bugün

Hayatın anlamını biraz fazla ruhani algılamış yazar,yogi.Kadın isimli kitabıyla arkadaşlar arasında ilginç tartışmalar yapmamıza vesile oldu.Keşke senin kadar cesur olabilseydik hayata karşı!
kesinlikle aşmış dediğim yazar kitapları mutlaka okunmalı farkındalık kitabı ve diğerleri çok ilginç
Bhagwan Shree Rajneesh adıyla da bilinen 1932-1990 yılları arasında yaşamış,Hindistan doğumlu filozof. Sevgi konusunda şöyle bir söylemi mevcut:
''Hiç bir sevgi fırsatını kaçırma. Sokaklarda yürürken bile sevebilirsin. Kimseye bir şeyler vermen de gerekmez, sadece gülümse yeter. Onun bir maliyeti yoktur, içten bir gülümseme kalbini açar, kalbini daha canlı yapar. Birisinin elini tut - bir arkadaş ya da bir yabancı fark etmez. Doğru insanla karşılaşınca seveceğim diye bekleme. O zaman hiçbir zaman gelmeyecektir. Sevmeye devam et. Daha fazla sevdikçe doğru insanla karşılaşma için ihtimaller de artacaktır çünkü kalbin bir çiçek gibi açmaya başlayacaktır. Ve çiçekler açan bir kalp de, kendisine daha fazla arı, daha fazla sevgili çekecektir.''
çalkantılı bir hayatı olan, "oshoculuk" adını verdiği "kendini tanımak" temalı inancın lideri bilge.
O S H O
Hiç doğmadı, hiç ölmedi.
Sadece dünya denen bu gezegeni,
1932-1990 yılları arasında ziyaret etti.
ferrarsini satan bilge kitabından alınan hindistana gitme gazını körükleyen aşmış olduğu mimiklerinden belli olayı bitirip kanımca hayatının büyük bir bölümünü yalnızca içsel dinginliğe ayırmış sen de yogi ben diyeyim guru.. mezarında yazan notla beni defalarca üst üste benden almıştır...

never borned, never died, only visited this planet earth between dec11 1931- jan19 1990
bir şeyi kötüde yapsanız, iyide yapsanız bunun farkında olmanızı söyleyen, felsefe ve yoga üzerine bir çok kitabı bulunan, suaviye benzeyen dingin kişi.
(bkz: soho)
başlıca kitapları şunlardır; farkındalık, ego, sezgi, zeka, sessizliği dinlemek, martıları seven adam, yoğun templo insanlar için meditasyon, coşku, olgunluk, yakınlık, duygular, kadın, erkek, cesaret, sezgi, yaratıcılık, sırlar kitabı, ölmeden önce ölünüz*, ayaksız yürümek kanatsız uçmak, ruh eczanesi.
alıntıdır. gizemli sırlar kitabından.
" farz edelım kı elımızde bır anahtar var. anahtarın kendısıne bakarak dogrudan ne ışe yaradıgını anlamamız veya buyuk bır hazıneye onun sayesınde ulaşılabılecegını hayal etmemız mumkun degıldır. anahtarın ıcınde hazıne ıle ılgılı bır ışaret gızlı degıl; anahtar kendı ıcınde kapalı. onu kırar veya parcalara bolersek, hangı metalden yapılmıs oldugunu bulabılırız ama ortaya cıkarma yetısıne sahıp oldugu hazıne hakkında hıcbır şey bulamayız. ve boyle bır anahtar hazıne hakkında hıcbır ıpucu olmaksızın uzun sure saklandıgı zaman yalnızca yasamımızdakı bır yuke donuşur.

yaşamda bugun bıle bırcok hazınenın kapısını acabılecek pek cok anahtar mevcut ancak ne yazık kı ne hazıneler, ne de acılabılecek kılıtler hakkında hıcbır bılgımız yok. ve ne hazıne, ne de kılıtler hakkında hıcbır şey bılmedıgımız zaman elımızde tuttugumuz şeye anahtar bıle denemez. ancak bır kılıdı acmaya yarayan şeye anahtar denır. aynı anahtar gecmıste bır cok hazıneyı acıga cıkarmış olabılır ama bugun hıcbır kılıt acılamıyorsa o anahtar da bır yuke donusmuş demektır. ama buna karşın hala onu fırlatıp atamıyoruz."
felsefe konulu çalışmalar yapmış, meditasyon sistemi geliştirmiş, mistizme önem vermiş hintli.
19-21 yaş arası büyük bunalım geçiren, kendi tabiriyle uyanışı yaşayan, 30'lu yaşlarında felsefe profesörlüğüne kadar yükselen; ancak hindistanlı siyasetçiler hakkında çok fazla konuşunca amerikaya sürülen bilge.
40'lı yaşlarından sonra eski bilgeliğinden eser kalmayan, paraya tamahkar, rolls royce kolleksiyoncusu olup çıkan eski bilge.

