bugün

mersin in şirin bir ilçesi.trafiğe kapalı küçük bir çarşısı var ve burada bulunan 2-3 büyük fabrika satış mağazalarından alış-veriş yapılabilir.trenle mersin merkezden 15,adana merkezden 20 dakika uzaklıktadır.şahmeranın şehridir.
adana ve mersinin arasında sıkışıp kalmasından dolayı çok fazla gelişememiş ama nüfus itibariyle türkiyedeki 65 ilden daha büyük olan ilçe. *
limon bahçelerinin süslediği, Eshab-ı Kehf'in mistikleştirdiği, şelalesinin serinlettiği, NUSRAT Mayın Gemisi'nin efsaneleştirdiği sıcak içel ilçesi.
eski ismi terasus tur.
Kuruluşu 8000 yıl öncelerine Yeni Taş Çağı'na dayanan Tarsus'un, adını Kent Tanrısı Sandon'dan (Baal Tarz) aldığı bilinmektedir.

Tarsus'un ismi ve kuruluşu hakkında, mitolojilerde ve eski yazarların anlatımlarında çeşitli bilgiler vardır. Bunların hemen hepsi Roma Çağları'nda, özellikle Ağustos döneminde ortaya çıkmıştır ve hiçbiri tarihi bir gerçek olarak kabul edilemez.

Mitolojiye göre, Antik Çağlar'da Tarsus Çayı'na, Kilikya'nın yerli halkı Cydnos adını vermiştir. Cydnos, mitolojide nehir tanrısına verilen isimdir. Azra Erhat, Cydnos için şöyle yazar:"Kilikya'da bugün Tarsus Çayı diye bilinen ırmağın tanrısı. Ana tarafından lapetos'un torunu sayılır. Cydnos'un Parthenios adlı bir oğlu olduğu ve Cydnos Irmağı’nın denize döküldüğü yerde bir kent kurup ona Parthenia demiştir. Burası da bugünkü Tarsus'dur."

Mitolojideki Pegasus (kanatlı uçan at) yada Bellerofontes, Kilikya ovasında yolunu şaşırmış ve Tarsus’un bulunduğu yerde ayağı sakatlanmış olduğundan kente Latince ayak tabanı anlamına gelen Tarsos adı verilmiştir.

Diğer bir efsaneye göre kentin kurucusu eski Kilikya Tanrısı Sandon ile bir tuttukları Herakles'dir. Herakles'in resimleri MÖ 4. yüzyıla ait Tarsus sikkeleri üzerinde bulunmaktadır.

