bugün

her dinde yoktur, bazılarında vardır böyle saçma yaptırımlar. hoşgörü iddiasındaki bazı dinlerde görülebilir.
insanlar inançları konusunda özgürdür ve hakaret boyutuna ulaşmadıktan sonra şahsımca istediği gibi tanımlama yapabilirler. inanç göreceli bir kavramdır. kimisi allah'a inanırken, kimisi uçan spagetti canavarı'na inanır. evet size komik gelen bazı şeyleri birileri ciddiye alıyor. dolayısı ile sizin ciddiye aldığınız bazı şeyler de hakaret boyutuna ulaşmadığı sürece eleştiri konusu olabilir.
(bkz: allahsızlığın sicilde yarattığı bozukluklar)
dine hakaretin olduğu yerde özgürlük olmaz. normalde küfür kişilik haklarına aykırı bir eylemdir. söz konusu olan allah ve din ise olay daha da büyüktür.

--spoiler--
ateist olabilirsin bu sana allah'a peygambere dine hakaret yetkisi vermez. git ateistliğini yada satanistliğini kendi çapında yaşa. illa kutsal değerlere küfretmek zorunda mısın? dua et ki o değerler seni çarpmasın.a pardon sen dua etmezdin.
--spoiler--

(bkz: otursıfır)
ülkenin ne denli acınası olduğuna kanıttır.sihirbaz=ilizyonisttir yani bu bir meslektir.tanrıya bir meslek gayet yakıştırılabilir küfür ya da hakaret değildir ama gel gör ki bu ülke cidden yozlaşıyor ve biz sadece klavye delikanlılığı yapıyoruz...
allah'a inanan bir insan, o'nun inanmayan insanın da allah'ı olduğuna inanıyordur.
demek ki inanana göre karşısında bir allah ve inanmayan kulu vardır.
bu durumda o kulun allah'ına söylediği herhangi bir laf "allah'la kulu arasındadır".
ve her inanan bilir ki, "allah'la kul arasına girilmez".

kişinin allah hakkında söylediği lafı allah dışında bir kuruma şikayet eden inanan kişi farkında olmadan kendisini ve o kurumu allah'ı savunur duruma düşürmektedir ki bence hiçbir allah kulu tarafından aciz duruma düşürülmek istemez.

kutsal değerin rencide olması durumu ise, inanan kişinin inancının ve kutsalın değerinin pamuk ipliğine bağlı olduğunu, herhangi bir lafla sarsılabildiğini gösterir.
yaratıcı insan değildir ve dolayısıyla insani mesleklerle işi olmaz bu bir. ikincisi insan yazdıklarının ne anlama geldiğini algılayamıyorsa işte orda tıp çaresiz kalıyor. bu düşüncede olan insanlara sadece dava açmak yeterli çözüm değildir.
bu ülkenin vatandaşı olan milyonlarca insanın değerlerine, ifade özgürlüğü kisvesi altına sığınarak dil uzatmanın dava konusu yapılmasıdır. bu ülkede tanrı uludur tanrı uludur diye ezan okutuldu, insanların kutsal kitapları toplatıldı, o ulaşılmak istenen uygar ülkelerin günümüzde bile yasaklamadıkları cübbeler, sarıklar içindeki insanlarla beraber toplatıldı, mapuslarda işkencelere maruz kaldı. medeniyeti dinden uzaklaşma, avrupaya yaklaşma sananlar, gözleri kör bu yapılanları izlediler. şimdi kalkmış hala ifade özgürlüğü deniliyor. bu ülke bu ifade özgürlüğü denen ama ne olduğunu çözemeyen insanlar yüzünden çok çile çekti. artık bunlara hem milletin hem devletin karnı tok gözü açık. çağdaş devlet çağdaş millet olmak isteniyorsa eğer öncelikle ülkende yaşayan milyonlarca insanın değerlerine saygı duyacaksın, sonra bunları isteyeceksin dil uzatarak değil.
bir kutsallık milyonlarca insana hitabediyorsa, ifade özgürlüğü 7 milyar insanın, insan olmanın değeridir.

ve özgürlüklere kimin ne zaman ihtiyacı olacağı belli olmaz.

