bugün

hakettiği gibi ölen korkak zavallı kokuşmuş monarşik osmanlı kralı.

adam olan milletinin başına geçer. atasından miras toprağı son damlasına kadar savunur.

zat işgalci ingiliz gemisine binecek kadar . neyse ölmüş adam . allah bildiği gibi etsin.
ertuğrul diriliş

vahdettin domalış...
Vahdedin veya vahdedirdin gibi isme sahip son padişah. Son padişaha da böyle kederli bir isim yakışırdı. Cihangir falan olsa adı absürd olurdu. Sanki adını koyan bu tahta çıkana kadar devlet dağılır deyip de koymuş.
ingiliz gemisine etekle bindiği söylenen emekli padişah.
Sadece vatana değil islam dinine de ihanet eden son osmanlı padişahıdır.
işgal yıllarında TAKSiM CAMii’Ni FRANSIZLARA SATmıştır.

--spoiler--
Bu konudaki belgeleri ortaya çıkaran Atilla Oral’ın ifadeleriyle; “Vahdettin, atalarının emanetine sahip çıkmak isteyen bir padişah değildi. Eğer böyle biri olsaydı ilk önce kültür miraslarına, ata yadigarlarına sahip çıkması gerekirdi. Oysa bunlara sahip çıkmak amacıyla hiçbir çaba göstermedi. Aksine hayırsız mirasyediler gibi ne var ne yoksa satıp savurdu. Camileri, türbeleri, mezarları dahi sattırdı. Mimar Sinan eserlerini yıktırdı. işgal yıllarında Vahdettin’in hissizliği ve acımasızlığı sonucu kültür ve sanat varlıklarımız büyük zarar gördü.
--spoiler--

--spoiler--
Sonuçta Taksim Camisi, Padişah Vahdettin’in emriyle ve 7000 lira bedelle Fransız sermayeli “istanbul Emlak Şirket-i Osmaniyesi”ne satılmıştır. Cami satışına halkın tepki duyacağı düşüncesiyle ahalisinin tamamı Müslüman olan Safra Köy’de bir cami inşasına karar verilmiştir. Ancak o dönemde böyle bir cami yapılmamıştır. Bakırköy’deki Safra Köy Camii bölge halkının topladığı paralarla ancak 1957 yılında yapılmıştır.[5]Ayrıca Vahdettin’in bu onur kırıcı satış sözleşmesi dönemin resmi gazetesi Takvim-i Vekayi’de de yayımlanmayarak adeta halktan gizlenmiştir. [6]

Bu apaçık gerçeğe rağmen saltanat sevicisi Cumhuriyet düşmanları “Taksim Camisi’ni ismet inönü yıktı!” yalanını söylemişlerdir. Örneğin, Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Taksim Camisi’ni, 1940 yılında ismet inönü’nün yıktırdığını iddia etmiştir.[7] Tekrar hatırlatayım: Taksim Camisi, hain Vahdettin tarafından, üstelik Türk ordularının 30 Ağustos 1922 tarihli Büyük Zafer’inden (Büyük Tarruz)’dan tam yedi gün önce 23 Ağustos 1922’de Fransızlara satılmıştır. O tarihte ismet Paşa, Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Anadolu’da Haçlı emperyalizmine karşı savaşmaktadır. Fransızlar da camiyi cami olmaktan çıkarmıştır.
--spoiler--
Kaynak: http://odatv.com/mob_n2.p...amileri-satti--0302141200
Atatürk'ü Müfettişlik bahanesiyle Samsun'a görevlendirip bugün kutlanılan Milli mücadelenin ilk adımına vesile olan padişahımızdır.

Raviler der ki ; Osmanlı Padişahları arasında içkicisi gelmiştir, delisi gelmiştir , yanlış karar vereni gelmiştir ama asla haini gelmemiştir.

Milli Mücadelede emeği geçen diğer tüm vatansever şehit ve ülke sevdalılarıyla beraber ruhları şad olsun.
vatan haini olduğundan, ahmaklar ve cumhuriyet düşmanları hariç, her tarih bilen vicdanı hür irfanı hür insanların bildiği ve emin olduğu padişah taslağıdır.

hain olmasaydı milli mücadeleyi hikayelerdeki gibi değil, bizzat kendisi anadolu'ya geçerek başlatır, ülkesini ve tebasını düşman işgalinden kurtarıp padişahlığı gerçekten hak ederdi.
istanbul'u ingilizlere teslim eden, ıstanbul'dan ingiliz gemisiyle ayrılan, 7 sulalesiyle beraber ingilizlerin sağladığı imkanlarla yaşayan son osmanlı padişahı.

biri lüks içerisinde ıngiliz gemisiyle vatanı terk etti, diğeri dandik bir vapurla vatanın kalbine gitti ve mucadeleyit başlattı. ikisini kıyaslamayı geç, adlarını aynı cümle içerisinde bile kullanmak abestir.
görsel Sultan Vahîdeddin Hân, istanbul'dan ayrılmadan önce,devletin bekâsı için dua ederken(1922).
Yahu adam ingilizlerle beraber gidiyor. Halen hain değildi diyorsunuz.

Ne yapmaya gitti bu adam ingilizler ile. Ayriyeten bahaneyle gönderdiyse mustafa kemal'i. Neden öldürme kararı çıkarttırıyor.

