bugün

Yönetmenliğini Reha Erdem'in yaptığı, başrolünde Yeşim Tozan'ın oynağı 1988 yapımı siyah beyaz filmdir.
insanın içinde büyükada aşkı uyandıran film.*
bulmak çok zordur bu zamanda, bu filmi. *
şu zamandaysa bulmak pek kolaydır.
cd'si mart itibariyle piyasadadır.
korkuyorum anne ve 5 vakit'e oranla
daha zor bir filmdir. izlemeye niyetli
olanların avrupa sinemasını seviyor olmaları
bu filmi sevmeleri için kilit noktadır.
filmde tanıdık çehre olarak sadece münir özkula rastlıyorsunuz. küçük kıza (yeşim tozan);

-rüyalarını anlamlandırmaya çalışma. rüya sadece rüyadır. rüyanda gördüğün kuş sadece rüyanda gördüğün kuştur! o kuşlar asla şu gördüğün (gökyüzünü işaret ederek) kuşlara benzemez!

vari sözler sarfederek, hem küçük kızın(yeşim tozan) hem de uyku sonrası rüya yorumlarından medet uman insanların aymazlığına bir balyoz indirmiştir.

1988 yapımı,özgünlükte çığır açmış,buram buram sanat kokan reha erdem eseri.
kutluğ ataman ın oynadığı tek film.
efsunludur.
edip cansever, sevim burak, john donne, william blake kokar.
büyükada'da ba$lar, burgazada'da biter.
$u okunmalidir: http://www.gridergi.net/y...azi.php?sayi=3&yazi=2
reha erdem'in ilk uzun metraj denemesi. filmin çekildiği dönemin kültürel-sosyal manzarası düşünüldüğünde yönetmen şahsın çizgi-dışılığı kendini tüm çıplaklığıyla hissettirmektedir. pek sevdim. yirmi yıl öncesi için öte bir film.

(bkz: gülsen tuncer)
(bkz: özcan özgür)

(bkz: antonio vivaldi)

(bkz: osman kavala)
seksenlerde yapılmış kötü bir alternatif sinema denemesi. reha erdem in yönetmenliğini geliştirmeden çok çok önce çektiği bir film olmasından kaynaklanıyor sanırım. zira geçtiğimiz yıllarda çektiği korkuyorum anne ile arasında dağlar vardır.
william blake'ten edip cansever'e pek çok kişiden alıntılarla dolu, dolu bir film..
insana ''gör''meyi öğreten reha erdem düşü.. oysaki rüyalar sadece rüyadır!

(bkz: ilk filminde usta olmayı basaran yonetmenler)

--spoiler--
-gördüğün her şeyi gösterebiliyor musun? rüyalarını gösterebiliyor musun? fotoğrafını çekebiliyor musun? ışığın yetiyor mu? netliğini ayarlayabiliyor musun? gördüğün her şeyi gösterebiliyor musun?

-rüyanda gördüğün kuşlar, rüyanda gördüğün kuşlardır.. onlar burada gördüğün kuşlara benzemezler. onlar aynı dili bile konuşmazlar!!
--spoiler--
boğazımda düğüm gibi kaldı. garip bir rahatsızlık veriyor; bundan kurtulmak için birşeyler yapmalı, konuşmalı, anlatmalı lakin olmuyor, yapılamıyor, öyle kalakaldım.

tam anlamıyla sevdim, çok etkilendim gibi cümleler kuramam, iyi ya da kötü diye de birşey diyemem ama bu durum sanırım filmi kafamda tam olarak oturtamadığımdan kaynaklı. tekrar, tekrar ve tekrar izlenmeli (özellikle de görüntüler için). diyaloglar ise bambaşka bir pencere, öylesine ağırdır ki oturduğunuz yerde sizi zorlar, yorar.

velhasıl kelam reha erdem bu ilk filminden göstermiş kendini, takdir ediyoruz, takip ediyoruz...
eleni karaindrou ile birleşince bir de...
http://www.youtube.com/watch?v=-XJiTM89RdQ
--spoiler--
12 yaşındaki Yekta, boğaz kenarında eski ve kasvetli bir yalıda halası ve dedesi ile birlikte yaşamaktadır. Ölen annesi hakkında tek bildiği şey, bir gün kayıkla denize açıldığı ve bir daha geri dönmediğidir.

