bugün

Genç bakış'da Can dündar: Atatürk'ün yerel Kürt yönetimi ütopyası

Can dündarın Mustafa isimli filmi hakkında yazmıyorum.izlemedim ve sinemada olduğu sürece de izlemeyi düşünmüyorum çünkü Türk Milletine ait bir değerden Türk Milletinin parası alınarak kar edilmesini kaldıramıyorum zaten asıl bahsetmek istediğim film değil bu filmi çeken Can Dündar ve onun kendi siyasi düşüncelerine alet ettiği Atatürkü.

Can Dündar Kanal D de yayınlanan Genç Bakış adlı izlencede kocaman oditoryum salonunu dolduran öğrencilerin dikkatini çekmeyen bir söz etti.Şaşırdım bir salon dolusu öğrenci bu söz nasıl dikkatlerini çekmez! Gerçi Can Dündar da bu sözü cesaretli bir şekilde söyleyemedi laf arasına kaynattı,söyleyecek açık sözlülüğü de beklemiyorum ama söylemeden duramaması bir salon dolusu öğrencinin dikkatini çekmese de benim dikkatimi çekti.

Söze gelince;başlıktan da anlayacağınız üzere Atatürkün Yerel Kürt yönetimi ütopyası!

Mustafa Kemal Atatürkün yerel Kürt yönetiminden bahsettiği konusu yeni çıktı.Yeni çıktı ve doğrudur da,ama bu bir ÜTOPYA mıdır yoksa siyasi bir uyutma hamlesi midir? (Bilmeyenlere ütopyayı da açıklayayım hayal edilen,arzulanan ama hiçbir zaman ulaşılamayacak olunan ideal düşünce.)

Can Dündara göre Ütopyaymış ve bu ütopyaya ulaşmayı da ingilizlerin Kürtleri kışkırtması engellemiş ;Yerel Kürt yönetiminin olması da Atatürk’ün Ulus devlet görüşüne ters düşmezmiş.Atatürk ayrı bir Kürdistan’dan bahsetmemiş ki Atatürk ülke bütünlüğü içerisindeki yerel yönetimden bahsetmiş...

Vay anam vay.

Atatürk ve yerel Kürt yönetimi ütopyası.

Meğerse biz bu zamana kadar kandırılıyormuşuz.

Atatürk Milli devleti kurarken herkesi Türk çatısı altında,Türkçe eğitimle eşit haklara sahip olmasını istememiş,ona göre devrimler yapmamış.Yaptığı Milliyetçi gibi görünen devrimler de ingilizlerin Kürtleri kışkırtması yüzünden zorunlu olarak yapılmış.Yani Kürtlere yerel yönetim vaadi bir siyasi bir uyutma hamlesi değilmiş de asıl Milliyetçi devrimler geçici uyutma devrimiymiş;zamanın şartları yüzünden yapılmış.Yoksa Atatürk bu kadar barbar mı ki Kürtlere kendi kendilerini özerk olarak yönetme hakkı vermesin.Kürtçeyle eğitim yerel yönetimde kendi tasarruflarına kalmalı,iç yasalarını kendi kendilerine yapmalı,kendi yöneticilerini kendileri seçmeli Kürtler.Bölgede Türk de yaşamıyor ne de olsa.Can Dündar’a göre onları Türk vatandaşlıklarından dolayı Türk olarak görmek Türkle eşit haklar vermek,ayrı gayrılık gütmemek asıl Atatürkçülük karşıtlığıdır.

Ee biz de Can Dündar’dan öğrenelim Atatürk’ü,onun gibi Atatürkçü olalım,ingiliz tehditi de geçti,ulus devlet düzeni de işe yaramıyor gördük PKK sorunu iyice azıttı;Atatürk Batıcı da ABye de giremiyoruz Kürtlere haklarını vermiyoruz diye.

Hadi o zaman Kürtlere haklarını verelim de yerel özerklikleri olsun kendi kendilerini yönetsinler,Kürtçe’yle eğitim yapsınlar Her şey Atatürk’ün ÜTOPYAsındaki gibi olsun.

Türk demek Türkçe demek Ne Mutlu Türk üm diyene vecizesini de
Ne Mutlu Liboşum diyene olarak çevirelim tam Can Dündar Atatürkçüsü olalım.

