bugün

(bkz: ceyhun zeynalov)
(bkz: buludlar)
kamera kullanımı açısından tam reha erdem'lik film. görsellikteki doyumsuzluğu eleştiren tayfa kosmosdaki görselliği baz alıyor. fakat kosmos'da kareleri dolduran kar güzelliğiydi. aynı renk dolgunluğu beklenemez bu durumda.

hikaye akışı biraz daha kaygan olsaydı tadından yenmeyen film olabilirdi. şarkı söyleyen kadınları bekliyoruz artık.
--spoiler--

Jîn, bir nedenle, dağdaki silâhlı örgütten kaçmaktadır. Dağlarda yapayalnız günler ve geceler geçirir. Amacı bir büyük şehre ulaşmaktır. Ona en büyük gücü hayvanlar verir. Bir ayıyla bir ini paylaşır, yaralı bir eşeği tedavi eder, sonunda dağdan iner. Ancak ova dağdan daha tehlikelidir. Büyük bir hayal kırıklığıyla dağlara, yalnızlığına geri döner. Ağaçlar ve hayvanlardan başka kimsesi yoktur.

--spoiler--
kürtçede hem kadın hem hayat anlamına gelmektedir.
dün izleyip delik deşik olduğum film. reha erdem filmi.

kendisi bu filmi benzetmek değil de illa ilişkilendirmek gerekirse a ay 'ın yanına koyarım dese de ben hayat var sularına gittim nedense.

hakikaten mükemmel bir çalışmaya imza atmış erdem. gene sinemasındaki kendisini tekrar etmeme eğilimi bu filmde de ziyadesiyle beliriyor. farklı hikayeler,doğanın tasviri, farklı filmler, birçok filmi için ortak payda üstün görsellik tandansı ve özellikle erkeklerin kadın üzerinde şiddet ve güç göstergesi geçmişte de tanık olduğumuz argümanlardı. farklılıkları ve ortak kalıplarıyla erdem'in sinema dilini oturttuğunu düşünmemek ne mümkün.

filmi klasik bir kürt meselesi yaklaşımıyla ele almamak lazım. bence jin'in izini sürüp mümkün olduğunca odur, şudur, budur gibi kati tanımlamalarla politik raya girmeden film başarıyla akıp gidiyor.

--spoiler--
jin'in bu kişisel mücadelesi sırasında doğa'nın kendisine yardımcı olup insanların olmaması ilgiye namzetti. hayatına bir şekilde müdahil olan erkekler jin'i kendi istedikleri şekilde görüyorlar. hani atıf yılmaz hoca adı vasfiye 'de kadının erkek egemen dünyada nasıl görüldüğüne dair bir kompozisyon çıkarmıştı ya buna benzer bir durum var. üniforma giyildiğinde bacı, çıkarılıp çalınan elbiseler giyildiğinde hatun seni yerim tavrına bürünülebiliyor. jin burda doğaya aynı dersu uzala vari adapte olmuş insanı resimliyor. karşısına çıkan erkeklerden birisi ona kamyonlara binme öğüdünü verip, babacan bir tavır sergilerken kızıyla aynı ismi taşıdığını söylüyor. tabii kendi evinden hırsızlık yapıldığından bihaber. yani jin yeri geliyor hırsızlık yapıyor bir şekilde hayata kanalize ve çokta masum olmayan bir kişilik çizimiyle doğru tasvir edilmiş. doğada tutunma mücadelesini iyi bilmesi, adaptasyonu, bir tehlike olduğunda ağaca jet hızıyla çıkması genel olarak başının çaresine bakması ki hele kendisine saldıran herifi en sonunda taşla benzetmesi, çaldığı eşeği iyileştirme tavrı, jin'in nasıl yaşaması gerektiğini net bildiğini de gösteriyordu.
--spoiler--

