bugün

kesinlikle tasavvuf denen içi boş aforizmalardır.
Tanrı Allah ile birlikte yarı tanrı meleklerin de inanç sistemlerine dahil olduğu,

peygamberlerinin uçtuğuna, göğe çıktığına, mezardan adam çıkarttığına, denizi yardığına... Kısacası allah'ın koyduğu ve hiçbir zaman değiştirmediği doğa kanunlarına aykırı şeyler yaparak bir nevi allah'tan daha marifetli olduğuna farkında bile olunmadan inanılan,

dünyanın neresinde olunursa olunsun, küp şeklinde inşa edilmiş olan dünyanın en büyük putuna doğru dönülerek tapınılan

bir dindir.

tevhid dini'ne tepki olarak ortaya çıkmıştır.
tipik bir vehhabi görüşüdür. tasavvufa şirk demek... tasavvufun ne olduğundan habersizdir, kulaktan dolma bilgilerle ahkam keser. olur olmaz her alanda mantık yürütür. ve sonra iş nereye varır, görmek isterseniz, ilk yorumu takip eden yorumları okuyun derim... öyle ya, eğer şeyh, "ikinci allah" ise, peygamber niye değil? o da allah ile senin aranda?

eğer karşılığında demogoji yapılmayacaksa, ben biraz anlatmak isterim. yalnız, öncelikle anlamadığım konular var: ben maddeci olmayı anlarım. akılcı olmayı anlarım. ama hem maddeci hem ruhçu veya hem akılcı hem ruhçu olmayı anlamam... böye bir şey nasıl olur: hem müslüman hem hristiyan olunur mu? hem üçgen hem dörtgen olunur mu? bunun gibi hem maddeci hem ruhçu da olunmaz... işte selefi/vehhabi dediğimiz kümenin hezeyanı; bu olmazı oldurmaya çalışıyorlar...

öyle ya, islamın başlangıç prensibi, ruhtur, imandır. bu işin maddeyle, ne akılla ilgisi var. bir adam çıkmış karşına: "allah vardır ve ben onun peygamberiyim" demiş ve sen bua inanıyorsun... istersen inanma; ama doğru söyleyip söylemediğini akıl yoluyla bilemezsin, maddeci çerçeve içinde patlayamazsın. ne yapabilirsin? iman edebilirsin... demek ki daha en başından ruhçu bir yola girdin... ee, bundan sonra o yoldan çıkıp madddeci bir yola geçmen mi icap eder?

vehhabileri bu olmazı oldurmaya çalışan, maddecilik ile ruhçuluk arasında kalmış bir boşuna arayış çilesidir. onlar, bir ruhları olduğunun bile farkında değillerdir; yoksa niye tasavvufu inkar etsinler. sadace şeriatın dışyüzden kaba killerini ezberlemekle işin içinden çıkıverirler. islam onara göre bir otur kalk emirnamesidir. allah kendini insanlara bildiremez (peygambere bildirmiş ama, o sayılmaz!), sadece bir takım emirler gönderir. "otur", otur, "kalk", kalk...

tasavvuf nedir tasavvuf? ruhu, nefsin esaretinden arındırmanın yolu... nereye çıkar bu yol? allah'a... nefsin elinde ruh, ışık vermeyen kandil gibidir. nefsten arınınca allah'ın sanatını bilir ve tanımaya başlar... nefs allah'ı tanımaz. nefs kafirdir. nefs dünyayı tanır. nefs dünya zevkleriyle mutludur. ötelerde gözü yoktur.

ötelere göz dikebilecek olan ruhtur. çünkü öteler ruhun vatanıdır zaten. ruh, sonsuzluktan gelmiştir, sonsuzluğa dönecektir. "her nefs ölümü tadacaktır". ama ruh ölümsüzdür, baki kalacaktır. ruhun, nefsin tasallutundan kurtulması gerekir ki, ötelere yol bulsun ve allah'ı bilip tanısın... yoksa iş kabukta kalmak olur. allah bir varlık değil, bir kavram olur; gerçek olup olmadığı eşit derecede mümkün... ibadetler, mesela namaz, rubai okuyup cimnastik yapmak olur. halbuki tasavvuf erbabının ibadeti de başkadır, ilahi sanata dair bilgisi de...

şmdi şöyle düşünün: bir adam gelmiş karşınıza ki, size nefsin esaretinden kurtumalmanın ve ruhunuzu arındırmanın, yükselmenin, olgunlaşmanın ve tek kelimeyle "hakiki insan" olmanın yolunu öğretiyor. siz de çıkıp diyorsunuz ki: hayır kardeşim, öğretemezin, ben yoksa şirke girerim... şimdi bu vehhabilerin yaptıkları bu...

niye öğretemesin ki... her ilim, o ilmin üstadıyla öğrenilir. arşimed, suyun kaldırma kuvvetini öğretirken bizi şirke sokmuyordur, tam aksine allah'ın sanatına dair bir sır kapısı aralıyordur. goethe, bizi edebiyatın doruklarına çıkarırken, bizi şirke düşürmüyordur; tam aksine, dindışı idrak basamaından, imanın zevkine vardırıyordur. aynı şekilde; abdülkadir-i geylani, şah-ı nakşibendi, hacı bektaş-ı veli gibi büyükleri bize allah bilgisinin kendilerine açılan yönlerini öğretirken bizi niye şirke soksun?

birisinin bize tabiat bilimlerini öğretmesi şirk değil, zihin bilimlerini öğretmesi şirk değil, ama ruh bilgisini öğretmesi şirk, öyle mi?

bu vehhabiler bu kafada adamlar işte...
evet geylani dedikleri adamın ölüm meleğinın elinden müridinin ruhunu aldığına inananlar şirk dininin mensublarıdır.
din içinde din kurmak isteyenlerin dini.