Tardu rumuzuyla http://www.uyanturk.org yazdığım yazı.
http://www.harunyahya.org...imtihan_res/bukalemun.jpg
çektiği belgeselde kişisel yorumlarını tarihi gerçek gibi sunduğu için eleştrilen kişidir.

kendi heykellerinin dikilmesi emrini verdiğini söylemesi çok komik olmuş;
meclisin açılışını perşembe'den cuma'ya kaydırdığı da sadece bir iddia olarak kalmış, belgeleyememiş bu iddiayı;
filmin üç yerinde ayrı ayrı atatürk'ün dini kullandığı iması verilmiş ama nedense bunların da belgesi yok.

kürt konusuna hiç değinmeyeceğim zira çok komik olmuş.

atatürk fikren yalnız bir adamdı burası doğru. cumhuriyet kurmak istediğini sizce cumhuriyetten önce kaç kişiye söyleyebildi?

insani yanlarını göstermek farklı belgesel adıyla tarihi yanıltmak farklı. burda insanların bu adamı eleştirdiği nokta:
belgesel adıyla tarihe düştüğünüz bu not ileriki yıllarda gençliğimizin kafasındaki atatürk'ü şekillendirecek; ama siz bu belgeselin içine kişisel yorumlarınızı tarihi gerçeklermiş gibi serpiştirmişsiniz bay dündar.buna belgesel veya tarihi film denmez dense dense kafanızda kurduğunuz bir romanın filmi denir.
kim ne derse desin, genç bakış programında dün gece yapılan eleştirilere büyük bir olgunlukla, çok güzel cevap vermiştir. ve hatta birçok defa ayarın kralını vermiştir. üstelik de hiç o amacı gütmeden... filmi halen izleyemedim, belki de söylendiği gibi kötüdür. ama kesinlikle can dündar'ın samimiyetine inanan biriyim. asla kötü niyetli ve izleyicinin kafasını karıştırma amacında olduğunu, bir şeyleri saptırmaya çalışmak için yola çıktığını düşünmüyorum. öyle bir adam değil. dün gece cevap veremediği tek bir şey olmadığı için de yaptığı araştırmada özensiz olduğu iddiasına da katılamıyorum. izlemememe rağmen iyi bir ön çalışma yaptığını belli ediyor konuştuklarıyla.
ticari olarak kafasında kurgulayıp yaptığı roman filmi mustafa ile yine dikkat çekmiştir. fakat fatih altaylının kendisi ile ilgili yaptığı bir açıklamayı okudum. yorumsuz iletmek isterim.
haber1.com sitesinde gördüğüm yazıda fatih altaylı şöyle demiş:
yazım tarihi: 11.07.2007
yorumu yapan: fatih altaylı.
Link: http://www.haber1.com/hab...-en-sevilmeyen-adamim.php

--spoiler--
MEHMET ALi BiRAND VE CAN DÜNDAR'IN GAZETECiLiĞi iLE TiCARET ADAMLIĞI ATBAŞI GiDER

Mesela Can Dündar, geçmişte bir yazı yazdı. Türkiye'de büyük medyada yazan yazarlar arasında Müslüman olmadığını yazan ilk yazardır. Can Dündar, "Bu ülkenin yüzde 99'u Müslüman diyorlar. Beni bu rakamdan düşün, ben değilim" diye bir yazı yazmıştı geçmişte.