ayrıca kendi kabile anlayışına ve sidik yarışına yeri göğü yaratan, her bir insana şah damarından daha yakın olan ilah'ı alet etmenin ahirette bir karşılığı vardır bir ihtimal.
dava konusu allah a "sihirbaz" veya "kişi" yakıştırması yapmak değil insanların değerleriyle alay etmektir. Hiçbir vatandaş başkalarının inancını bu şekilde yakışıksız nitelemelerle görüşlerine alet etme hakkına sahip değildir. Herkes inanmayabilir. Inanmayana saygı duyarım ama inanmayanin da benim kutsal bildiğime saygı duymasi gerekir. Fikir ve düşünce özgürlüğünü, oturma organın yerine beyinde ölçüp tartmak ve ona göre davranmak daha makul olandır. kisilerin dile getirdiği düşünce beni rencide edecek seviyede ise ben de yasaların bana verdiği hakla şikayetimi yetkili kurumlara iletirim. Aynı şekilde bu hakka inanmayanda sahiptir, diğer inançlara mensup olanda.

Tanìm: Allah a sihirbaz demenin dava konusu olması yanlış bir uygulama değil yapılması gerekendir.
garip bir durumdur.

buna şu örneği vermek isterim ; almanya´da ismini vermeyeceğim ünlü bir katedralin duvarına " burası halkların afyonudur" diye yazmışlar graffitiyle. adamlar yazıyı yıllardır silmiyor. yazı yıllardır orada öylece duruyo...ve hiç bi şey de olmuyo... inananlar "bunlar böyle işte n´apcaksın" diyo, inanmayanlar da " oh be bak ne güzel yaptık yazdık" diyorlar...

bence bu bu başlıkta anlatılan duruma karşılık olarak verilebilecek güzel bir örnektir.
'allah yok, din yalan' yazısını içeren bir karikatür sebebiyle yargılanan bir karikatüristin olduğu ülkede pek de şaşırtmayan durumdur. ama bu durumlar benimsenmemeli, aksine olabildiğince saçma olduğu her ortamda yüksek sesle belirtilmelidir. işimiz gerçekten zor görünüyor çünkü bu gidişle...
yazarın haklı olduğunu düşünüyorum. evet sıkı bir ateist propagandası karşıtı olarak ben böyle düşünüyorum.
sihirbaz ve allah kişisi ifadeleri inanmayan bir insanın pekala kullanabileceği kavramlar. bundan yola çıkarak inananlar aptaldır gibi bir ifadeye varmıyorsa ki yazının tamamını okumadım buna yakın ifadelerde kullandığını sanmıyorum yılların ateist propagandası yapan deneyimli bir yazarının. bununla birlikte toy bazı ateistlerin direk hakaret içeren entryleri var arasam bulurum hemen ve dava konusu olabilir, inanan insana hakaretamiz tanımlama yapan ateist arkadaşlar var. ve kişisel inancımla ilgili bunların söylenmesi kimsenin hakkı değil. istersem gider uçan süpürgeli bir cadıya inanırım. aynı durum her ne kadar biz inanmıyoruz desede insanlık tarihi kadar eski bir olgu( varlık) olan tanrı'nın varlığını reddetmekte ya da sadece o'nu kavram olarak görmekte bir inaçtır. hani bir agnostizm falan değildir, tanrı yoktur diye, felsefi kişisel dogmatik çıkarımdır. yani dolayısıyla ateizmde bir inançtır. ve sıkı duralım ateistlere hakaret etmekte bir suç unsuru olarak kabul edilebilir.
kitaplar, dergiler tüm yayınlarla ilgili olarak düşünce suçu kapsamında davalar söz konusu olmaktadır, bundan sözlük niye soyutlansın. her insan yazdığının sorumluluğunu taşır ve eleştirisini hakarete vardırmamalıdır. avrupa da düşünce suçu davalarının daha az olması acaba avrupalıların daha medeni bir dil geliştirmesinden mi kaynaklanıyor, yoksa ülkemizde hala düşünce ile hakaret etmeyi birbirinden ayıramış olma olgunluğunda olmamamız mı sorun?

