bugün

bir eksiğiz

aşağıda elimden geldiğince inceledim, büyük ihtimalle pek bir şeye benzememiştir. ancak tamamen dinleyici olarak değinmek istediğim bir husus var. bu tür selam çakma albümlerinin (tribute album kavramı yerine biraz önce buldum) de bir raconu var. görülen -dinlenilen- o ki bu racon bizde hala oturuşmadı. bu tür albümlerde her şeyden evvel başarılı bir yapımcılık (prodüksyon) gerekir. yavuz bingöl bu işin altından kalkamamış. şarkıları hissederek yorumlayan kişiler sayesinde türkiye'deki benzerlerinin önüne geçmiş. toplulukların stüdyo işleriyle (çalgı-düzenleme) diğer işlerin arasındaki fark çok belirgin. düzenlemeler hiç olmamış, sadece doruklara sevdalandım şarkısında yerinde bir düzenleme var o kadar. ahmet kaya daha iyisini hak ediyordu. bir de keşke hani benim gençliğim de olsaydı, he albümün geneliyle mukayese ettiğim zaman olmaması daha iyi diyebilirim.

bajar'ı çok beğendim, cinayet saati cuk oturmuş. ilginç bir şekilde sahtekar "ulan hepiniz oradaydınız be" duyarlılığına "hiçbiriniz orada yoktunuz" de nasıl güzel gitmiş, cansuyu olmuş.

metris'in önünde albümün öne çıkanlarından olmuş, cahit berkay ve derya petek harika seçimler. cahit berkay'ın gönlünün değdiği o kadar belli ki... derya petek ise albümün en hissederek söyleyenlerinden olmuş, çok beğendim.

albümün beni en çok şaşırtan yorumu kuşkusuz katlime ferman oldu. büyük ev ablukada'yı hiç sevmem, hatta tahammül edemem. ama bu gerçekten çok güzel olmuş, tebrikler!

birkaç yerde yaşar kurt'un şaşırtan bir icra sergilediğini okumuştum, bu sebeple de ilk dinlediğim parça kaçak ve anne oldu. açıkçası ben bu çok güzel icraya hiç şaşırmadım. ülkemizde ahmet kaya'yı en iyi anlayabilecek insanlardan olan, kimliği kendisinden yıllarca saklanmış yaşar kurt tabi ki de bu denli iyi bir iş ortaya koyacaktı... koymasa alınırdım.

harun tekin -şahsi kanaatimce- albümün en iyi birkaç işinden birini ortaya koymuş. beni vur'u ne kadar sevdiğini zaten biliyorduk, önceden de duymuştuk, çok iyi geldi.

aynur, kaçakçı kurban'la yapılması gerekeni harfiyen yapmış, hatta üstüne de katmış. herhalde kimse şaşırmadı.

teoman'ın bu zamana kadarki şarkı uyarlamaları (gemiler, uykusuz her gece, unutamadım, resimdeki gözyaşları) pek beğenilmemişti -ki ben uykusuz her gece'yi bir hayli sevmiştim-, lakin bu zamana kadarki en zor uyarlaması belki de acılara tutunmak idi ve belki de en iyi bunu söyledi.

bu zamana kadar yaptığı harika işlerden olsa gerek, sezen aksu ismini duyunca her zaman daha iyisini bekliyoruz. o çıta hep yükseliyor. aynı yorum başkasından muhtemelen çok beğenirdim, ağladıkça zaten zor bir eser ancak bu kadar olur diyebilirdim. ama söz konusu sezen aksu olunca daha iyisi her zaman bekleniyor. keşke sezen aksu bu işe kendi ekibiyle girseydi. kendi orkestrası, stüdyo çalışanları... o zaman farklı olabilirdi.

son derece kötüye giden müzik dünyasında, ülkemizin çıta yükselten isimlerinden olan hayko cepkin standardını devam ettirmiş. belki çok yeni bir şey katmamış ama yapılması gerekeni yapmış.

