bugün

utah üniversitesi siyaset bilimi bölümünde, dersler veren profesör hakan yavuz'un kullandığı bir ifade.
25 temmuz 2010 pazar günü,akşam gazete'sinde yayımlanan, şenay yıldız'ın kendisi ile yaptığı ropörtajda:

iSLAM PROTESTANLAŞIYOR

- Protestanlaşma ile ne kastediyorsunuz?

Yani bugün 'islamsız bir islam' görüntüsü ortaya çıkıyor. Yani, ahlak, etik, hak-hukuk değerlerinden soyutlanmış bir islam. Tamamıyla şekle dayalı ve tüketim araçları haline dönüşen bir islam var. Bugün Türkiye'de islami semboller alınıp, satılır hale gelmiş, yer edinmek için kullanılır vaziyete dönüşmüş. Türkiye'de islam'ın şartı ikiye indirgenmiş: başörtüsü ve içki içme. Weber'e göre Protestanlık kapitalizme yol açmıştı. Burada ise, Protestanlaşmaya yol açıyor. Bunlar modern süreçleri ele geçirdiklerini iddia ediyorlar ve başarılılar. Medya, finans, eğitim sektörü... Hepsinde güçlendiler. Ancak bunlar modernitenin içine girdikçe, modernite de bunların içine giriyor. Modernite, dini yeniden şekillendiriyor. Burada, kazanan kapitalizmin mantığı. Türkiye leblebileşiyor.Eskiden Türkiye'nin birtakım ülküler üzerinde oydaşmaya varılan ortak bir çimentosu vardı. Türk kimliği, ülkenin pusulası... Bugün, o çimento dağıldı. Türkiye'de mahalleleri cemaatler, kesimler, kesitler, yığınlar... Herkes leblebi gibi bir tarafa yuvarlanıyor.
mezhep ayrımları, dinin bağnazlık cenderesinden sızan kaçaklar olarak başlar, sonra birekerek göl olur, deniz olur. Ama coğrafi oluşumların uzun zamanda şekillenmesi gibi, makro ölçekteki sosyolojik oluşumlarda çok yavaş ilerler.
burada bir felaket senaryosu retmeye gerek yok hiç. islamiyet tabii ki de her alanda etkin yaşamın her anında görünür vaziyettedir. hak hukuk, ahlak, etik vs gibi değerler islamın kendisinden değil kişilerin ve mevcut kapitalist düzenin bizzat kendisi ile alakalıdır. şekle dayalı olup olmadığını kimse ölçemez biçemez. başörtüsü ve içki konuları genelde malum medya dediğimiz zevatın durmadan gündeme getirmesi ile olan bir şey.

şimdi soruyorum başörtüsü sorunu bu kadar büyümeseydi yada o utanç verici yasak olmasa idi bugün kimse ne başörtüsü konuşuyor olurdu ne de "başörtüsü ile içki islamın şartı" gibi saçma bir cümle kurmak zorunda kalırdı. biraz geriden durup bakmak gerekir.

modernite neden dini bozsun? bu laflar kesinlikle kabul edilebilir değiller. islam modernite ile gayet de barışık olabilir. barışıktır da aslen, sadece kuruntulardan uzak durulmalı. tabi burada dikkat çekmek istediğim husus modernite kavramı ne derece genellenebilir, bir başka ifade ile modernite dediğimiz şey (yaşam tarzı olarak) göreceli bir durumdur.
hani bazı arazi yapıları vardır ya. 10 km yukarıdna bakarsın insan yüüne benzetirsin (mesela marstaki insan suratına benzeyen oluşum) ya da yerden bakarsın bir bulutu koyuna benzetirsin bir hayvana benzetirsin vs. ama yanına yaklaşınca aslında öyle olmadığını anlarsın. bu makalede işte o şekilde 10 km değil 100 km yukarıdan bakılmış resmedilmiş. genellenmiş, olanlar yok sayılmış, olmayanlar varmış gibi aktarılmış, hakan yavuzun kendi kafasındaki islam portresinin dışında yer alan kesimi sanki başka bir şeymişcesine anlatması nakledilmiş. ama aslında en başta denildiği gibi kendi kafasındaki portre sınırları ile belirlediği yaşam alanı dışına çıkan insanlara bir nevi hakaret etmek amacı taşıyor sadece. peki nedir bu portre? efendim müslüman dediğin camiden eve evden camiye gider. başında takkesi elinde tesbihi ayağında takunyası olur. sakalı uzun, pis ve karmakarışıktır. kaşları gür ve gözlerini kapatacak derecede uzundur. her daim çatıktır. gülümsemez. hoşuna gitmeyen bir şey gördü mü yerden taşı alır. vurun kafire diye bağırır ve fırlatır. galeyana gelen halk da aynısını yapar. cahildir. okumaz. okumayı zevmez. hatta bazen bilmez. bık bık bık. uzayıp gidebilir bu özellikler listesi.

