bugün

entry'ler (2829)

platonik aşk

"olmamasına razıyım, oluyormuş gibi olmasın yeter."

(bkz: franz kafka)

kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanır

bu kadar yanlış ama bu kadar genelin inandığı çok az önerme var.

aynı cümle çok kez yazılmıştır ama tekrar edelim: kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanmazlar, hoşlandıkları erkeklere gülerler. yani bunu şöyle anlamak lâzım: kız size gülüyor mu? evet. peki bu sizden hoşlandığı anlamına gelir mi? büyük ihtimalle hayır. e peki size neden gülüyor? çok basit. gülmenin bi külfeti yok kıza. siz o'nun yakın bir arkadaşısınız. onu eğlendiren, dinleyen, aynı kafadan konuşan bir 'arkadaşısınız'. bunu çok iyi farketmek lâzım.

erkeklerin bir kısmında bu konuda bir dezavantaj var. yani güldürmek, eğlendirmek konusunda ayar tutturamıyorlar. "abi kız bana kahkaha atıyor ya, kesin olur bu iş" diye düşünüyorlar demek istemiyorum. direkt bu tarz düşünen erkekte sorun vardır. benim derdim başka: tekrar aynı yere dönüyorum ama kızın size gülmesinin ona hiç bir yükü yok. karşındaki espri yapıyor ve gülüyorsun. temiz iş. karşında sürekli seni güldürme çabasında olan bir erkek var. pır pır dönüyor etrafında. sevgilinle muhabbet etmediğin zamanlar aklına anca gelen, kafandaki tek özelliği "ne komik çocuk yaa" olan, asla bir sevgili adayı olarak görmediğin.

kızları güldürmenin bir boka yaramadığını anlayıp kendini frenlemek bu duruma bi nevî çözüm olabilir.

kadınların efendi erkek yerine piç erkek tercihi

sözlük alemlerinde envai çeşit başlık var ama talihimi bahtımı sikeyim ki bizzat tecrübe ederek doğruluğuna kanaat getirdiğim tek başlık bu oldu.

benim bu efendi adam. ben evet. bir kere oldu bu olay. birinden hoşlandık, arkadaş olduk. olmadı, bitti gitti kapandı. tam "oh lan ne güzel unuttum, kafam rahatladı" dedim ki haydaaaaaa. bu sefer de arkadaş olduğumuzdan hoşlanmaya başladık. sikerler ama ya. bi kaç sene rahat kafayla gezemeyecek miyiz biz? sabah kalktığımızda o mu olsun illâ aklımızda? şu an acaba ne yapıyor diye mi düşünelim sürekli? bize her gülüşünde içimiz mi erisin? her şarkıdan onunla ilgili bi anlam mı çıkaralım?

bi de gelmiş bize "kanka, hacı" falan diyor. "hay hacını g.tünden s.keyim ya" diyemiyorsun. gönül bu. elvermiyor.

sözlük yazarlarının itirafları

bir gönül macerasından daha her şeyi elime yüzüme bulaştırarak, bir gönül macerasından daha kalp kırıklığıyla çıkıyorum.

allah çarpsın alacağım var bu hayattan.

platonik aşk

ister arkadaşa olsun, ister tanımadığınız birine olsun, ona olsun, buna olsun farketmez. neticede her zaman bir yol ayrımı vardır ve o yol ayrımını da en iyi anlatan atasözü şudur: ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin.

kadınların efendi erkek yerine piç erkek tercihi

kendini efendi adam yerine koyan kardeşim, kendine şöyle bi uzaktan baksana. allah peygamber muhammed aşkına bi baksana. ekstra ne özelliğin var kızların kalbini kazanacak? hadi kızlar demeyelim de "o" kız diyelim. o kız sana neden baksın? cidden neden yani? ne vaadediyosun kıza? düz bi adamsın. dümdüz. konuşman, giyinmen, hayatın, arkadaş çevren falan filan. dümdüz ya. hiç bir heyecan yok. kız seninle takıldığını falan düşününce içinde hiç bir şey kıpırdamıyor. sıfır yani.

