bugün
- ecevit'in lise mezunu olması33
- sahurdayız uludağ sözlük29
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle14
- tulumba tatlısı10
- laz ziya8
- bir üstümüzdeki yazarı puanlıyoruz11
- dinden çıkanların artması14
- katil civciv12
- sevilen yemekten saç çıkması12
- ben uyuyorum sözlük bir şey diyor musun11
- oruç tutmayanların artık dayak yememesi11
- yeşil deyince akla ilk gelenler27
- çişim geldi18
- israil de başlayan gezi olayları32
- sonra döndü ve dedi ki12
- zina yapanları en az 4 kişi görmeli38
- yazarların özel bir sempati beslediği şehir32
- tayyibe merve çakar27
- sözlüğün sarmaması15
- 28 mart 2023 türkiye hırvatistan maçı35
- doğu perinçek22
- bir sözlük kızına ilk mesajda ne yazılır10
- hadiama0018
- arkadaşlar bana şans diler misiniz12
- ekşi sözlük23
- sözlük kızlarının marifetleri13
- sözlük yazarlarının aldığı iltifatlar17
- yavuz ağıralioğlu'nun iyi parti den şutlanması10
- iftarda tıka basa yeyip fakirin halinden anlamak23
- frank lucas nihavend longa milas16 üçlüsü21
- anın görüntüsü19
- yavuz ağıralioğlu14
- kemal kılıçdaroğlu22
- 200 tl lik banknot13
- askıda simit alıp 7 arabam var diyen adam10
- akp'nin ypg liderini kırmızı halıyla karşılaması10
- akilli hans9
- yağmurda sırılsıklam olmak11
- fetöcülerin kuduz köpek gibi ince'ye saldırması17
- chpkk lıların şeref yoksunu olması13
- israil'deki protestoların arkasında abd var17
- erdoğan'ın diploması yok27
- togg'un 177 bin ön sipariş alması19
- kredi çekmek13
- chp uzaya çıkmamıza engel oluyor30
- kalemi en güçlü yazarlar10
- pkknın seçime kadar eylemsizlik kararı alması20
- bütün eski akplilerin muharrem inceci olması13
- allah çelişkili kitap gönderir mi8
- seçim öncesi bütün kurumların memur alması10


entry'ler (586)
otuz bilmem kaçıncı istanbul film festivalinde insan hakları bölümünde yarışmış olan 2013 meksika yapımı film. bir saat kırkbeş dakika olmasına rağmen o kadar çok gözü yormayan, coğrafya hakkında güzel görseller sunuyor buraya kadar çok güzel ama filmin başında yardımcı erkek oyuncu olarak algıladığım çocuğun filmin sonunda başrol kıvamına dönüşmesi ve başroldeki çocukların yan hikayelerinin çok duygusuz bir şekilde kenara atılması bu kadar duygusal anlamda vurucu olması gereken bir filmde eksik kalıyor. Bir de filmin sonun da çocuğun kaçak işçi olarak girdiği büyük et fabrikasında ki israf öğesini gözümüze neden soktuğunu anlamadım. Bunun yanında kamera çekimleri çok başarılı, çekimlerin gerçekçiliği çok yerinde, oyuncuların yanılmıyorsam çoğu amatör ki bu da böyle bir mülteci filmi için ideal bir şey, müzikler az ve öz. Ayrıntılara çok kafayı takmıyorsanız gayet başarılı bir film.
platonov- can
Rus yönetmen Vasiliy Sigarev'in 2. filmi imiş. Film ölüm teması üzerin rus aksanıyla işlenmeye çalışılsada gerek filmin uzunluğu, gerek sekansların uzunluğu, gerek hikayelerin çokluğu, gerekse yönetmenin çekim tekniğine bir türlü karar verememesinden mütevellit öyle aman aman bir etki yapmıyor. Rus sinemasına takıksanız izlenir güzel öğeler var.
Her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi? Anılarımızı avuç dolusu su gibi her sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir?
Kitap bu sözlerle başlar..
Aynı gün içerisinde kitabı okuma, filmini izleme şansına sahip oldum. Kitap sadece Enderin gözünden anlatırken olayı(gerçi Ender ve Çetin o kadar uzun süredir arkadaşlar ki neredeyse tek kişi olmuşlar), film herkesin gözünden bakabiliyor yaşanmışlıklara. Kitabı okurken nedense Nihal karakterine Hazal Kaya'yı oturttum ben kafamda her ne kadar onun filme dahil olmadığını bilsem de.. ama keşke filmde Güneş Sayın yerine o oynasaymış çünkü kız ilk 15 dakikadan sonra kendini alıştırması ve üzerinde yas havasını bırakması lazım gelirken, Güneş sayın tam tersine bütün film boyunca depresif takılıyor. Her ne kadar bütün film içinde ne olacağını kitaptan bilsem de her an kızın bir sinir krizi geçirip etraftakileri doğrayacağını düşünmedim değil.. O yüzden bence kızın oyunculuğu vasat.