--spoiler--
sana allah yetmez sana kur'an yetmez! aha da bak şeyhin orda, aha da bu imam, hem de masum hem de evlad-ı resul!
--spoiler--

diyenlerin dini. abdulkadir geylani'yi uçurtan, müridi kaçırtanların dini. cafer-i sadığı sömürtenlerin dini. böyle bir din yok ve hiç olmadı.
ülkemizin vehhabi/ selefi ajanlarıyla doldurulduğunu, suud sermayesi ve amerikan oryantalizminin iyi çalıştığını gösteren konu... şimdi bunların şeyhleri ya amerikan vatandaşıdır (edip yüksel, hamidullah gibi), veya masondur (efgani, abduh, reşid rıza gibi) veya mısır'daki mason/selefi bataklığında din öğrenmiştir (mustafa islamoğlu gibi) veya kemalist islam peşindedir (y. nuri öztürk gibi)...

bunlar hepsi islamı tahrip planıdır. ve islam'dan anladıkları hiçbir şey olmadığı halde, yatıp kalkıp dini konularla uğraştıkları için, millet de onları dini bir şey yapıyorlar zanneder...

şimdi ben bu konuların uzun zamandır farkında olan biri olarak, bunların çoğunn söylediklerine hiç değer vermem. nesine değer vereyim: adam diyor, bize allah yeter diyor, ondan sonra benim karşıma geçip din öğretmeye kalkıyor... sana yeten allah bize de yeter ebette; niye giriyorsun ki araya? ekşi'de bir arkadaşın sık sık verdiği örnekteki gibi, "kuran'daki islam diye kitap yazıyorlar"... lan islam kuran'daysa senin kitap ne ayak?

tabii metalmilitan ı, bir parça üstte tutuyorum bunlardan... ama çok değil... çünkü yukarıda söylediği şeylerin geneli şu keyfiyette: efendim, madde içinde madde içi bir alem var diyorlar, ışığın kuanta denen paketçikler halinde yayıldığını söylüyorlar, atomun elektron, proton gibi parçalara ayrıldığını söylüyorlar, ultraviyole ışınlardan enerji elde edilebileceğini iddia ediyorlar, şu, bu... konuya uzaktanbakan maddeci için atomaltı dünyası neyse, bunların gözünden tasavvuf da o... evladım sen bir girsene oraya, bir anlasana dilinden; bakalım aslında ne söylemiş adam da sen onu ne anlıyorsun... veya;

bu işin sekr dedikleri bir manevi sarhoşluk taraf vardır. velilerden sekr zamanında küfre benzeyen sözler dökülür. yine veliler derler ki, bu tür sözleri dikkate almayınız; susmak gereken yerde konuşmuştur... ama metalmilitan, tabii alıp yürüyor: "bunlar şeriata sığmazdır, küfürdür, şirktir..." tıpkı vehhabilerin ağzıyla konuşuyor... ama ben vehhabi değilim diyor... daha önce ben demiştim:

fikirlerin bağlı olduğu inançlar vardır. bir insan derse ki, allah birdir ve m....... o'nun eçisidir, o insan müslümandır. o'nun hayır, ben müslüman deilim demesi dikkate alınmaz. bir insan derse ki, tarih sınıf mücadelesidir ve bu mücadele proleterya diktatörlüğü ile son bulacaktır; o adam komünisttir, ben değilim dese de, kıymet belirtmez...
bunun gibi, metalmilitan da tasavvufa vehhabi bakış açısıyla bakıyor, sonra da ben vehhabi değilim diyor...

dahası, verdiğiörnekler içinde bariz yanlışları da var:

1. hallac-ı mansur'un kırmati olduğunu ve iblis'e taptığını kendisine kim söylediyse, muhakkak iblis'e tapan biridir. çünkü allah inanmışlarının hiçbiri, hallac'ı bu şekilde suçlamamışlardır. "dilini tutamadı, hata etti, cezasını çekecektir" demişlerdir. dikkat edin: hata etti, dilini tutamadı demişlerdir. kırmatilikle ne alakası var?

2. tasavvufta hulul yoktur. tecelli vardır, temessül vardır. bunların farkını bilmeden konuşuyor. nasıl ki yağmur tarlaya yararlıdır, ama dolu zararlıdır. metalmilitan, yağmuru dolu ile karıştırıyor... kimden işittiyse artık bu saçma sözleri...

3. muhiddin-i arabi panteisttir diyenlerin sözünü normalde hiç dinlemem. metalmilitan'ın hatırı var. çünkü ben muhiddin-i arabi'yi çok okumuşumdur. vahdet-i vüct'un panteizmle o kadar alakası yoktur ki, yağmur dolu örneği bile hafif kaçar bunun yanında... birisi siyahsa öbürü beyaz. anlatayım mı bahdet-i vücud'u biraz; çok uzayacak, okmayacaklar diye çekiniyorum: neyse, kendisi muhiddin-i arabi okusun ve öğrensin bu konuyu...gerek görülürse ben düzeltirim yanlışlarını...