ama piç öyle mi? siken yaranır güzel kardeşim. ne kızlar gördüm bebek gibi ama çıktığı eleman tövbe yarabbim bi acayip. eleman ne okulunu bitirmiş, ne bi baltaya sap olmuş, asabi, sikerim sokarım triplerinde ama kız o'nun hakkında konuşurken bi acayip oluyo. seviniyo falan.

sen kaybedeceksin efendi adam. sike sike kaybettirecekler.

arkadaşa aşık olmak

arkadaşına aşık olan erkeğimiz genelde iki tür saçmalar: birincisi, belli etmemek amacıyla kızla aynı muhabbeti devam ettirmek hatta bazen ilerisine bile götürmektir. kızın hoşlandığı, takıldığı erkeği ona anlatması, erkeğimizin de "vayy vay vayy eheheh" gibi saçma salak tepkilerle sanki ortada hiç bir şey yokmuş gibi kızımızı onaylaması.

ikinci saçmalama da erkeğimizin muhabbeti kesmeye çalışması. eskiden olan o "kanka" seviyesindeki muhabbeti bitirip kızımızı meraklandırmak ister. kızımız "bu çocuk niye bana surat yapıyor acaba?" diye düşünecek, artık o düşünceden yürüye yürüye nasıl olacaksa elemanımızın o'ndan hoşlandığı sonucuna varacaktır. bak sen allah'ın hikmetine ya.

bu tür platonik takılmaların en acı veren ama en kestirme çözümü bu durumda da işe yarar. eğer mecburen aynı ortamda bulunma zorunluluğu (iş, okul vs.) yoksa tüm fiziksel bağlantı kesilmeli, muhabbet en az düzeye hatta sıfıra indirilmeli. eğer kızımız gerizekâlı değilse "hayrola genco, bi süredir pek muhabbetimiz yok? kırgın falan mısın bana?" derse o zaman yaradana sığınıp "bak x, böyle böyle. ben bi süredir sana arkadaştan öte bakmaya başladım. ama ortak bi gelecek göremediğim için buna bi son vermek istedim, o nedenle muhabbeti kestim.." falan filan. ama bunları derken bile alttan alta kızımızın 'ulan genco aslında iyi çocuk ya. iyi de anlaşıyoruz. bi şans versem mi acaba?' demesini bekler ama affedersiniz de yarraamı der onu.

kısaca böyle bi durumdaysanız geçmiş olsun. iyi bir arkadaşı, müstakbel bir aşkı kaybetmiş, bir ömür içinizde taşıyacağınız bir yük kazanmış olursunuz.

kadınların efendi erkek yerine piç erkek tercihi

bak burayı okuyan benim güzel, efendi kardeşim, sana iki çift lafım var.

kaybedeceksin, hiç bir zaman kazanamayacak hep kaybedeceksin.

kaybedeceksin benim güzel kardeşim. sen "lan kız bizi abazan bellemesin, efendi efendi yürüyim ben bu kıza" derken elemanın biri koluna takacak o kızı.

kaybedeceksin. kız gelip sana erkek arkadaşından bahsedecek, neler yaptıklarını, nasıl eğlendiklerini anlatacak.

kaybedeceksin. senin gönlün kıza bakarken pırpır edecek, o ise sana kanka, hacı bile diyecek.

kaybedeceksin benim can kardeşim.

sözlük yazarlarının itirafları

harbi sikicem yeter be. yeter bıktım harbi yeter. en güzel yaşlarımda bu kadar yük taşıyacak ne günah işledim ya? yeter. bir gönül macerasından götü kaybederek çıktık ama sevindik, "en kötüsü buymuş lan demek ki, daha kötü ne olabilir ki? bundan sonra beni hiç bişey bu kadar üzemez" dedik ama ahahahhaha şimdi gülüyoruz. hayat yine bizi sikecek bi yol buldu. yol da yine aynı yol. gönül yolu. bu yola girip götü kaybetmeden çıkan adam allah'ın sevgili kuludur.

