çağına, akıl ve gönül gözüyle tanıklık eden insan .
sunay akın'a göre eşber yağmurdereli

kız kulesi'nin beyaz duvarına
hezarfen'in düşen gölgesi...
türkiyenin yakından takip etmesi gereken bir aydındır(!). görmeyen gözleriyle ruhani lider statüsündedir.
osman yağmurdereli'nin kuzenidir.
can yücel'in kendisi için yazdığı bir şiir vardır. sözleri;

yaş bir iş yaşlanmak be eşber

gençken
kurşunî bir kumruydu
her dem dem çeken
ihtiyar oldu,ihtiyar
ağarmış bir güvercin
şimdi
paçalı donlarıyla
sabahları sırılsıklam.
akrep oyununun yazarı.

sinop kalesi' nde yaşadıklarını anlattığı oyununu 1998/'99 sezonunda ast sahnelemiştir.

eşber' i lemi bilgin, diğer mahkûmu altan erkekli, çaycı karakterini ise erol demiröz oynamıştı.

unutamayacağım oyunlar arasındadır, sağlamdır, bizim hikâyemizdir.
can yücel'le ilgili bir programda sahnedeyken ikinci sigarasını yakan aydın insandır.
onun şahısında tüm görme özürlüler için...

KÖR ÇOÇUK

Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın
gezindikten sonra yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka
koltukta tek başına oturan çocuğa:
- Buraların yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yanıbaşındaki fırını
arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler.

Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:
- Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz
gerekiyor herhalde.

Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş
ister istemez.
Çocuk:
-Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş.
Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.

- iyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan
gelmediği ne malûm?
- Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk.
Üstelik,
manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız,
fırından
yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız.
Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, cebinden bir
kağıt para çıkartıp teşekkür ederken farketmiş onun kör olduğunu.

Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış,
adamın kendisini farkettiğini.

Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken - Üç yil önce bir kaza
geçirmiştim, demiş, görmeyi o kadar çok özledim
ki.
Sizinkiler sağlam öyle değil mi?
Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:
- Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi
gördüğündür
12 eylül dönemlerini anlatmak için, 12 eylül 2008 iftardan sonra akşam 20.30'da istanbul bakırköyde, yunus emre kültür merkezinde, panele, panelistlik edecek kişidir.
düşünceye özgürlük , barış için bir milyon imza kampanyalarının sözcüsü olan gazeteci ''akrep'' adlı oyunun yazarıdır.
insan haklari aktivisti ve turkiye sosyalist hareketine katki saglayan degerli bir isim.
can yücel'in de dediği gibi;

Eşber kör ama renk körü değil
Kızılı hepimizden iyi görür
Eşber kör ama ölmeden önce badem gözlü olanlardan
teke tek programında konuşup bi tek de atıp televizyonda
yedi karakolun ipini çekip
cigarasını öfleye öfleye gebze hapishanesini boylayan bir kahraman
http://www.renkhaber.com/...biliyetsizdir_/11558.html
21 şubat 2010 da red kültür de beşiktaş jimnastik kulübü hakkında konuşmalar yapacak değerli bir abimiz.
dünya yapılanmasını - ki her ne demekse- lütfen! iyi okuduğunu düşünen bilgi cahili kişilerce hakaretlere maruz bırakılan düşünce adamı, eylem adamı.
şu anda habertürk'te chp hakkında teke tek'te konuk olan kişi.
bayburt'tan trabzon'a göç etmiş bir ailenin mensubudur,osman yağmurdereli'de aynı sülaledendir.
--spoiler--
‘gardiyana soruyorum “maçlardan haberin var mı” diye, adam benim beşiktaşlı olduğumu biliyorsa, belki de o hafta yenmiş olsak bile “fener 4 tane attı size evladım” filan diyor.’
--spoiler--
sözlerini söylemiş kartal bakışlı ağabeyimizdir. beşiktaş maçlarından önce şairler parkında alkolünü bizimle yudumlar bu güzel ağabey. anlatacak o kadar şeyi vardır ki, aylar, yıllar yetmeyebilir.
osman yağmurdereli'nin amcaoğludur.devrimci bir aydındır.amcasının oğlu*önce mafya babalarının,12 eylül darbesinden sonra da turgut özal gibi bir devlet adamının himayesinde yükselirken kendisi 12 eylül darbesinde işkenceden geçmiş,senelerce hapis yatmış,mahkum olmuş bir devrimcidir.ilginçtir.
tutuklu öğrencilerle dayanışma konserine çağırıyor; http://www.youtube.com/watch?v=rn2-5qIh5AQ&feature=autoplay&list=UUiLhY7GNKEazxp2Yr2YW-6g&lf=plcp&playnext=1
haksız mahkumiyeti üzerine, 'ben alır herkesin özgürlüğü glder yatarım' beyanıyla, ruhumuzda hiç kapanmayan bir yara açmış, su gibi aydınlık adam.