Antik gezgin ve coğrafyacı Strabon, "Coğrafya" kitabında kentin kuruluşuyla ilgili olarak:"Tarsos'a gelince o, bir ovada uzanır. lo'yu araştırmak üzere Triptolemosla birlikte dolaşan Argoslular tarafından kurulmuştur." şeklinde bir bilgi verir.
Bir efsaneye göre, bu kentin kurucusu Perseus'dur. Mitolojinin kahramanlarından biri olan Perseus, Hitit döneminde Andrasos olarak bilinen bir köyün yerinde Tarsus kentini kurmuştur.
Diğer bir efsaneye göre Tarsus, Tarım Tanrıçası Demeter'in oğlu Triptolemos tarafından kurulmuştur. Antik Çağ'da Tarsus önemli bir tarım merkeziydi ve bu özelliği antik Tarsus sikkelerinde betimlenmiştir.
Tarsus adı ve kentin Kilikya Kralı Syennessis'in yönetim merkezi olduğu, ilk defa MÖ 401 yılında Ksenephon'un "Anabasis" kitabında belirtilmektedir. MÖ 5. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Tarsus’a ait sikkeler üzerinde, kentin ismi gerek Aramice ve gerekse Grekçe yazı ile Tarz ve Terzi şekillerinde görülmektedir. Tarsus'un bu şekilde bilinen adına çok daha önceleri Asur kaynaklarında rastlanılmaktadır. Asur kaynaklarında, önce Kilikya'nın merkezi olarak bildirilen Tarsus, Asur Kralı 3. Salmannassar (MÖ 859-825) ve Sanherib'e (MÖ 704-681 ) ait belgelerde Tarzi şeklinde anlatılmaktadır.
Gözlükule Höyüğü'nde yapılan kazılar, bu yörede ilk yerleşmenin Yeni Taş Çağı dönemiyle başladığı ve Orta Tunç Çağı'na değin kesintisiz sürdüğünü ortaya koymuştur. Bir süre Asur egemenliğinde kalan yöre, daha sonra Persler'in, MÖ 333'te ise Alexander'in (iskender) yönetimine geçmişti. MÖ66'da Kilikya bir Roma vilayeti olunca, Tarsus'da buranın merkezi durumuna getirilmiştir. Kent, önceleri Tarsos adıyla anılmış, sonradan bu ad Latince'de Tarsus olmuş ve zamanımıza kadar gelmiştic63Tde Araplar'ın üstünlüğünü kabul eden Tarsus, daha sonra Bizanslılar ve Araplar arasında sürekli el değiştirdi. 965'de Bizanslıların, 1082'de Selçuklular'ın, 109Tde Haçlılar'ın eline geçen Tarsus,1516'da Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı imparatorluğu zamanında Adana'ya bağlı olan Tarsus, 1832 yılında Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın oğlu ibrahim Paşa kontrolüne geçer. 1839 yılında tekrar Osmanlı imparatorluğu’na katılan Tarsus, yeniden Adana vilayetinin kazası olur ve 1933 yılında içel’e bağlanır.
Tarsus bu dönemde büyük bir gelişme gösterdi. Tarım ve ticaretin yanı sıra, Cydons'un yatağı taranarak büyük gemilerin bu akarsuda sefer yapmalarının sağlanmasıyla, Doğu Akdeniz, deniz ve karayollarının birleştiği büyük bir ticaret ve kültür merkezi haline geldi. Strabon, Tarsus'daki kültür yaşamı hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler vermektedir. Strabon, birçok filozof, dil bilgini ve şairlerin Tarsus'da yaşadığını, onların kültür hayatına olan etkilerini, her konuda büyük bir gelişme içindeki Tarsus'un bir bilim ve üniversite kenti olduğunu, halkın felsefeye ve diğer bilim dallarına büyük ilgi gösterdiğini ve bunları öğrenmeye istekli olduklarını; Tarsus'un bu konuda iskenderiye ve Atina'yı geçtiğini yazmaktadır. Strabon'dan, Tarsus'da eğitim görenlerin yerli halktan olduğunu ve yabancıların nadir olarak geldiğini, eğitimini bitirenlerin bir kısmının yabancı ülkelere giderek orada eğitimlerine devam ettiklerini öğreniyoruz. Ayrıca Tarsus'da stoik filozoflardan Antipator, Arhedemos, Nestor, Athenedoros kentleri dolaşarak okul açan Phutiades ve Diogenes, edebiyatçılardan Artemidoros ve Diodoros, Dionysides'in yaşadığını yazar. Strabon Tarsus hakkında verdiği bilgilerin sonunda Roma kenti, Tarsuslu alimleri iyi ispat edebilir; çünkü, Roma gerek Tarsus'dan gerek iskenderiye’den gelen bu gibi alimlerle dolu olduğunu belirtir. Bu bilgilerden Tarsus'un ticaret kenti özelliği yanında kültür ve üniversiteler kenti de olduğunu ayrıntıları ile öğreniyoruz.
Tarsus'da Antonius döneminde antik bilim adamlarının yazdıkları büyük kitaplar toplanarak,200.000 ciltlik, dünyada eşi bulunmayan bir kütüphane oluşturulmuştur. Tarsus'daki üniversitede, Atina ve iskenderiye üniversitelerinden daha da ünlü idi. Tarsus'da bulunan yazılı kitabelerde, buranın özgür bir kent olduğu yazılıdır Tarsus'un özgür kurumlarından, St. Paulus ve birçok filozoflar faydalanmışlardır. Kozmopolit bir kent olan Tarsus, Roma yasalarına göre yönetilmiştir.

Hristiyanlar'ın en önemli Havarileri'nden St. Paulus'un doğum yeri olması, bir haç kenti özelliği taşımasıyla, bu dinin yayılmasında önemli bir yere sahiptir

Orta Çağ ve Yeni Çağlar'da islam ve Türk kültürünün yoğunlaştığı bir bilim merkezi olarak, yüzyıllar boyu varlığını sürdürmüş; özellikle 19. yüzyılda bölgenin en gelişmiş ticaret ve tarım merkezi olmuştur. Ancak bu yüzyıldan itibaren alüvyonal dolgu nedeniyle limanının işlevini yitirmesi, sığ akarsu ve Aynaz (Rhegma) gölünün büyük tonajlı gemilerin giriş ve çıkışına elverişli olmaması nedeniyle, Adana ve Mersin gibi hızla gelişen iki büyük metropolün orta yerinde, bu iki kent sistemi içinde yer almıştır. Mersin limanına yakınlığı, kara ve demiryolları kavşağı üzerinde yer almasıyla; günümüzde de tarım, ticaret ve tekstil sanayinde, Mersin'in gelişmiş en büyük ilçesidir.

