilmenin hor bellendiği, yiğidin kuru soğana muhtaç bırakıldığı, uyduruk destanların zorlama kahramanlarla servis edildiği zamanlardayız. Bileğinin gücü, yüreğinin temiz ateşi, onurlu kalmaya yetmeyen... Hayır hayır! Türk evladının çağları aşan delikanlılığıyla "kara kavurma pişirsinler, kırk bey kızına sunsunlar, onlar bir yerse eğer sen iki yemelisin, sapkın dinli kâfire kendini belli etme" diye anasına seslendiği gibi namusumuzu kurtaran yüce gönüllü çocukların palazlanıp da bu denli soysuzlaşmış olamaz! Sarı saçlı mavi gözlü olmasa da bir kıyas örneğin mutlaka vardır. inanıyorum.
Bu günü resmi tatil zanneden gençler var. Bunlar okuyup adam olacak falan filan.
görsel

84 yıldır hiç görmediği birine hasret duyar, özler mi insan?
özlüyor işte...

hiç ölmeyen, ölümsüz birini her geçen sene daha çok özlüyoruz.

ne mutlu bizlere.

ne mutlu türküm diyene...
görsel

“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk ...

Sonsuza dek kalplerdesin atam...
yarın av yapacağım için esas duruşta duramayacağım ama içimden atayı anacağım gündür.
görsel
hiç şüphesiz ki yaptıklarıyla ilham veren büyük bir devrim önderinin vefat ettiği gündür. saygıyla anıyoruz.
ölümsüzlüğün bulunduğu gün...

görsel
görsel
Sadece susarak özlüyorum, özlüyorum seni.
Hiç tanımadan ne garip..
10 Kasım 1938 tarihinde Türk milleti, büyük kurtarıcısını, öz oğlunu kaybetti.
Atatürk, bir gün bile olsun mağdur rolünü oynamadı. Halkına karşı hep dürüst oldu.
sadece susarak özlüyorum, özlüyorum seni.
hiç tanımadan ne garip.
görsel
görsel
görsel
Atatürk’ü ölüm yıl dönümünde rahmet ve minnetle anarken, kendimizle bir muhasebe yapmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü ülkemizde uluslar arası camiada bu müstesna devlet adamının yeterince incelenip, anlaşılmadığı, bu yüzden de hakkında yalan-yanlış yargılara varıldığı kanaatindeyim. Oysa Atatürk’ün hayatı, kişiliği ve görüşleri, başta ülkemiz olmak üzere diğer devlet adamlarına ışık tutacak, yol gösterecek muhteşem bir hazinedir. O’nu yanlış anlamak veya görüşlerini saptırmak, tüm insanlık için, özellikle de bizim için büyük bir hatadır.

baktığımda, Atatürk üzerinden siyaset yapan kişi ve grupların, bir iki slogan peşine takılıp, olayları nasıl saptırdıklarını görüyorum. Bir yanda, netleşmemiş “irtica” kavramının peşine takılarak, dinle ilgili her söylem ve davranışa itiraz eden güya “Atatürkçü” bir yaklaşım, diğer yanda Batı değerlerine kul-köle olurcasına saptırılan güya “Atatürkçü” bir hedef; aslında Atatürk’e yapılan en büyük ihanet bu tür saptırmalarda aranmalıdır. Çünkü, Atatürk, TBMM’nin gizli tutanaklarında da gördüğümüz gibi, “Bugün büyük çoğunluğu emperyalist ülkelerin boyunduruğu altında olan islam dünyasının bir gün uyanarak, istiklallerine kavuşacaklarını ümit etmekle” bahtiyar olduğunu açıkça beyan edecek kadar islam dünyasına duyarlı, Kuran’ın herkes tarafından kolayca anlaşılması için büyük bir çaba gösterecek kadar samimi biridir.

Atatürk’ün Batıcılığı da saptırılmıştır. O, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmayı hedefleyen, yani Batı’nın vardığı noktayı aşan bir medeniyeti hedef göstermişti. Doğrusu da buydu. Oysa içeride bir kısım insanlar, O’nu Batı hayranı olarak tanıtarak halkından soğutma gayreti içindeyken, muhafazakar bir kesim de, Atatürk’ü hiç okumadan, bu propagandaların etkisi altına girmiş ve Atatürk’ü kendi değerlerimize yabancılaşmakla suçlamıştı. Bunda, Cumhuriyet yönetimini içene sindiremeyen, aşırı tutucu Müslüman-Arap dünyasının ülkemizdeki propagandalarının da etkisi olduğu açıktır.

milli liderimiz olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında olumsuz propagandalara ve gelişmelere seyirci kalmakla hata yaptığımızı itiraf etmek isterim. Gençlerimizi önce komünizm ve kapitalizm tehlikesi hakkında eğitirken, milliyetçi saydığımız yazar ve mütefekkirlerin görüşlerine sarılıp, Atatürk’ü sağlıklı olarak öğretip, inceletmediğimiz kanaatindeyim.

