insan denilen varlığın, kendini cinsel anlamda hiçbir kafese koymamasıyla oluşan özgürlük.. müslüman ülkelerde birçok özgürlük gibi cinsel olarak da özgür değilsinizdir, özellikle bayansanız hiç şansınız yoktur..
Yanlizca hayvanlara mahsus olan ozgurluktur insana ve insanliga yakismaz. Komunistlerin ilericilik adi altinda milli ahlaki baltalama amaci guden hezeyanlarindan birisidir ayrica. Pagan roma imparatorlugu'nun cokus donemi dikkatle analiz edilir ise cinsel hurriyetin hat safhada oldugu, yasanan turlu rezaletin de bu cokus donemine tekabul ettigi gorulecektir. komunizmin Dine olan tahriklerinin sebeblerinden birisi de, dinin erkek-kadin iliskilerindeki uzerindeki baskisi ve bu iliskileri bir halyola koymasindan mutevellittir.
(bkz: cinsel tercihe saygi/#2293441)
erkeğin kadına ilgi duymak, kadının da erkeğe ilgi duymak şeklinde kullanması gereken özgürlüktür. ibneliğin alemi yoktur sabah sabah.
bedenim bana ait sadece ben söz sahibiyim kendi üstümde diyebilmektir. toplumsal yargılara kulak asmadan özgürce istediğini yapmaktır. bizim ülkemizde olmayandır zira olsa bile kadına .rospu gözüyle bakılmaktan öteye gitmeyendir.
'' Helal daire keyfe kafidir'' Ve özgürlük izafidir. Cinsel olanı zaafidir!!!
düşünce özgürlüğünden, eleştiri özgürlüğünden kendisinden öncelikli daha birçok özgürlüğe nazaran çok daha ateşli savunulmaktadır ülkemizde. kafamızın nereye çalıştığına güzel bir örnek..
kıyamet alametidir.
cinsel seks eyleme durumu.
herkesin cinsel ozgurluu vardir kurban olduum allah ole demistir fakat lakinki oyle deildir.
sevilen kişi ile olduğu müddetçe olması gerekendir. ama one night stand'ler, fuckbuddy'lik müessesesi falan insan ahlakına aykırıdır. desteklemem. cinsellik, aşkla güzel. geri kalanı hayvanlık.
cılkını çıkartmayacak şekilde olursa savunduğum durum. hem fazlası hep zarar olmuştur.
şu kabul edilmelidir ki islam coğrafyası, islam dinine inanan halktan oluşan ülkelerde bu özgürlük hiçbir zaman tam anlamıyla verilemeyecek ya da alınamayacaktır. bunun nedeni katı ülkelerde hüküm süren şeriat ya da daha ılımlı ülkelerdeki halkın kabuk değiştirememesi olabilir.

ülkemizin tarihi avrupa ile kesişmiş olsa da birkaç nokta dışında asla tam anlamıyla paralellik göstermemiştir. kültür kendini korumuş, türk kendi kültürel sınırları içerisinde mantalitesini radikal değişimlere uğramadan koruyabilmiştir. pergeli daraltıp konuyu cinsel açıdan ele aldığımızda bu değişimde gözle görülebilir yanlar görebilmekle birlikte hala kökten değişmemiş birçok meselenin olduğunu da rahatlıkla fark edebiliriz.

bir milletin zihniyet ya da alışkanlık açısından kabuk değiştirmesi uzun bir süreç ister. mevcut iktidarın manipülatif yönleri bir yana, devleti bir dine mensup kılma çabaları, osmanlıcılık vizyonu diğer yana, ülkenin islam ile olan ilişkisinin arka planları öteki yana. yetişme ve yüzyıllar boyu gelenek edinme açısından türkiye oldukça kapalı bir ülkedir.

cinsel özgürlük aslında var. ancak bu özgürlüğü kullanamamak için de oldukça katı bir halk baskısı (daha günceliyle) ve eskiye katı bir kök salma durumu gibi engeller de var.

