bugün

hem yönetimin hem de kendi hatalarının kurbanı olan teknik adam.

yönetim bazında 2-3 yıldır alınan futbolcular ve bu sezon yapılan yanlış transferler yüzünden ona iyi bir kadro teslim edilmedi. beşiktaş'ın yıllardır devam eden yanlışları düzeltilmedi. sadece q7 ve guti ile taş gibi takım kurulmuyor.

kendi cephesindeyse,

1- haziran ayında takımın onca eksiğine rağmen gerekli kadroyu kuramadı, gerekli transferleri ( forvet, stoper, sağ bek, sağ açık vb.) yaptırmadı, yaptıramadı ya da ( yapılmadı )

2- her şeye rağmen elindeki eh işte kadro ile istediği sisteme yumuşak bir geçiş yapabilirdi. o tam tersine elinde kafasındaki futbola hiç de uymayan oyuncularla bir sistem yaratmaya çalıştı. ısrarla bunun üstüne gitti. bu keskin dönüş işe yaramadı.

ne kadar nefret etsem de m.denizli'nin defansif futbolundan ofansif futbola geçiş kademe kademe olmalıydı. bunun ilk safhası yaz aylarında gerçekleşmeliydi. 2.bölüm için ise en uygun dönem devre arası olacaktı.

şimdi neresinden tutsan elinde kalan bir takım var.

koskoca camianın hatırına sustuğu tek şey muhtemelen uefa liginde takımın yoluna devam etmesi. ancak hepimiz biliyoruz ki 2.tur maçında karşımıza çıkacak taş gibi bir takımın beşiktaş'ı parçalara ayırması işten bile değil.

devre aralarının genelde yeterli çözümü sağlamadığı gerçeğinden yola çıkarsak da beşiktaş sanırım onunla ya da onsuz 11/ 12 sezonunun hazırlıklarını yapmaya başlasa iyi olur. keza ne lig, ne kupa ve ne de uefa'da yolun sonu aydınlık değil.

bunun tek istisnası beşiktaş'ın arka arkaya gs, cska ve bursa'yı yenmesidir. ligin son iki sırasındaki konya ve kasımpaşa'ya kendi evinde puan veren beşiktaş için bu ne kadar gerçekçi hep beraber göreceğiz.
futbolu sadece kendisinin bildiğini düşünen, got kafalı alman zihniyetine sahip teknik olamayan adamdır.
(bkz: ahmet çakar/#10001785)
2. rıjkaard vakası olacacağa benziyor umarım sonu öyle olmaz
bir galatasaray'lı olarak görüşlerini fazlasıyla önemsediğim teknik direktör.

kimsenin cesaret edemediği ancak biz futbol taraftarlarının basbas bağırdığı şeyleri dile getiren, dile getirdikten sonra topa tutulan teknik direktördür. beşiktaş bir iki maç daha kaybederse gönderilmesi gündeme getirilecek, ıslıklanacak / ıslıklatılacak, üçüncü mağlubiyetten sonra gönderilecektir.

nerden mi biliyorum? burası türkiye değil mi?

(bkz: türk futbolu nereye gidiyor/#10009442)
5 gün geçmeden haklı çıkmış üstad.
bernd schuster, en az del bosque, jean tigana, arthur zico, fatih terim kadar kaliteli antrenördür. yıllardır eleştirdiğimiz türk antrenörlerin tüm negatif yönlerini bizlere yaşatmayan antrenördür.
takım uefa liginde porto deplasmanında oynuyor ve ezilmeden rakibin oyununu kabullenmeden oynuyor. belki bekler iyi orta kesemiyor, belki araya atılan toplara koşu yapan santrafor olmuyor, belki son vuruşlar hiç istenilen gibi sonuçlanmıyor, belki defans ve kale sürekli bireysel hatalar yapıyor ama beşiktaş deplasmanda portoya karşı hucüm ederken defans hattını ortasahaya çıkarıyor. işte yıllardır la liga ligini izlerken içimizden geçirdiğimiz ve görmek istediğimiz futbol bu. takım konyaspor ile kendi evinde oynuyor ve 2-1 önde götürüyor maçı fakat üçüncü ve dördüncü golleri arıyor takım ve sanki skor konyaspor lehineymiş gibi. mustafa denizli ve zibille türevleri gibi 2 stoper, 1 stoper çakması sağ bek, 1 ortasahayı geçmemesi tembihlenmiş sol bel, 3 önlibero , 1 oyun kurucu, 1 second striker ve 1 striker ile sahaya çıkıp kaptığı toplar ile 3 oyuncunun bireysel yetenekleri ile gol aramıyor bu takım.

