bugün

anlamını bildiğini sanan cahillerin kürtlere yakıştırmadığı kelimelerden. dünyaya bakışı çerçevesi demiş ya #12210074 no'lu entry işte bu cahil zevatların ne denli bir dar bir çerçevesi olduğunu da gösteren kavramdır. iflası fenadır ayrıca.
insanların başkalarını anlamada kullandıkları gözlük , zihinsel güç.
--spoiler--
önemli bir toplantıda cep telefonuyla bağıra bağıra konuşan bir kişi garibinize gidiyorsa, paradigmanızı değiştirmeden onu değerlendirdiğiniz için, siz yanılıyorsunuzdur.

örneğin; trende giderken, bir baba, 3 evladıyla oturup, sürekli ağlayan çocuklarına hiç, susun, demeden yolculuğa devam ettiğinde ; siz ona ne gamsız adam, diyebilirsiniz. ama sorsanız, belki de onlar hastaneden geliyorlardır ve bir saat önce çocukların anneleri ölmüştür ve eve dönüyorlardır.

prof.covey’in konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan 2 kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görerek, çok öfkelenmiş ve oğlumu küçümsüyorlar diyerek te çok üzülmüş. yemek molasında oğluna, şunların kafasına çantamı indiresim geliyor, demiş. oğlu; “anne o adam finlandiyalı, burada simultane tercüme yok, mecburen tercümanı yanına oturttuk” demiş.

havaalanında aktarma yapmak isteyen yaşlı bir hanım, uçağının 2 saat gecikmeli olduğunu öğrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna geçmiş. yanındaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu bırakarak, okumaya dalmış. bir ara bakmış ki, yanındaki koltuğu oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini açıyor ve yemeye başlıyor. kurabiyelerin kendisine ait olduğunu hissettirmek isteyen kadın, adama dik dik bakmış. hatta canı o an istemediği halde, kutudan bir kurabiyeyi ağzına atmış. her halde kurabiyelerin sahibinin kim olduğunu artık anlamıştır diye düşünürken, adam bir tane daha ağzına atmaz mı? hemen kadın da bir tane daha atmış ve bir yarışma başlamış, adam bir tane, kadın bir tane. sonuçta kutuda tek kurabiye kalmış, adam onu hızlıca kaparak ortadan bölmüş ve gülerek kadına ikram etmiş. o sırada, kadının uçağının alana indiği anonsu duyulmuş ve işlemler için kadın bankoya gitmiş. pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, ne görsün ; kendi kurabiye paketi, hiç açılmamış olarak çantasında durmuyor mu?
meğer, bunca zamandır adamın kurabiyesini yiyormuş. tabii çok utanmış ama, artık iş işten çoktan geçmiş.

başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz.

covey bu örnekleri ; “aynı enformasyona farklı bakış, bizim davranışlarımızı belirler” diye özetliyor. buradan yola çıkarak çözemediğimiz sorunlar için, paradigma (zihin haritası) değiştirmenin gereğini vurguluyor ve einstein’in bir sözünü anımsatıyor:

karşılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz.
çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi, “sorunların içinde kaybolmak” yerine, paradigma değiştirmeyi başarıp, sorunlara farklı biçimde yaklaşabilenler, o sorunu asma şansını da yakalıyorlar. zaten sorunlarımızı dostlarımızla paylaşmamızın nedenlerinden biri de, farklı bir bakışın, bize farklı davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir?

çözümsüz gibi gördüğünüz sorunlar konusunda paradi̇gma değiştirmenin önemi çok büyüktür. aslında hayatımızı, başarımızı, mutluluğumuzu belirleyen bizim kendi davranışlarımızdır. başımıza gelen her şeyle onlara verdiğimiz tepki ve yanıt arasında geniş bir hareket alanı vardır…”
--spoiler--
edirnedeki bir kitap evi.
pragmatikliye benzeyen kökü tahminimce aynı olan sözcüktür.
pragmatiklik faydacılık demektir, sofistlere dahil bir felsefik terimdir.
Yunanca paradeigma kelimesinden gelir.