4. mevlana'nın moğol ajanı olduğu komedisini ilk defa duymuyorum... mevlana hakkındaki en büyük palavralardan biri budur. şu: direnmemiştir. O'nun işi direnmek değil, belanın savuşmasını gözlemekti. hatta dediklerinin tam tersi: kahramanlık yapmıştır. müritlerini güney kasabalarına göndermiş, kendisi konya'da kalmış, moğolların halka zulmetmemesi için kendini öne atmıştır... gerekirse daha konuşurum...

ama hepsi bir yana: ben tasavvuf nedir diyorum. bana birtakım yalan yanlış, aslını anlamadıkları, yarımyamalak şeyler getirip "işte budur" diyorlar. hani şu doktor yanlış yaptı, bu doktor yanlış yaptı, ee tıbbı kaldırıp atalım mı? tıp diye bir şey var yahu, ondan ne haber?

ruh, ruh, ruh... nefsin esaretinden kurtarılması gereken ruh; insanın dünya memuriyeti... ve iş bunların dediği gibi,kuru şeriat bigisine veya spekülasyonuna değil, islamın bütün güzelliklerine varmıştır. islamın sanat, medeniyet, kültür ve insan fışkırışları, tasavvufa bağlı faaliyet içinden çıkmıştır. bedevi kafasından değil...
kendisini şirk kuşatanların dini.

--spoiler--
ötelere göz dikebilecek olan ruhtur. çünkü öteler ruhun vatanıdır zaten. ruh, sonsuzluktan gelmiştir, sonsuzluğa dönecektir. "her nefs ölümü tadacaktır". ama ruh ölümsüzdür, baki kalacaktır. ruhun, nefsin tasallutundan kurtulması gerekir ki, ötelere yol bulsun ve allah'ı bilip tanısın... yoksa iş kabukta kalmak olur. allah bir varlık değil, bir kavram olur; gerçek olup olmadığı eşit derecede mümkün... ibadetler, mesela namaz, rubai okuyup cimnastik yapmak olur. halbuki tasavvuf erbabının ibadeti de başkadır, ilahi sanata dair bilgisi de...
--spoiler--

gibi öteler möteler, kuşlar martılar... bilindik edebiyatlar. ayrıca;


--spoiler--
tasavvufta hulul yoktur. tecelli vardır, temessül vardır. bunların farkını bilmeden konuşuyor. nasıl ki yağmur tarlaya yararlıdır, ama dolu zararlıdır. metalmilitan, yağmuru dolu ile karıştırıyor... kimden işittiyse artık bu saçma sözleri...
--spoiler--

denmiş. hulul yok tecelli var...hımm; çok fark etti. çünkü aynı kavram hint avrupa mütolojisinin temeli oluyor. ve aralarında hiç fark yoktur. takiyye yapmayalım. bu islam, cübbemin altında sizleri sırat köprüsünden geçireceğim diyen şeyhçikleri gördü zamanında. mekke'nin müşriği uzza'dan şefaat dilerde, ehli tasavvuf mürşidinden.
tecelli nazariyesi ise islam'ın kur'an'ın teolojisinden olmayan safsatalardır.

mevlana'nın moğol ajanı olduğu iddiası ise tarihsel bir gerçektir. bu sebepten bizim nasreddin hoca olarak bildiğimiz ahi evran reisinin mücadelesine bir bakmak gerek. o sapık kıssalarını kime atfettiğini bilmek gerek. ha bir de talmudun bazı kısımları ile, mişnaları okursan aynı şeylerin varlığı da sezilecektir.

--spoiler--
ülkemizin vehhabi/ selefi ajanlarıyla doldurulduğunu, suud sermayesi ve amerikan oryantalizminin iyi çalıştığını gösteren konu... şimdi bunların şeyhleri ya amerikan vatandaşıdır (edip yüksel, hamidullah gibi), veya masondur (efgani, abduh, reşid rıza gibi) veya mısır'daki mason/selefi bataklığında din öğrenmiştir (mustafa islamoğlu gibi) veya kemalist islam peşindedir (y. nuri öztürk gibi)...
--spoiler--

klasik savunması gelmiş. dedim ya tabunuz can çekiştiği için mutlaka birilerini bilmem kimin oryantalist maşası yaparsan paçayı kurtarırsın. bu arkadaş mişnaları ve hinduların vedalarını okusun gelsin sonra burada tasavvuf tüccarlığı yapsın. tasavvuf mantığına hiç girmiyorum, mantık dedim ya tüh! yani içi boş bir mistil nazariyenin kavgasını yapmak dahi gülünç.

muhyiddin-i arabi...şeyhinin karısının dübürüne bakan ''muhteren şeyh''. sebebi ise oradan çoook muteber bir alim zuhur edecekmiş. tabi kendi kanalıyla.
hiç kıvırmayın, mevali unsurların din anlayışını çok iyi biliyoruz. zaten bugün dini, tasavvufu nakil ile aldığın coğrafyaya bir bak, sonra gel şirk dinine davet et.

zaten bu din ne çektiyse bu batıni ekolden çekti. bu nazariye insanları kula kul etti. allah'a ulaşmak, falan filan... bu allah'a ulaşmanın kavramsal karşılığı tasavvufdaki silsile-i küfr olamaz. kur'an'ı hayatına tatbik edip, salatı hem kal hem hal ile toplum nazarında yaymaktır. ehli tevhid ahkamı salt put yıkıcılığı değil, put tüccarlığının da önünü kesmektir. bunları muhyiddin-i arabiden , mevlana'dan almadım. kur'an'ın ana mesajı bu. allah ile arasına makam/perde koyanın hükmü nedir? hüküm allah'ındır ancak bu tip nazariyelerin kur'an'i karşılığı yok ise benim için çöp değerindedir.

