bugün

varlığının devlet tarafından kabul edilmediği, bilumum psikopatı içerisinde bulunduran, tam açılımı "jandarma istihbarat ve terörle mücadele" olan, "binbası ersever'in itirafları" adlı kitapta bolca adı geçen örgütümsü teşkilat.
şu sıralar ülke gündeminde çokta lafı edilen bir istihbarat birimi...
(bkz: derin devlet)
tsk nın hiçbir zaman varlığını kabul etmediği 90 lı yıllarda j.bnb. ahmet cem ersever tarafından kurulan musa anter cinayeti ile ilk olarak adını duyurmuş,güneydoğuda son derece etkin,operasyonlarda daha çok itirafçıları kullanıp kürdü kürde kırdırma politikası gütmü askeri istihbarat örgütü.aldığım bir duyuma göre gaffar okkan ın öldürülmesinde başrolü oynamıştır.ayrıca bu eski van cum. savcısı ferhat sarıkaya nın şemdinli iddinamesinde açık açık dile getirilmiş fakat ordunun ağırlığını koymasıyla olay hasır altı edilip sarıkaya görevden el çektirilmiştir.
birçok yayın organını, şahsı ve kurumu gözlediği gibi, muhtemelen online sözlükleri de gözlemleyen gizli kurum.
(bkz: pala)
açılımı jandarma istihbarat ve terörle mücadeledir. 90'lı yıllarda yaşanan olaylardan sonra adı 'jandarma istihbarat grup komutanlığı' olarak değişmiştir. kurucu 'cem binbaşı' dır.
şu andaki ülke gündemine oturan ve varmı yokmu tartışmalarının anka ajansının verdiği bilgi sayesinde bence büyük bir açıklığa kavuştuğu jandarma teşkilatı.
kontrgerilla, kontrollü gerilla, kontrollü gerilim, kontrollü gerilirim, gerilirim gerilirim bi vururum; kontolünü kaybedersin..
Devletin katliam yapan gizli eli, evet guneydogudaki bir cok faili mechul cinayetin arakasinda bu kurumun yattigi yetkililerce de soylenmektedir efenim!
bir kitapçıya bombalı eylem yapacakken etraftaki vatandaşlar tarafından üyeleri engellenen örgüt. yok öyle bir örgüt, tabi yersen...

(bkz: derin devlet)
dis servisler ve onlarin icerdeki f tipi masalarinin duzenledigi kitapci bombalamasiyla guneydogudaki bolucu terorle mucadelesi engellenmek istenen istihbarat orgutumuz.
Mensuplari sacli sakalli hatta kupeli olan teskilat . polis desen degil asker desen hic degil oyle bi tipleri vardir bu adamlarin . icraatlarini geceyarisindan sonra yaparlar genelde . severim kendilerini , saygi duyarim , sayilarinin artmasini dilerim .
kurulum amacının dışına çıkan erseverin itirafalrında sıkça sözü geçen oluşum.bir çeşit devlet içinde devlet.
(bkz: jötem ille de jötem)
öyle hemen vikipede girip de copy-past yapılacak kurum/kuruluş* değil zannedersem.
mit'in son dönemde iyice cia ve mossad ekseni içine girmesinden rahatsız kurumdur.

varlığı hiçbir zaman kabul edilmemiştir.
uzun süre bonservisini elinde bulundurduğu yeşil kod adlı mahmut yıldırım'ın formunun zirvesine olduğu vakitler (1990'ların ilk yarısı), güneydoğu'da baya bir korku salmış gizli oluşum. pkk'nın elma şekeri gibi keyifle emdiği yer altı örgütü...
leyla zana isimli dişi homo sapiens, hala o 4 kalem pille çalışan çin malı lahana bebekler gibi anlamsız sesler çıkarabiliyorsa, bu gizli oluşumun heralde artık yok olmasından falandır.

(bkz: mehmet agar)
(bkz: korkut eken)
(bkz: ahmet cem ersever)
(bkz: nuri gündeş)
(bkz: veli küçük)
açılımının " Jandarma istihbarat ve Terörle Mücadele " olduğu rivayet edilen gayri resmi kurum.
eski bir albayla yardımıcısının pkk değil de jitem tarafından öldürüldüğü üzerine çıkan haberlerden sonra genelkurmay' ın adeta sahiplenerek '' hayır, onlar pkk ile girilen mücadelede şehit olmuşlardır'' diyerek savunduğu askeri terör örgütü.
gerçek adıyla istihbarat Grup Komutanlığı, yani komutanlıktır.. ha sen buna illegal diyorsan o da senin sorunundur..
(bkz: abdulkerim kirca/#4555449)
(bkz: devlet teroru/#4592905)
abdülkadir aygan'ın taraf gazetesi'nden neşe düzel'e verdiği röpörtajdan:

jitem eylemlerinin hepsi ölümle mi sonuçlandı?