(bkz: tarihi tarsus evleri)
(bkz: tarsus idmanyurdu)
(bkz: tarsus amerikan koleji)
(bkz: tarsus şelalesi)
(bkz: ashab-i keyf)
Dünyanın en eski uygarlıkları bu şehir üzerinde kurulmuştur. Hristiyanlar için kutsal sayılan St. Paul kilisesi burada bulunmaktadır.Müslümanlar için kutsal bir yer olan eshab-ı kehf dağı ve haz. danyal peygamberin kabri aynı şehirde yer alır.Bina yapımı için gerekli olan temel atım çalışmalarında kazılarda antik kent kalıntılarına, yollara, kanalizasyonlara (dünyanın ilk kanalizasyonunun tarsus'ta yapıldığı bilinmektedir) ve tarihi eserlere rastlanması sonucu iş hanı olması gereken alanlar şu an arkeolojik çalışmalara ev sahipliği yapmaktadır.Caesar ve Kleopatra'nın sürekli buluştukları bilinen Kleopatra Kapısı da bu ilçemizdir.Türkiye'de üzüm ilk olarak tarsus'ta yetişmektedir.Tarsus Beyazı adı verilen adından da anlaşılabileceği gibi sadece tarsus'ta yetişen üzüm dünyanın birçok ülkesine ihraç edilmektedir.ayrıca ilk şeker fabrikası Tarsus'ta kurulmuştur.
bizim deyimimizle smallville. gece hayatı ortalama 19:00 da sona eren bu şehirde birçok garip olay olmaktadır. bu olayların kökeni m.ö bilmem kaçıncı yüzyıla kadar gider.ancak kripton la bir ilgisi yok.
3 dönem üst üste seçilmiş bir belediye başkanına sahiptir. 10 yıl önceki tarsusla şimdiki tarsus hiç birbirine benzememektedir. neredeyse tüm yolları parke taşlarla kaplıdır. yazları yaşanmaz, dayanılamaz sıcağı vardır, bu yüzden yerli halkı genellikle ya denize ya da yaylalara göçer. nüfusu itibariyle birçok ili geride bırakmıştır. yaşanılası bir şehirdir. denize 30 dk uzaktadır. geceleri pek fazla eğlence yeri olmayan tarsus, bu eksiğini mersin'e olan yakınlığıyla bir nebze de olsa giderebilmektedir.
ayrica buyuk general marcus antonius 'a da ev sahipligi yapmis ilcemizdir.
latince 'ayak bilegi' manasina gelen kucuk, sirin cografya. uzaktayken cok ozlenen, icinde bulunuldugu an itibariyle defolup uzaklasilmak istenen ilce. insanlarinin cesitli gezmek, gormek, eglenmek vs. ihtiyaclarini karsilamak amaciyla el mahkum mersin ya da adanaya gitmek mecburiyetinde oldugu, ama herseye ragmen yasanasi yer.
saat 8 oldu mu otobus bulamayacaginiz yer.
geceleri otogara giderken hafif yavaşladığınız zaman çevrede bulunan arabanıza şerefsizlerin saldırısına uğrayabileceğiniz yer.
otobüs otogarına "taşti" ismini vererek kahkahalarla gülmeme neden olan ilçe.
ilginç bir şehirimsi. insanlarının il olamadıkları için mersin ve adana'ya küfrettikleri yer. hemen her kavşağında havuz bulunan bütün bulvarlarında turunç yetiştirilen belediyesi hizmetkar ve bir fakülte ve bir meslek yüksek okuluna sahip yer. içindeyken biran önce uzaklaşmaya çalışılan ama uzak kalınca da özlenen insanın az zamanda memleketi olarak benimsiyebileceği fakat yerleşik halkın büyük kısmının çağın çok gerisinde kalmış oldugu* gece klübü gibi şeylerin iş yapamayıp derhal kapandığı alışveriş için yakın illere başvurulması gereken yer. bu saydıklarım herşeye rağmen onu sevmediğimi göstermez. sevilesi bi şehrimsidir.