cinsel özgürlükten fahişelik kavramını da çıkarırsak, halkın yaşayacağı özgürlüğe ben, mevcut hükümetten başkasının karışacağını zannetmiyorum. elbette bu özgürlük öncelikle halk arasında belirli, sağlam ve güvenli bir temele oturtulacak ki ondan sonra kendi güvenli yerini yaraacak. yani yaşam tarzı açısından türkiye'nin cinsel özgürlüğüne avrupa ölçüsünde ulaşması bana hep uzak gelmiştir. ya halka öyle bir şey olacak ve zihniyet tamamen değişecek (ki bu iyi yönde ele alınmamalı sadece. yozlaşma da yaşanabilir) ve gelenekçilik ölecek ya da bu devran süregelecek.
cinsel özgürlük adı altında, zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmayan, az gelişmiş ülke halklarının ağızlarına sürülen bir parmak bal değil aslında bok.
Genelde üçüncü bir cins üretmek için üretilmiş tabirdir.
her bir bokta özgür olmamız gerektiği gibi bu konuda da tam özgürlük gerekir.
akp döneminde olmuştur.*
kedilerde sonsuz olandır. sokakta kaldırımın üstünde yiyişiyorlar etrafa aldırmadan. bundan ala özgürlük mü olur be.
toplumumuzca önüne gelene vermek olarak algılanmış bir deyiştir.
lakin fakat öyle değildir.(bu cümle tanıdık geldi bi yerden ama.)
--spoiler--
bir zamanlar parlak tüyleri, rengarenk kanatları olan bir kuş varmış. uzun lafın kısası, bakanları neşeye boğarak göklerde özgürce uçmak için yaratılmış bir hayvanmış.
günün birinde kadının biri bu kuşu görüp ona kapılmış. ağzı hayranlıktan bir karış açılmış olarak, kalbi deli gibi çarparak, gözleri heyecandan parlayarak kuşun uçuşunu seyretmiş. kuş, onu yanına çağırmış ve ikisi birlikte nefis bir uyumla uçmuşlar.. kadın kuşa tapıyor, onu kutsal sayıyor, yüceltiyormuş.
ama günün birinde düşünmüş kadın: "belki de uzak dağları keşfetmek ister?" korkuya kapılmış. aynı duyguyu başka bir kuşla yaşayamayacağından korkmuş. ve kıskanmış- kuşun uçabilme yeteneğini kıskanmış.
kendini yalnız hissetmiş. "ona bir tuzak kurayım" diye geçirmiş içinden."bir dahaki sefer, kuş tekrar gelirse, artık gidemesin."
kadın kadar aşık olan kuş, ertesi gün tekrar sevgilisini görmeye gelmiş. ne var ki tuzağa düşmüş ve bir kafese hapsedilmiş.
kadın her gün gelip, kuşu seyrediyormuş. vurgunmuş ona ve onu gösterdiği arkadaşları,"ne şanslı bir insansın!" diye haykırıyorlarmış. ne var ki, tuhaf bir değişim başgöstermiş: artık sahibi olduğundan, kalbini çalmasına ihtiyaç kalmadığından, kadının kuşa olan ilgisi sönmüş. uçamayan, hayatının anlamını dile getiremeyen hayvancık sararıp soluyor, parlaklığını yitiriyor, çirkinleşiyormuş- ve kadın da karnını doyurup kafesini temizlemekle yetiniyormuş.
günlerden bir gün kuş ölmüş. kadın son derece üzülmüş buna ve o andan itibaren onu aklından çıkaramamış. ama kafesi hatırlamıyormuş bile; onu ilk kez, mutluluk içinde bulutlarla yarışırken gördüğü gün varmış sadece zihninde.
kendini iyice dinlese, kuşun onu heyecanlandıran tarafının dış görünüşü değil, özgürlüğü, hareket eden kanatlarının enerjisi olduğunu fark edermiş.
kuşun yokluğunda, hayatı da anlamını yitirmiş ve ecel kapıyı çalmış.
"niye geldin?" diye sormuş kadın, ölüme.
"tekrar onunla birlikte göklerde uçabilesin diye" diye karşılık vermiş ölüm. "her seferinde gidip gelmesine izin versen, ona olan sevgin ve hayranlığın iyice artardı; ancak şimdi, ona kavuşmak için bana muhtaçsın."
--spoiler--

paulo coelho- on bir dakika
sonuna dek tadılması gereken özgürlüklerdendir. ahlaksızlık kavramını kullanmadan (zaten ahlak dairesinde cinsel özgürlükten bahsedilmez) ama yaşadığın özgürlüğü karşındakine de yaşatarak daha bir anlam kazanacaktır. o bastırılmışlığı, toplumu, sana zorla yükleneni geride bırakarak, her şeyi unutarak kimilerince aykırı bir özgürlüğün keyfine varmaktır.
abazanlığın panzehiri.
cinsel özgürlük sonuna -izm getirilen herhangi bir aptal görüşle gelen değil, doğuştan elde olan bir haktır. ortaya atan, savunmayı başlatan ve sürdüren her bünye veya -izm kendi çıkarları doğrultusunda tartışılmasından öteye gidememiştir.

erkeğe göre istediği kadınla yatma fikri,
kadına göre seksi bir erkek kadar özgür yapabilme fikri,
-izmlere göre (savunucular kastedilmiştir) yandaş toplama fikrinden öteye gitmemiştir.

cinsel özgürlük her önüne gelenle ilişki yaşamak değil, eşini seçip bu hazzı onunla paylaşabilme hakkıdır. bu eş hayatını birleştirdiğin biri olmakla birlikte sevgili, partner ya da alelade biri de olabilir.
uzun yıllarca devam eden bir cinsel özgürlük ortamı fiziksel yönden ırkların güzelleşmesini sağlar. (bkz: rusya), (bkz: çek cumhuriyeti) sosyalizmin imkan tanıdığı özgür cinsellik ortamı sayesinde güzellikte başı çekerler.
cinsellikte özgür olmak insanı zamanla farklı arayışa iter, bu nedenle her istediğin yemeği doya doya yiyebilmek tehlikelidir. zor ulaştığın şeyin kıymeti daha iyi bilinir.