ama sonra birileri bir gün sakallarını kesti, insanlara güleryüzlü ve hoşgörülü yaklaşmaya başladı. kendisi gibi düşünmeyenlere dahi hoşgörülü davranmaya başladı. okudu, araştırdı, bilgi sahibi oldu. karşısındaki bilimden bahsettikçe ve bilimin yaratılışın olmadığı noktasında ispatlar içerdiğini iddia ettikçe, ondan daha çok bildiğini karşısındakine hissettirdi ve bilimi yaratıcının varlığını ispat noktasında kullandı. iş hayatına atıldı. hayatın her noktasında başarılı oldu. bir zamanlar tek görüşün hakim olduğu ve istediği gibi at koşturdukları medya finans eğitim sektörüne de girdi. bok atalım dediler, baktılar kaliteleri onlarla kıyaslanmıyor dahi. sonra ahlak dışı yollarla da saldırdılar ama bu entryde bunlara değinmeyeceğim.

protestanlık özünde hıristiyanlığa muhaliftir. ama burada atfedilen islami protestanlık asla islamın özünü reddetmez. islamın şartları onun için yine 5 tir. imanın şartları da dğeişmemiştir. sadece şunu bilir ki okuyup düşünmek, iş hayatına atılmak islamla çatışmaz. çatışma olduğunu düşünenlerin bu düşüncelerinin sebebi, müslümanları dar bir çerçeve içerisinde yaşamaya hapsetmeye çalışanların dar bakış ve düşünce açılarındandır.
- kapitalizm, ekonomide etkilerini göstersin ama sosyal ve kültürel dokuya zarar vermesin gibi bir lüks yok, malesef!

bölgesel kültür değerlerindeki yıpranma ve çöküntülerin sebebi; kapitalizmin olmazsa olmazlarından biri konumundaki globalleşme ya da diğer adıyla küreselleşme sürecidir. zira, bu süreç işletilmeksizin kısmen teknolojik üstünlük taşıyan yenilikler olsalar da çoğu kez, dev şirketlerin ham madde stoklarına bağlı olarak, moda adı altında sundukları ürünleri aynı anda ve dünyanın her yerinde birden piyasaya sürebilme şansları kalmaz.

- bu! şu demektir;

öylesine bir dünya kültürü ve ortak değer yargısı oluşturalım ki, herkes aynı şeyi düşünsün, hissetsin ve istesin. bu amaç doğrultusunda yazılı ve görsel tüm medya kurumlarını seferber edelim. reklam üzerine reklam verelim. daha çok pazar oluşsun, daha çok üretim yapıp daha çok satalım, para akışı hızlansın, para yoksa kredi kartları kullanılsın ve müşterilerin gelecekteki kazançlarına da el koyalım, ödeyen-ödesin ödeyemeyenin, kıçındaki donu dahi alalım, zıkkımın kökünü yesin, sürünsün!

- ve aynı mantık kültürel değerler için de saat gibi işletilir;

ingilizce, tüm dünya için ortak kültür dili olsun;

- good morning everybody! how are you today?
- we are the world, we are the childeren!
- today tomorrow / toyota.
- life is good / cocacola.
- beautiful thinks / sony.

emin olunuz ki, 'medeniyetler buluşması' adı altında, davos'da pişirilip dünya medyasına düşürülen bombanın içerisinde de tüm semavi dinleri ortak bir paydada birleştirip yepyeni bir din sentezi oluşturma sevdası yatmaktadır.