bugün

posta gazetesi muhabiri. aynı zamanda d sporda sport center diye bir program sunmaktadır. *
son yazısındaki şu ifadeyle sözün bittiği yeri çok güzel vurgulamış yazardır: bu ülkede aydınsan ve seni maymuna çevirmelerine direniyorsan gideceğin iki yer var, ya mahpushane ya kara toprak!"

http://www.posta.com.tr/s...OLSUN.htm?ArticleID=16568
alem fmde sabahları güçlü meteile kripto odasıisimli programı yapan radyocu.

(bkz: yandaş tolga ışık). *.
tv 8 bunu konuşalım isminde bir siyaset programı sunan posta gazetesi yazarı. Güçlü Mete ile birlikte alem fm de yaptıkları kripto odası isimli programa nedenini bilmediğimiz bir biçimde ara vermişlerdir. cnn turk te sunduğu yeni gün isimli program uzun sürmemiştir. esas mesleğinin gen mühendisliği olduğunu ara ara söyler. Türkiye'nin en genç ve en yakışıklı gazetecilerinden biridir.
an itibariyle 32.gün'de çok akıllıca konuşmalarıyla mehmet metiner'e ağzının payını veren şahıs. ayrıca beşiktaştan yana olduğunu söyleyen büyük beşiktaşlı.
kendisine http://twitter.com/CandasTolga adresinden de ulaşabileceğiniz posta gazetesi yazarı.
bir an önce posta'dan ayrılarak daha mantıklı bir başka gazeteye geçmesini istediğim köşe yazarıdır. allahdan televizyon programları da yapıyor, yoksa o gazetemside iyice yazık olurdu kendisine. (bkz: haydar dümen ile aynı gazetede yazı yazmak)
--spoiler--
Siperde çömelip, siperde dikilen ama geceyi evde geçirenler...

http://i.posta.com.tr/edi...07/03/fft31_mf280232.Jpeg
http://i.posta.com.tr/edi...07/03/fft31_mf280233.Jpeg

**

Geceyi siperde geçirenler...

http://i.posta.com.tr/edi...07/03/fft31_mf280234.Jpeg
--spoiler--
an itibarı ile düğünü olan gazeteci. nazlı ılıcak ve tivıtırı sayesinde düğünde olup bitenleri anbean takip ediyoruz. nazlı hanım anında fotoğraf çekip yüklüyor.

http://tweetphoto.com/34424596
kesinlikle ama kesinlikle her yazısı okunması gereken gazeteci. anlam veremiyorum, milliyet,hüriyet ve cumhuriyet artık aynı şeyleri tekrarlayan yazarlarından neden vazgeçip böyle dinamik birine bir köşe vermiyorlar.
doğru dürüst bir adam bilirdim. kişiliği ile alakm yok ben kendimce kafama bir yere koymuştum.

halbuki twitter ne diyor, öyle değilmiş pek.

sosyal demoktratlara en çok zararı yine sosyal demokratlar verirmiş zaten.

ama her masal mutlu sonla bitermiş, biter, bitecek.
bugün ilk kez okuduğum köşe yazarı. yazdığı gazete itibariyle kalite anlamında pek birşey beklemediğim fakat beni şaşırtan insan. sevdiğim yazarlar kervanına katılası *.
gülen yüzünün altındaki çirkinliği farkettiren yazar.

Bölgede Evlerin yüzde 90 ına kitap girmiyormuş, gülecek yer bulamadım, pornografik bir gazetede çalışıp pornocu ilan etmende ayrıca komik olmuş.

yani senin mantığına göre kavak yellerini izleyen arkadaş grupları birbirinimi s..kiyor, ya da yaprak dökümünü izleyen enişte bütün sülaleyimi s.kiyor.

şimdi diyecem o çanak antenler senin bir yerine girsin, moderatör uyaracak.
Bildiğim ve gördüğüm ne kadar çanak anten varsa aile bireylerine montelediğim şahıştır.
yeni yetme yazardır.

