bugün

soguk alginligi. sabah kalkinca bogaz yanar, burun akar butun gun, ses travesti gibi cikar. illet bir hastalik.
(bkz: nez ile)
yılın her zamanı yakalanılabilecek hastalık. burun ve ağız yoluyla insanlara bulaşır.
ust solunum yolu hastaligi olup, havadan solunarak alinan virusun bunyeye girmesiyle vuku bulan bu illet hastalik "burundan isemeye" sebep olmaktadir.
tanrının insanlara lutfu. nerden çıkıyorsa virüsler yerleşiyor vucuda, sonra ufak bir bağışıklık sistemi zayıflığında (stres, soğuk, vs) ortaya çıkıyor. bir de, hapşurmalar, burun silmeler derken ellere, ordan başka yerlere, oralardan da başka yerlere yayılıyor.

bir elde kolonyalı mendil*, diğer elde* peçetemsi rulolarla dört dönmeye başlıyorsunuz sonra da. önce burnunuzdaki akıntıyı iyice peçeteye aktarıp, sonra da kolonyalı mendille elleri temizlemek gerekiyor. bi de burun iyice hassaslaşıyor, derinin kartlaşmasını bırakın, dışarıda soğuk havada nefes alıp vermek bile acıya dönüşüyor.

sürekli lavabo yanında olmak burnun kartlaşmasını daha uzun vadeye yayabiliyorken, bir yandan da kurumuş dudakları ıslatmanıza imkan tanıyor. dudakların kuruması belki de burnun kartlaşmasından ya da hassaslaşmasından bile daha kötü, çünkü dudaklar bir kere kurudu mu, gülmek ve hatta konuşmak bir işkence. bazen kendinizi konuşma özürlü bile hissedebiliyorsunuz.

salya sümük. üstelik dudaklar da kurumuş, baş da ağrıyabilir gibi. nezle budur.

(bol karabiber ekilmiş ılık şarap ya da vodka konusundaki tavsiyelere açığım. neydi nasıldı...)
rhopdo virüs'ün sebep olduğu hastalık.
sanırım ölüyorum halsizlikten nerden çıktı bu yaz günü dedirten fena durum.
ulan acıyla bir damla düşmeyen göz yaşı, nezleyken sular seller oluyor be.

ne menem bir şeymiş, ne hastalıkmış be arkadaş...
yan etki olarak alınganlığı da peşinde getiren hastalık.
ne biçim hastalıkmış...

burnum inceldi be. deri kavladı be.

geç be.
ilaç alınırsa yedi günde, alınmazsa bir haftada geçen hastalık.
halk arasında, paçavra hastalığı olarak anıldığı söylenen, süründüren illet.
sürekli burun akması daha bir cabasıdır. silmekten kıpkırmızı oldu.
mütemadiyen griple karıştırılan, hangisine yakalanıldığı havada kalan hastalıktır.
burnun isal olma durumu.
burun isal olur mu demeyin a dostlar,nezle olunca benimki oluyor.
onca hastalık çektim, hastanelerde yattım ama bunun kadar pis, bunun kadar mikrop bir hastalık görmedim daha.
isal olmuş tıkalı, domates kırmızısı bir burun, morarmış bir surat, patlak gözler. tıpkı bir moron gibi.

0---0 => gözler, tam açık
--u-- => burun ,pozisyon fark etmez
--0-- => ağız ,tam açık - gerekirse salya

şekil a da görüldüğü gibi aynen..
2 gündür ebemi bellemiş allahın cezası hastalık. burun bir akıyor bir tıkanıyor, parmaklarımı bile zor kıpırdatıyorum. allah beterinden korusun diyip susuyorum. *
burnu silmekten artık burnu acıtan hastalık.
solunum organı olarak agızın devreye girmesine neden olan hastalık. bir de saglıklıyken farkında olunmayan nefes alabilme özgürlüğünün değerini hatırlatır kendisi. lanet olasıca..
dinlenerek 7 günde ilaçla 1 haftada düzenli seks ile 3 günde geçeceği rivayet edilen hastalık gibi bir şey.
(bkz: aerus) ilacı kullanıldığı takdirde tamamen geçen hastalık. *
hayatımızdaki en aktif virüstür.
ağzıma sıçmış virüstür.
bu havada da top oynamayıvericektik, bu işkenceye değer miydi.
değerdi aslında, nasılsa futbolun adaleti yok.
sesin travesti gibi çıkmasına neden olan hadisedir.
sigara ıcmenızı buyuk olcude kısıtlayan sigarayı neredeyse bırakma noktasına geldığiniz anda iyileştiğiniz hastalık.
burundan başlayıp duyguları bile şırıl şırıl akıtan şiirsel bir hastalıktır.

sil babam sil ne burun kalır ne ağız,selpağın sürtünme katsayısının rekor kırdığı başka bir hastalık yoktur.

burunu hallaç pamuğuna çevirir ama duyguları da es geçmez,durduk yere elinde mendil insanı romantizme sürükler.
hırıldayan boğaza akıldaki birkaç dize eşlik eder,sevgiliyi bile nezle sarmıştır.
bir taraftan burun bir taraftan dizeler şırıl şırıl akar.

hangi kış günü aktıysa burnum
senin hayalinin miladıdır biraz
çiçek aşısı mı,tetanoz mu
anlayamadığım izler misali omuzumda...