'eşber im biçim biçim, ölürem eşber için..'
Eşber yağmurdereli;1945 yılında Erzurum'un Tortum ilçesinde dünyaya gelmiş bir yazardır. Anne ve babası Gümüşhane iline bağlı Yağmurdereli ilçesindendir

Görme yetisini kötü bir olay sonucu kaybetmesi sonrası 1958 yılında Ankara körler okulunda orta öğrenimine başlamıştır.

Lise döneminde arkadaşları ile birlikte "aydınlığa doğru" adında bir dergi çıkarmaya başlamıştır. Lise son sınıfta William Saroyan'ın "yoksul insanlar" adlı kitabından oyunlaştırdığı "yüreği dağlarda olan adam" öyküsü aynı dönem bursa halkevi oda tiyatrosunda sahnelenmiştir.

1964'te üniversite merkezi sınavını üçüncülükle kazanmıştır. Ankara üniversitesi hukuk fakültesine kaydını yaptıran Yağmurdereli; Hüseyin Cevahir, Zekai Özger, Prof. Ahmet inan, Haluk şahin, Metin güven, Gürsen topses, Gün zileli ve daha birçok arkadaşı ile "yeni eylem" dergisini çıkarmaya başlamıştır. Derginin editörü, sahibi ve sorumlu yönetmeni idi.

12 Mart Muhtırası sonrası 1973 yılında üniversitedeki öğretim üyelerinin uzaklaştırılması operasyonundan o'da nasibini almış 12 Mart 1971'den sonra üniversiteden uzaklaştırılmıştır.

Samsun'un Havza ilçesinde 1972 yılında avukatlığa başlamıştır. Disk, töbder gibi halk örgütlerin sıkıyönetimdeki yargılanmalarında savunma avukatlığını üstlenmiştir.

1977 yılında avukatlık yaptığı bursa'da evlenmiştir. Yağmurdereli "Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi/ Acilciler" grubunun kurucusu ve lideri olduğu iddiasıyla 13 Mart 1978'de tutuklanmıştır.

Türk Ceza Kanunu'nun (Tck) "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirme" fiilini düzenleyen 146. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Samsun Ağır Ceza Mahkemesi'nce müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Bursa cezaevinde Nazım hikmet'in ranzasında yattıktan bir ay sonra kesintisiz 14 yıl süren cezaevi süreci başlamıştır. Bir siyasi mahkum olarak sırasıyla; Bursa, Samsun, Trabzon, Adıyaman, Amasya, Mardin, Diyarbakır, Mardin, Sinop, Samsun ve Bursa cezaevlerini tutukluluğu süresince dolaşmıştır.

29 ocak 1982'de Sinop kalesi cezaevine sürgüne gönderilmiştir ve zaman zaman deniz suyu ile dolan bir hücrede bir ay kadar tutulmuştur. Sonrasında iki yılını geçireceği bir başka hücreye kapatılmıştır. Sinop kalesi'ndeki yıllardan sonra samsun'a, birkaç yıl sonra da Bursa cezaevine nakledilmiştir. 1987 yılının eylülü'ne kadar çaycı ve gardiyanlar dahil kimse ile ne konuşturuldu, ne görüştürüldü. Tecrit tam 7 yıl sonra sona erdiğinde içeri alındıktan 20 gün sonra doğan oğlu ve ailesiyle görüşebildi. Wşber yağmurdereli uzun cezaevi günlerinde yazdığı kısa öyküleri ve tiyatro oyunlarını gizlice dışarı ulaştırabildi. "Pek firaklı bir dağ masalı" adlı öyküsü 1986 yılında bir yarışmada birinci oldu. "Mor masa" adlı oyununun Londra'da sahnelenmesi çabası sonuçsuz kaldı. "Cezaevi şiirleri antolojisi" Londra'da ingilizce olarak yayınlandı. Uluslararası af örgütü 1990 yılında "Avukat Eşber Yağmurdereli'nin adil olmayan yargılanması" başlıklı raporu yayınlayarak tüm hükümetlere yollayıp, dünyanın dikkatini Yağmurdereli'nin durumuna çekmiştir.