hoş bir alıntı yapalım;

adam kadının evinin önündedir. zile basar içeri girmek için ve kadın sorar:
- orada kim var?
+ ben varım.
kadın:
-şimdi git, burada ikimize de yer yok.
adam gider. ve sonra tekrar gelir. zile basar ve kadın sorar:
- orada kim var?
adam:
+ sadece sen varsın.
ve, kadın kapıyı açar.
(bkz: gelmiş geçmiş en yetenekli gurular)
''tetikte olmalısın; büyük insanlara karşı daha fazla tetikte olmalısın; seni mıknatıs gibi çekenlere karşı daha fazla tetikte olmalısın; seni etkisi altına alabilen, etkileyebilen ve değiştirebilenlere karşı daha fazla tetikte olmalısın; onlar senin saflığını bozabilirler. bunu ille de yapmak istediklerinden değil; hiçbir buda başka birini kendisi gibi yapmak istememiştir. bunu istediklerinden değil; ama kendi aptal zihnin onları taklit etmeye, başkasını ideali haline getirmeye ve diğeri gbi olmak için gayret etmeye çalışacaktır. insanın saflığının bozulması açısından başına gelebilecek en büyük şey budur.''
**aşk neden bu kadar acı veriyor?
-aşk acı veriyor çünkü mutluluk yolunu açıyor. aşk acı veriyor
çünkü değişime yol açıyor; aşk bir mutasyon. her türlü değişim acı verir çünkü yeni uğruna eski geride bırakılır. eski olan tanıdıktır,güvenlidir, korunaklıdır, yeni olan ise tamaman bilinmezdir. daha önce keşfedilmemiş denizlere yelken açarsın.yeni söz konusu olunca aklını kullanamazsın; eskisinde ise akıl işe yarar....

(bkz: aşk)
(bkz: özgürlük)
(bkz: tek başınalık)
(bkz: zorba the buddha)
ne kadın ne de erkek fikriyle konuşmaktadır.cinsiyet ayrımı olmadan insan olarak.
tüm kitaplarını okumayı düşündüğüm yazar.
hayata ve meditasyona farklı bir bakış açısı getiren gelmiş geçmiş en iyi mistiklerden biri olan insan.
kendine özgü felsefesini aktardığı kitaplarını okudukça insana kendini aydınlanmış hissettiren, olaylara bambaşka şekillerdede bakmanıza yardımcı olan mistik insan. özellikle özgürlük mutlaka okunmalıdır.
beğendiğim yerleri çizmeye çalışma girişimimden vazgeçmiş, direk kitabın ismini çizmişliğim vardır. her sayfası süperdir çünkü.
kitaplarını okuduğunuzda, gerçekten hayata umutla baktığınız mistik hint guru. bazı düşünceleri fazla iyimser hatta çocukça gelse de, cümlelerinden hayat hakkında gerçekten uzun süre düşündüğünü seziyorsunuz. depresyonda olan bünyelere tavsiye edilir. ancak işi abartıp, hindistan'a gidip huzur bulmaya gidilmemelidir. * * *
ismini hatırlayamadığım kitabında, ''...Sen olmasan, bu evrenin şiirinde, güzelliğinde, birşeyler eksik kalır.Bir şarkı,bir nota eksik kalır.Bir boşluk olur.'' demiş insandır.
sistem karşıtı yazı ve düşünceleri ile tanınan, "akıllılar aptallardan çok şey öğrenir" sözünü söyleyen akıllı bir mistik...
*Duyguların çok sayıda olduğunda aşırı duygusalsındır.Duygularım bütünleştiğinde,tüm aşırı duygusallıklar kaybolur;sen yürekle dolusundur ama hiçbir duygusallık olmaksızın.*

Osho*
Tadımız yok çünkü olmamız gerektiği gibi değiliz.

Herkes burukluk hissediyor çünkü herkes olması gereken hayatın bu olmadığını hissediyor; şayet hepsi buysa o zaman o bir hiçtir. Onda daha fazlası olmak zorunda ve bu fazla olan şey bulunmadığı müddetçe kişi bu acı tattan kurtulamayacak. Bu tatsızlık yüzünden öfke kıskan...çlık şiddet nefret; her türden olumsuzluk gelir. Kişi sürekli olarak şikâyet eder ama gerçek memnuniyetsizlik başka bir yerde derindedir. Bu varoluşa karşı yapılan bir şikâyettir; Burada ne yapıyorum? Neden buradayım? Hiçbir şey olmuyor. Niçin zorla canlı olmak zorundayım çünkü hiçbir şey olmuyor. Zaman akıp gidiyor ve hayat hiçbir mutluluk olmadan olduğu gibi kalıyor. Acı tatlar yaratıyor.

