bugün

bir 29 ekim kutlamalarının daha sonuna geldik... coşkuyla mı, hezeyan ile mı, yoksa bir takım abidik gubidik stat ritüelleri ile mi kutladınız bilmiyorum ama "pazar" gününe denk geldiği ve fazladan tatil yapamamış olmanız içinizde bir burukluk yada hicran yaratmıştır. (dürüst olun)

ben her 29 ekimde şu sözleri hatırlarım; "Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır".

gerçekten öyle mi olacak? yoksa bir çeşit ılımlı islam diktasına yol almış "ampul hükümet" bizim sonumuzu mu getirecek?

hafta sonu 3. sınıf çarçur bir tv kanalında emekli bir general (öyle olduğu iddia ediliyor) aynen şu cümleleri kullandı; "bu yönetim ile bu gidişle Türkiye Cumhuriyeti yirmi sene daha dayanmaz".

Kendi fikridir. Ben televizyonda "Amerikan ordusu Bağdat'a giremez çünkü arazi bataklık" diyen, karacı değil havacı paşalar da görmüştüm. zamanında amerika batağa saplandı saplanmasına da, o anlamda değil. Eh bu da bir emekli paşa görüşüdür...

deyip geçemeyiz, çünkü emekli paşa haklı görünüyor.

Ünlü ve yaşlı bir isveç kültür adamı da (Gunnar Myrdal'ın oğlu Jan Myrdal mıydı tam hatırlamıyorum) Amerika Irak’a saldırdığı zaman "ölmeden Türkiye’nin bölündüğünü ve Kürdistan Devleti’nin kurulduğunu göreceğim" demişti. Hemen küfür etmeyin, üzülerek söylemişti bunu.

şimdi iran üzerindeki baskıların artmaya başladığını görünce sıranın ona geldiğini görmek için müneccim olmaya gerek yok sanırım... yanılıp da bir Amerikan-iran savaşına girerse Türkiye Cumhuriyeti biter, doğru.

Yanılıp da Kuzey Irak'a girerse de, bitmez ama, Amerika bunun bedelini bize öyle bir ödetir ki, 12 Eylül öncesinden beter oluruz ve devlet de gene "biteyazar"... Kıbrıs'a "girince" başımıza neler geldi, otuz üç yıldır yaşadık ve gördük.

Zarar yok, devlet kurmak bizim "hobimiz", on yedincisini kurarız. Yeni bir devlet kurup da altmış yıl içinde dört kere anayasa değiştirmiş, üstelik sonuncusunu da sağından solundan kurcalayıp tırtıklamış bir ülke olarak, bizde çare tükenmez! Her halk devletsiz de yaşar, biz yaşayamayız. Devleti yoksa Türk de yoktur.

Yunan halkı Osmanlı yönetiminde dört yüz yıl dilini de, dinini de korudu, biz bağımsız devletimizde bile korumakta zorlanıyoruz... Fakat kurarız bir yenisini, derme çatma da olsa.

Sonuçta, devletin batması demek, kayıp kıta Atlantis gibi sulara gömülmesi demek değildir ya...

Fakat yeni kuracağımız devlet daha "derli toplu" ve daha "küçük" olabilir ha...

Artık buna kim kaçıncı cumhuriyet derse der, halayık becerildikten sonra kapıya kol demiri vurmanın da, cumhuriyetlere numara vermenin de yararı yoktur.

Böylece Avrupa Birliği'nin, dilinin altından daha on yedi yıl önce çıkardığı ve fakat bu fakirden ve emekli başsavcı Vural Savaş'tan başka kimseciklerin farkına varmadığı bakla, ünlü "Antalya önerisi" de gündeme gelir; "Geri kalmış olan doğu bölgelerinizi bırakın, daha gelişmiş olan batınızı, yani Marmara ve Ege'yi birliğe alalım!"

Sevres Antlaşması gereğince Orta Anadolu'ya "hapsedilmiş" bir Türkiye yerine, "batısı kabul edilmiş" yeni ve yarım bir Türkiye... (Kusura bakmayın, şunları "Sevr" ve "Lozan" şeklinde yazarsam kendimi geri zekalı gibi hissediyorum.)

Kürt'e toprak, Ermeni'ye de milyarlarca dolar tazminat vermiş "alil" bir Türkiye... Devekuşu gibi kafayı kuma gömmeyi sevmiş, kendi gerçekleriyle yüzleşmeyi sürekli ertelemiş, buna ancak çok zorlanınca ucun ucun yanaşmış bir Türkiye'nin amansız faturası! Osmanlı imparatorluğu!nu 1923 yılında Lausanne'da tasfiye ettiğini sanmış, fakat şimdi kendisine "son pürüzler" de temizletilmiş bir Türkiye...

Yutacak mıyız bu zokayı?

Yutmayacağız. Peki ne yapacağız, gargara mı?

Hepimizin naçiz vücudu bir gün elbet toprak olacak da, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak mı?

Yerlerde sürünen bir ekonomi, okkalı bir dış borç, yetersiz sermaye birikimi, olmayan bir soluyla, berbat eğitim ve sağlık hizmetleriyle, ne doğulu ne batılı saçma sapan yaşama biçimiyle, yıkılmış ve yerine yenisi konulamamış ahlak düzeni, daha doğrusu düzensizliğiyle, her biri "birer Ogün Samast" olmaya gönüllü milyonlarca işsiz, bilgisiz, becerisiz, kafasız, vahşi ve barbar lumpenproleteriyle nereye kadar gidecek bu ülke? Ne kadar gidecek?

milli bayramlarda coşku naralarını elbette anlıyorum ama kimse de yolun sonundaki uçurumu görmeye niyetli değil nedense! boka batmış durumdayız, bunu sadece ben mi görüyorum acaba?

Emekli general "yirmi yıl" diyordu o boktan tv kanalında. Bu iyimser bir tahmin mi, kötümser bir tahmin mi?

Haa, aranızda, "ben vapura biner Samsun'a giderim, apoletleri de söker sağa sola telgraf çekerim" diyen varsa... kusura bakmasın ama o bir kere olur!
görsel
izmir’de olmak istediğim güzel bir zaman dilimi olmalıydı .
Kutlu Olsun...
Kemalistler gecesinde şükür namazı kılıp,gündüzünü oruçlu geçirmeli.
her marka her yerde cumhuriyet bayramı özelinde videolar yayınladı ama benim beğendiğim filmlerden biri de bu
(bkz: https://www.youtube.com/watch?v=lZN-MkYozhA)
güncel Önemli Başlıklar