Paradigma, bireyin iç ve dış dünyasını (kendisini ve etrafını) yorumlama, algılama ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgütlü ve dinamik düşünsel sistem, düzenektir.
her entrsinde kalitesini belli eden yazardır. 2 aydır entry girmemiş üzüldüm açıkçası...
(bkz: geleneksel sex paradigması)
(#1413551) ve (#1281128) kodlu entry'lerindeki 7 farkı açıklaması gereken yazar.

birinde ebu cehil'i savunup hz. peygamber'in kendi ashabını katlettiğini ve katil olduğunu savunurken, ötekisinde rahmet nebisi, şöyle affedici, böyle mağfiretli diye yermenin sahibi olmak nasıl bir tezatlık ?

belkide sözlük şifresi bir hafızın elinde, peki diğeri kim ?

ya da olumsuz entry'i yazdığında müslüman değildi, sonradan müslüman oldu ?

bence hiç biri değil. hiç iyimser olamayacağım.

bu tribünlere oynamaktır, karma delisi olmanın, insanların iyi niyetini suistimal etmenin bir kanıtıdır.
bir nevi zihinsel haritadır. çevremize bakmak ve algılamak adına değişimler sunar. işletmelerde, yönetici olmak isteyen ya da olan kişiler çevrelerine egemen olan bu paradigmadan etkilenirler.

çevre algılamasında bir gözlük olarak tanımlasak yanlış olmaz.
fikret başkaya'nın, iflasını anlattığı bir kitabı olan kelimedir paradigma.
içinde bulunulan ve çoğunluk tarafından kabul görüp, içinde bulunan herkese tek gerçek ve doğru o anki düzenmiş gibi gelen sisteme "o zamanın paradigması" denir.
http://www.youtube.com/watch?v=R4CjTawm6Og
değişebilen, toplumlara göre şekillenebilen ölçütlerin tamamıdır.
şiirli anlatımı için :

Bu bir paradigma silsilesi sevdiceğim
Yani içimizdeki düşünce haritamız
Senin ak dediğine benim kara dediğim
Belki de değiştiremediğimiz yazgımız

alıntıdır
bandırma'da sevgi yolu'nda bu isimli bir kitap evi bulunur.
neyi nasıl algıladığımızdır. hepimiz farklı hayatlar yaşıyoruz ve doğal olarak herkes bir olaya aynı şekilde bakamıyor. bu sebeple empati çok önemlidir. karşıdaki gibi düşünmek, hissetmek hatta bazen yaşamak gerekir. hemen olumsuz düşüncelere sarılmak yerine paradigmamızı değiştirip kaldığımız yerden devam edebilmeliyiz.
--spoiler--
önemli bir toplantıda cep telefonu ile bağıra bağıra konuşan bir kişi garibinize gidiyorsa, paradigmanızı değiştirmeden onu değerlendirdiğiniz için, siz yanılıyorsunuzdur.

örneğin; trende giderken, bir baba, üç evladıyla oturup, sürekli ağlayan çocuklarına hiç, susu, demeden yolculuğa devam ettiğinde; siz ona ne gamsız adam, diyebilirsiniz. ama sorsanız, belki de onlar hastaneden geliyorlardır ve bir saat önce çocukların anneleri ölmüştür ve eve dönüyorlardır.

stephen r coveyin konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan iki kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görerek, çok öfkelenmiş ve oğlumu küçümsüyorlar diyerek de üzülmüş. yemek molasında oğluna, şunların kafasına çantamı indiresim geliyor, demiş. oğlu; "anne o adam finlandiyalı, burada simultane tercüme yok, mecburen tercümanı yanına oturttuk" demiş.