kur'an'ın teolojisinde bu tip aforizmal unsurlar yoktur. akıl ve tatbik dinidir. kur'an'ın en temel mesajı tevhiddir. tevhid kavgası veren vehhabi/selefi ise biraz vehhabi selefi olun ki şirkten kurtulun o vakit. amerika kurdu ingiliz yönetti cart curt.... bunu söyleyenlerin akidesi ise tamamı ile zerdüşt ahkamı. kim kurdu bilmem, belki ingilizler oraya da uğramıştır belli mi olur. burada komplo teorisyenciliği oynamayı bırakalım. son mesajım ise kur'an'dan gelsin;

(bkz: efela ya kılun)
anam coşmuş la bu vehhabiler... pardon, bi tanesi kabul ediyor vehhabi olduğunu, öteki yok ben mutezileyim diyor... hiç farketmez, ikisi de sapık suudi ajanı: beyazıt meydanı'nda sallandıracağım ikisini de... bunlara din öğretmek yerine demogoji öğretmişler. bunlarla laf ebeliği yapılmaz...

birincisine, vehhabi olana hiç cevap vermeyeceğim, o tam uçmuş; dünyadan haberi yok... yalnız şunu soracağım;

--spoiler--
muhyiddin-i arabi...şeyhinin karısının dübürüne bakan ''muhteren şeyh''. sebebi ise oradan çoook muteber bir alim zuhur edecekmiş. tabi kendi kanalıyla.
hiç kıvırmayın, mevali unsurların din anlayışını çok iyi biliyoruz. zaten bugün dini, tasavvufu nakil ile aldığın coğrafyaya bir bak, sonra gel şirk dinine davet et.
--spoiler--

bunu bana muhiddin-i arabi'nin hangi kitabından aldın, ne şekilde geçiyor, göster, eğer dediğin anlam varsa, size daha tek kelime etmeyeceğim, sözlüğü hemen bırakacağım... ama gösteremezsen sen de bırakacak mısın? dur tahmin edeyim: gösteremeyeceksin... çünkü hayatında tek satır muhiddin-i arabi okumadın; birileri sana öyle öğretti, gelip burada "öyledir" diye anlatıyorsun... sözlüğü de bırakmazsın. siz var ya siz, hastalığınızı ne kadar çok kişiye bulaştırırsanız, o kadar mutlu oluyorsunuz...

pardon, pardon: bir şey daha var? "mevali" mi dedin sen? "köle" anlamında mı, "arap olmayan" anlamında mı? anlamını biliyor musun sen onun; oksa vehhabi babalarından duydun da, ulu orta sallıyor musun? sen emevi mısin, yoksa mevali mi? araplık var mı, yoksa azatlı köle statüsünde misin?

şuna da pardon: ben tasavvuf satmıyorum burada, savunma yapıyorum... saldıran sizsiniz... yoksa ben fener gassaray, laylaylomn... buraya ayıracak vaktim de yok çok...

bu "kimden öğrendiyse" lafına mutezili arkadaş çok bozulmuş... kimseden öğrenmedim, kendi fikirlerim diyor... niye? birisnden bir şey öğrenmek ayıp mı sizin mezhepte?... ben bilmem pek sizin mezhebin kurallarını da, daha önce de söyledim: bunlar arasında benim ilk defa duyduğum bir tek iddia bile yok... bunlar oryantalistlerin üretip ortaya attığı fikirlerdir. ortadoğu'daki emperyalist artığı sapık mezhepler tarafından da türkiye'ye kakalanmaktadır.

gerçi mutezile bir abbasi artığıdır; emevi düşmanıdır... ama burada abbasi ile emevi kolkola... şimdi benim gibi mevalilere yükleniyorlar... yüklensinler, sıkıntı yok; ben bunları çok gördüm... metalmilitan'ın yaşı müsait değildir ama, onun üstadı ercüment özkan'ın ankara'daki bürosuna sünnet ve cemaat ehline bağlı arkadaşların gönderdiği hediyeyi abileri kendilerine söyleyecektir. ben öyle fethullahçılara benzemem yani pek: onlar amerika'dan gelen her şeyi öpüp başlarına koyarlar; sizi de öyle... bense ehl-i bidat'e pek hoşgörülü sayılmam...

şimdi gelelim, metal'in özene bezene yazdığı iddialarına... bunlara tek tek mi cevap vereyim, toplu olarak mı? bence toplu olarak vereyim: çünkü tek tek cevap vermenin hiçbir faydası olmaz. ben hizbuttahrir'den bayağı adam tanımıştım vakt-i zamanında: tkp bir, bunlar iki... veya bunlar bir, tkp iki... kesinlikle laftan anlamazlar!

şimdi metal diyor ki; o öyle demiş, bu böyle demiş? diyelim ki hepsi doğru: bana ne canım bundan? sünnet ve cemaat ehli içinde herkes aynı şeyi söyleyecek diye bir kural yok ki! bizde amelde dört, itikatta iki hak mezhep var, altı hadis kitabı, yüz çeşit tarikat, birbiriyle çekişen ve yarışan 1000 tane fikir var... bana ne kim kime ne demiş? birisi birisine öyle demişse, öteki de buna böyle demiş; onu niye saymıyorsun? o niye geçersiz?

kaldı ki, söylediklerinin çoğu da demogoji... tasavvuf deyince, bunların tümü ehl-i sünnete dahil değil ki? sizin oryantalistler, batınileri çeşitli atraksiyonlarına da tasavvuf diyorlar. biri zerdüşti, öbürü ismaili, diğeri mezdeki... bunları toplayıp, "işte tasavvufa şöyle demişler"... demişlerse ona demişler, konuylane alakası var?