hepsi ölümle sonuçlandı. hatta size ilginç bir olay anlatayım. pkk'lı olduğu söylenen ihsan haran isimli bir genç vardı. ailesi boşaltılan lice köylerinden diyarbakır'a göçmüştü. şehitlik semtinde oturuyordu. o genç jitem'e alınıp sorgulandı. sonra da silvan tarafına götürüldü, bir arazide kafasına kurşun sıkılıp bırakıldı. fakat sonra komutan abdülkerim kırca'dan duydum. meğer o genç kafasına sıkılan kurşunla ölmemiş. sadece şok geçirmiş. batman'a kadar yürüyüp hastaneye gitmiş. yaşadığı olayı anlatmış. işte bu olay batman timine haber veriliyor, o da diyarbakır jitem'e bildiriyor.

evet...

kırca'yı telefonla arıyorlar ve "komutanım böyle bir durum var" diyorlar. o da "tamam onu hemen sizin time alın, bekletin. biz geliyoruz" diyor. bana bunu kırca kendisi anlattı.

niye bir komutan size bunu anlatıyor?

ilk infazı yapanları beceriksizlikle suçladı. "bizim beceriksizler öldürememişler. adam kalkmış şehre, hastaneye gitmiş. tekrar gittik, aldık ve işini tamamladık" dedi. abdülkerim kırca yanına personelini alarak hemen batman'a gidiyor ve o genç tekrar araziye götürülüp infaz ediliyor. jitem'in eline düşen sağ bırakılmıyor.

bu gencin öldürülmesine siz tanık oldunuz mu?

ilk infaza tanık oldum. kemal ümlük, uzman çavuş yüksel uğur vardı. bir toprak yığınının arkasına götürüp vurdular. geceydi. hangisinin vurduğunu görmedim. gencin sorgusu jitem'de yapıldı sonra arabaya konulup araziye götürüldü

o genç niye öldürüldü?

pkk'lı diye... bu diyarbakır bölgesinde pkk'yla ilgili bilgileri genellikle itirafçı serpil toprak veriyordu. o da jitem'de sivil memur olarak çalışıyordu. mesela mehmet salim dönen isimli silvanlı genci ve amcasını jitem'e aldıran da o kızdı. onları askerî hastanede görüyor. çocuk askere gitmek için askerlik muayenesini yaptırıyor. amcasıyla birlikte gelmiş. serpil bunu gelip bana söyledi. "komutanı arayıp haber verelim" dedi. kırca o sırada dicle üniversitesi'nde dişini yaptırıyordu. aradık. "gereğini yapın, alın. ben geliyorum" dedi. toros arabayla askerî hastaneye gittik ve gençle amcasını aldık, jitem'e getirdik. komutan kırca dişçiden geldi ve işin sorgulama safhası başladı.

nasıl öldürüldüler?

amcasının hiç alakası yoktu ama yarın bir gün ifade verir diye onu da aldık, getirdik. amca, yeğen jitem'de boğularak öldürüldüler. silvan yoluna atıldılar.

onları komutan abdülkerim kırca mı boğdu?

hayır, o talimat verdi. boğdurdu. zaten komutan işkenceli sorgu yapıldıktan sonra bazen işkence odasında kalıyordu. bazen de kendi odasına gidip içkisini içiyordu. bu cinayetler hep gece mesaisinde işleniyordu. işkenceler mesai saatinden sonra akşamları yapılıyordu. sıradan askerler koğuşlarına gittikten sonra... çünkü jitem'de gündüzleri çaycılık, postacılık yapan askerler vardı. kırca emir erini bile gönderiyordu. ayrıca çevrede askerî birlik ve diğer kurumlar vardı. işkence seslerinin duyulması istenmiyordu. işkence akşam diğer personel gidince, mesaiden sonra başlıyordu.

işkence ve infazlar için jitem'de kaç kişi gece mesaiye kalıyordu?

işin durumuna göre dört, beş kişi kalıyordu.

kaç kişi tarafından, neyle boğuluyordu bu insanlar?

boğma teliyle... elektrik kablosuyla... bazen sağlam bir televizyon kablosuyla. duruma göre iki, üç kişi boğuyordu. işkence bir, iki gece sürüyordu. hemen öldürülmüyordu. hatta ifadesi alınmadan ölmesin diye sadece bir dilim ekmek veriliyordu.

peki, amcasıyla öldürülen, askere gitmeye hazırlanan genç pkk'dan ayrılmamış mı?

