bugün

başı insana, vücudu yılana benzeyen üzerine bir sürü efsane anlatılan varlık,yılanların şahı.
yılanların şahıdır.memleketi mersin dir.
kıyamette mersin de ortaya cıkacağı rivayet edilir.
bu isim ile türkan şoray ın oynadığı bir film de bulunur.bu yüzden şahmeran akıllarda seksi bir mahluk olarak kalabilir.
camasbname olarak da bilinir.
arap, iran ve türk edebiyatlarında manzum ve düzyazı olarak işlenmiş masalllar.

iki kahramandan birinin (şahmeran ya da camasb) adıyla anılır.hekim danyal'ın oğlu olan camasb, kendisine ihanet eden arkadaşları tarafından bir kuyunun dibine bırakılır. kuyuda bir deliği genişleterek geçtiği yerde, bir tahtta uyuyakalır.
uyandığında etrafının yılanlarla, ejderhalarla çevrilmiş olduğunu görür. yılanların padişahı olan, insan başlı şahmeran'la dost olur. ona, bulunduğu yeri kimseye söylemeyeceğine dair söz verir ve onun yardımıyla yeraltı dünyasından kurtulup ülkesine kavuşur.
ama ülkesinin hasta hükümdarına iyileşmesi için şahmeran'ın etini yemesi önerildiğinden, verdiği sözden dönmek zorunda bırakılır.*. hükümdar, şahmeran'ın etini yiyerek sağlığına kavuşur, camasb'ı önce istediği kızla evlendirir, ardından da kendisine vezir yapar.
olan bizim bahtsız şahmeran'a oldu yani.

bu masalın kaynağı binbir gece masalları'dır.
konu ilk kez camasbname asıyla 1429'da abdi tarafından yazılıp, 2. murad'a sunulan mesnevide işlenmiştir.
masalların en gerçekçi olanı, cisimleştirilemeyen, tanımlandılamayan ama hep içimizden biriymiş gibi bir imajı olan yılan - insan karışımı karakter.
http://www.sahmeran.nl/php/main.php?l=tr&p=2
burada çizgi dizi olarak çok güzel bir şekilde anlatılmış. ama bu bizim dinlediğimizden biraz farklı. zaten günümüze kadar gelmiş olan efsaneler tabi ki farklı boyutlar geliştirir. o öyle bir yiğitti ki 1.80 boyunda iri miydi iri derken o anlatılır anlatılır 2.80 boyutuna gelir. başka bir aktarımsa neden niçin yapıldığının değiştirilmesidir.
bizim annelerimizden, anneannelerimizden duyduğumuz, şahmeran belden aşağısının yılana benzeyen güzeller güzeli bir kadın varmış ve (#293737) entrysinde anlatıldığı gibi hemen hemen öyle olmuştur.
türkan şoray 'ın filmini izlemişseniz böyle bir oyunculuk olamaz, böyle bir film olamaz diyerek yüzlerce kez izlemek istediğiniz film olma özelliğinde. en sonunda çocuğun çaresiz kalmasından dolayı gözlerinin taa içine bakarak, çocuğa söylediği şey; ilk yudumu sen içme o zehirlidir. * *
bilekten başlayıp bir yüzükte sonlanan bir takı ismidir ayrıca. elif şafak takar, yakışır çok.
iü iktisat fakültesinde, türk dili derslerine giren öğretim görevlisinin adıdır.
(bkz: şahmeran baltacıoğlu)
çok ünlüdür bizim oralarda.
efsanesi:

Evvel zamanda, Mezopotamya topraklarında doğmuş bir efsane Şahmeran. Yüzyıllardan beri anlatıla gelmiş çeşitli coğrafyalarda. Özellikle yılanlık bir bölge olan Adana-Misis'te ve Mardin'de.

Tahmasp isminde uzun boylu, geniş omuzlu, esmer tenli, çok yakışıklı bir genç yaşarmış zamanın durduğu bu şehirde.