ikincisi, muhiddin-i arabi'ye, yüz kaç tane alim şöyle böyle demiş... bunların çoğu ibn-i teymiyye tayfasıdır. yani selefi vehhabi... söylediklerinin benim gözümde hiçbir kıymeti yoktur. onlardan olmayanlar da -kendi hatalarıdır- ben onlara tabi değilim, bitti... bizde vahdet-i vücud varsa, onun eleştirisi niteliğinde vahdet-i şühudda vardır? sizde ne var: demogoji...

pardon metal: sen de senin mutezile önderlerin gibi hazret-i ali ve ehl-i beyt kafirdir görüşünde misin, yoksa o konuda onlardan ayrılıyor musun? (özel bir sorum daha var: mutezilede namaz nasıl kılınıyor?) (daha özeli de: hani lan her şeyi kuran'dan yapıyordun sen, mezheplere karşıydın, mutezile nerden çıktı?)

panteizmi de bilmiyorunuz, vahdet-i vücud'u da... ben felsefeden çakozlarım; vaktim olursa size anlatacağım ikisini de, farklarını da... zat alemi ned, emr alemi nedir, halk alemi nedir, isimler nedir, sıfatlar nedir, fiiller nedir, hepsini... kusura bakmayın da: sizin burada söyledikleriniz bana çocuk lafları gibi geliyor: çok ciddiyim bak... panteistmiş... bin türlü panteizm var lan, hangisi?

ben böyle işin içinde hizbuttahrir falan olduğunu bilseydim, hiç tasavvuftan bahsetmezdim size... geçekten bak... sizin işiniz ortada durup ona buna kafir demek... başka bir halttan alamazsınız... onun için burada kesiyorum: size tasavvuftan zırnık yok!
emevi ve abbasili efendilerimizin (bize mevali diyorlar) coştuğu konudur...
ben yalnız, kendilerine birşey sormayı unuttum:
ikisi de bir ağızdan diyorlar ki: mevlana'nın moğol ajanı olduğu kesindir!
ne alaka?
moğol ajanı olduğunu belgeleyen kimliğini mi buldunuz?
nasıl yani, moğol ajanı?
ve selçuklular'dan bir teki bile farketmemiş mi bunu?
bir tek siz mi farkettiniz?
lan adamın cenazesinde, bütün anadolu türklüğü oradaydı,
moğol ajan olduğu için mi?

lan bi ölün, çok salaksınız ya; kim kandırdıysa fena kandırmış sizi...

öteki nasreddin hoca ahi evran'dı diye de saçmalamış; sanki biliyormuş gibi, "öyleydi" diyor... ona girmiyim, uzun hikaye...
Kısacası putperestliktir bence.
Her dinde çoğunluğu oluşturanların dini. Demek istiyorum ki adam gibi dinine bağlı olanı bulmak zor. Gönül tapacak başka.metaları bulmakta zorlanmıyor
artık cahillik sınırlarını zorlayan kapışmadır. birincisi, sünnet ve cemaat ehli yolu, benim çilesini çektiğim, mücadelesini verdiğim bir şey değil... ama binlerce alimin, müçtehidin, velinin, dervişin, şehidin, gazinin, işçinin, çiftçinin, gözü yaşlı annenin ortak çabasının ürünü, islamiyetin içlemidir. sünnet ve cemaat ehlinden başka, islama katkısı olan, ona hizmet etmiş olan hiçbir çevre yoktur, olmamıştır.

şimdi burada iki tane sapık mezhep mensubu çıkmış, islamiyeti yıkmaya çalıan oryantalistlerin dövizlerini almışlar, islamı yıkmaya çalışıyorlar. ama iyi niyetle, yeniden yapmak için... yeniden yapmak için islamiyeti yalanlayarak işe giriyorlar. bugüne kadar islam aadına ortaya konulmuş olan her şey küfür ve şirk onlara göre... mezhepler şirk, tasavvuf yalan, hadisler uydurma... bir tek oryantalist abilerinin onlara öğrettiği demogoji yolları doğru, bir tek onlar gerçek...

ben fethullahçılara benzemem derken, ben islamı size yıktırmam demek istiyorum. fethullahçılar bunları umursamaz. onların hocasına laf söylemeyin de isterse allah ikidir deyin, hiç aldırmazlar. ama ben burada gerekirse bediüzzaman'ın savunmasını da yaparım. (o da sizin için müşrik ya!) açıkça söylüyorum: ben varken yapamazsınız yapmak istediğiniz şeyleri!

ben aslında normalde muhiddin-i arabi'ye kafir, yunus emre'ye müşrik diyen kimseyle konuşmam bile... bunlar çünkü sen ne dersen de, hakikati anlamaya niyetleri yoktur. kafalarındaki tevhid ilkesi -ne kadar ilkel bir şeydir- ile bağdaştıramazlar. bunlara laf anlatmak, tıpkı vahşiye bir midesi olduğunu anlatmaya benzer... ben diyorum isimler, sıfatlar... o diyor "öyle bir şey yok, uydurma"... yavrum sen bir miden olduğunu bilmezsen, karın ağrının sebebinin ülser gibi komplike bir hastalık olabileceğini nasıl anlayacaksın?