Yaşlı insanların tatsızlaşması rastlantısal değildir. Kendi anne babanız bile olsa yaşlı insanlarla yaşamak çok zordur. Onların tüm hayatları çöpe gittiği ve çok tatsız hissediyor oldukları basit gerçeği yüzünden o çok zordur. Olumsuzluklarını kusmak için herhangi bir bahanenin üzerine atlarlar; herhangi bir şey üzerine çıldırırlar ve bağırıp çağırırlar. Çocukların mutlu olmasına dans etmesine şarkı söylemesine zevkten bağırmasına müsamaha göstermezler; buna katlanamazlar. Bu onlar için bir sıkıntı kaynağıdır çünkü onlar hayatlarını boşa harcadılar. Ve esasında onlar bize sıkıntı verme derken aslında en basitinden Nasıl bu kadar keyifli olmaya cüret edersin! diyorlar. Onlar genç insanlara karşıdır ve gençler ne yaparsa yapsın yaşlı insan onların yanlış yaptığını düşünür.

Aslen onlar yaşam denilen şeyin kendisi hakkında tatsız hissediyorlar ve bahaneler uydurmaya devam ediyorlar. Tatsız olmayan yaşlı bir insan bulmak çok ender bir şeydir; bu onun gerçekten güzel bir şekilde yaşadığı gerçekten bir yetişkin olduğu anlamına gelir. Yaşlı insanların genç insanların hiç sahip olamayacağı inanılmaz bir güzelliği vardır. Onların belli bir olgunluğu olgunlaşmışlığı vardır; onların mevsimi gelmiştir. Onlar o kadar çok görmüş ve o kadar çok yaşamışlardır ki Tanrıya sonsuz derecede minnettarlardır.

Ama bu türden bir yaşlı insanı bulmak çok zordur; çünkü bunun anlamı bu adamın bir Buda bir isa olduğudur. Yalnızca uyanmış bir kişi yaşlılığında tatsız olmaz; çünkü ölüm geliyordur hayat gitmiştir kişinin mutlu olması için ne kalmıştır? Kişi yalnızca öfkelidir.

Kızgın genç adamlar duymuşsundur ama gerçekte hiçbir genç adam yaşlı insanlar kadar öfkeli olamaz. Kimse öfkeli yaşlı adamlardan söz etmez ama benim kendi deneyimim - genç insanları yaşlı insanları izledim - hiç kimsenin yaşlı birisi kadar öfkeli olmayacağıdır.

Tatsızlık bir cahillik halidir. Onun ötesine geçmelisin seni ötesine geçirecek bir köPage Ranküye dönüştürecek olan farkındalığı öğrenmek zorundasın. Ve bu geçmenin ta kendisi bir devrimdir. Tüm şikâyetlerin tüm hayırların ötesine gerçekten geçtiğin anda muhteşem bir evet - sadece evet evet evet - muhteşem güzellikte bir koku ortaya çıkar. Tatsızlık olan enerjinin kendisi güzel bir kokuya dönüşür...

böyle bişiler de demiş bu adam...
Coşku manevidir. O, zevkten ya da mutluluktan farklıdır, tamamıyla farklıdır. Onun dışarıyla, diğeriyle hiçbir ilgisi yoktur; o içsel bir olgudur. Coşku çılgındır. Ve sadece çılgın insanlar bu bedeli ödeyebilir. Sıradan akıllı insan çok kurnazdır, çok hesapçıdır, çok hilekardır. O coşkunun bedelini ödeyemez çünkü onu kontrol edemez. Ancak perişan haldeki bir insanı kontrol edebilirsin. Coşkulu bir insan özgür olacaktır. Coşku özgürlüktür. Coşkulu olduğunda sen bir köleye indirgenemezsin. Tanrı yukarıdaki cennetlerde bir yerlerde değildir. O, şimdi burada; ağaçlarda, taşlarda, senin içinde, benim içimde, her şeyin içinde. Tanrı varoluşun ruhudur, görünmez olan, en içteki özdür.

Ne olacağın hakkında bir fikrin olmadan dünyada yaşa. Bir kazanan mı yoksa kaybeden mi olmanın hiçbir önemi yok. Ölüm her şeyi senden alır. Önemli olan tek şey oyunu nasıl oynadığındır. Hoşuna gitti mi? O zaman her an bir coşku anıdır.

Sözlerine sahip düşünür.