Binlerce yılanın yaşadığı bir mağaraya yanlışlıkla girmiş Tahmasp. Mağaranın içi o kadar karanlıkmış ki hiçbir şey göremiyormuş, yalnızca etrafında dolanan yaratıkların sesini duyuyormuş. Çaresizlik içinde beklerken bir ışık huzmesi belirmiş. Işık huzmesi kendisine yaklaştıkça gözleri kamaşan Tahmasp, ellerini gözlerine siper ederek etrafında gezinen yaratıkların ne olduğuna baktığında uzunu, kısası, yeşili, siyahı ile envai çeşitte binlerce yılanın çevresini sarmış olduğunu fark etmiş. Yılanların hepsi kafalarını kaldırmış, gelen ışık huzmesine doğru bakıyorlarmış. Tahmasp'ta onların baktığı yöne doğru bakınca birden dona kalmış. Çünkü Tahmasp, bu zifiri karanlık mağaranın içinde hayatında gördüğü en güzel kadının yüzünü görmüş birden. Ona doğru daha dikkatli bakınca kadının belden aşağısının yılan olduğunu fark etmiş. Kadın ona doğru ilerliyormuş, tam karşısında durmuş, gülümseyerek elini ona doğru uzatmış. Ve demişki;
Korkma benden Tahmasp. Ben yılanlar ülkesinin kraliçesi Şahmeranım. Benden sana zarar gelmez. Ben dünya düzeni kurulmaya başladığı andan beri vardım. Krallığıma hoş geldin. Bundan böyle benim misafirimsin. Şimdi yat ve dinlen. Sonra seninle uzun uzun konuşuruz. Böyle deyip geldiği yoldan geri gitmiş. Tahmasp gördükleri karşısında yaşadığı dehşeti ve şaşkınlığı üzerinden atmaya çalışarak olduğu yerde kıvrılıp uyumuş.

Ertesi sabah uyandığında Şahmeranı karşısında mükellef bir sofranın başında otururken bulmuş. Tahmasp'ı kahvaltıya davet etmiş Şahmeran. O ise gözlerini şahmerandan alamıyormuş. Şahmeran'da ona bakıyormuş kendinden geçmiş bir halde.

Bak Tahmasp demiş. Ben insanlığın bütün tarihini biliyorum. istersen sana anlatayım deyip başlamış anlatmaya. Anlatmış, anlatmış, anlatmış günler boyu. Bu sohbetler sırasında Tahmasp ve Şahmeran arasında tarihin en soylu aşklarında birisi başlamış.

Gel zaman git zaman Şahmeranın anlatacağı bir şey kalmamış artık. Tahmasp'ta anasını ve yeryüzünü özlemeye başlamış. Bir gün dayanamamış ve düşüncesini Şahmeran'a da açmış. Sevdiğinin kendisinden sıkıldığını ve artık gitmek istediğini duyunca önceleri kesin bir dille reddetmiş Şahmeran. Ancak günler geçip Tahmasp'ın üzüntüsünden eriyip bittiğini görünce dayanamamış ve ona şöyle demiş:

-Ey Tahmasp beni iyi dinle, sözlerime iyi kulak ver. Biliyorum, gitmene izin verirsem sende bana ihanet edeceksin ve yerimi diğer insanlara söyleyeceksin. Ancak bu topraklarda aşklar ölümünedir. Seni çok sevdiğimden dolayı üzülmene dayanamıyorum. Bu sebeple gitmene izin veriyorum. Ancak bana bir söz vermeni istiyorum. Ne sebeple olursa olsun başka insanlarla beraber suya girme.

Tahmasp sevinçle Şahmerana sarılmış ve ona asla ihanet etmeyeceğine dair yeminler etmiş.

Tahmasp mağaradan çıktıktan sonra bir köye yerleşmiş ve marangozluk yapmaya başlamış. Arada sırada da gizlice mağaraya giderek Şahmeranı ziyaret ediyormuş. Ancak bu mutlu günler uzun sürmemiş.

Tahmasp'ın yaşadığı ülkenin kralı bir gün amansız bir hastalığın pençesine düşmüş. Ülkenin bütün hekimleri gelmiş ama kralın hastalığına çare olamamışlar. Kralın kötü kalpli bir veziri varmış. Vezir her seferinde krala hastalığının tek çaresinin Şahmeranda olduğunu söylüyormuş.

Onun etinden bir parça yemesinin kralın hastalığının dermanı olacağını kralın kafasına sokmuş. Kralda Şahmeranın bir an önce bulunmasını emretmiş. Bütün ülkede Şahmeran aranmış. Sonunda bilge bir adam bütün insanların gruplar halinde hamamlara ve nehirlere sokulmasını tavsiye etmiş böylece Şahmeranın yerini bilen varsa onu bulabileceklerini söylemiş. Vezirde ülkedeki herkesi hamamlara sokmaya başlamış. Askerler Tahmasp'ın yaşadığı köye de gelmişler ve herkesi toplayarak büyük bir hamama götürmüşler. Tahmasp Şahmerana verdiği sözü hatırlayarak önce gitmek istememiş. Ancak askerler onu zorla içeri sokmuşlar. Tahmasp hamama girdikten sonara herkesin gözünün üzerine dikildiğini fark etmiş. Kendisine bakınca bütün vücudunun yılanlarınki gibi pullarla kaplandığını fark etmiş. Askerler hemen Tahmasp'ı yakalayarak vezirin huzuruna getirmişler. Kötü kalpli vezirin amacı kralı iyileştirmek falan değilmiş. Şahmeranı yakalayıp dünyanın bütün sırlarına sahip olmak istiyormuş. Tahmasp'a günlerce işkence yaptıktan sonra Şahmeranın yerini söyletmiş. Askerler hemen gidip Tahmasp'ın söylediği yerde mağarayı bulmuşlar ve Şahmeranı oradan çıkarıp saraya getirmişler.