13 buçuk yıl sonra, Terörle Mücadele Yasası (TMY) ile öngörülen "şartlı tahliye" den yararlanarak, 1 Ağustos 1991'de serbest bırakılmıştır.

Yağmurdereli, serbest bırakılmasından sonra, "barış" ve"demokrasi" girişimlerinde yer aldı, ölüm oruçlarında aracı oldu. "Barış için 1 Milyon imza kampanyası"nın sözcülüğünü yaptı.

Yağmurdereli, 8 Eylül 1991'de insan Hakları Derneği (iHD) mitingindeki konuşması nedeniyle 10 ay hapis cezasına mahkum oldu. Karar Yargıtay'da onanınca, daha önce, "şartlı tahliye" edildiği için 10 aylık hapis cezası daha önceki cezasının geri kalanıyla birleştirildi.

7 kasım 1995 tarihinde tutuklanarak ümraniye cezaevi'ne konuldu.kamuoyunun yoğun tepkisi üzerine 15 aralık 1995 günü serbest bırakıldı.

1996 temmuz'unda cezaevlerindeki ölüm oruçları 60. güne ulaşıp ölümler başladığında, Yağmurdereli bayrampaşa cezaevi'ndeki mahkumlarla görüşerek sorunların çözümü konusunda aracı oldu. daha fazla can kaybı olmasını önledi.

8 ekim 1996 günü "barış için bir milyon imza" adını verdiği toplumsal barış kampanyasını aydınlar, aydınlar, sanatçılar, bilim adamları, iş adamları, politikacılar ve demokratik kitle örgütleri temsilcileri ile başlattı. Ülkeyi baştan başa dolaşarak topladığı bir milyon imzalı dilekçeyi 17 mayıs 1997 yılında tbmm başkanına teslim etti.
Sinop kalesindeki hücresinde kalırken yaşayıp yazdığı "akrep" adlı oyununu ankara sanat tiyatrosu'nun sahneye koyacağı 24 ekim 1997 gününden beş gün önce 19 ekim günü kanal d'de Tbmm başkanı Hikmet Çetin'le yer aldığı programdan sonra canlı yayında gözaltına alınıp Çankırı cezaevi'ne kapatıldı.

Tekrar toplumsal tepki gündeme gelince, hükümet gözlerinin görmemesini bahane ederek, Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesi yoluna gidilmesini istedi ama yağmurdereli bu özel affı kabul etmedi. bunun yerine düşünceyi suç olmaktan çıkaran yasal düzenlemelerin bir an önce yapılmasını istedi.
Hükümet; "cezaevinde bulunuşu hastalıklarının tedavisini imkansız kıldığından bu durum cezaevinde ölüm sonucu yaratır" gerekçesiyle inisiyatifi dışında tahliye etti.

Yağmurdereli 1 Haziran 1998'de yeniden tutuklandı ve 18 Ocak 2001'de çıkarılan basın yolu ile işlenen cezaların ertelenmesi ile ilgili yasadan yararlanarak serbest bırakılmıştır.
1945'te Erzurum Tortum'da başladığı hayat yolculuğuyla, hayatımızda yer edinen.

görsel
Merhum Sanatçı osman yağmurderelinin sıkı solcu olan amca oğlu, avukat, edebiyatçı. Gözlerinin kısmi olarak görmediği söyleniyor (ne kadar kör ve doğuştan mı sonradan mı bilmiyorum.) Ama Üretken bir isimdir kendisi.
Kuzeni ise ölmeden evel akabeden mv. Olmuştu.
1945 erzurum-tortum doğumludur.
O. Yağmurderelinin kökeninin erzurumdan rizeye dayandığını da bu vesileyle öğrenmiş bulunduk.
Sayesinde hukukçuların solcu olamayacağını da öğrenmiş olduk.

Sağcı olabiliyor solcu niye olamıyor acaba...aslında siyasi görüşü olmamalı hukukçuların hele ki avukatların oy bile kullanamamaları lazım.
--spoiler--
eşber,
kör ama renk körü değil,
kızılı hepimizden iyi görür.
--spoiler--

diyordu yakın arkadaşı can yücel, bu hukukçu dayımız içün.