Havaalanında aktarma yapmak isteyen yaşlı bir hanım, uçağının iki saat gecikmeli olduğunu öğrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna geçmiş. Yanındaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu bırakarak, okumaya dalmış. Bir ara bakmış ki, yanındaki koltuğu oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini açıyor ve yemeye başlıyor. Kurabiyelerin kendisine ait olduğunu hissettirmek isteyen kadın, adama dik dik bakmış. Hatta canı o an istemediği halde, kutudan bir kurabiyeyi ağzına atmış. Her halde kurabiyelerin sahibinin kim olduğunu artık anlamıştır diye düşünürken, adam bir tane daha ağzına atmaz mı? Hemen kadın da bir tane daha atmış ve bir yarışma başlamış, adam bir tane, kadın bir tane. Sonuçta kutuda tek kurabiye kalmış, adam onu hızlıca kaparak ortadan bölmüş ve gülerek kadına ikram etmiş. O sırada, kadının uçağının alana indiği anonsu duyulmuş ve işlemler için kadın bankoya gitmiş. Pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, ne görsün ; kendi kurabiye paketi, hiç açılmamış olarak çantasında durmuyor mu?
Meğer, bunca zamandır adamın kurabiyesini yiyormuş. Tabii çok utanmış ama, artık iş işten çoktan geçmiş.

Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. Davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz.
Covey bu örnekleri ; "aynı enformasyona farklı bakış, bizim davranışlarımızı belirler" diye özetliyor. Buradan yola çıkarak çözemediğimiz sorunlar için, paradigma (zihin haritası) değiştirmenin gereğini vurguluyor ve Einstein'in bir sözünü anımsatıyor:

Karşılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz.
Çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi, "sorunların içinde kaybolmak" yerine, paradigma değiştirmeyi başarıp, sorunlara farklı biçimde yaklaşabilenler, o sorunu asma şansını da yakalıyorlar. Zaten sorunlarımızı dostlarımızla paylaşmamızın nedenlerinden biri de, farklı bir bakışın, bize farklı davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir?

ÇÖZÜMSÜZ gibi gördüğünüz sorunlar konusunda PARADiGMA değiştirmenin önemi çok büyüktür. Aslında hayatımızı, başarımızı, mutluluğumuzu belirleyen bizim kendi davranışlarımızdır.

Başımıza gelen her şeyle onlara verdiğimiz tepki ve yanıt arasında geniş bir hareket alanı vardır.

--spoiler--

(bkz: stephen r covey)
(bkz: etkili insanların 7 alışkanlığı)
ismi Fransızca 'paradigme' kelimesinden gelen kelimedir. Türkçede tam olarak karşılığı bulunmamakla birlikte farklı algılama biçimleri,bakış açısı olarak açıklanabilir.

Bir olay, kavram ya da bir durum karşısında kişinin kendinden bir şeyler katarak ürettiği kendince tepkisidir.

Paradigma, bireyin iç ve dış dünyasını (kendisini ve etrafını) yorumlama, algılama ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgütlü ve dinamik düşünsel sistem, düzenektir.
Psikolog Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu bir TV programında kavramın açıklamasını çok daha pratiğe indirgeyerek, gözlüğünü çıkarıp sunucuya göstermiş ve, 'işte bu' demişti.

Nasıl bir gözlükle bakıyoruz dünyaya?

Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. Davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz.

Einstein :

Karşılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz. buradan şu sonuca varmak artık kolay: olup bitene dair edindiğimiz bilgi arttıkça, bizim olaylar karşısındaki tutum ve davranışlarımız da değişir.

Çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi, "sorunların içinde kaybolmak" yerine, paradigma değiştirmeyi başarıp, sorunlara farklı biçimde yaklaşabilenler, o sorunu aşma şansını da yakalıyorlar. Zaten sorunlarımızı dostlarımızla paylaşmamızın nedenlerinden biri de, farklı bir bakışın, bize farklı davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir?