yine bir kız var. yine köpek gibi hoşlanıyoruz ama yine kanka olduk. e yeter be kardeşim harbiden yeter. illallah ya.

yakın arkadaştan hoşlanmak

yarrak gibi bi durum. yıllar sonra bu konuyla ilgili entry girmek için sözlüğe girdim, varın olayın vahametini siz düşünün.

aynı şeylerden hoşlanırsınız, beraber hayvan gibi kahkahalar atarsınız, kimseyle konuşamadıklarınızı onunla konuşursunuz ama o gider başka bi elemanın elini tutar.

böyle hayata kafam girsin.

sözlük yazarlarının itirafları

selam. beni hatırlayan var mı lan harbiden? bi 5-6 sene öncesinin platonik aşığı. içimi nereye döksem, nereye döksem diye diye burayı seçmiştim. allahım ne günler ne günler. her gün buraya bi itiraf kasıyorum. "şöyle seviyorum, böyle hoşlanıyorum" falan. şimdi böyle deyince sanki artık o'ndan hoşlanmıyormuşum gibi geliyo di mi? ahahha işte buna gülerim. o gün nasılsa bugün de öyleyim, yani öyleydim. ta ki iki gün öncesine kadar. o hakkında hayaller kurduğum, o saçını toplayışını aklıma kazıdığım, o gülerken çenesini hafifçe yukarı kaldırışına bayıldığım kız, şimdi başka bir elemanın oldu. ve bunu bana kendisi söylüyor. ne kadar sevmişmiş, kader onların işyerlerini aynı yere çıkarmışmış, çocuk yurtdışındayken kaç ay hasretle yolunu gözlemişmiş falan filan. insan ister istemez üzülüyo be. kızın gitmesine tabii ki üzülüyorum ama fazladan üzüldüğüm bi ton şey var. misal üniversite hayatımı dolu dolu yaşayamamak. çünkü her an aklımda o vardı. o'nu düşünmeden bir saniyem geçmediği için kendimi ne derslere, ne eğlenceye ne de başka bir şeye verebildim. 6 sene içime oturdu o, kalkmadı bi daha. şimdi önüme bakınca koca bi boşluk var. bir şeyler için çabalayabilirim ama kimin için? sabah traş olurken ona güzel gözükmek vardı aklımda, kitap okurken bir iki güzel kelime kaparım da gönlünü çelerim diye düşünüyordum. falan filan.

şimdi elde var sıfır. geçmişler olsun.

platonik aşk

değişik bir şey. hep bi' şeyler oluyor sanıyorsunuz ama hiç bi' şey olduğu yok. yerinde sayıyor bu aşk. maşuk zaten olayın zerre farkında değil. ilişkiyi tek başınıza yürütüyorsunuz. ama ne acayiptir ki sizin başlattığınız aşkı, karşı taraf bitiriyor. son bir "güle güle"yle. son bir "kendine iyi bak"la. sanki artık kendinize iyi bakabilecekmişsiniz gibi.

sözlük yazarlarından düz yazılar

bi' şey olsun ya. bi' şey. önemli olmasına gerek yok. bi' sevinelim yani. durduk yere. "eheh iyi oldu lan" diyelim. sevilelim abi. nedir yani? seviyoruz işte anasını satayım. ama yok yani, geleceği yok. yarrak gibi hikâye oldu bizimkisi anasını satayım. bitmiyo bile. başlamadı ki bitsin. birini sevdik, haberi bile olmadı. böyle sevgi mi olur amına koyim? eziklik ya. yemin ediyorum eziklik. sik gibi durum şimdi. bir daha görmeyeceğini bildiğin biriyle son defa buluşmak. nasıl? acayip ya. hiç son buluşma değilmiş gibi. hiç o'nu hayâllerine katık etmemişsin gibi. sana, haberi bile olmadan kaybettirdiği yıllar için hiç pişman olup ağlamamışsın gibi. hiç sevmemişsin gibi. heyt be. ne hikâye ama.