Tabi şimdi Can Dündar'ın ekolüne bakın. Mehmet Ali Birand ekolünden gelir. O ekolün iyi ve kötü bütün özelliklerini üstünde taşır. Yani gazeteciliği ile ticaret adamlığı at başı gider. Hangisinin önde olduğunu anlamazsınız. Padişahlık dönemindeki şairler gibi methiyeler dizen, belgeseller yapıp karşılığında para kazanan biri. Yani onun için hangisi daha önemli. Yarın bir gün müşterisi olacak bir adamı karalamak mı yoksa onu sürekli kollamak mı? Can, tüccar bence. O ticaret yapıyor.
--spoiler--
hazırladığı son belgeselden sonra kemalistlerin mustafa kemal atatürk ve dindarların da hz. muhammed ile ilgili iddialara karşı neden çok hassas olduklarını anlamamı sağlamış insandır. ne kemalistler mustafa kemalin vizyonunu anlayabilmiş ve onun fikirlerini geliştirebilmişler ne de dindarlar hz. muhammedin tavsiye ettiği yaşamı hayatlarına yansıtabilmişlerdir. bu eziklik nedeniyle iki grup da kendi kutsallarına karşı laf edildiğinde, kaba bir şekilde tepkilerini dile getirerek aslında vicdan azaplarını dindirmeye çalışıyorlar. kısacası bu tepkileri ile ne kadar kemalist ve dindar olduklarını düşünürek kendilerini rahatlatıyorlar. sırf bunu anlamamı sağladığı için fikirlerini ve tatlı su demokratı duruşunu beğenmesem de can dündara müteşekkirim.
aşırı derecede iyi niyetli ve naif bir adam olduğunu dün bir kere daha kanıtlamış insandır.

(bkz: 5 kasım 2008 genç bakış programı)

gerçekten hayret verici bir sabır sahibidir kendisi, saygılar, sevgiler.
çarşamba gecesi itibari ile yeditepe üniversitesi ' nde yapılan " abbas güçlü ile genç bakış " programına katılmış ve oldukça gereksiz sorulara maruz kalmış belgesel yönetmeni / gazetecidir. yine de metanetini kaybetmemiş, anlam verememesine rağmen tüm sorulara serinkanlılıklar cevap vermiştir.
(bkz: mustafa/#4194880)
genç bakış programında duruşuyla, ses tonuyla, tane tane konuşmasıyla, son filmi mustafayla ilgili bir nevi mükemmel bir savunma örneği sergilemiş, belgeselci, gazeteci yazar.
yaptığı son filmiyle bir çok kişinin gözünden düşen adam...
mustafa belgeseli ile son günler'de çok fazla eleştiri alan kişilik. yüzüne karşı o kadar söylenen ağır laf'tan sonra bile , saygısını korur bir şekilde cevap vermeyi başarabilmektedir. çok sabırlıdır. kendisine vatan haini bile denmişti bu son belgeseli için fakat can dündar bunu bile gülümseyerek karşılamış , soğuk kanlılıkla neden anlatmıştı belgesel'in neden bu şekilde olduğunu. ayrıca hep şunu der kendisini ;

bugüne kadar böyle birşey yapılmadı , atatürk'ü çok seviyoruz evet ama içimizde . atatürk için ne bir müze , ne bir film ne de başka birşey var. bunu ilk ben yaptım , dünyanın dört bir yerine dağılmış belgeleri , günlükleri topladım ortaya bu çıktı. daha iyi yapabileceklere yol açtım resmen. ve ilk yapılan alacaktı tepkiyi aldı.
yıllar önce uludağ üniversitesi'ne geldiğinde, kapitalizm dişlilerinin sağlam çarklarından birisi olan green cafe'de nescafe içmiştik kendisiyle. tam o sırada da;

"Bu 'küçük köy' de insanlar CNN' den haber alıp, MTV ile dansederk sadece kolayla hamburger yiyerek ve Aslan Kral' la ağlayıp. New York hayvanat bahçesinde doğuran pandayla sevinerek yaşayacaklarsa ben o köyün köylüsü olmak istemiyorum.
Bebek' teki poğaçamı geri almak ve kavalımla özgürlük melodileri çalarak, 'global köy'ü terketmek istiyorum"

şeklinde biten kitabının* ilk sayfasını imzalattırıyordum kendisine...

başka sözüm yok hakim bey.

* yağmurdan sonra
türkiyenin entelektüel adamı bu ise ben istemiyorum yerinde kalsın dedirten yazar;gazeteci.bu ve bunun gibi ne olduğu belli olmayan adamlara ihtiyacımız yok.tabuları eleştirdiği için birşey yaptım sanan kültür anlayışı varsın olmasın.sarı zeybek ile hepimizi çocukluğumuzda ağlatmış son yaptığı mustafa belgeseli ile atatürkhurafelere yenik düşürmeye çalışmış ama asla başarılı olamayacak insanlara hizmet eden,ekmeklerine yağ süren,atatürk olmasa adı john dündar olacak olan orhan pamuk gibi yakında ödül alması kaçınılmaz olan cesur insan.
kendisinin bu kadar yoğun eleştiri alması şaşılacak sey.sende bende olan zaafların atatürkte olmasından normal ne var?insanlar atatürkü o kadar mitolaştırıp kullanıyolarki kişisiel zayıflıklarının ortaya çıkmasına dahi tahamül edemiyolar.darbe yapılır atatürk ilke ve inkilapları..idam olur atatürk ilke ve inkilapları..çete olur atatürk ilke ve inkilapları..adını kullanıpta yapamayacagınız pislik yoktur velakin.

