bugün

Birbirine geçmiş metal halkalardan oluşan dizi.
kadıköy barlar sokağının hem en ucuz birasını hem de en ucuz koltuklarını bulabileceğiniz bir rock bardır. az ötesinde masal evi vardır güzel de bir bahçesi vardır tavsiye olunur.
bir zamanlar eskilerinin içeri alınması yasaklanan ortamını ve tarzını değiştirmek için her daim denemeler yapılan, ama eskilerinin vefa örneği göstererekten hala gittiği barlar sokağı denilince Rock Pub Cafe den sonra akla gelen ikinci rock bar.
(bkz: mogami)*
(bkz: orta dünya ya bitişik oturanlar)
(bkz: rock cafe çalışanları)
kışın arabaların kaygan zeminde kaymaması için tekerleklere takılan aparat.
sanayinin vazgeçilmez parçalarından biri. imalatı oldukça titizlik gerektirmektedir.

zinciri oluşturan küçük parçaların her birine bakla adı verilir.
(bkz: atlı zincir)
kadife sokak'taki bar, kadıköy'de, 4'e kadar açık kalan yegane mekandır. diğerleri 1'de hemencecik kapanır. amma velakin, "john lennon'a ingiltere'de 'miserable happy shit' diyorlar" şeklinde zırvalayan keltoş dj'e katlanabilmek oldukça zordur. onun yerine, "ayda 3 milyar kazanıyorum," diye sallayan barmene takılıp daha keyifli zamanlar geçirmenizi tavsiye ederim.
gücü, en zayıf halkası kadar olan alet.
kadife sokak ta bulunan bir bar dır.gidildiğinde yaş sorunu yok değil mi diye sorulur.
saat dörde kadar zaman geçirmeye kalkıştıgınızda, olası polis kontrollerine ve zaman kaybına tahhamül etmeye çalışırken sinir krizi geçirmeniz, kimliğinizi polisten alıp size ulaştıran kahraman garsonun adınızı öğrenip bi daha ki serviste isminizle ve senli benli hitap etmesiyle dumur-u azam olmanız, gecenin sonlarına doğru, tv'de dönen kliptekiyle, kendini bi bok zanneden saat iki sonrası vardiyasındaki salak dj'in çaldıklarının, farklı şarkılar oldugunu anlamanız ve senkron sorununu gördüğünüzde kıçınızla gülüp eğlenmeniz muhtemel olan bar.. eleman eski müşteriyi kaçırmamak için basıyor iron madien kliplerini, fonda pump it, millet coşuyor.. * her daim süper mekan.. *
El ele kol kola hep birlikte, bir hedefe doğru kilitlenme halidir.
(bkz: Komşuyla gelen düğün bayram)
her şeyden önce zincir bar kadıköy'ün en tanınmış barlarından biridir. belki de birincidir. çok eskiden beri giden bir adam değilim. son bir senedir gidiyorum. ve en son gittiğimde de gayet hatunu yemeye gelen con con arkadaşlar vardı. hani rock bar falan biraz tırt kalmış. allahtan arkadan çalan şarkılar kendinizi rocker ortamda hissetmenizi sağlıyor. he o da dj'in tribine bağlı. zaman zaman alternatif şarkılarda çalıyor.

önemli bi ayrıntı efes dark 3.5 ytl. belkide zincir'in bu kadar cazip gelen noktası budur. hatta her masada birer ikişer efes dark görmek mümkün.

kısacası zincir artık biraz daha piyasaya çalışmakta. tabi ekonomik sebepleri firmları bu tür stratejilere itebilir. ki zincir'i de itmiştir. he ben neden bunu bu kadar abarttım. vallahi bilmiyorum.

(bkz: koy götüne rahvan gitsin)
an itibari ile birasını havasını tadmak istediğim, bardır.
yekpareliği en zayıf halkasının direnci kırılasıya kadardır.
hayvanların özgürlüğünü alan kenetlenmiş demir topluluğu.
şimdiki eylemcilerin kendilerini bir yere bağlamak için kullandıkları metal eşya.
" bir vakitler o zincirlere vurulmuş insanın
iç dünyası hep zincir şakırtılarıyla dolu. " *
Kadıköy'de barlar sokağındaki efsane bar. istanbul'dan kopsam da hala aile ziyareti için bile geldiğimde ilk gittiğim mekandır.
kadıköy'de bir başka bar. çalan müzikler iyi, koltuklar rahatsız olmasına rağmen bir şekilde sıcak, fiyatlar uygun, çalışanlar kibar, kediler şişman ve dost canlısı. daha ne olsun?
biraz mekanı dar işte, yerlerinde olsam biraz geliştirir büyütürdüm. mesela hemen karşısındaki kadife bar kendisinden sonra açılmasına rağmen daha büyük ve geniştir.
dil organına bağlanınca daha çok fantezik duran araçtır.
istanbul'a taşınalı 6 sene oldu. Olmuş. Vay be. Memleketim dediğim yerde bile ikamet sürem aralıksız 6.5 sene. Yakında, istanbulluyum, diyebileceğim. Yanı sıra, Kadıköy'ün eski tadı yok, da eklenebilir. Bence. Çünkü konar göçerliğim çocukluğumdan, kanımdan, sonra mesleğimden. Peki güzel kardeşim Zincir ne alaka? Hemen anlatayım güzel kardeşim.

