bugün

adamdan sayılmadığınız son zamanlar, çocukluğa yakın durur bu durum. bittiği an artık kendi yükünüz omuzlarınızda (sorumluluk): (bkz: hiç bir şey eskisi gibi olmayacak) yaşla mı alakalı, birlikte büyümekle mi; niyeyse ordan sonrası daha sivri bir hayat.
birey olmanın dayanılmaz hafifliği dersek, elbette zevkli, değerli ama işte yine de...
aileden ayrı ilk yıllar..yanında yatan 15 yaşında gözlüklü bir yabancı..küf tutmuş ranzaların sidik kokan nemli yatakları..parasızlık, soğuk ve yine soğuk..ideoloji kaosundan rastgele seçmeceler..ve kelek çıkan karpuzlar..tarikat evleri..ve alkol ve sigara ve yine alkol...tütün kullanmanın cezaya tabî olmadığı şehirler arası otobüsler...camın buğusuna anne yazmacalar..bitmeyen yollar...platonik aşklar...porno dergiler..ve merhaba ey yalnızlık..

uzaktan göz kırpan kocaman bir hayat...

ve istanbul..
lise bitince anlaşılır 'lise yılları' diye birşeyin birşeylerin var olduğu...
özlemle anılır büyüdükçe...
türlü piçliklerin yapılıdığı, ilk duyguların yaşandığı geriye dönüp bakıldığında pişman olunmayan yine olsa yine aynı şeyleri yaparım denen yıllar..
lise sonda bir edebiyat hocamız vardı, gülten hoca. hep derdi ki üniversite hayatında daha çok özgürlük bulacaksınız daha yeni bakış açıları kazanacaksınız hayata. ama unutmayın derdi, hiçbiri lise yıllarındaki anılar gibi olmayacak...
üniversite bitti, epey de oldu. arkamıza dönüp baktığımızda lise anıları daha başka. çünkü daha masum, her şeyin ilkinin yaşandığı yıllar... çocukluğun büyüklükle aptal kargaşası.
insanın ayaklarının yera basmaya başladığı yıllardır. her türlü insanla karşılaşılır. her türlü duygu yaşanır. hayal kırıklıkları, aşklar , arabesk.....ve yıllar gelir geçer hemde çok çabuk...

zihinde kalanlar : kimseye gereğinden fazla değer verme...
insanın gelişimini 7li yıllara ayrırsak *üçüncü yedilikte yani 14-21 yaş arasında en kalıcı arkadaşlıkların ve en sahici aşkların yaşandığını yılların başları.

bu aralık tam olarak liseye ve biraz da üniversitenin ilk yıllarına denk gelir. dikkat ederseniz en iyi dostlar ne ilkokuldan ne unıversıteden , ama liseden cıkar.
o yüzden lisede bulamadıysanız da üniversitede hemen buldunuz buldunuz. yoksa evde kalırsınız. kanımca yaşıt olarak evlenip çok mutlu olanlar bu aralığı tutturdukları için böyleler .kalanlar genelde aşık olmadan mantık için, dördüncü yediliği pas geçip 30lara yaklaşıldığında evleniyor
Fazla abartıldığını düşündüğüm fakat başladıktan sonra zıttını düşündüğüm, değeri bilinmesi gereken önemli yıllardır.
ömrün en güzel yılları...
aslında üçe ayrılması gereken dönemdir;

lise 1(alışma dönemi): lisenin ilk senesi olması sebebi ile, herkesin ürkek olduğu, okulun kurallarına en fazla uyulan dönemlerdir. ilk ay yeni okula, öğretmenlere ve arkadaşlara alışma süreci ile geçer. ortaokul dönemlerini özlersiniz. o eski şamata, haylaz tavırlar yoktur artık. ya da size öyle gelir. lise de bundan da fazlası vardır. öğrenci bunu çok geçmeden anlayacaktır.ilk aydan sonra sınıfta herkes birbirleri ile kaynaşmaya başlar. ortaokulda ki arkadaşlarınız gibi olmasa da lise arkadaşlarınız da size yakındır artık. öğretmenleri de yakında az çok tanımaya başlarsınız. zaten, her okulda matrak birkaç hoca çıkar. bu hocalar, liseyi daha çekilir hale getirir. artık lisede son seneye kadar sürecek rüya gibi bir dönem yavaş yavaş başlar. lise 1, arkadaşlarınızla kaynaştığınız sırada biter.