hal böyle olunca kendisinden nemalanıp ahkam kesen kitlelerin eleştiriler de artıyor tabii.filimde sunulan atatürkün yalan yada balon olmadığını herkes biliyor.hepsi bilgii belgeli dökümanlardan derlenerek hazırlanmış gercekler.yaptığı belgeselin düzmece olduğuna dair iddalar tellendirilemeyince bu sefer sacma sapan cümleler kurup sözüm ona aşağılanmak isteniyor.neyi kimi kücümsüyosun aslanım?eleştiri yapacaksan bos laflarla değil bilginle belgelerle konuşacaksın.bilgisiz nesnetsiz atıp tutarak karalama dönemini coktan geçtik.karın doyurmuyor artık bu laflar.şimdi manevra alanını kısıtladı mustafa filmi.zorunuza gidiyor.adını kullanıpta yaptığın kabahatleri örtecek mecra büyük hasar gördü nede olsa değilmi??ilgiyle izliyoruz bakalım.
düne kadar sarı zeybek sayesinde tatlı su milliyetçilerinin medar-ı iftaharı iken şimdilerde mustafa nedeniyle aynı kesimin vatan haini ilan ettiği yazardır.

her iki belgeseli de beğenerek izleyen, ne anlatmak istediğini anlayan, satır aralarında fitne aramayan pek azdır ne yazık ki. bir zamanlar takkeli tayfa kendisine vurmaya çalışırken, şimdi eski dostları düşman olmuştur.

neyse en azından mail kutumuzu işgal eden forward maillerde azalma olacaktır bu sayede...*
atatürk ü özde anlattıgı için kendisini tebrik ediyoruz, atatürk e giydirilen dindar atatürk gibi giysileri çıkaran belgeseli ile tabuların amk adam olarak anılacaktır bundan kelli.

(bkz: çok güzel hareket)
paso anlattığım bi anım var, onu anlatayım önce, sonra kendisiyle alakasını kurarım.

bundan seneleeeeeeeer evvel, ben daha ortaokulda tıfıl bi öğrenciyken.. resmi eğitimin öğrencilere okumalarını tavsiye ettikleri bi kitap var, lord kinross'tan atatürk. türkçe öğretmenimiz sürekli kitabı sınıfa getiriyor, bize gösteriyor, okuyun bu kitabı diyor, ata'nızı tanıyın diyor. bi gün kaldırıyor bi arkadaşımızı tahtaya, veriyor eline kitabı, aç oku arkadaşlarına diyor. amacı bizi kitabı okumak için şevklendirmek.. arkadaş rastgele bi sayfa açıyor ve başlıyor okumaya,

"burada çalışan kızlar buraya gelen bu sarışın mavi gözlü çocuğu o kadar seviyorlardı ki bazen ondan para bile almıyorlardı"

sınıf kahkahaya boğulurken türkçe hocam hışımla fırlıyor koltuğundan, alıyor kitabı koyuyor masasına, sanki bi şey olmamış gibi davranmaya çalışarak derse dönüyor.

işte can dündar ve mustafa hakkında kopartılan fırtınanın özü budur. alaka falan kurmak için uzun uzun yazmaktan vazgeçtim, zaten alakayı görmeyecek kadar zeka özürlü olanlara laf anlatmak mümkün değil, çok bariz çünkü benzerlik.
kendisine giydirme derdinde olan bu kadar çok kemalistin varlığı mustafa kemal konusundaki tercihli cehaleti gözler önüne sermektedir.

yani, tercihli cehaleti ortaya saçmış birisidir. bunu yapan ilk kişi olmamasına rağmen hakkında neden bu kadar fırtına kopartıldığını ise eski belgesellerini yaparken uyguladığı otosansür konusunu gündeme getirmektedir.

herhalde kendisi bile şaşırmıştır "sarı zeybek" üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ mustafa kemal hakkında kimi tarihî belgelerin ortaya serilmesinin yarattığı "yakın kâfiri!" tepkilerine. sonra da demiştir: "iyi ki daha önce değil, iyi ki şimdi."
bir çok kitabını okudum. araştırmacılığın hakkını vererek yaptığı belgeselleri veya belgesel içerikli programlarını izledim.