Kazım karabekir atamıza saygısından idam kararını uygulamayıp sarılmıştır.
Okuyup araştırılmadan hakkında bolca atıp tutulan son osmanlı padişahı.
https://www.facebook.com/...e/videos/698895456942612/

görüntülerde ingilizlere istanbulun temsili anahtarını temsil eden utancımızdır.
Nil karaibrahimgilin nil fm albümündeki bir parçadır modern türk cazının örneklerindendir.

(bkz: sultan vahideddin)
Abdülhamid hanın tırnağı etmeyen adam.
yukardaki yazar arkadaşın etnrysine binaen tamamen hatalı bir fotoyu paylaşmış o da bu
http://galeri.uludagsozluk.com/r/vahdettin-1170036/

Bi kere kitabın ismi Şambaba değil Şahbaba ikincisi kitapta öyle bir şey yok.bakınız kitabın yazarı kaynak gösterdikleri murat bardakçı ne diyor http://www.haberturk.com/...rdakci/1239996-reddimiras

--spoiler--

Twitter, Facebook, Instagram vesaire kullanmadığım için bilmiyordum, arkadaşlar sosyal medyada günlerdir benim “Şahbaba”da geçen ve Sultan Vahideddin’e ait olduğu söylenen bir metnin dolaştığını haber verdiler...
Bulup okudum: “Türkler dini, soyu, sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsüdür” diye bir cümle! Bu sözler güya Sultan Vahideddin’e aitmiş, Mısır’da yayınlanan El Ahram Gazetesi’ne 16 Nisan 1923’te verdiği mülâkatta sarfetmiş, ben de alıp “Şambaba”da -dikkat buyurun, “Şahbaba”yı “Şambaba” yapmışlar- yayınlamışım!
Sözü uzatmadan söyleyeyim: Şahbaba’da değil aynen, böyle bir edepsizliği ima eden yahut uzaktan-yakından da olsa çağrıştıran tek bir ifade bile yoktur! Bu sözleri bana ve kitabıma atfederek internete koyan her kimse ya bir tarafından uydurmuş, bir ihtimal kendi kanaatini yazmış, belki de Şahbaba’da okuduğu ama anlamadığı bambaşka bir bahisle karıştırmış ve zaten cühelâ sürüsünün önde geleni olduğu için böyle gevelemiş demektir!
KONTROLE NE GEREK VAR?
Sultan Vahideddin’e isnad edilip benim tarafımdan yayınlandığı iddiasında bulunulan bu cümlenin kitabımda yeralmamasını bir tarafa bırakın, gösterilen kaynak bile şinanay! Vahideddin’in El Ahram Gazetesi’ne değil 16 Nisan 1923’te, bir başka gün bile verdiği bir demeç yoktur. Zira, El Ahram’ın Mısır’da o senelerde tahtta bulunan ve Sultan Vahideddin’in sürgün günlerinde umreye gidişi sırasında iskenderiye’de birkaç gün dinlenmesine bile izin vermemek için elinden geleni yapmış olan Kral Fuad’ın politikasına ters düşecek böyle bir harekette bulunmasının, yani sabık padişah ile mülâkat yapmasının imkânı ve ihtimali de mevcut değildir.
Sözünü ettiğim edepsizce palavrayı ortaya atan her kim ise kafası öylesine karışık ki, hem vârolmayan ifadeler uyduruyor, hem de bir başka yayının kaynağını uydurduğu bu sözlerin kaynağı imiş gibi gösteriyor...
Anlatayım: El Ahram’ın 16 Nisan 1923’teki nüshasında Sultan Vahideddin ile alâkalı bir yazı çıkmıştır, gazete tahtsız hükümdarın Mekke’de yayınlamış olduğu bildirinin bir kısmını, yani tamamını değil bazı bölümlerini sayfalarına almıştır ama “mülâkat” değil, “bir başka metnin nakli” olan bu yazıda da öyle soyumuza sopumuza lâf eden ibareler geçmez, zaten bildirinin konusu da bambaşkadır!
Ve hem metni hem de kaynağı tamamen uydurma olan mâlûm ifadeler internette günlerdir dolaşıp duruyor! Bu sözlerin doğruluğunu kontrole, en azından yayınlandığı iddia edilen kaynağa bakma

--spoiler--

edit:imla
çok zor bir dönemde başa geçmiş, elinden ne geliyorsa onu yapmaya çalışmıştır.

aynı erdoğan ın elinden ne geliyorsa vatanı, milleti için yapması gibi.

http://www.youtube.com/watch?v=2scOwvDhRTk
Ulan burda bir de kaynak olarak murat bardakçı kitabı gösterilmiş ya ona üzülüyorum.
(bkz: vahdettin in taksim camii ni fransızlar a satması)
korkak ve de haindir.

cahil yobaz tayfasının çoğunun bilmediği bazı gerçekler şurada ifade edilmiştir:

(bkz: vahdettin in vatan haini olduğunun kanıtları)
kesinlikle padişah tipi bulunmayan adamdır. sanki böyle mahallenin yaşlı terzisi ya da sokak arkadaşınızın karayollarından emekli babası gibi bir tipi var ama kesinlikle yönetici-padişah tipi falan yok.
vatan haini olan bir padişah/çakma.
ülkesini bırakıp kaçıp giden bir insan.
ne yazsak boş.
Osmanlı ya en çok zarar vermiş padişah. Atatürk ve silah arkadaşlarını yok etmek istemiştir.
yaşasa sneijder'ı sol açık oynatırdı.