adamın elinde öyle bir kadro var ki oynatmaya çalıştığı futbol ile örtüşmüyor. bu sefer ayak takımı spor yazarları elinde kadro buna uygun değilse başka sisteme geç diye sitem ediyorlar. ulan gerizekalı medya bir sistem birgünde mi oturtuluyor? bu sene sistem takıma bir şekilde iyice belletilir. sisteme uymayan adamlar yollanır ve yeni alınacak sisteme uyumlu oyuncular ile gelecek sezon harmanlanmış kadro devam eder. sonuçta gelecek sezon barcelona'nın ilk onbirini satın alamayacağımıza göre elimizdeki kadrodan maksimum oyuncuyu sisteme alıştırmamız lazım. bu şekilde alınacak 4 yada 5 oyuncu ile vasatın üzerinde bir takım oluşturulabilir.

benim gördüğüm yada hissettiğim aksan bölge ve alınması gereken oyuncu tarzlarını değinmek istiyorum. öncelikle bir tane gerard piqué tarzı stoper ihtiyaç var. onun yanına ersan adem gülüm yada tomas sivok bizim stoper ikilimizi avrupa düzeyine çıkarır. bir tane sağ bek bölgesine gökhan gönül tarzı oyuncu şart. yani oynatılan sistemde ceza sahasına ortaları hızlı hücumlar dışında sadece bekler açacak. diğer sağ ve sol açık oyuncuları bu hücumlarda ceza sahası içinde yer almak zorunda çoğalabilmek için. orta sahaya tabata yerine box to box oyunu oynaya bilecek bir oyuncu şart. buraya alınacak oyuncu necip uysal tarzı olmalı. fakat bu bölgede bazen oynayan onur bayramoğlu gelişimini sürdürürse bu bölgede sırıtmadan görev alabilir. o yüzden aslında bu orta sahaya transfer yapılmadan bile devam edilebilir. genede genç bir orta saha kadro genişliği için iyidir. sağ açık konusunda her ne kadar hilbert güvenilmese bile ben bu oyuncunun bu bölgede oynadığı oyundan memnunum. fakat yok ağa birinci sınıf adam lazım derseniz volkan şen yada benzeri bir oyuncu fena olmaz. zurnanın zırt dediği yer ise santrafor bölümüdür. buraya en az iki transfer şarttır. bobo ve ali kuçik haricinde nobre, fatih tekke, nihat kahveci acilen siktir edilmelidir. buraya ise bir adet luis fabiano veya tarzı bir forvet almak şarttır. fakat ikinci bir forvet alınması çok yararımıza olacaktır. nasıl porto japonya'nın ikinci liginden bir hulk bulup getiriyorsa bizimde o tarz yıldız olmayan fakat genç sisteme uyabilecek bir forvet ihtiyacımız var. bu şekilde kurulacak kadro ile 2 yıl içinde başarı muhakkak gelecektir.