aynı şey: zat, isimler, sıfatlar, fiiller diyorum... belli ki, vahdet-i vücud senin karikatürlerden öğrendiğin anlamda bir panteizm değildir diyeceğim... ama pat diye giriyor araya: öyle bir şey yok, uydurma onlar, midenin varlığı rumlardan öpğğrenildi!... arkadaş, isterse çingenelerden öğrenilsin; senin bu konu hakkında bir fikrin var mı, yok mu? olsa zaten uydurma onlar demezsin...

bana söyleyin bakalım: hangi panteizm "her şeyden önce muhammedi nur yaratıldı, bütün varlık bir tertip ve sıra içinde o nurdan meydana geldi" der? siz panteizmin ne olduğunu bilmediğiniz gibi, tekrar tekrar iddia ediyorum, hatta büyük harflerle yazayım:

- tek sayfa muhiddin-i arabi okumuş değilsiniz!

hani yukarıdaki vehhabi arkadaş getirsin bana, muhiddin-i arabi kimin dübürüne bakıyormuş, ne çıkarıyormuş, nerede yazıyormuş? ge-ti-re-mez! bunlar yalancıdır. yalana muhtaçtırlar da... başka türlü putlarını mutlu edemezler... tekrar ediyorum ve meydan okuyorum:

- muhiddin-i arabi'nin falanca kitabının falanca sayfasından öyle bir paragraf bulun ki, bu paragraf "allah yoktur, tabiat vardır" (panteizm) anlamına gelsin!

bulun, getirin... söz veriyorum bırakacağım sözlüğü...

bana mana alemi vardır yoktur diye palavra sıkmayın... bilmediğiniz şeyleri biliyormuş gibi konuşmayın... çıkın karşıma, erkekçe deyin ki, şurasında şu yazıyor, küfürdür, şirktir...

yoksa yunus emre'ye, hacı bektaş-ı veli'ye müşrik diyen adamla neyin tartışmasını yapıyorum ki ben?
şirki din edinmişlerin dinidir. muhyiddin-i arabi denen zevatiın saçmalıkları, hatta ve hatta sapıklıkları için El Futûhât El-Mekkiyye, Fusûsü’l-Hikem, tahaviye adlı eserlerine bakmak yeterlidir. tabi biraz arapçan varsa okursun, öyle çevirilerle olmuyor bu iş.
her ne kadar imâm-ı Şârânî adlı zat, bu tip fikirleri yahudilerin muhyiddini arabinin kitabına ilave ettikleri hususunda yan çizse de eserler ortadadır. ayrıyeten türkiye'deki en aklı başında fıkıhçılardan ali akın, mikail bayram gibi hocalardan mevlana'nın muhyiddini arabinin iç yüzü öğrenilebilir. kaynağımız götümüz değildir.

büyük harflerle yazan şu zevat muhyiddini arabi okumuş ancak boş okumuş bu çok belli. batıni tevil ile mukavemet edeni adam yerine koyup cevap vermemiz de bir lütuf ayrıca bunu da söylemiş olayım. al sana kaynaklar gözünle oku ama.

--spoiler--
şimdi burada iki tane sapık mezhep mensubu çıkmış, islamiyeti yıkmaya çalıan oryantalistlerin dövizlerini almışlar, islamı yıkmaya çalışıyorlar. ama iyi niyetle, yeniden yapmak için... yeniden yapmak için islamiyeti yalanlayarak işe giriyorlar. bugüne kadar islam aadına ortaya konulmuş olan her şey küfür ve şirk onlara göre... mezhepler şirk, tasavvuf yalan, hadisler uydurma... bir tek oryantalist abilerinin onlara öğrettiği demogoji yolları doğru, bir tek onlar gerçek...
--spoiler--

bu kafa ancak bunlarda olur. allah ıslah etsin. herifin tasavvufun menşei hakkında bilgisi yoki akideye, tariklere ne şekilde girdiği hakkında bilgisi yok kalkmış atıp tutuyor.

--spoiler--
pardon, pardon: bir şey daha var? "mevali" mi dedin sen? "köle" anlamında mı, "arap olmayan" anlamında mı? anlamını biliyor musun sen onun; oksa vehhabi babalarından duydun da, ulu orta sallıyor musun? sen emevi mısin, yoksa mevali mi? araplık var mı, yoksa azatlı köle statüsünde misin?
--spoiler--

demiş bir de. şimdi bunun gibiler acem deyince akıllarına iran gelen tipler olduğu için, mevali tanımı da aşağılamak olarak anlıyorlar. işte kılıçla müslüman olmuş adamlardan çok da bir şey beklemeyeceksin. dine uymaz dini kendine uydurur. mevali tanımı arap olmayan müslüman tebaa için kullanılmıştır. mevaliyi köle olarak alglayan tipik safevi devşirmesi müslüman portresi. bu topraklardaki islam algısı hangi coğrafya üzerinden zemin buldu gelişti bir ona bak gel ondan sonra hikaye sat bize.
tarihten bu yana bu başı bozuk sezgici ekol ile akılcı ekol hep didişegelmiştir. tabi bu sezgici, hilyeci, batıni ekol mantıkla kur'an'la izahata girişemediğinden tekfir etme yolunu seçmiştir. bahse konu olan ve nicki kadar tatlı olduğunu düşünmediğim bu tüccar yani tsavvuf tüccarı zatta bu köhne zihniyetin temsilcisidir. din adına uydurduğunuz mitolojik hikayeleri insanlar din sanıp bunlara iman etti. kafanızı şu çukurdan çıkarın, kur'an2ın akılcı sahasına girin. ha diyorsanız ki adam olmaya niyetimiz yok, güler geçeriz sorun değil.