şimdiye kadar "öteki" denildi, "beriki" denildi, "terörist" denildi ve sonunda "pornocu" da oldular çok muhhterem kürt kardeşleriniz, öyle mi? beyaz türklere bir yenisi daha, hayırlı olsun efendim.
bir de oturmuş alanında uzman bir sosyolog gibi toplum analizi yapmış.
batının asortik çocuğu hiç düşünmeden bu kadar millete "pornocu" derken, "pornomsu gazetede" yazdığını da unutmuş ne hikmetse! tamam hadi diyelim ki bu adam doğuya geldi ve aylarca süren bir araştırma yaptı. çıkardığı sonuçları sıraladı:

Evlerin yüzde 90 ında en az 8 kişi bir arada yaşıyor.
Evlerin yüzde 90 ına doğru dürüst yiyecek girmiyor.
Evlerin yüzde 90 ına kitap girmiyor.
Evlerin yüzde 90 ına gazete girmiyor.

boşuna yazının en başında ifade etmedim, yeni yetme yazar olduğunu. düşünmeyen bir kafan olduğu bildiğim için sana bir kaç nasihatte bulunayım. bu yaptığın araştırma sonuçlarının sebebini hiç sordun mu kendine?

niye Evlerin yüzde 90 ında en az 8 kişi bir arada yaşıyor?
niye Evlerin yüzde 90 ına doğru dürüst yiyecek girmiyor?
niye Evlerin yüzde 90 ına kitap girmiyor?
niye Evlerin yüzde 90 ına gazete girmiyor?

sormadıysan ayıp etmişsindir. çünkü gazeteci olmanın ilk şartı "sorgulamak"tır.
yapmadıysan şayet bil ki gazeteci değilsin ve siktir git.
hakkında fikrim olmayan adaşım olma şerefine erişmiş kişi.
3.net'te bir kısım yorumcular Yazarın yapmış olduğu tespit hakkında ağıza alınmayacak ifadeler kullanmakta. Yorum yapmadan önce bu tespitin ne kadar gerçeği yansıtıp yansıtmadığını anlamak gerek.
Yazar Hassas bir noktaya ve konuya temas etmiştir.
Tepki alması gayet doğaldır. ANCAK....
Yazar durup duruken böyle bir yorum veya yazı yazmasının iftira olmadığı kanaatindeyim. Yazar bilgi ve belge olmadan bu konuda adli birimlee intikal etmeyen bir konu olmadan bu yazıyı yazacağına inanmıyorum...
Neden derseniz!!!???
Toplumda konuşulmayan ayıp gizli olan bazı olaylar vardır ne konuşulur ne ifşa edilir... Bu da onlardan biri...
Bu olayın belirtilen yerlerde yaşandığını duydum... ne kadar gerçek bilemem....
Ama fısıltı dedikodu şeklinde konuşulmaktadır...
Araştırılmasında toplumun sağlığı için yararlı olacağı kanaatindeyim..

Sosyolojik ve de psikolojik olay..
böyle de bir yazı yazmıştır;

--spoiler--
siz hiç teşvikiye camii’nden
kalkan şehit cenazesi gördünüz mü?
güneş gözlükleri ile sağa sola şekil yapan
sanat, sosyete ve cemiyet hayatının
ünlülerinin katıldığı bir şehit cenazesi..?
ben görmedim.

gazetede, televizyonda, vesaire...
“vatan sana canim feda” deyip soluğu
güneydoğu’da alan bir zengin cocuğunun
hayat hikayesine denk geldiniz mi?
ben gelmedim.

hep merak etmişimdir: neden
binlerce kişilik komando taburlarında
gece hayatının o tanıdık zıpkın
gibi delikanlılarına rastlanmaz?
bodrum’da, ceşme’de fink atan
kazanovaların hiç mi askerlik yaşı gelmez?
yoksa biz mi duymayız onların
göz açıp kapayıncaya kadar
bitiveren askerlik maceralarını?

“göğsümüz cumhuriyetin tunç
siperi” diye marşlar söyleyip askerden
kacmak icin amerika’daki okullara
binlerce dolar para harcayan popçular...
attığı golleri mehmetçiğe adayıp
askere gitme sırası gelince soluğu
yunanistan’da alan topçular...
bu ülkede yaşamıyor mu?

her sene vergi rekortmeni zenginlerin
listesi yayınlanır, mesela?
‘oğlu doğuda askerlik yapan
zenginlerin listesi’ de yayınlansa ya bir sene!
yayınlanamaz; çünkü yoktur!
i̇kisi de vatandaşlık borcudur oysa...
belliki bu kapitalist düzen
hem paranı hem canını almıyor.
paran varsa paranı,
yoksa canını alıyor.