2000'li yılların başında oynadığımız milan maçını anımsıyorum. inönü stadyumunda 2-0 gerideyiz. fakat takımımız taktik değişikliğine gidiyor ve bir anda pozisyonlar bulmaya başlıyoruz. durumu gören milan antrenörü oyuna müdahale ediyordu ve savunmaya bir işaret çakıyordu. maçın bitimine nereden baksan 30 dakika vardı. bu uyarıdan sonra bir baktım milan defans hattı orta sahada kurulmaya başlanmıştı. yani adamlar tek bir uyarı ile savunmayı öne çıkarmışlardı. kalan 30 dakika ise beşiktaş kendi yarı sahasından çıkamadı. oyun bizim yarı sahada tıkandı kaldı. bu sahneyide ömür boyu unutmam. bizimkiler skoru garanti altına almak için kale çizgisine kadar çekilirken, elin oğlu savunmayı öne çıkararak skoru korumuştu. yani futbolda günü yakalayan sistemi iyi oynayabildikten sonra ne bireysel hatalara ne karşı takımın isteğine arzusuna yer bırakılıyor. oturup sadece izliyorsun zevkle kaçınılmaz galibiyeti.

not: madem sisteminden memnunsun ve günümüz futbolunu oynamak istemiyorsun. sadece ligimizde ilk üç sıradan birine yerleşmek istiyorsun, ne sikime bernd schuster'i getiriyorsun bu takıma. git mustafa denizli'yi tekrar getir al sana süper ligde ilk üç sırada yerin garanti. fakat sonra ağlama elin 50 milyon euroluk takımları şampiyonlar liginde çeyrek final görüyor biz 120 milyon euroluk takımla neden ön elemeyi bile geçemiyoruz diye...
türkiye'de 1960 ların futbolu olduğunu söylediği gün gerçeği görmüştür usta schuster, arkasından sallayan tüm renkli boraZAnlar mestella nın çimlerine gömülmüştür şampiyonluğun 1 numaralı adayı takımları 2 maçta ispanya 5 ncisinden 10 gol yedi daha ne olsun adam haklı.
bazı dangalakların akılları ölçüsünde savundukları ukala antrenör. ulan adam çıkmış puan kaybettiği maçların ardından "türkiye'de 1960'ların futbolu oynanıyor. futbolcular oynamak için değil oynatmamak için sahadalar" diye kıvırtıyor, akılsızın biri de çıkıp valencia-bursaspor maçını örnek gösteriyor.

ulan futbolu götünüzle izleyecekseniz hiç izlemeyin. bursaspor hangi maça top oynatmamak için çıkmış? hayır, sevmem etmem bursaspor'u, hatta bursalı olmama karşın desteklemem ama bursaspor'un 2 sezondur nasıl oynadığını az çok görebiliyoruz. ligde en iyi top çeviren, en açık ve hücuma yönelik oynayan takım bursaspor.

neymiş bursaspor avrupa'da sıfır puanla devam ediyormuş, schuster haklıymış. şaka mısınız olm?

akla gel, zekaya gel:

http://uludagbesiktas.blo...cia-fc-bursaspor-mac.html
haftaya galatasarayın göndereceği teknik direktör.
beşiktaşın yaptığı bomba transferlerden birisidir. diğer bombalar gibi o da patlamıştır. üç hafta sonra tazminatını alır yoluna gider. beşiktaşada kolum kadar kazık girer.
60'ların futbolu konusunda kendisi haklıdır.

büyük takımlardaki oyuncuların bu kadar fazla tekme yediği, tekmelerle, tabanlarla sindirildiği başka bir kendini "üst düzey" sanan lig yoktur herhalde. adam çıkıyor guti'yi tekmeliyor, baros kendisini geçerken boğazından çekiyor, formasından çekiyor, arda'dan çalım yediği zaman kalas gibi ayağı sokuyor adama, kornerde servet'i yakasından tutup yere çalıyor, stoch kontraya kalkarken topa değil ayağına kayıyor, vs..