Başrollerde ki erkeklere gelecek olursak bence film, kitapta olduğu gibi Enderin gözünden geçmesi beklenirken senaryoda sanırım iki eşit parçaya bölünmüş bence iyi de olmuş çünkü Çetin karakterini canlandıran abi gerçekten başarılı oynamış.
Kitap bu sözlerle başlar..
Aynı gün içerisinde kitabı okuma, filmini izleme şansına sahip oldum. Kitap sadece Enderin gözünden anlatırken olayı(gerçi Ender ve Çetin o kadar uzun süredir arkadaşlar ki neredeyse tek kişi olmuşlar), film herkesin gözünden bakabiliyor yaşanmışlıklara. Kitabı okurken nedense Nihal karakterine Hazal Kaya'yı oturttum ben kafamda her ne kadar onun filme dahil olmadığını bilsem de.. ama keşke filmde Güneş Sayın yerine o oynasaymış çünkü kız ilk 15 dakikadan sonra kendini alıştırması ve üzerinde yas havasını bırakması lazım gelirken, Güneş sayın tam tersine bütün film boyunca depresif takılıyor. Her ne kadar bütün film içinde ne olacağını kitaptan bilsem de her an kızın bir sinir krizi geçirip etraftakileri doğrayacağını düşünmedim değil.. O yüzden bence kızın oyunculuğu vasat.
Başrollerde ki erkeklere gelecek olursak bence film, kitapta olduğu gibi Enderin gözünden geçmesi beklenirken senaryoda sanırım iki eşit parçaya bölünmüş bence iyi de olmuş çünkü Çetin karakterini canlandıran abi gerçekten başarılı oynamış.
Berna 81. bölümde olmuş ufak bir dobi! hayır madem Hazal Kaya'yı tekrar Behzat Ç.'nin bir bölümünde oynatıcaksın ayrıca kız hali hazırda kilo almış ve ilk oynadığı halinden eser yok, ne diye o öldürüldükten sonra yerde yatan sahnesini koyuyosun da seyirciyi ''acaba yere düştükten sonra kilomu verdi durumuna mı sokmak istiyosun''?
kırmızı ağırlıklı bir film.
ilk 99 depremi zamanlarında brt diye adlandırılan bi kanalda izlemiştim.. aklıma öztürk serengil'in sıra dışı rolü dışında hiç bi şekilde yer etmemişti ama yıllar geçtikten sonra zihnin bir oyunu olucak ki birden öztürk serengil'in o bisikletle bir tur repliklerini hatırladım ve akabinde internette çokta uzun sürmeyecek bir şekilde filmi buldum.. velhasıl kelam film gerçekten de çok güzel ve bünyesinde o zamanın yıldızlarını barındırıyormuş..
tek başına zirve yaptırabilecek yazardır.
zaman geçsin diye öylesine kanalları zaplarken ali kaptanın annesini pencereden bakarken bir an için erlend øye'a benzettiğim dizi.
ahmet şık'ın imamın ordusu adlı kitabının kopyası olduğu söylenen dokunan yanar adlı versiyonunda 49. sayfada yer alan bir bölümün başlığı. bu bölümde polis akademisindeki cemaatçi yapılanmayı anlatan zübeyir kındıra imzalı fethullah'ın copları kitabından alıntı yapılıyor.
-----
kındıra kitabında isim isim polis eğitim kurumlarındaki fethullahçı örgütlenmenin sorumlularını da deşifre ediyordu. 2001 yılında ilk baskısı yapılan kitapta polis okulu ve akademisi öğrencileri ya da hocaları olarak adları geçenlerin daha sonra emniyet içinde yürütülen fethullah gülen soruşturmalarında da karşısına çıktığını örneklerle anlatan kındıranın adını andığı isimlerden biri de polis koleji ve akademisine 12 eylül sonrasında atanan öğretim üyelerinden türk dili ve edebiyatı derslerine gelen b.c.ydi. (bu isim rumuz mu olsun acaba?) coşkunun derslerde edebiyat ya da türk dilinden söz etmek yerine daha çok hayat dersi anlattığı öne sürülen kitapta, osmanlının güzelliğinden, cumhuriyet döneminin nasıl toplumda dejenerasyona yol açtığından söz ederdi. islamın yüceliğinden çok eşliliğe, tek çeşit yemek yenmesi gerekliliğinden atatürkün yanlışlarına kadar her alanda düşüncelerini anlatırdı. şeri hukukun adaleti tam olarak yerine getirdiğini, ancak günümüzde uygulanan batı hukukunun adaleti sağlayamadığını, çoğunu kendisinin uydurduğu hikâyelere dayanarak, ileri sürerdi deniyordu. b.c.nin bir ders sırasında, atatürkü samsuna vahidettin gönderdi. parasını da o verdi. gidip, düşmana karşı hazırlık yapması için görevlendirmişti. ancak atatürk, vahdettine ihanet etti demesi üzerine aralarında kendisinin de bulunduğu bazı öğrencilerin gösterdiği tepki üzerine b.c.nin dersi terk ettiğine kitabında yer veren kındıra, bir başka dersinde ise kadınların çalışmasının dinimizce yasak olduğunu, çalışan kadınların erkeklerle aynı ortama girip, yoldan çıktığını ileri sürdü. yine tartışma çıktı. b.c., heyecanla tezini savunuyordu:
- çalışan kadınların hepsi orospudur.