nasıl gelip geçtiğini anlayamazsınız bile. o sene sonunda arkadaşların birçoğundan ayrılacağınız için üzülürsünüz. çünkü, alan seçimi vardır. en fazla 6-7 kişi ile aynı sınıfta olursunuz. eğer şanslıysanız* sevdiğiniz arkadaşlarınızla aynı sınıfa düşersiniz. bir daha ki sene aynı sınıfta olmasanız da yine dostluğunuz devam edecek, üstüne yeni arkadaşlarla tanışacaksınızdır. tabi lise de bunlar dışında derslerinizde de değişimler olacaktır. lise, ortaokul kadar kolay değildir. ortaokul da çalışmadan aldığınız 5'i, lise de çalışarakta alamayacağınız zamanlar olur. bunu lise 1'de hemen anlamış olursunuz.

lise 2 ve 3(en güzel yıllar): alan seçimiyle sınıfların değişmesiyle arkadaşlarınızdan bazıları ile aynı sınıfta olamasınız da yeni gelen arkadaşlarınızla kısa sürede kaynaşırsınız. bu arkadaşlarınız ileri de kardeşten öte duruma gelecek dostlarınızdır. lisenin de en güzel yılları bu yıllardır zaten. birçok zaman arkadaşlarınızla okulu ekersiniz, okulu ekmeden bir gün önce telefon da arkadaşlarla nerede buluşacağınızı anlatır. sabah, biraz da yakalanma stresi de olsa okul yerine internet cafe'Ye gidilir. tenefüslerde hep beraber gezersiniz.

başka sınıflardan biri size bulaştığında, kötü not alındığında arkadaşlarınız hep sizin yanınızda olacaktır. daha önce özlediğiniz ortaokul yıllarını bile unutturacak güzellikte yıllarınız olur. tabi lise yıllarında ki güzellikler, komiklikler sadece arkadaşlardan ibaret değildir. yukarıda da yazdığım gibi mutlaka matrak ve komik hoca dersinize girer. yaptığı acaipliklerle, ileri de anlatacağınız anılar da mutlaka yerlerini alırlar. tabi komik ve matrak hocalar dışında örnek alacağınız hocalar da olacaktır. ileri de her zaman hayranlıkla bahsedecek, sizi daha mutlu hissettirebilecek hocalardır.

bu yıllar da sınıfta gırgır, şamata bol olur. okul kurallarının dışına çıktığınız olur. kimi zaman gömlekler dışarı da olur, bazen sakallar da uzar. bu sebeplerden müdürden azar işitirsiniz.
bu yıllar da birçok kişi ilk aşkını yaşar. bu da lise hayatının, yaşamın en güzel yılları olarak anılmasının ilk nedenlerinden biridir.
ileri de herkese bunlardan bahsedecektirsiniz mtlaka. ne lise 1'de ki ürkeklik ne de son sınıfta ki stres vardır. kısaca hayatınızın en mutlu günleridir lise 2 ve lise. bu arada lise 2 ve lise 3 derken, yeni sistemi baz alıyorum*. eskiden lise 3'te stres olurdu tabi.

lise 4(öss stresi): artık yaşadığınız rüya gibi dönemin sonuna gelinen yıl. artık okul ekmeler kalmamşıtır. gırgır, şamata ve kahkaha eskisi gibi değildir. akıllarda ki ilk düşünce doğal olarak öss'Dir. o kadar güzel geçen yıllardan sonra bu kadar stresli bir dönemin gelmesi, insanı strese ve sıkıntıya sokar.

gçene senelerde mutlu olma nedeniniz arkadaşlarınızla geçirdiğiniz mutlu dakikalar iken, şimdi deneme sınavlarında yapacağınız net sayıları olmuştur. aslında lise de son sene lise 4 olmaz. son sene lise 3'tür. öss yüzünden son senenizi doğru dürüst okulda bile geçiremezsiniz. hep dersanelerde olursunuz. arkadaşlarınızla ayrılacağınız için üzülürsünüz. eğitim ve işiniz yüzünden bazılarınız farklı şehirlere dağılsa bile, yıllar da geçse lise yıllarında ki arkadaşlıklari aşklar, anılar akıldan çıkmaz.