--spoiler--
emevi ve abbasili efendilerimizin (bize mevali diyorlar) coştuğu konudur...
ben yalnız, kendilerine birşey sormayı unuttum:
ikisi de bir ağızdan diyorlar ki: mevlana'nın moğol ajanı olduğu kesindir!
ne alaka?
moğol ajanı olduğunu belgeleyen kimliğini mi buldunuz?
nasıl yani, moğol ajanı?
ve selçuklular'dan bir teki bile farketmemiş mi bunu?
bir tek siz mi farkettiniz?
lan adamın cenazesinde, bütün anadolu türklüğü oradaydı,
moğol ajan olduğu için mi?
lan bi ölün, çok salaksınız ya; kim kandırdıysa fena kandırmış sizi...
--spoiler--

denmiş. biriniz şu herife tarih öğretin biraz be. hülagü'nün bu topraklarda nasıl etki kurduğunu bir araştırsın şu zevat.

--spoiler--
lan bi ölün, çok salaksınız ya; kim kandırdıysa fena kandırmış sizi...
--spoiler--

dedim ya bunlar adam gibi cevap veremeyince tekfir mekanizmalarını çalıştırırlar. e normal ama şeyhi yüzüne tükürse himemt sayan adamlardan daha ne bekleyeceksin ki.
gerekli cevapları metalmilitan vermiştir. şu nicki tatlı kendi ekşi olan zata allah'tan biraz akıl diliyorum. ha biraz da tarih öğrensin, fikir hadise tertibatı denen bir olgu vardır din ilimlerinde. böyle geleneksel islam algısı ile palavra sıkacağına üzeri örtülmüş hakikatlerle yüzleşsin tabularını yıksın diyecem ama. işi zor.

--spoiler--
ben böyle işin içinde hizbuttahrir falan olduğunu bilseydim, hiç tasavvuftan bahsetmezdim size... geçekten bak... sizin işiniz ortada durup ona buna kafir demek... başka bir halttan alamazsınız... onun için burada kesiyorum: size tasavvuftan zırnık yok!
--spoiler--

şu cümle ise tekfir mekanizmaları ile örülü tipik molla zihbniyetini gözler önüne sermiştir. eğer ki bir adam okumak yerine nakilci zihniyetle iman ediyorsa ancak bu kafada olur. panteizm ile kur'an'ın teolojisini özdeşleştiren bir adama daha ne denir ki. ağızlarında sakız ettikleri ''vahhabiler selefeiler!'' söylemleri kendi sahtekarlıklarını sadece bağırıp çığırırarak susturma kavgasından fazlası değil.

--spoiler--
sünnet ve cemaat ehlinden başka, islama katkısı olan, ona hizmet etmiş olan hiçbir çevre yoktur, olmamıştır.
--spoiler--

galiba bu rafızi zihniyetli şahısın tek katıldığım önermesi bu olacaktır. aferin aferin öğreniyorsun bir şeyler ancak sünnet ve cemaat ehli bu sezgici, sufist başı bozuk, din içinde din kuran batıni ekollerle savaştı. bir yandan söverken bir yandan övüyorsun bu ekolü. cehaletini bu seriyor ortaya.

lan neyse çok işim var metal yeterince ayar vermiş bu zevata ama akıllanmayacak o ayrı. bir de ispatlayamazsa sözlükten gitsin demiş. oldu, var mı başka dedin? cehalet başka bir şey tabi. kaynak kaynak diye yırtınacağğına bu tasavvufi ekolleri ve anadolu islam algısı üzerindeki sosyal siyasal etkilerini araştırsa öğrenecek ama işine gelmez.

neyse peder rahatsız azcık duanı eksik etme molla, biraz uzak kalacağım bir ara seni adam etmeye devam ederim merak etme. muhyiddin'e iltica et belki bizim de yardımımıza koşar?! allah akıl fikir versin size ama sizlerin palavralarını yemiyorlar artık, hadi selametle.
lan olum çok şerefsizsiniz harbiden ya diyeceğim vehhabi bozmalarının itikadıdır. bunlar harbiden yalancı ve üçkağıtçı... başka sanatları yok... yalan, demogoji, tırıvırı... halbuki ne kadar açık söyledim, hiç kıvıracak bir yer var mı:

- muhiddin-i arabi kimin dübürüne bakıyormuş, ne çıkarıyormuş, hangi kitabın hangi sayfasında demiş bunu, getir, ben sözlüğü de meydanı da size bırakacağım... getiremezsen sen de bırakacak mısın?

üstelik bunu söylerken, tahminimi de ekledim yanına: bı-ra-ka-maz... çünkü hayatında hiç muhiddin-i arabi okumamışlar. muhiddin- arabi okuyan ve bu türlü kaz kafalı olmayan adamlar, böyle saçmalamaz çünkü... pantesitmiş... lan ne alakası var: muhiddin-i arabi "tabiat" diye bir şey kabul etmez; izafi varlık - gölge varlık der, ne alakası var panteizmle?

koyun sürüsü işte bunlar... abdülhakim arvasi hazretleri şöyle der: allah herkese tesellisini başka türlü verir... bunlar da iki tane akıl fukarasının fikirlerine kapılmışlar, gidiyorlar... lan vahdet-i vücut dersi vereceğim de, harbiden vakit bulamıyorum ya... taayyün-ü evvel nedir, taayyün-ü sani nedir, insani hakikat nedir, muhammedi hakikat nedir, bunları bilmeden kalkmışlar muhiddin-i arabi'ye atıp tutuyorlar.