ender, birden ayağa fırladı ve başladı bağırmaya:
- benim annem ebe. sen bunu nasıl dersin?
b.c.nin rengi attı. bu olay okul yönetimine ve bayan öğretmenlere yansıdı.
b.c.,polis kolejinde ders verdiği öğrencileri mezun olup akademiye gidince, polis akademisinde de aynı şeriat propagandası yapmayı devam etti. ta ki, hakkında soruşturma açılıp, sözleşmesi iptal edilene kadar. bilal coşkun, bu tarihten sonra, refahyol hükümeti döneminde başbakanlık müşavirliği kadrosuna geçirildi. b.c., hala tbmmde.
------
peki ama kim bu B.C.?
-----
kındıra kitabında isim isim polis eğitim kurumlarındaki fethullahçı örgütlenmenin sorumlularını da deşifre ediyordu. 2001 yılında ilk baskısı yapılan kitapta polis okulu ve akademisi öğrencileri ya da hocaları olarak adları geçenlerin daha sonra emniyet içinde yürütülen fethullah gülen soruşturmalarında da karşısına çıktığını örneklerle anlatan kındıranın adını andığı isimlerden biri de polis koleji ve akademisine 12 eylül sonrasında atanan öğretim üyelerinden türk dili ve edebiyatı derslerine gelen b.c.ydi. (bu isim rumuz mu olsun acaba?) coşkunun derslerde edebiyat ya da türk dilinden söz etmek yerine daha çok hayat dersi anlattığı öne sürülen kitapta, osmanlının güzelliğinden, cumhuriyet döneminin nasıl toplumda dejenerasyona yol açtığından söz ederdi. islamın yüceliğinden çok eşliliğe, tek çeşit yemek yenmesi gerekliliğinden atatürkün yanlışlarına kadar her alanda düşüncelerini anlatırdı. şeri hukukun adaleti tam olarak yerine getirdiğini, ancak günümüzde uygulanan batı hukukunun adaleti sağlayamadığını, çoğunu kendisinin uydurduğu hikâyelere dayanarak, ileri sürerdi deniyordu. b.c.nin bir ders sırasında, atatürkü samsuna vahidettin gönderdi. parasını da o verdi. gidip, düşmana karşı hazırlık yapması için görevlendirmişti. ancak atatürk, vahdettine ihanet etti demesi üzerine aralarında kendisinin de bulunduğu bazı öğrencilerin gösterdiği tepki üzerine b.c.nin dersi terk ettiğine kitabında yer veren kındıra, bir başka dersinde ise kadınların çalışmasının dinimizce yasak olduğunu, çalışan kadınların erkeklerle aynı ortama girip, yoldan çıktığını ileri sürdü. yine tartışma çıktı. b.c., heyecanla tezini savunuyordu:
- çalışan kadınların hepsi orospudur.
ender, birden ayağa fırladı ve başladı bağırmaya:
- benim annem ebe. sen bunu nasıl dersin?
b.c.nin rengi attı. bu olay okul yönetimine ve bayan öğretmenlere yansıdı.
b.c.,polis kolejinde ders verdiği öğrencileri mezun olup akademiye gidince, polis akademisinde de aynı şeriat propagandası yapmayı devam etti. ta ki, hakkında soruşturma açılıp, sözleşmesi iptal edilene kadar. bilal coşkun, bu tarihten sonra, refahyol hükümeti döneminde başbakanlık müşavirliği kadrosuna geçirildi. b.c., hala tbmmde.
------
peki ama kim bu B.C.?
her bölümünün sonunda çok başarılı parçalar çalan dizi ama o şarkıların ne olduğunu bulamamak sinir edici!
kayıp zamanın izin'de adlı kitabında , küçük madlen adı verilen bir keki çayına batırıp geçmiş günlere yoğun bir sarhoşluk içinde geri dönerken "geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. geçmiş, zihnin hâkimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin (bu nesnenin bize yaşatacağı duygunun) içinde gizlidir," diyen yazar..
film sahne olarak çok tekrarlar içeriyor.
bence filmin en güzel yanları filmin girişindeki ve bitimindeki şarkı ve erdal tosun'un ufak çocuğa verdiği nasihatlardır.
bence filmin en güzel yanları filmin girişindeki ve bitimindeki şarkı ve erdal tosun'un ufak çocuğa verdiği nasihatlardır.
4 gün sonra yaklaşık 6 ay boyunca ikamet ediceğim şehir.bakalım nasıl bir yermiş...
sinemanın gerçekten ''kaliteli'' son aktörlerindendi...
çakma vampir
2si de yalandır,gerçek olan ve onlardan bence her dalda daha başarılı olan onlardan 4 yaş daha küçük olan dakota fanningtir.