Bugün islam dünyasının içerisinde bulunduğu acıklı durum, Yüce Atatürk’ün ne kadar uzak görüşlü olduğunu, bugünleri o zamandan görebildiğini göstermektedir. Devletin temellerini Cumhuriyet üzerine inşa etmesi laik ve üniter devlet yapısını yerleştirmesi sayesinde ülkemiz, tüm zorluklar ve yanlış yönetimlere rağmen, her türlü tehlikeye karşı göğüs gerebilen bir dünya devleti halinde varlığını devam ettirebilmektedir.

bizler, kolaycı ve saptırılmış slogan Atatürkçülüğü yerine, O’nun çocukluk ve gençlik yıllarından itibaren yeşermeye başlayan sağlam ve milli karakterini, devlet adamlığını ve ülkülerin dayandığı milli temelleri inceleyip, gençlerimize doğru olarak aktarmak zorundayız.

Atatürk’ü doğru anlayarak yetişen gençlerimizin dünyadaki her türlü yarışta, onurla mücadele edip, başarılı olacağına inanıyoruz. Atatürk’ü doğru anlayan devlet adamı ve siyasetçilerin ülkemizi emperyalist ülkelerin pençesine terk etmeyeceğini, dış mihraklarla içli dışlı olmayacağını da vurgulamak isterim.

Atatürk çizgisinden sapan yöneticilerin, bugün ülkemizi tehlikeli maceralara ittiğini, ülkemizin çıkarlarını kendi çıkarları uğruna heba ettiklerini de üzülerek görmekteyiz. Bu türden siyasilerle yapılan mücadelenin temel fikri dayanağı, elbette Atatürk’ün manda ve himaye kabul etmeyen tam bağımsızlık kavramında saklıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün yıldönümünde rahmet ve minnetle anarken, bir kere daha ifade etmek istiyorum ki; iktidarda bulunanlar gaflet, dalalet ve hatta ihanet içinde bulunsalar dahi millet olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesiyle ve milletiyle bütünlüğünü korumak, milletimizin şerefini müdafaa etmek ve Türk milletinin her türlü emperyalizme karşı direncini sağlamak ve milletçe onurlu bir şekilde devletiyle birlikte ebed müddet yaşamasını temin etmek bizim görevimiz olacaktır.
izlediğim 10 kasım anma videolarından sonra gözlerim doldu.
yıllar var gözümden hiç ağlama gözyaşı gelmemişti.
ne büyük bir değere sahipmişiz, gün geçtikçe daha da kıymetli oluyor.
atamızın ölüm yıldönümüdür.
"benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" diyebilecek kadar vatansever ve millet aşığı ulu önder mustafa kemal atatürkün vefat günüdür. kendisini, kurmaylarını ve bu vatanı yunan-ingiliz-fransız elindeki işgalden kurtarmak uğruna şehit düşmüş, gazi olmuş ve sonrasında ebediyete intikal etmiş tüm ecdadımızı saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

10 kasım adımı söyleyebildiğim günden beridir çok özel bir gün. tıpkı 29 ekim gibi tıpkı 30 ağustos gibi tıpkı 19 mayıs gibi. aramızda hala atatürkü ilahlaştırdığımızı sanan bazı aklı evveller var. durum aslında onların düşündüğü gibi değil. her kesimden olabileceği gibi atatürkçü düşüncedeki insanlar arasında da mevzuyu olmaması gereken yerlere çekenler illa ki vardır. ancak atatürkü sevmek demek onu tövbe haşa peygamberimizin seviyesine çıkarmak değildir. bu bir minnet duygusudur.. kendi tarihini doğru kaynaklardan öğrenen herkeste bu sevgi ve minnet duygusu fazlası ile var. yanlış kaynaklara bakan veya hiçbir kaynağa bakmadan bazı vatan haini şerefsizlerin ağzından tarihi öğrenenler ise maalesef ki atatürke düşmanlık güdüyorlar.

velhasılı bu adam tanımda da belirttiğim gibi kendisininde sadece bir "insan" olduğunu ve vakti geldiğinde göçüp gideceğini çok iyi bilen ancak ardında bıraktığı "özgür" vatanın ilelebet yaşayacağını söyleyebilecek seviyede bir insandı. onun derdi kahraman olmak veya gücü ele geçirmişken estireyim değildi. onun derdi onbinlerce insanını vatan savunmasında şehit vermiş türlü türlü işkencelere, tecavüzlere maruz kalmış bir milletin bundan sonra aynı acıları tekrar yaşamamasını sağlamaktı. bu atatürk ve cumhuriyet düşmanları bunu idrak edebildikleri gün ben ve benim gibi insanların atatürkü ilahlaştırmadığını aksine her insanda olması gereken "minnet" duygusuna sahip olduğumuzu anlayacaklar. bu adam düşmanlık güdülecek bir adam değil. hataları var mı ? elbette var hangi insanın yok ki ? ancak yaptığı 10 işten 9 u dosdoğru olan bir insanı 1 ufak hatasına göre değil 9 doğrusuna göre değerlendirmektir mantıklı olanı.

seni özlüyoruz ve özlemeye devam edeceğiz. ruhun şad olsun mekanın cennet olsun yüce allah senden razı olsun minnet ve saygı ile anıyoruz..

görsel
Ey büyük Atatürk. Açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime and içerim.

Saygı ve özlemle anıyorum.
Saygı, şükran, minnet ve özlemle anıyorum. Ruhun şad olsun Ata'm.