Bir gece, Yekta, pencereden annesinin bir kayığa binip uzaklaştığını görür, ama herkese anlatsa da kimseyi inandıramaz. Bu olaydan sonra annesinin bir gün geri döneceği inancı daha da güçlenir. Küçük halası Neyyir, Yekta'yı Büyük Ada'daki bir okula kaydettirmek istemektedir. Yaşadığı evden uzaklaşmak istemeyen Yekta, bir gün annesi gibi kendi başına bota atlayıp açılınca, durumu için endişelen halası adaya, kendi yanına aldırır. Her şeye rağmen, Yekta buraya alışmayı reddecektir.
--spoiler--
hoş gelmiş yedinci nesil yazar. coştursun efenim sözlüğü *
uludağ sözlük yazarlarının seviyeli ve espri anlayışı yüksek olduğunu düşünen fakat henüz 3.gününde, girdiği (#8693753)entry nin esprisini bile anlayamayan insanların olduğunu düşünen yazar.
yedinci nesil yazar. okuyor daha çok sanırım.
filmi izle, üzerine düşünme, hisset, içinde patlasın demiş. sağ olsun iyi etmiş. severim reha erdem'i. içim kalktı, kendimi kötü hissettirdi. dolayısıyla başarısız diyemeyiz ama gereksiz bir kanırma, zorlama bir sanat mevcut. şimdi çekse daha iyi olurmuş. o zaman da münir özkul olmazdı gerçi...
şu adreste film hakkında güzel bir makale bulunuyor.
http://www.nutkutuna.com/...cok-sey-anlatiyordu-a-ay/
reha erdem 'in ilk filmi. film iyi bir film olmakla beraber göze bir şeyi sağlamca sokuyor.
şuan iyi konumlarda olan yönetmenlerin ilk filmleri bir kimlik bulma öyküsüdür. hatta bu filmde görüldüğü üzere, kimlik arayışı avrupa sinemasına fazlaca nazire etmiştir. batı sinemasının estetiği öne çıkaran usta yönetmenlerine bir saygı duruşu niteliği göze batmaktadır. alttan alta verilmeyip su yüzeyine çıkarılan psikolojik gözlemler ve görsel estetizm sanatsal bir kaygının ürünüdür. bunu ifadelerken filmden hazzetmediğim anlaşılmasın. * lakin dikkat çeken bir avrupalılık var bu filmde. gelenekselden kopmak, başlı başına irdelenmesi gereken bir konu.
zeki demirkubuz 'un c blok 'u da deneyseldir bir arayış içindedir. reha erdem 'in ilk filmi de öyle ilerleyip gidiyor. ve açıkça bir şeyi de belli ediyor c blok'a benzer. ileride sağlam çalışmalar çıkacak, takibe devam edin. bunlar birer haberci diyor filmler bağıra çağıra.
bugünkü başyapıtlardan sonra geriye bakınca az biraz zorlama kokan yavanlık barındıran fakat ileriye dönük müjdeyi de köküne kadar veren bir yapıt a ay! reha erdem'in nereden nereye geldiğini anlamlandırmak için dahi izlenmeli.
10 üzerinden 7!
hoş bir çalışma eleni olayı bitirmiş.

http://www.youtube.com/watch?v=-XJiTM89RdQ
"Ne diye bunca zahmet?
Göstermek daha mı önemli?
Her gördüğünü gösterebiliyor musun?
Söylesene, her gördüğünü gösterebiliyor musun?
Rüyalarının fotoğrafını çekebiliyor musun?
Işığın yetiyor mu?
Netliğini ayarlayabiliyor musun?
Görmeyi, sadece görmeyi biliyor musun?
Hem, ne göstereceksin?
Haberleşmek için mi?
Kimlerle?
Kendinle habersiz kaldın mı hiç?
Gösterilemeyen şeyler görüyorum hep.
Gör,
sadece gör!”