sakın yanlış anlaşılmasın...
“biraz da zengin çocukları ölsün” gibi
sakat bir düşünce değil savunduğum.
allah hiçbir ana-babaya
tattırmasın o acıyı...
yıllardır ‘ateş düşen’ ocaklara baktıkça
aynı resmi görüyor ve bir soru soruyorum:
“niye hep gariban çocukları ölüyor?”
elbette şehitlik yüce bir mertebe...
ama biri bana anlatabilir mi lütfen:
neden hep fakir-fukaranın evladına
nasip oluyor bu mertebe?
askere alımı-dağıtımı yapan
arkadaşlar çıkıp açıklasınlar...
kimin nerede, nasıl askerlik
yapacağına neye göre karar veriyorlar
--spoiler--

helal olsun sonuna kadar katılıyorum.
--spoiler--

koşaner "görülen lüzüm" üzerine emekliliğini istedi ya, posta yazarı da "görülen lüzüm üzerine" askerde nasıl vatan borcunu ödediğini yazdı

koşaner "görülen lüzüm" üzerine emekliliğini istedi ya, posta yazarı da "görülen lüzüm üzerine" askerde nasıl vatan borcunu ödediğini yazdı

posta yazarı candaş tolga işık dünkü yazısında komutanların toplu istifası sonrası askerlik anılarını anlattı. vatan borcunu mu ödedi yoksa garsonluk mu?

işte o yazı

üniversite diploması elimde...

yurt dışında master yapmışım.

yabancı dil o bicim. hayata atılacağım...

tek engelim var:

askerlik.

şakası yok, vatan borcu... her şerefli türkiye cumhuriyeti vatandaşı gibi gidilecek, yapılacak.

garsonluk yaptim

ankara’daki birliğime teslim oldum. vatan borcumu ödemek icin bekliyorum. i̇lk gün akşam dediler ki; 'komutanın evi boyanacak 4 kişi gelsin' bir hafta ev boyadık. sonra, 'komutanın evi taşınacak' dediler. taşıdık. “komutanın oğluna i̇ngilizce dersi verilecek” verdik. “nizamiyenin çatısına kiremit dizilecek” dizdik. 'komutan eşleri hafta sonu pikniğe gidecek, garson lazım” olduk.

sözüm ona vatan borcu ödedim! haksızlık etmeyeyim... herkes benim gibi değildi tabi: mesela el bombasının pimi cekilip avucuna verilenler oldu. hedef tahtasına konulup üzerinde atış talimi yapılanlar... 20 günlük eğitimle sınır karakoluna göderilenler… heron’un gördüğünü göremeyenler yüzünden şehit edilenler... komutanı golf oynarken teröristler tarafından pusuya düşürülenler... teröristi çoban zanneden termal kamera sayesinde hayatının baharında göçüp gidenler...

ergenekon, balyoz, yaş, siyasi baskı filan bir yana... vatan borcunun tahsilatını yapan arkadaşların insafsızlığı artık tak etti!

genelkurmay başkanı önceki gün 'görünen lüzum üzerine’ istifa etti ama o lüzum görüleli aslında çok olmuştu. işık koşaner vatandaşın gördüğü lüzumu görebilen ilk genelkurmay başkanı oldu!

o yüzden yeni genelkurmay başkanı ile ilgili 2 dileğim var... birincisi; umarım kuvvet komutanlarını golf oynamayı bilmeyenlerden seçer! ve umarım ana-babaların davul-zurnayla evlatlarını teslim ettikleri askeriyenin ‘peygamber ocağı’ olduğunu hiç aklından çıkarmaz. sözde de özde de!

--spoiler--
bunu konuşalım isimli programındaki kendi tabiriyle akıllardaki soruları eğmeden bükmeden soruşunu enver aysever' e benzettiğim insan.
geçenlerde yazdığı yazısı hayli basit kaleme alınmış olsa da doğru tespitler yerli yerine oturmuştur. hakikaten, sıfıra sıfır elde var sıfır bu aralar durum!
`http://www.haberedikkat.c...berler/70436/sifira-sifir`
kendisini şahsen tanıma fırsatım oldu. sevmedim. son derece ukala, kendini beğenmiş, sinir bozucu bir adam.

buna rağmen yiğidi öldür, hakkını yeme diyerek iyi bir kalemi olduğunu söyleyebilirim. memleket meselelerine duyarlı oluşunu da ayrıca takdir ediyorum.
(bkz: ithal edilmiş korkular ülkesi)
görsel
15 eylül 2013 tarihli yazısı ile yeşil yaşıyor mu yaşamıyor mu çok güzel açıklamış yazar.