sözlük yazarlarının itirafları

üniversitede köpek gibi hoşlandığım ama bir türlü açılamadığım, şimdi ise benden kilometrelerce uzakta olan kızın fotoğraflarına bakıp ara sıra "hmmm kız git gide güzelleşiyo lan. bi' türlü cesaretimi toplayıp duygularımı söyleyemedim. kafamı sikiym." falan diyorum.

sonra geçiyo.

sözlük yazarlarının itirafları

güzeldi lan o günler. güzeldi. beraber evine yürürdük. sırf beraber evine yürüyelim diye peşinden giderdim. izmir'in bi ucundan öteki ucuna. bi keresinde sokaktaki midyeciyi görüp "canım midye çekti" demişti. kafayı çalıştırıp "e yiyelim o zaman" diyememiştim. kafamı skym. neyse. konu dağıldı. siktir et. ne demişler: bırak dağınık kalsın.

sözlük yazarlarının itirafları

hoşlandığım kız git gide daha da güzelleşiyo. allaam kafayı yiycem.

üniversite tercihi yapacaklara tavsiyeler

izmir'i tercih etmeyin. izmirli bir güzele gönlünüzü kaptırıp hayatınızı sikiverirsiniz sonra.

sözlük yazarlarının itirafları

onu o kadar güzel gördükçe göğsüm sıkışıyor.

platonik aşk

kötü taraflarından biri de eğer ona kavuşamazsanız hayatınızın nasıl şekilleneceğiyle ilgili kurduğ unuz, çoğunlukla kötü biten hayâllerdir. misal 64 yaşındasınız, prostat kanserisiniz, sayılı günleriniz kalmış. hastane odasında, oranızdan buranızdan kablolar çıkmış şekilde yatıyorsunuz. aklınızda sadece o var. üniversitedeki hali hem de. çenesini yukarı kaldırarak gülümsemesi, saçını toplayışı, el yazısı. şimdi nerede biliyorsunuz. kimi sevdi, kaç çocuğu var, sağlığı yerinde mi? hepsinden haberiniz var. ama o'nun sizden haberi yok. nerede öleceğinizden, nereye gömüleceğinizden haberi yok. "olsun" diyorsunuz, "olsun, o'nun canı sağolsun."

platonik aşk

eğer tanıdığınız, üstelik bir de muhabbetinizin olduğu kişiye karşı platonik takılıyorsanız geçmiş olsun, siz y.rraa yemişsiniz.

sabah kalkar, tweet atmış mı diye bakarsınız. "ahh bu özlemler bitmiyor..." diye tweet atmış. hmm ne anlama geliyo bu? kimi özlemiş? neden özlemiş? çok mu özlemiş?

gece 1'de club'tan check-in paslıyo. gece 1 mi? ben seni hanım hanımcık bir kız bilirdim. ne işin var o saatte club'ta falan? kimlerle takılıyosun? erkek var mı yanında acaba? izmirli güzel kızsın sonuçta, erkek olmaması imkânsız. mnkym böyle işin.

instagram'da yine fotonu paylaşmışsın. paylaşma tatlım böyle güzel çıktığın fotoları, paylaşma kızım paylaşma ya. ben sana baktıkça "ulan mis gibi güzel kız be" diye diye kendimi paralamak zorunda mıyım? paylaşma.

velhasıl tanıdıksa zor iş. tanımadığınız birine platonik takılıyosanız, tanıdıktan sonra hiç de umduğunuz gibi birisi çıkmayınca bu durumdam kurtulma ümidi var. ama tanıdıkta yok işte. yaptığı her boktan haberdarsınız. güzel, izmirli, şirin, munis bir kız. kedi canını o'nun.