Anadolu selcuklulari'nin ilk hukumdari sayilan Suleymansah tarafindan 1082 yilinda fethedilmistir. Maalesef suleymansah'in bir heykeli bile mevcut degilken isa'nin 12 havarisinden biri olan paulus'un icinde ne menem basilleri oldugu bilinmeyen kuyusu, kaldigi rivayet edilen evi ve kendi adini tasiyan kilisesi bulnur bu ilcede. bu ulkeyi ataturk'un ucmaga varmasindan sonra idare edenlerde biraz milli suur, biraz Turkluk bilnci olsaydi aslinda bir yahudi olan paulus'un kuyusunu degil suleymansah'in anitini dikerlerdi tarsus'a ve hatta bu ilcenin ismini degistirip Turkce bir isim koyarlardi. Nasil ki kesisdag uludag olduysa, nasilki ayastafenos, yesilkoy olduysa oyle yaparlardi.
mhp iktidarının 3. dönemini sürdüğü altyapısı berbat, sıcak ve tozlu ilçedir. eskisi kadar küçük değildir. dışardan göç almaktadır. gençliğimi yemiştir.
*
şelalesinde ayakkabıları çıkartıp buz gibi suya ayağınızı sokarak rahatlayabileceğiniz yer. böyle bir güzelliği vardır. fakat bunla alakasız olarak ve aklımda en çok yer edeni ise; sınav dönemlerinde sınava yetişmek isterseniz araba bulmanızın zor olması. sınava geç kalmayı bırak hiç gir(e)miyorsunuz bile.
ayrıca sokaklarında dolaşırken de eğer biraz farklıysan dönüp dönüp bakar, yerli halkı.
bir diğer eski ismi de ersus olarak bilinir.
(bkz: saint paul kuyusu)
(bkz: kırkkaşık çarşısı)
(bkz: seher vakti)
Salgam Mersinin içecegi olarak bilinir Tarsusta Mersinin ilçesidir fakat en iyi,en hakiki salgamı tarsusta bulabilirsiniz.
Şelalenin ordaki restoranlardan birinde yemek yemekte ayrı bir keyiftir.
gitgide güzelleşen, kıymeti daha da fazla anlaşılan memleketim... tarihi bir parkı vardır-tarsus parkı- annenizle babanızın gençlik yıllarında gezip dolaştığı, oturduğu yerlere siz de oturursunuz. neredeyse her 200 metrede bir hayrat görebilirsiniz. yazın çekilmez sıcağını biraz da olsun alır götürür. şebeke suyu içebileceğiniz ender yerlerdendir. aslında tam bir öğrenci şehri olabilecek kapasiteye sahiptir. bir öğle yemeğini hem de salatası, ayranı, biberi, pişmiş domatesi, biberi içinde sadece 3-4 ytlye yiyebilirsiniz. fakat yakın zaman içinde mecliste alınan şahane bir kararla bu güzelliklerin önüne geçilecektir. tarsus'un orta yerine adana ve mersin'in çöp toplama merkezi kurulacak... tarsus halkının onlarca kez protesto mitingleri yapması hiç de işe yaramış görünmüyor. bakalım rant için daha ne güzelliklerimiz yok edilecek?
Bir çok tarihi mekanı bulunan, içinde 3 anadolu bir tane de öğretmen lisesi bulunduran ve benim de içinde yaşadığım çok büyük bir ilçe.
türkiye' nin en büyük ilçelerinden biri. yamulmuyorsam 30 küsür ilimizden de büyüktür. 5 sene önce kurulan tarsus teknik eğitim fakültesi ile daha da büyümüştür. öğrenci ile iç içe, sevecen esnaflara sahiptir. oldukça fazla sayıda tarihi esere sahiptir. barındırdığı st.paul kuyusu vatikan tarafından hac yeri olarak belirlenmesi ile turistik bir potansiyeldir. diğer tarihi yerleri için;
(bkz: tarsus un tarihi yerleri)
yaz ayları çekilmez olan ilçe.
türkçe yi koruma kapsamında ingilizce olan dükkan isimlerini türkçeleştirme gibi büyük ve saygın bir adım atan ilçemizdir.
saloon lion--->salon efe' li gibi...
buram buram latince kokan, karizmatik bir isme sahip şehirdir.