öncelikle kesinlikle iyi bir jurnalist. bitirdiği okulun kalitesini taşıyor.

özellikle araştırmacılığıyla yaptığı belgesel sunumlarıyla nebilden sonra beğendim kaliteli biri.

fakat kötü bir yazar.
iyi bir araştırmacı ola bilir, mesela yüzyılın aşkları ve buna benzer kitaplarında insana tek zevk veren olay araştırmasıdır. bundan ötesi yok. ayrıca romantik uslupla yazdığı bütün köşe yazıları kesinlikle kaliteden yoksun. belli yerden sonra mevzunun başını görüp gerisini kesin böyle yazmıştır diye düşünmeniz doğruyu bulmanıza yardımcı ola bilir.

yani bir nevi hakan peker şarkılarını dinlemek gibi, cezmi ersözün şizofren aşka mektuplar cinsinden yazılarını okumak gibi, brayn adamsın only for wedding şarkılarını dinlemek gibi.

aynı zamanda çok humanist bir adam. hakkaniyet tarafdarı. insan sevgisi merkezli bir hayat anlayışı var. o kadar ki bu yazım güzel bir insanı incitirmi diye belkide defalarca gözden geçirir.

mustafa isimli belgesel - filmiyle gündeme gelmesi haklı bir gerçekliktir.

velhasıl öyle veya böyle can gibilerine ihtiyacımız var.
kendisine en büyük ayarı ateş akaydın adlı genç vermiştir.
(bkz: ates akaydin/#4228623)
kendisinin sabrına hayranım.
sen hayatını araştırmalara ada, atatürk ile ilgili yapılmış en sağlam iki yapımın yapımcısı ol. sonra millet çıksın, neden öyle dedin,neden bundan bahsettin diye seni yerden yere vursun. ben gecemi gündüzüme katıp belgesel hazırlayacağım milet izlesin diye, adamın biri çıkacak bilmem ne sahnesi çok uzun olmuş niye diyecek. sana ne ulan, benim canım öyle istedi, git beğenmediysen kendin yap daha iyisini derdim. ben olsam dayanamazdım. ben hayatım boyunca okuyacağım, araştıracağım, aylarımı bir işe harcıyacağım, adam bilgisayarın başından kalkmadan, olmamııış, hiç atatürk karalıktan uyuyamaz olur mu, o uyumazdı, geceleri uçarak ülkeyi gezerdi tadında yorumlar yapacak.valla bravo, kendisi hala güler yüzlü, hala saygılı.
genc bakıs programında kendisine soru soran aptalogluaptallara büyük bir nezaket icerisinde kendine yakıstıgı gibi cevap vermis kose yazarı.
(bkz: trocan dündar)
tahminimce, mustafa filminden dolayı çok ağır tepki gördüğü kemalistlere yaranmak amacıyla köşesinde taraf gazetesine dair "başbakana yakın birisi"ni kaynak göstererek karalayıcı imalarda bulunan yazar.

ancak başbakanlıktan iddialarına gelen yalanlamanın hemen ardından taraf gazetesi yazarı ahmet altan tarafından kaynağını açıklamaya davet edildi. altan birkaç gündür yazdığı yazılarında kendisine özetle,

"iddiaların iftiradır. başbakanlık da senin iddialarını reddetti. başbakana yakın bu kaynağı açıkla ki hem senin yalancı olmadığın ortaya çıksın, hem de başbakana yakın olup başbakanlığın resmi açıklamalarına ters düşen işler yapan bu köstebek deşifre olsun. bunu yapmazsan senin yalan söylediğini kabul etmek zorunda kalacağız"

şeklinde son derece mantıklı ve makul bir teklif götürdü. yalancılığı kabul mü edecek, kaynağı mı açıklayacak merakla bekliyoruz.