--spoiler--
filmin en büyük başarısı, şu yaşanılan çatışma ortamından doğa'nın ne derece etkilendiğini göstermesi. jin'in elmasını paylaştığı ayı da ve bir yığın hayvan da (sürüsüne bereket bir çeşitlilik sunuluyor, belgesel vari) bu vahim tablo karşısında ürküp, korkup, geri adım atıyorlar. doğadaki canlılar hiçbir suçları olmadığı halde muzdarip ve ötesiler.
--spoiler--

yaralı askerin korkusu, annesine hakkını helal et demesi falan da jin'in yardım edip başının çaresine bak deyip onu göndermesi belki çok daha değişik ortamlarda da görüşürüz mutabakatı bence müthiş ara sahnelerdi. gözden kaçmış olabilecek türden ara sahneler olur ya. (biri de selam söyle leyla'ya ben de onunla akran sayılırım aslında temelindeki güzel deyiş) ama gözden kaçmayı hak etmez. belki, bir çay bahçesinde de görüşürüz bir zaman lafı gibi. kulaklardan kaybolmuyor. şu onur ünsal 'ın oyunculuğunu ezelden beridir severim, kısa bir rol. ama hakkını vermiş. erdem'in genç oyuncularla alıp veremediği olduğunu düşünüyorum hayat var'daki elit işcan'dan sonra, jin'deki deniz hasgüler'deki en az o kadar başarılı... (hele jin'in o doğaya kendini teslim ettiği kayıtsız şartsız uzandığı sahneler hayat var' dakine benzer mükemmelikte)

sonuç, en beğendiğim reha erdem filmi. finalini de müthiş bulduğumu söyleyeyim. bu hikayeye pardon masala bu tarz bir son yakışırdı.

10 üzerinden 8,5!

not: sözlük açısından bakarsak, uludağ sözlük genel yazar portföyünü ve konulara yaklaşımını(kırmızı çizgilerini) düşününce, bu filmin hiçbir zaman bu ortam da hakkını bulamayacağını düşünüyorum. onun için izleyin, izletin demeyeceğim. şunu diyebilirim belki. ön yargılardan arınmak insana hayata dair bir şeyler katar.
kürtçede hayat anlamına gelen kelime.
samuray champloo da sağlam ana karakterlerden biridir cool takılır efendidir her mahallede bulunması gereken delikanlı samuraylardandır.
şarkı söyleyen kadınları henüz izlememiş biri olarak, bu filmi değerlendirmenin dışında tutup jin in reha erdem sinematografisindeki en zayıf film olduğunu düşünüyorum.
reha erdem in daha önceki filmlerinden alışık olduğum karekterlerin samimiyetini ve sıcaklığını bu filmde bir türlü yakalayıp, film izliyormuşum hissinden kopamadım. reha erdem filmlerinin bendeki en önemli yanı da budur. karekterler öylesine samimi, öylesine insani, öylesine bendendir ki filmi izliyormuş hissinden çıkıp yaşıyormuş hissine kapılırım. bu defa bu cevheri yakalayamamış olmam açıkcası hayel kırıklığına uğrattı beni. sonrasında bu olumsuzluğun nedeninin filmde değilde kendimde ararken şöyle bir çıkarım yaptım: ana karekterin toplum ve bireylerin genelinin bilincinde pek olumlu yer edinmemiş gerilla bir kadın olması istemesem de karaktere duygusal bir yaklaşımda bulunmamı engellemiş olabilir. bu durum bilinçaltımın film karşısında önüme çıkarmış olduğu bir engeldir belki.

bunların dışında değinmek istediğim bir diğer nokta da şu:
reha erdemin her filminde şahit olduğumuz hayvan imgelemleri bu filmde de fazlaca yer alıyor; ancak bunu yaparken sıkça efekt kullanmış ve bu da eski filmlerindeki naiflikten ve estetikten çok uzak olmasına yol açmış. reha erdemin hayvan sekanslarını ağzım açık ve kendimden geçerek izleyen biri olarak bekentilerimin altında kaldım.