" Hayatımızda önemsiz değişiklikler yapmak istiyorsak, dikkatimizi uygun bir biçimde tutum ve davranışlarımıza verebiliriz.
Ancak çok önemli ve köklü değişiklikler yapmak istiyorsak, o zaman temel paradigmalar üzerinde çalışmamız gerekir. "

Dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz yerden görürüz. Gördüğümüzü anlatırken, esasında kendimizi, kendi paradigmamızı anlatırız.

bir olayı, bir durumu elimizdeki verilerle algılama durumudur paradigma. hiçbir zaman bir olay ya da kişiyi oluşturan bilgilerin hepsine sahip olamayacağımız için herkesin paradigması farklıdır.

biri aşık olduğu kişiyi kendi paradigmasından mükemmel olarak görür,

başka biri aynı kişi onu üzecek bir hareket yapmışsa o insanı kötü olarak görür.

önyargı dediğimiz şey de, insanın fikir sahibi olmadanki paradigmasıdır aslında.

son olarak paradigmayı en iyi anlatan söz bence şudur :

'Aynı Pencereden Dışarı Bakan iki Kişiden Biri Sokaktaki Çamuru, Diğeri Gökyüzündeki Yıldızları Görebilir.'


not : yer yer alıntılar mevcuttur.
bir derleme niteliğinde kelimeyi araştırırken oluşturduğum bir yazıdır.
Dünya görüşü.
Açıklıyorum dinleyin. Daha doğrusu başka biri açıklamıştı aktarıyorum:

Efendim önce bir sokak gibi bir şey düşününüz. bu sokağın ortasında iki kedi, köpek işte iki tane hayvan var. önce sokağın sağ girişindeki gruba o sokağa girmeden evvel diyorlar ki " bakın o hayvanlar çok tehlikeli, şöyle hastalıkları böyle virüsleri filan var" denir. sokağa sağdan giren o grup, o hayvanları canavar gibi algılar ve hayvanlara uzak durarak oradan geçerler, hatta kaçarlar. Sol taraftan giren gruba da o o hayvanlar övülür. o grup ise gelir o hayvanları sever, okşar.

Paradigma bu oluyor. Saygılar.
En yalın haliyle düşünce şeklimizdir.
tdk bu sözcüğü ''değerler dizisi'' olarak tanımlamıştır.
Araştırmalarda; deneyin veya araştırmanın çeşitli aşamalarına ilişkin deneysel bir tasarım veya plan, ya da incelenen süreç veya davranışın bir modeli ( işlemsel şartlandırma paradigması gibi).

Bir sorunun çözümü veya anlaşılması konusunda benimsenen, baz alınan belli bir teorik veya bilimsel yaklaşım (örneğin depresyona yönelik bilişsel paradigma, ya da psikanalitik paradigma gibi).
Genel anlamda bir paradigma, daha ziyade ideal tip tarzında, belirli bir fenomenin ilgili özelliklerinin altını çizen bir kalıp veya modeldir. Ancak Kuhn tarafından kullanılan anlamda, bilgiye ulaşma çabasının onun kapsamında gerçekleştirilmeye çalışıldığı, karşılıklı olarak birbiriyle ilişkili değerleri, teorileri ve öngörüleri içine alan entelektüel bir çerçeveyi ifade eder. Bu bağlamda “normal” bilim, yerleşik bir entelektüel çerçeve içinde işler; “devrimci” bilimde ise, eski paradigmanın yerine yenisini koymaya yönelik bir çaba vardır. Bu teorinin radikal bir ifadesi, “gerçek” ile “yanlış” olanın nihai anlamda tespit edilemeyeceğidir. Bu yaklaşıma göre bunlar sadece, kabul edilmiş bir paradigma içinde işleyen ve er-geç yerini başkasına bırakacak olan geçici yargılardır.

(bkz: Andrew Heywood)