gripin - küçük iskender işbirliği beni şaşırttı, açıkçası zerre olumlu düşüncem yoktu, ancak güzel iş çıkarmışlar ki ayrılığın hediyesi en zor ahmet kaya eserlerinden biri olsa gerek.

doruklara sevdalandım yerinde bir düzenlemeyle başarılı icra edilmiş. niyazi koyuncu oturmuş gibi geldi de, okan bayülgen sanki biraz zorlama olmuş.

redd ve sorgucular, doğru şarkı seçiminin önemini gösteriyor. redd belki de çok özel bir iş ortaya koymamış ama şarkıya sağladıkları uyumun ve vokal-saz uyumuyla birleşmesi belli bir kalitenin yakalanmasını sağlamış.

yaptığı işleri de tavrını da her zaman sevdiğim zuhal olcay keşke bu teklifi geri çevirseymiş. pek gitmemiş. yalan da olsa'da son kısımlar daha uyumlu olmuş ama olmasa da olurmuş.

belki başka bir şarkıda sırıtmazdı ama koca kum gibi için hakan vreskala'dan başkası bulunamaz mıydı merak ediyorum. kötü değil ancak vasat, yarı senfonik düzenleme de kurtaramamış.

gece yolcuları top çevrirmek için yıldız futbolcunun yerine oyuna giren yedek etkisi bıraktı. zaman doldurmak için makul bir karar, kendine iyi bak'ı yorumlamışlar.

başucu albümlerimizin kalemi, kağıdı, sesi, telidir bülent ortaçgil. ama olmamış, olmazmış da... hele mahur hiç ama hiç...

leman sam adı korkarım olsa da son derece sert bir şarkıyı, bana göre çok naif ve ruhsuz yorumlamış.

ceza'nın n'aptığını hiç anlamadım, cehaletime veriniz. ama şu "sentez" sevdasının da hastasıyım. neyse hayko cepkin'e brütal vokal yaptırmadılar, buna da şükür. he biri gelip de, "teklif ettiler de hayko cepkin reddetti" dese, inanırım.

!!! eğer yavuz bingöl, cem adrian, aylin aslım, mehmet erdem ve halil sezai'ye sempatiniz varsa buradan sonrasını okumayın. !!!

neyse ki öykü gürman var da merhaba kurtulmuş. yoksa sırasıyla ittire ittire aktör ve entelektüel yaptıkları, bu gidişle de ikinci bir sırrı süreyya önder yapacakları yavuz bingöl; albümün yapımcılığında çıkardığından da daha kötü bir iş çıkarmış. zaten beklentim tabandı, o yüzden sorun teşkil etmedi, kendi albümlerinde başarılı olabilir ama ahmet kaya eserlerini söylemek malum biraz... ister.

cem adrian'dan açıkçası ne bekliyorlardı anlayamadım. itinayla her işin içine eden bu adamdan ne umdular bilmiyorum da bulunan çok açık. yakamoz'un içine sıçmış!

aylin aslım bu işe harun tekin kontenjanından mı girdi, nereden girdi bilemiyorum ama, ancak bu kadar kötü olabilirdi. aylin aslım'a içimde ölen biri'yi kim söyletti çok merak ediyorum. biraz daha sesi yükselseymiş ya bayılacakmış ya da ağlayacakmış. bu şarkı gümbür gümbür söylenir.

hep sonradan ile mehmet erdem de çıtasını koruyanlardan olmuş. her zamanki rezalet, ruhsuz, dübüre kaçmaya hazır vokaliyle yerlerde sürünen kalitesini konuşturmuş. olur da birgün, "bir şarkının içine sıçmanın anatomisi" diye bir seminer verilirse, kendisi onur konuğu yapılabilir.

eğer stüdyoda olsaydım, "ağzını ayırma, laubalilik yapma" diye halil sezai'yi döverdim. bu herife de başım belada'yı söyletenin aklını...