son olarak, özellikle son dönemde birbirini tekrar eden sinemacılarımız arasında sinema dilindeki özgünlük ve yaratıcılık nedeniyle çok fazla değer verdiğim bir yönetmendir reha erdem. şarkı söyleyen kadınlar ı görmeyi dört gözle bekliyorum.
siyasi anlamda yanlı bir film sayılmaz. hem nalına hem mıhına derler ya. tam bi taraf yok. lakin görsellik müthiş. keyifle izledim. hatta bir zamanlar anadoluda kadar tad aldım. taa ki;
-şu çapa sahnesine kadar. bazı kadınlar hiç toprağa ellemiyodu. olmuş mu reha? koskoca yönetmensin sen.
-terörist kızda hiç şive yoktu. hayır dışarda yaşamış, kendini yetiştirmiş falan desen o da yok. eksikti çok eksik.
-hasta kadın "yavrum şu ilaçlarımı veriver" diye hönkürüyodu. o bölgede asla "veriver" gibi bir ifade kullanılmaz.
-bi de o son sahne ne kadar yapaydı la reha. o hayvanlar neydi öyle. hiç mi montajda falan buna gülen olmadı be yönetmenim.

ama yine de sevdim.
yukarı+ileri+o+o+o dan ibaret olan tekken karakteridir. sadece bu komboyu tekrarlayarak oyunu bitirebilirsiniz. çok çeşitli fantazileri olsa da bu yeterlidir.
çeşitli fantaziler için en uç örnek:
paul karakterinin tek attığı özel hareketine geri+kare tuşları ile yapılan; rakip ne vuracaksa aynen geri yansıtan hareketle karşılık vermek.
jin, her ne kadar masaldan farksız bir dile sahip olsa da ülkede çözüme ulaşamayan büyük bir sorunun kaynağını anlamamıza yetecek kadar da gerçeklerden bağını koparmamış bir film.

eleştiri yazısı: http://sinemahzen.com/jin/
son zamanlarda kafayı fena taktığım adam.
muazzam besteler ve sözleri. azeri türkçesi bile tırmalamıyor kulağımı. hatta oldukça sevimli bile buluyor olabilirim.
(bkz: ceyhun zeynalov)
Turkiye'nin artik napip edip kurtulmasi gereken konularin ozetidir.

Turkiye'de artik bitakim seyler su sunlardan, bu bunlardan denmeden duzeltilmeli.

Cunku bazi seylerin masali bile cok rahatsiz edici.

Umarim duzelecek. Baris, nefes almak, yasamak, oldurmeme ozgurlugu herkesin insani hakki.

Bir takim politikalardan herkes vazgecmeli artik.

Film mi? Bunlarin hicbirinden bahsetmiyor. Bunlarin hepsinden alakasiz, dunyanin her yerinde cekebilip o cografyaya bir sekilde uyarlayabilecegin bir konusu var.

Ama sen izledikten sonra bunu anliyorsun. Baska da cok seyi anliyorsun da o zaman konu uzuyor iste.

Turkiye'de kimsenin ama kimsenin sikindirik siyaset anlayislari ve politikalar sebebiyle olmedigi gunler diliyorum.

Ve bir de bir kadindan sadece cinsellik anlayan/bekleyen hemcinslerimin bittigi veya hic olmazsa yontuldugu, daha insanlastigi bir turkiye.

Turkiye'nin artik bir seyleri arkasinda birakmasi gerek.
buludlar adlı şarkısı ile her gün dinlenilmesi gereken azerbaycan türkü şarkıcı.
Kazama.
görsel

Kadın ve yaşam anlamına gelen güzel kelime.
(bkz: tekken)
(bkz: jin kazama)
Kadın yaşam özgürlük
Jin jiyan azadi
Gin gyank azadutyun.
görsel
şişirilmis tekken karakteridir hatta eddy veya christie bile bu kadar şişirilmedi bu karakter ile adam akıllı hiç oyun bitiremedim çok yavaş kalıyordu diğer karakterlere göre.