lise zamanı her ne kadar çemkirilse de, aradan zaman geçince insan bu yılları tekrardan özlüyor. kötü anılar da yaşansa insanlar kötüyü hafızadan silip yalnıza iyi, güzel günleri hatırlamayı seviyorlar. yoksa rüya gibi de değildir. büyüklerin anlattığı gibi. yalnızca kötü hatıralar akıldan silinir gider. daha birçok yerde, olayda olduğu gibi.

bu da lise yıllarının özeti işte. en karmaşık duyguların yaşandığı, bitirince 'oh be' denilmesine rağmen aradan zaman geçince gerçekleri anlamaktır. lise böyle birşeymiş demek ki.
yaşandığı zaman bitsin artık dedirten ama bittikten sonra aranan yıllardır. ha arkadaş ortamıyla da ilgisi vardır bu özlemin ama genelde en kral arkadaşlıklar lisede başlar.
en çok ihtiyaç duyduğunuz yıllarda, disiplin adı verilen sistem altında tüm özgüveninizi kaybetmenizi sağlayan yıllardır.
yakın bir zamanda lisesini bitirecek olanlar için hem güzel hem buruk bir dönemdir. eskiye bağlı kalanlar için biraz acıklıdır.
çocuk musunuz yoksa genç mi bir türlü kavrayamadığımız yıllar. neyin ne kadar doğru veya yanlış olduğunu tam kestiremediğiniz, ilk defa öss sınavına gireceğiniz ve sınav için kiminin çalıştığı kiminin de boşverdiği, ders saatlerine şamataların, esprilerin, kaynatmaların hakim olduğu, arkadaşlıkların çıkarsız olduğu, bir türlü ne olacağına karar verememiş ya da tek bir ideali olup onun peşinden koşan öğrencilerin bulunduğu, beden eğitimi derslerinde erkeklerin mutlaka futbol maçı yaptığı, kızların kantinden bir şeyler alıp seksen dakika boyunca yorulmadan sohbet ettiği, gene beden eğitimi dersinden çıkınca diğer haftanın kadrosunun belirlendiği, sorumluluğumuzun sadece ders çalışmaktan ibaret olduğunu, hayata atıldıkça öğrendiğim yıllar.
halen lise okuduğumdan ileride özlemle anacağımı umduğum yıllardır.
bir de yatılı okumak, hayatının okulda geçmesi unutulmama katsayısını arttırıyor.
hayatınızın geri kalan yıllarında yanı başınızda duracak dostlar hediye eder, samimiyet nedir öğretir, sorumluluklardan arındırılmış anlar sunar, yaptığınız aptallıkları hatırlayıp gülmenizi sağlar... mezuniyetten itibaren geçen 7 sene boyunca deli gibi özlenir.
elindeyken kıymet bilmemenin en güzel örneğidir. bitene kadar bitse de kurtulsak denir. ya bittikten sonra? hep güzel anılarla hatırlarız o günleri. *
gençtik o zamanlar tabii. *
aradan 1 ay geçse bile özlenecek yıllardır, mezun olunmaması gereken yıllardır.
(bkz: hababam sınıfı)
insan hayatının tartışmasız en güzel yıllarıdır. üniversite yılları da güzeldir ama lise yıllarının eline su dökemez işte. lise yıllarını daha güzel kılan belki de ilk gençliğimize denk gelmesidir ve yasakların her zaman daha çekici olması. üniversitede özgürsündür, bireysindir. yıllar yıllar geçer bir şarkıda aklına gelir o güzel günler. bu şarkı bir bülent ortaçgil, fikret kızılok bir ezginin günlüğü şarkısıdır muhtemelen. taşrada daha bir derinlemesine yaşanır her şey. şehre gelen her oyuna,konsere,gösteriye gidilir, başka şehirlere gitmenin hayalleri kurulur. küçük şehirde lise yılları insanı besler. mutlaka birkaç kalp kırıklığı sıkıştırılmalıdır bu yıllarda gönül defterine.bir gerçek kalır yıllar sonra: zaman geçer o günler geri gelmez.
cengiz kurtoğlunun liselim şarkısı ile ölümsüzleştirdiği yıllardır.
insanın tadını damağında bırakan cinsten yıllardır.*
başıyla sonu bir olan ve ne zaman geçtiğini anlayamadığınız özlenilesi yıllar.
geçirmiş* kişilerin bir daha yaşamak istediklerini görüp biraz geç olsa da doya doya yaşamayı düşündüğüm yıllar.*
Bitsin diye beklenen, ama sonra mumla aranan yıllar.