büyük takımları koruduğumdan değil, ancak küçük takımların futbolun vur-kır-tekme at-top geçsin adam geçmesin 'den ibaret olmadığını anlamaları lazım. sahaya çıkan kaleciden sonra 10 kişinin 6 tanesi defansif adam ise ve maç boyunca ancak kontra atak ile gol arıyorsan, aşırı sert savunma yapıyorsan ve her maç böyle oynuyorsan kusura bakma, sende bir eziklik vardır. "efendim futbolcu yok, takımın bütçesi yok" o vakit yabancı eline muhtaç gibi işe yaramaz zencilerle doldurmayacaksın takımını. emenike gibi bir adam keşfedip alamıyorsan, o adamın yerinde alt yapıdan yetiştirdiğin adamı oynatacaksın. senelik 300.000 dolara ucuz zenci oynatmayacak, o parayı elindeki genç oyuncunun yetişmesinde harcayacaksın kardeşim. avrupada futbolcu kalitesinin esamesi okunmayan devletlerden neden futbolcu transfer edilir, burada yerli oyuncunun 2-3 katı para verilir anlamam. hayır ilhan cavcav olsan, lafım yok. yap işlet devret mantığı var adamda. böyle amaçlar peşinde gitmedikçe, bir emenike, vittek, sapara almadıkça elin tazemeta'sını, john'unu, maurus'unu, ismi okunamayan yabancılarını getirmek muazzam salaklık. oraya kendi çocuğunu koy kardeşim. bu ülkedeki gençlerde futbol altyapısı olmadığını hangi gerizekalı iddia edebilir?

bu ülkede dandik yabancıların potansiyele sahip yerlilerden çok daha fazla prim gördüğünü kim yalanlayabilir?

konuya dönersek;

bu ülkedeki teknik direktörlerin ve teknik kadroların ellerine düzgün kadrolar verildiğinde 300 ıspartalı savunması yapmak yerine açık ve futbola benzeyen futbol oynamayacağını hangi gerizekalı iddia edebilir?

peki istisnasız her anadolu takımı, başarılı olanlar da dahil, neden 300 ıspartalı'yı oynuyor?

"arda piçine bak sen kimsin lan, o porche'yi alır götüne sokarım, medyatik piç" düşüncesiyle atılan tekmeler olmasın bunlar?

"quaresma kim lan allahı gelse burdan çıkamaz, sokarım q7'sine eline veririm" şeklindeki eziklik kompleksini çöplüğünde öten horoz delikanlı tavrıyla kapatmak olmasın bu tekmeler?

sen antrenmandan çıkınca polo tişörtünü giyip yakalarını dikerek tiki cafe'ye gidip hatun keserken, tespih sallarken, arda orta açmayı öğreniyordu. bu ne olacak? 5 yıl sonra sen kalas gibi futbolcu oldun çıktın, o da porsche'yi aldı. şimdi o tekmeleri atıyorsan eziksin kardeşim.

"adam yanından geçerse vur tekmeyi, son adam sen de daya omuzu düşür" diye taktik veren futbol fakiri teknik direktörün cümleleri olmasın bu tekmeler? 20 senedir bir dikiş tutturamamış, anadolu'nun her takımını gezmiş olan, hala nedense o kadar genç ve kaliteli teknik direktörün arasından tercih edilen çok babacan-çok delikanlı-çok gururlu-çok kurtarıcı-düz futbol bilgili-millet reina'ya giderken salavat getiren-nedense hep taraftardan haksız tepki gören-tesislerde interneti yasaklayan teknik direktörler olmasın bunların sebebi?

60'lardaki futbolu bilemem, o zaman ben yoktum. schuster de çocuktu. ama şunu bilir ve söylerim ki, türkiye'de ziyadesiye ilkel bir futbol oynanıyor dostlar. sonra anderlecht'ten 5 yiyoruz, valencia'dan 6 yiyoruz, ve üzülüyoruz nedense.
ikinci lüle saçlı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen teknik direktör.

bizim takımların hatası bu tip adamları takımların başına getirmek. yahu bu adamlar real madrid , barcelona gibi takımları elbet şampiyon yapar. bundan daha normal ne olabilir ki. dünyanın en iyi oyuncuları orada çok normal bu. real madir i şampiyon yapmış hadi alalım. olmaz! saçmalık... rijkaard efendi ile bunu zaten yaşadık. yahu del bosque geldi ne oldu. ispanya liginden ne futbolcu ne de teknik direktör alınmaz.