askere gideceğine göre ayrılmış. çünkü bir pkk'lı askere gitmez. hele grup sorumluluğu yapmış birisiyse... ama pkk'dan ayrılsa da jitem tarafından öldürülüyor. mesela o servet aslan diye bir üniversiteli genç vardı. fatma isimli bir de mersinli kız arkadaşı vardı. kızın hakkında hiçbir suçlama yoktu. hiç ilgisi yoktu. bizim gibi sivil memur olan itirafçı serpil'in ifadesi üzerine bu iki üniversiteli genç diyarbakır'ın merkezinde el ele gezerken alındılar. üstelik çocuk dağa falan gitmemiş. kaldı ki yanında kız arkadaşı da var.

bu ne anlama geliyor?

birbirlerine âşık olmuşlar. normal bir hayat yaşıyorlar. pkk'lı militan diyarbakır'ın merkezinde kız arkadaşıyla el ele gezemez. çocuk pkk'lı olmadığını ağlaya ağlaya söylediyse de...

onlar da mı öldürüldü?

evet, onlar da öldürüldü... mehmet çapur isimli bir başçavuş vardı. kırca emir verdi. gençleri sivas yönüne götürüp, orada öldürüp yol kenarına atmışlar. bu iki genç iki gün sorgulandılar, işkence gördüler. abdülkerim kırca o kıza kendisi işkence yaptı.

itirafçı serpil toprak nerede şimdi?

erzurum'a tayin edilmişti. orada hem memuriyet yapmış hem de yarıda bıraktığı yüksek hemşirelik okuluna devam etmiş. jitem onun tekrar okula kaydını yaptırmış. orada bir öğretim görevlisiyle evlendiğini duyduk.

bu insanları şehir dışına öldürmeye götürürken arabanın bagajına mı koyuyorsunuz?

bazılarını arkada oturan iki personel arasına alıyor ve normal bir yolcuymuş gibi götürüyorlardı. bazılarının üstüne ise hastaymış gibi bir mont örtülüyordu.

kaç kilometre uzağa götürülüp öldürülüyorlardı?

mesela idris yıldırım silopi'den alındı 150 kilometre uzaktaki elazığ'a götürüldü. çünkü onu yakalayan jitem elemanı silopi'de oturuyordu. kendisinden şüphelenileceğini düşünüyordu. jitem muhbirini korumak için onu uzak bir bölgede öldürdü. kimliği tanınmasın diye cesedi de yaktı.

siz jitem'de kimlerle çalıştınız?

1990'da iki yıl kadar cem ersever ve yardımcısı aytekin özen'le çalıştım. bunlar gitti yerlerine cahit aydın ve yardımcısı nurettin ata geldi. daha sonra da abdülkerim kırca geldi. en uzun onunla çalıştım. normalde her komutan iki yıllığına gelir ama o üç, dört yıl kaldı. bir ara ali yıldız, cemal temizöz'le de çalıştım.

siz sadece abdülkerim kırca'nın yaptıklarına mı tanık oldunuz? diğerleri neler yaptılar?

en çok cinayet komutan kırca döneminde oldu. cem ersever zamanında da oldu ama o kadar değil. mesela onlardan sonraki komutan ali yıldız politik davranıyordu. itirafçıların yanında "şu kişiyi alın" demiyordu. normal istihbarat faaliyeti yapıyormuş gibi davranıyordu. ama kendi emrindeki zahit engin'in başında olduğu diyarbakır jitem timi durmadan jitem'e adam alıp, sorgulayıp öldürüyordu. biz bunlara gözümüzle kulağımızla da şahit oluyorduk. adamlar hücrelerde haykırıyordu. o insanlar da sonradan yok oluyordu. binanın arkasında bir çöp bidonu vardı. şehmuz çavuş'u ya da timden başka birini orada insanların özel eşyalarını, elbise, ayakkabılarını yakarken görüyorduk.
doğu anadolu halklarına yapılan işkence, zulüm ve katliamların sorumlularından bir tanesidir bu örgütümsü..yapılan işkenceler neticesinde türkiye cumhuriyeti devleti her yıl aihm'de açılan davalar sonucunda milyonlarca dolar tazminat ödemektedir..ha isterse trilyon dolar versin bu ülke, adama sıçtığı boku, at tezeğini zorla yedirdikten sonra...

hödöt: şimdi en çok şunu merak ediyorum sevgili eksi veren yeni yetmecim..entryim de bahsettiğim durumlar, davalar ve tazminatlar gerçek...eksilemenin nedeni gerçeklerle yüzleşememe ezikliği mi yoksa bu gerçeklerden hiç birinden haberi olmayan ve haberi olmadığı için de red psikolojisine bürünen ot biri olman mı??? cidden merak ediyorum..