bir dahaki bölümde, vahdet-i vücut dersi vereceğim, unutturmayın... ama siz bence buna hacet bırakmayın: hadi vahdet-i vücud'a kafanız basmıyor... hawking okuyun; daha kolay anlaşırız.... yoksa gerçekten, ben tasavvufa şirk diyen öküze öküz olduğunu anlatamam... yardımcı, öğretici bişeyler bulun: sizin abilerinizin bu işlerden hiiiç anlamadığı kesin...

bunlar mücessime denen sapık tarikatın çocukalrıdır. ilkel yaratıklardır. allah'ı insan suretinde tasavvur ederler. isimler, sıfatlar deyince kafaları karışır. o yüzden muhiddin-i arabi'ye saldırıyorlar... neyse, ciğerlerini biliyorum ben onların... sonunda bana işi gücü bıraktıracaklar, kendileriyle uğraştıracaklar, o olacak...
.

ama utanmazlık da çok büyük... "mevali" mevali ne saçmalıyorsun diyorum... "arap olmayan müslümanlar" diyor... terbiyesizliğe bak: emevilerin arap olmayan müslümanlar için kullandığı kavramı getiriyor buraya... "ikinci sınıf müslümanlar"... peki sen arap mısın, mevali misin diyorum, tık yok... peki muhiddin-i arabi'nin "mevali" olduğunu nereden çıkardın, bildiğin arap lan o diyeceğim, bakalım ne diyecekler...

bakın: bunların islam mislam demeleri palavradır. bunlar bedevi milliyetçisidirler. arap müslümanlar tam, arap olmayan müslümanlar eksik diye düşünürler... bu düşünce, oryantalizmin bir parçasıdır. ingiliz emperyalizmi tarafından,işgal altındaki mısır'da üretilmiştir. abduh adında bir ingiliz ajanı tarafından mısır'da yayılmış, ondan reşid rıza adında bir başka ingiliz ajanı tarafından alınmış ve geliştirilmiştir.

selefi vehhabilik, arap ırkının üsütünlüğü ideolojisidir. islam adına ahkam kesmelerine aldırmayın... bunların amacı, ingilizlerden öğrendikleri gibi, arap ırkçılığıdır. utanmaz, "mevali" diyor bize, görmüyor musun: yani, "arap değil", yani "azatlı köle"... bu jargonun mucidi de napolyon'dur.

napolyon mısır'a çıktığı zaman bildiri dağıttırır: "sizi asırlar süren mevali işgalinden kurtarmaya geldik!" bunların tohumları burada atılmıştır. islam birliğini parçalamak için... ve yüz yıldır da suriye-mısır-ürdün-suudi arabistan dolaylarında "islam" adı altında öğretilmektedir...

utanmaza bak ya, mevali diyor... hatta safevi falan diyor... lan safeviler mi astı sizin şeyhi beyazıt meydanında? işin kötüsü ne biliyor musun: bunlar muhiddin-i arabi'ye ve tasavvufa bakışta şiilerle aynı kafada... harfi harfine aynı şeyleri söylüyorlar: çünkü kafaları basmıyor ve aynı oryantalist kaynaklardan öğreniyorlar... islamı islam dışı çevrelerden öğreniyorlar...

mevlana moğol ajanıymış... başka atacak bok bulamamışlar, şuraya bak... lan mevlana öldüğünde, bütün anadolu kıyama durdu lan; mal herifler... ama ben kimin ne ajanı olduğunu da iyi biliyorum... beyazıt meydanında görüşüceez!
Ayetleri bir türlü hazmedemeyip kendi nefsi arzularına uyanların, heva ve hevesini din edinen kişilerin dinidir. Hal böyleyken bunların bir devrinde tv ya da banka haramken başka bir devrinde banka ve kanal sahibi olunabilir. Allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar ya da kendileri gibi düşünmeyen herkesi kafir ilan edip onların her türlü hakkını afiyetle yiyebilip üzerine geğirerek Elhamdülillah diyebilirler. Bu tarz küfre dayalı oluşumlar son derece tehlikelidir ve buna bulaşanlar çok azı hariç asla yanlış yolda olduklarını anlamazlar ve şiddetli bir şekilde kendilerinin ya da kendilerine aracılar edindikleri kişilerin doğrularını, Kur'an-ı Kerim'in doğrularına tercih etmeye devam ederler.

Aslında Kur'an-ı Kerim'in daha hemen başındaki şu ayet-i kerimeler olayı zaten gözler önüne seriyor. Açıklama yapmaya dahi gerek yok.

--spoiler--
insanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde, «Allah'a ve ahiret gününe inandık.» derler. Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azab vardır. Hem onlara: «Yeryüzünde fesat çıkarmayın.» denildiğinde: «Biz ancak ıslah edicileriz.» derler.
--spoiler--
tevhidi anlatıp şirki anlatmamak.

fetöcü, ismailağacı ... türbeci sarıkçı...
tasavvufu savunanların en büyük argümanı karşısındakini vahhabilikle itham etmektir.
ölünün arkasından yasin okumak gereksizdir deriz, sen vahhabisin derler.
türbeleri ziyaret anlamsızdır deriz, sen vahhabisin derler.
şeyhlere şıhlara itibar etmeyin, kula kulluk etmeyin deriz; sen vahhabisin derler.

halbuki bu zihniyet ile vahhabilik arasında oldukça yakınlıklar vardır.
her iki zihniyet de köktendincidir.
bunun özel bir dini yoktur. ancak her önüne gelene kafir diyen yargılayan şirk dinine mensuptur.