bugün

1962 doğumlu amerikalı yönetmen..kariyerine videoklip ve reklam çekerek başlamış,ilk büyük çıkışını seven adlı filmle yapmış,başarılı yönetmenler kategorisindeki yerini ise fight clubile iyice sağlamlaştırmıştır
(bkz: alien 3)
(bkz: seven)
(bkz: the game)
(bkz: fight club)
(bkz: the panic room)
mükemmel filmlerin yönetmenidir. zira; bir film söyleyin ki filmin isminden çok yönetmeni tanınsın. o filmler david fincher filkmleridir.
muhabbet aralarında (bkz: david lynch) le karıştırılan şahsiyettir..sağlam bir yönetmendir..
brad pitt'le çalışmayı seven süper yönetmen.
Yakın bir zamanda se7en filmindeki gibi benzer bir katil öyküsüyle tekrar beyazperdeye arz-ı endam edecek 90'ların büyük üstadı...
amerika'nın stanley kubrick'in ardından tapındığım ikinci yönetmeni..a perfect circle'ın judith klibini de yönetmiştir, bu da başka bir tapınma nedenidir, fight club, the game ve se7en ise kariyerinin en iyi filmleridir.. mission impossible 3'ü yönetip tom cruise dallamasıyla muhatap olmak zorunda kalmadı, çok sevindik, pek sevindik..
son filmi için (bkz: zodiac)
--spoiler--
Ele aldığı özgün senaryolarla (Se7en, The Game, Fight Club) övgü topladı. Arka plan oluşturmadaki başarısı ve kurgudaki titizliğiyle 90'ların en iyi yönetmenlerinden biri -Alan Parker'ı- olarak gösterilir. Chuck Palahniuk'un aynı adlı romanından uyarladığı Fight Club filmiyle, bugün bile süren bir tüketim toplumu merkezli anarşizm tartışmasının startını vermiştir. Bu filmin ardından birçok ülkede türedi dövüş kulüpleri oluşturulmuştur.

Fincher, Madonna (Express Yourself,Vogue ve Bad Girl), George Michael, Mark Knopfler, Aerosmith (Janie's Got A Gun), the Rolling Stones (Love Is Strong), Nine Inch Nails, the Wallflowers ve A Perfect Circle gibi şarkıcı müzik gruplarının kliplerinin yönetmenliğini de yapmıştır.
--spoiler--
Kaynak: vikipedi
fight club gibi bir filmi yapmış adamdır. bu bile nasıl bir yönetmen olduğunu kanıtlıyor. fight club'tan başka film yapmasına bile gerek yok. o kadar süperdir kendisi.

ayılıp bayılıyorum david fincher'ın o karamsarlığına. o, hiçkimsenin dikkat etmediği detayları gözümüzün içine sokuyor. se7en'daki kasvetli, rahatsız edici o atmosfer, the game'deki o boşluk hissi, fight club'taki hayata ve kapitalizme ettiği küfürler unutulmaz. seviyorum lan ben bu adamı. iyi film yapıyor kim ne derse desin.
panik odasınıda yönetmiştir ayrıca...
yönettiği her filme farklı bir hava katan sıradan görünen bir filmi bile gerek çekim teknikleri gerekse kurgusu ile sıradan olmaktan çıkarıp farklı bir yere koymayı başarabilen genç yaşında usta olmayı başarmış yönetmendir...
the game, seven, fight club... adam gerilim benim işim diyor resmen.
nike'a reklam film'i cekerek benim gibi hayranlarini üzmüs yönetmen. sen tut fight club gibi anti-kapitalist film cek, sonra nike'a reklam yap. oldu mu simdi?

ama reklam yine de güzel...

http://de.youtube.com/watch?v=282qeyi-t2w
ness ile ilk kez matt damon ile çalışacak yönetmen ve yapımcı.

seven ve the game ile büyük sansasyon yaratmış fight club ile kariyerinin zirvesine çıkmıştır. panic room ile hayranlarını hayal kırılığına uğratsa da, bu filmden 5 yıl sonra 2007'de seyirciyle buluşan zodiac ile eski günlerinin sinyallarini vermiştir. önümüzdeki yıllarda adını ness ve the curious case of benjamin button filmleri ile bol bol işiteceğiz.
Stanley Kubrick'in varisi olarak gösterilen***başarılı film yönetmeni.
hayal gücü yüksek olan ve dünyanın en şahane filmlerini insanlara kazandırmaktan haz duyan usta yönetmen.
(bkz: the curious case of benjamin button)
az ve öz film çeken ve çektiği her filmle de hayranlığımı katlamaya devam eden bu sene the curious case of benjamin button adlı filmle artık oskar'ı almasını dilediğim günümüzün en yaratıcı yönetmenlerindendir..
81 inci oscar odul toreni'nde aday gösterildiği* en iyi yönetmen ödülünün kendisine verilmemesiyle, akademi'ye sayısız küfür saydırmamı sağlamış, baş tacı usta yönetmen.
Amerikan sinemasında özellikle "seven" ve "fight club" filmleriyle tüketime, topluma uyuşturucu gibi verilen değerlere alışılmışın dışında bir yorumla bakmıştır. Bu bakış açısı onu sıra dışı bir yönetmen yapar. Topluma bir virüs gibi yayılan iyi ile kötü kavramlarını allak bullak eder. Son dönemde yetişmiş en büyük amerikalı yönetmenlerden biridir.
her sene birini harcayan akademinin, 2009 yılındaki mağduru. geçmiş olsun...
orospu çocuklarından oluşan bir akademiye bir şey kanıtlamaya ihtiyacı olmayan yönetmendir.

ellerine sağlık marlon brando; harbi 'baba' adammışsın ki o oscar ı reddetmişsin.

(bkz: bi daha da kodak center a gelmem)
her ne kadar bu sene akademiden ödül almamis olsa da gönüllerin sampiyonu yönetmendir ve de öyle kalacaktir.

oscar'in amina koyim david fincher'a birsey olmasin!
son ürünü the curious case of benjamin button tutmamıştır. çünkü fincher karanlık ortamların, sinsi senaryoların adamıdır. buttonu james cameron falan çekmeliydi.