Kadife Sokak'a ilk girişimi de, bu Zincir denen raklı metalli bara ilk gidişimi de dün gibi anımsıyorum. Çok sarhoştum ve ayılmam için bu mekana oturtuldum. Sokağa yüksek sandalye ve masa koymuşlar, oturup eğleniyorlar. Vay aq. E müzik? E barlar sokağı kendisi müzik. Eh, pek ala.

Takip eden yıllarda ziyadesiyle tek başıma ama büyük kalabalıklarla da bu bara gittim. Üç kez beni davet ettilerse üç yüz kez ben gittim. Kolundan kimi tuttuysam buraya getirdim. Sözlükteki gençlerden orta yaşlı abilerime kadar kim denk geldiyse. Öyle bir konfor buldum kendime. Üstelik de tutucu biriyim. Yeni yerler keşfedip oralarda rahat hissedebilmem hiç fark edilmese de çok uzun sürer.

Olağanüstü kaliteli, muhteşem içkilerin servis edildiği, çalışanların nezakette birbiriyle yarıştığı bir yer değil. Hatta, orta kattan inişten itibaren sidik kokar, alt kat deprem paranoyaklarına kalp krizi geçirtir, birine teşekkür etseniz küfür etmişsiniz gibi yüzünüze bakar. Fakat yazın içerisi hep hep püfür püfürdür:ohyes: bu yüzden yaz sıcaklarından buraya kaçabilirsiniz. Benim zaten ara ara sevdiğim bir şarkının çalması ve uygun fiyata bira içebilmek dışında bir kaygım olmadığından uzun uzun zaman geçirdim burada.

Hiç rahatsız edilmedim. O kadar çok tek başıma gittim ki inanılmaz, yapayalnız biri olduğumdan değil, müsait zamanlarım normal insanlara denk gelmediğinden. Barda oturdum, kitap okudum, müzik dinledim, buuu bir şey var bilardo gibi, turnuvalar falan, onları izledim. Hiçkimse rahatsız etmedi beni. Lan o kadar mı tipsizim :/ Neyse.

Uzun süredir gitmiyorum gerçi, hayatım oraya uzak bir yola kıvrıldı. Yine aynı devam ediyordur ama. Bazı raklı abiler, güzel kızlar, cumartesi akşam gümbür gümbür başlayıp sabaha karşı kıyasla sakinleşen müzikler...

Birkaç aylık rock&rolla maceram haricinde sadece buraya gittiğim için mekanlarda geçen güzel anlarımın % 90'ı buradan.

En alt katta Küçük Prens okuyup şarkılar yazışım, şiirler okuyuşum, barda oturup boşluğa bakarak var oluşumu sorgulayışım, kucaklanıp o daracık yerde havalara uçuruluşum...

Uzatmayı seviyorum ama kısa keseyim, raklı metalli müzik seviyor ve hayattan, insanlardan çok da bir şey beklemiyor, kendi eğlencenizi yanınızda getiriyorsanız illa ki gitmeniz gereken bir yer. Yaz akşamları kapı önünde yer bulup da oturabilirseniz gelen geçene bakarak sabahı bulabilirsiniz. Vallahi çok özledik. Gidemeyiz ama olsun.
"Artık bilmediğin, gelip geçmediğin, hiç görmediğin bir yerdeyim; sensiz.

Artık bakmadığın, beni duymadığın, ıssız sormadığın bir yerdeyim; sensiz.

Umudum yok
Umudum yok
Umut riya, gerçek zaman
Peşimde koşturan teselli yok, telafi yok.

Hayat rüya, her şey yalan
Yaklaşınca zaman;
Dayanabilir mi sence sonlara?
Yenebilir mi onları?
Bozabilir mi kahpe yazıyı?

Kalbim, kalbim

Tutunabilir mi sence tanrıya?
Geçebilir mi bu acı?
Kırabilir mi bu kahrı zinciri?

Kalbim, kalbim."
cem adrian

https://open.spotify.com/...si=YDQ0EBegQqSa45D93JFuhQ