Şahmeran ve Tahmasp kralın huzurunda karşı karşıya gelmişler. Şahmeran üzüntülü ve utanç dolu Tahmasp'a dönmüş:
Ey sevdiğim, üzülme. Biliyorum ki sen bana kendi canın için ihanet etmedin ama bende sana dememiş miydim bu topraklarda aşklar ölümünedir diye. Bak şimdi anladın mı? Sen üzülme ne olur!
Tahmasp Şahmeranın bu sözleri karşısında daha da utanmış. Şahmeran sözlerine devam etmiş.
Şimdi size sırrımı vereceğim. Kim ki benim kuyruğumdan bir parça koparıp yerse O bütün dünyanın sırrına ve gizemine vakıf olacak. Her kim ki benim kafamdan bir parça koparıp yerse o da o anda öte dünyayı boylayacak.

Şahmeran daha sözlerini bitirmeden kötü kalpli vezir elinde kocaman kılıcı ile atılıp Şahmeranın bedenini iki parçaya ayırmış. Ve kuyruğundan bir parça koparmış Tahmasp'ta duyduğu acı ve utancın etkisi ile fırlayıp oracıkta ölmek için sevdiğinin, Şahmeranın kafasından bir parça ısırıvermiş. Kötü kalpli vezir kuyruktan kopardığı parçayı ağzına atar atmaz oracıkta can vermiş. Tahmasp'a ise hiçbir şey olmamış Şahmeran son anda yaptığı planı ile bütün bilgisinin sevdiğine geçmesine sebep olmuş. Ancak Tahmasp sevdiğini kaybetmenin acısına dayanamayarak kendisini dışarı atmış ve dağ bayır, ülke ülke dolaşmaya başlamış. O günden sonrada Lokman Hekim efsanesi almış başını yürümüş...
*
vasat bir zülfü livaneli filmi.
iran- anadolu kültürünün simgelerindendir.
Metin & kemal kahraman kardeşlerin son albümü, şahmeran'ın zazaca karşılığı (bkz: saémoru)
bazı kesimlerce şahmaran tabirinin,başkan-reis anlamında kullanıldığını görmekteyiz.
Çocukken psikolojimi alt üst eden ve kısa bir dönem klostrofobi sahibi olmamı sağlayan sinir bozucu film.
görsel
Yarı insan, yarı yılan, doğa üstü, efsaneleşmiş varlık.
Yılanların şahıdır.
iyilk ve şifayı temsil eder.
Antakya, Mersin ve Mardin yörelerinde yaşadığına inanılır. Çeşitli efsaneleri vardır.
Mardin'de hediyelik eşyacılarda tabak çanak tepsi fincan tablo örtü vesaire bi' dolu zerzevatın üzerinde işlemesini rahatlıkla görebileceğiniz figür/yılan.
yılana güvenmezsiniz ya hani, ne zaman sokacağı sokmayacağı belli olmaz.
arkanızı dönmezsiniz, korkarsınız.
yılan bu fıtratında sokmak var.
yılanın fıtratında sokmak var da insanın fıtratında yılanlığın ne işi var?

şahmeran diye bir varlık. dünyadaki bütün yılanların atası, anası, padişahı. (çoğu hikayede, efsanede öyküde dişidir kendisi. bizim millet dişi yılana bile hallenir diye korkulduğu için iç anadoluda filan erkek olarak tasvir edilebilir ama dişidir. kesin bilgi sinirlendirmeyin adamı.)

şahmaran belden altı yılan olan, belden üstü insan olan bir varlıktır. çoğu sırra vakıf olmakla beraber asıl ilmi tıp alanındadır. her hastalığı bilir ve her hastalığın tedavisinin hangi bitkide olduğuna vakıftır. ( böyle kelimeler kullanıyorum ki keko olduğum anlaşılmasın amk * yeşil nike seven kızlar eqlesin xD )

şimdi bazı hikayelerde camsab bazılarında lokman hekimdir şahmeran ile yolları kesişen. hayal gücünüze kalsın, ben küçükken kendimi koyardım yerine artık lokman hekimi koyuyorum. sizde istediğinizi koyun ben lokman hekim diye anlatacağım.

lokman hekim bir gün ormanda bir inilti duyar, iniltinin geldiği yere giderken karşısına çıkan yılanlardan korkmaz. gittiğinde altı yılan üstü kadın olan şahmeranı görür. hemen yanına gider yarasına bakar. onu sırtlanır, güvenir ona. evine götürüp iyi eder. yedirir içirir şerbet verir şerbetten tatlı sohbetini verir. can gelir şahmerana.
canın sebebi dostluk mu güven mi sohbet midir yoksa yemekle su mu derseniz bilemiyorum. hangisi daha çok can verir cana?