bu hafta messi ye 0 faul c. ronaldo ya 2 faul yapılmış. bizim lig de kaç faul yapılırdı düşünün. schuster için bu sezon biter ama sadece bu sezon ...
son zamanlarda benim de kullandığım ispanya liginden insanlar bizim ligde başarılı olamıyor lafının son muhatabı.
Adamlar yeteneksiz değil. (Guiza hariç) Adamlar farklı bir futbol oynuyor. O yüzden bizimkine 1960 model diyor. Çeken iten oyunu çirkinleştiren adamların futbolcu diye para kazandığı bir ülke burası. Bizde amaç oynatmamak, oynamak değil.
O sebeple de futbolun yükselen değeri ispanya ligi bize büyük geliyor. Lakin kendimize toz da kondurmuyoruz maaşallah. ve yine o yüzden avrupa da şamar oğlanı oluyoruz.
süper ligin doğrucu davut'u.
şu anda ahmet çakar ile erman'a ayar veriyor.
schuster an itibarı ile kendisini sildiğini açıklamıştır.

(bkz: fatih tekke)
nobre denen odun gol attıktan sonraki sevinci bende 'ahanda fatih'i tümden yok edecek' diye bir his uyandırmış olan teknik adamdır. ne yazık ki doğru çıktı kuşku ve korkularım.
çizgisinden kesinlikle taviz vermeyen, doğru bildiğini yapan adamım. bugüne kadar nasıl fatih tekke'siz oynattıysa takımı, bugün de "muhtaç" duruma düşüp oynatmadı tekke'yi. ayırca bugünkü galatasaray maçında oynattığı futbol sözüne ettiği 60'lı yılların futboluydu. belki türkiye'de maç kazandırır ama zevk vermez, avrupa kupalarında iş yapmaz, geleceği yoktur. bunu schuster de biliyor ve hepimizin gözüne sokuyor. anlayana tabi..
yendiği için methedilecek teknik adamdır.
hey yavrum hey. ben kötü günlerimizde bu adamı savundum diye az laf yemedim burada.
büyük hoca, beşiktaş'ımız ligde ilk 10'u garantiledi sevinelim filan.
pasaportunu evde unutup takımını havaalanında 3 saat bekleten teknik drektör olarak tarihe geçmiş şahsiyet.
pasaportunu unutarak bulgaristan'a gitmek üzere havaalanına gelen kafilenin iki saat beklemesine yol açmıştır. sonra tesislerde de bulamamışlar pasaportu, alman konsolosluğundan özel izinle gitmiş.
dün akşam ablam ve eniştemle ikea'da gezerken bir adam gördüm. adam hollywood artistlerinden birine o kadar benziyor ki o olduğuna eminim neredeyse ve ablama sordum yanıldığımı söyledi, iddialaştık. neyse gittim yanına başladım tarzanca muhabbete;

+ sorry mr.

- yeah ?

+ are you actor?

- nouğ (pis pis gülüyor)

+ i think your very very like hollywood actor (ahhahaha ingilizceye gel)

- hmm hmm (gülümsüyor yine pis pis)

neyse gittim enişteyle ablamın yanına, yanılmışım dedim. eve geldikten sonra başlıklara göz atmak için ligtv.com.tr yi açtım. ananaa oda ne lan ikea'da gördüğüm adam karşımda duruyor. meğersem artist sandığım adam beşiktaş ın teknik direktörü bernd schuster'den başkası değilmiş. alacağın olsun schuster. hele pis pis güldüğünden belliydi.

bu arada benim gibi bir adamı futboldan bu kadar uzaklaştıran türk futbolu'na teşekkürlerimi iletirim.
beşiktaşa sadece ofsayt taktiği ile defans yaptıran teknik patrondur. sadece mağlubiyet akşamlarında değil, galibet akşamlarında da eleştirilmesi gerekir. bir an önce şu defansı daha sağlama alması gerekir. çünkü karşımıza avrupada daha ciddi rakipler gelecektir.

cska sofia maçında 45. dakikada defansın arkasına atılan topla karşı karşıya gelen sofialı o pozisyonu değerlendirseydi farklı bir maç izliyebilirdik.
güncel Önemli Başlıklar