çok uzatıyorum yine farkındayım. geceleri böyle oluyor. anlatmak istiyorum deli gibi. aslında size şahmeran anlatıyorum ya yok, çok farklı şeyler söylüyorum da şahmeran gibi çıkıyor. nereden bileceksiniz lan fakirler.

şahmeran iyi olur, şahmeranı görenin sırtı pul pul olur ya lokman hekimin sırtı da pul pul olur. şahmeran ona o şahmerana güvenir. sözler verilir.
lokman hekim sırrı tutacak
şahmeran ise her hastalığın sırrını ona anlatacak.
şahmeran ilk defa güvenir insanoğluna.
öyle ya her gün bir bir kendisine saldırmayana saldırmayan çocuklarının başları ezilirken taşlarla, kuyruklarından tutulup fırlatılırken gururla nasıl güvensin insanoğluna?
bu kez güvenmiş.
lokman hekim olarak ün salarmış tüm ülkeye. bir gün hastalanan padişahı iyi etmekte lokmana düşmüş. amansız hastalığı. lokman şahmerana sormuş, nedir bu hastalığın çaresi?
şahmeran cevaplamış, benim etimi yemek/etimin kaynayan suyunu içmek!

verilen sözler tutulmak içindir, lokman sözünü tekrar edip ayrılmış kuyunun başından.
öyle ya vezirlerin sırtını göreceği tutmuş lokman hekimin. pul pul olan sırtını. konuşturup öğrenmişler kuyunun yerini.
kandırıp şahmeranı bir hamama getirmişler. şahmeran yılanlarına geri döneceğini söylemiş ama o hamama ölmeye gitmiş.

şahmeranı 3 parçaya bölmüşler. birinden zehir, birinden ilim, birinden şifa çıkacakmış. lokman hekim bir eli çabuklukla ilaçları hazırlarken şifayı padişaha, zehri vezire, ilmi kendine içirmiş.

ölümsüzlüğün sırrı lokman hekime böyle gelmiş iste.

efsane şöyle biter. yılanlar dünyanın son gününe kadar şahmeranı bekleyecekler.
son gün de geçince anlayacaklar şahmeranın insanoğlundan birine güvenmekle hata ettiğini.
insan oğluna güven olmayacağını ve yeryüzüne çıkacak hepsi saklandıkları yerden. ilk tarsus kızılmurattaki hamamı yok edecekler sonra bütün dünyayı.

şimdi size bir ton şey anlattım, yalandır doğrudur bilmem.
eczacılık sembolü dediğinizde ve tıp sembolü yazıp arattığınızda yılan içeren semboller çıkar. işte o yılanların şahmerandan geldiğine inanılır.
hikaye her bölgede farklı anlatılır bende kendime göre anlattım. tek bildiğimiz doğru 1 nokta var. modern tıbbın bile sembol yaptığı nokta.





görsel

https://i.hizliresim.com/mJmloy.jpg (tıp sembolü)

https://i.hizliresim.com/nJZPl1.jpg ( eczacılık sembolü )

http://www.imgim.com/54697130-256-k843137.jpg ( şahmeran )
Büyük yılan. Evet
folklorumuzun kilometre taşlarındandır. birbirinden güzel tasvirleri vardır.
efsaneye göre şahmeran her derde deva olabilecek, her hastalığı iyileştirebilecek bir yaratıktır. ama lokman hekim onu ormanda bulduğunda yaralı haldedir ve yardıma ihtiyacı vardır. lokman hekim onu sarayına taşır, tedavisine yardımcı olur. bunun karşılığında şahmeran tıp bilgisini onunla paylaşır. şahmeran’ın tıp bilgisine hakimiyeti o kadar fazladır ki günümüzde de kullanılan tıp sembolündeki yılanın şahmeran olduğu düşünülmektedir.

hakkında şöyle güzel bi yazı var göz atabilirsiniz: https://kulturveyasam.com...fsanesinin-8-ilginc-yonu/
şahmeran değil bu arada şahmaran olmalıdır.

mer adam, mar yılan demek, gerçi düşününce aralarında çokda bir fark yok kullanmaya devam edilebilir.
ŞAhmerdan.
(bkz: medusa)'nın bizde ki farklı bir versiyonu.
mitolojik yaratıklar arasında ilgimi çekendir.
Atiye dizisinde sıklıkla karşımıza çıkan bir anadolu mitidir.
ilginç hikayedir. O hamamı görmek isterim.