laiklik kavramının dünya da uygulanışı dahi eleştirilebilinir, ama türkiye de uygulaşı yıllarca din ve din adına olan ne varsa hayatın dışına itilmesi, aşağılanması şeklinde uygulandı. ateistleri koruması gereken laikliğin dindar insanları da koruması gerektiği gözardı edildi. aşağılandı bu insanlar, kara fatma denildi, ninja denildi, yobaz demek sıradan bir laf oldu zaten. adeta bir etiket hatta.
ve düşünce özgürlüğünü savunan bu kardeşlerimiz, hatta türkiye deki tüm kesimler düşünce özgürlüğünün kısıtlanması kendisine dokunduğu zaman feryat etti. diğer kesimle ilgili aynı şey yapıldığında hakaret veya kin düşmanlığa sevketme boyutundan ziyade bizzat gerçekletirenlerin kesimi dikkate aldı. benden öte bir kesimse oh olsun denildi. içten içe sevinip susmayı tercih etti büyük bir kısım.

sözlükler artık ciddi bir platform olarak kabul edilmeye başladı, evet aslında ciddi de bir platform sektör haline gelmedi değil. dolayısıyla artık ciddiye alınıp davalık oluyorsak sözlük yazarlığıyla ilgili, bu sadece ideolojik değil konjonkturelde birşey sanırım.

tüm bunların üstüne bluelve fikir olarak düşmanımdır, ama bu konuda haklı beyler.. kullandığı ifadeler inananların değerlerine direk bir hakaret taşımıyor. eleştiriyi hazmetmek lazım bazen. gerçek hakaret çok ama, sadece bu konuyla ilgili değil sözlükte girilen her ünlü kişiyle ilgili girilen bir çok hakaret var. tayyip erdoğan'ı kastettiğimi düşünmeyin, kemal kılıçdaroğlu veya hülya avşar da dahil. demekki hakaret etmeden fikirlerimizi belirtebilmemiz lazım, sözlüklerin seviyeli olduğundan kimse sözetmesin bana. sözlükler ipini koparan korkak adamların maske altından cesurca kalem salladığı yer olmasın. gerçekten söylediklerinin arkasında duran hakaret etmeyi yorum olarak görmeyen cesur insanların fikirlerini savunduğu yer olsun.
çirkin bir ifade kullanılmasına karşın gereksiz yere dava açılması ve mahkemelerin vaktinin çalınması durumudur..herhalde dava açan kişi yada kişilerin parası bol..yani nedir şimdi bu ?

tamam allah(c.c)'a hakaret etmek yada alay etmek adamı dinden çıkarır ve çok çirkin bir davranıştır..ama böyle birşeyi dava etmek de ayrı bir saçmalıktır..yani mahkemeden ne gibi bir karar alınmasını bekliyorlarki ? isviçre kanunlarının biraz değiştirilmiş versiyonunu uygulayan bir devletin,idam cezası vermesini mi bekliyorlar ? muhtemelen bunu diyen kişi salıverilecektir..

ota boka dava açılmasına ve mahkemelerin çocuk oyuncağına çevrilmesine de karşıyım ayrıca..
müslüman bir ülkede olması gerekendir. hatta fazlası hak edilmiştir ancak yüce türk adaleti fazla hard girmemiştir mevzuya soft takılmaktadır. gönlümden geçen idamdır ama nerde bizde o şeriat hakikat ve tarikat ilmi nerde...
cezalandırmaya allah'ın gücü yetmemiş, müslümanlar bir üst güç olarak devreye yargıyı sokmuşlardır.

allah mağdur durumda bırakılınca, türk adalet sistemi devreye girmiştir.
Bütün müslümanlara en büyük hesaplaşmanın öte tarafta olduğunu söyleyenlerin, allahtan çok allahci olup allah adına hesabı bu tarafta kesme çabalarıdır.
allah ı bilemeyen isimlerinden haberi olmayan nelere kadir oldugunu bilmeyen insan oldugunun bile farkında olmayan beyni olup onu düşünmekten mahrum bırakan kişilerin har vurup harman savurmasına şaşırmamak lazım dır çünkü yüce allah bir ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor .

ARAF 179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. işte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. işte asıl gafiller onlardır.

bu ayet çok güzel açıklıyor elhamdulillah .

allah isminin başındaki a harfi büyük olarak kullanılır fakat bu site buna izin vermiyor !
biri çıksın tengri kelimesiyle alakalı hoşuma gitmeyen bir şey desin alayını mahkemeye vereceğim.

bugün tengri için yapa yapa bunu mu yaptın nurullah?
senin tengrin kendini savunamaz mı nurullah?
senin tengrin bu kadar alıngan mı nurullah?
senin peygamberin "senin dinin sana benim dinim bana" demedi mi nurullah?
senin dinin bırakın ne halleri varsa görsün demez mi nurullah?
sözlük okuyacağına azıcık da bakara makara okusan hoş olmaz mı nurullah?

bir kişiyi, inancından ötürü aşağılamak, inancını yerden yere vurmak kabul edilemez; ama insanlar sizin hoşunuza gitmeyen fikirlerini söylerken şekilciliğe çakılıp kalmış çetenizi toplar hakim amcaya şikayete giderim mantığında olursanız biat kültüründen uzak, özgür, özgüvenleri yüksek, dini kendisi için yaşayan din kardeşlerinizi utandırır, kaybedersiniz.

fenafillah olmak için bluvelve'yi ve diğerlerini mahkemeye vermek uygun bir başlangıç değil. yolunuzu yönteminizi değiştirin.

tanım yapmak istiyorum yüksek müsadenizle: ateistleri, deistleri, agnostikleri daha da kendilerinden nefret ettiren, islam inanıcılarının yargıyı boşuna işgal etmesi durumudur.
bu olayı ilk kez şimdi gördüm. kısaca yazmak istiyorum ama uzaya da bilir.

fazlası ile zekasız bir durum bu iş. yani bu mahkemeden hiç bir şey çıkmaz. bluevelve zaten gidip benim kendi düşüncem diyip geçecek. mahkemeye bile düşmeyecek bir iş en nihayetinde. ama korkutmak da yeter belki de bazı insanları. öte yandan açıkçası allaha sihirbaz demenin bir suç olmadığı kararı ile o mahkeme son bulduğunda ne yapacaksın ey müslüman.

yazacak pek bir şey yok işte. müslüman yine müslümanlık yapmış. bluvelvein son yazdığı yeterli. sistem bizi öyle ya da böyle elemeye çalıştıktan ve belki de becerdikten sonra - bunu sindirerek yapacaktır sadece- sizleri, bu faşizme bir şekilde destek olanları ama tam olarak kendilerinden olmayanları bildiğin yok edecektir.

edit: allahsiz kitapsiz cahil kadin uyardı. benim fikrim deme şansı pek yokmuş sanırım
(bkz: ajdar)
madem bana yanlış gelen her şeyi dava edebiliyorum, dünyanın amına korum lan yalnız. sihirbaz burada resmen kişisel nedenlerden hakaret sayılmış. başka bir insan normal sayabilir.

(bkz: hayatın bug ını buldum)
(bkz: allah in tehditlerinin tc tehditlerine benzemesi)
(bkz: allah ın psikolojik sorunları)
vahim bir olaydır. Hakaret? Neye göre hangi kanuna göre hakaret? Allah'a sihirbaz demek dava konusu olacak derecede hakaret ise sokak kavgalarında birbirlerinin Allah'ına küfreden adamları içeri alsınlar. Dur bak bu örnekten bir yerden aklıma geldi. Suudi arabistanda bizim bir kamyoncumuzu Allah'a küfrettiği için idam etmek üzere içeri almışlardı. Sonra ne oldu hatırlamıyorum, geldiğini duymadım, büyük ihtimal hala suudi arabistandadır. Çevremin çeşitliliğinden ötürü bir ton Allahsız arkadaşım oldu. hatta kimisiyle aynı evi bile paylaştım. kimi zaman sınırı aşıp geyik çevirirken Allah'a, kutsal değerlere hakaret ederlerdi. Benim yaptığım tek şey onlar adına üzülmekten öteye geçmezdi, geçmez de. Neden geçsin ki? inancıma göre öte dünyada suçun cezasını çekecek onlar. Neden rahatsız olayım ki? Allah'a şükrederim beni düzgün bir ailede doğurduğu için (keza tezatı olarak yobaz bir aileden doğmadığıma da bu dava konusunda şükrettim). Bu işin sonu iyi değil. Yobaz aklına uyan mallar sanıyorlar ki bu işin sonu bir yerde duracak. Oğlum önce dinsizler, sonra da sıra normal Türk dindarına gelecek, akabinde de Yobazlara gelecek. Dinsizlerin ipi çekildikten sonra, Türk dindarına "sen nasıl benim cemaatime, tarikatıma göre dinci olmuyorsun" denir, Akabinde de Sen nasıl başka tarikattan, cemaatten olursun burada tek tarikat tek cemaat var çatışması olur ki Bu cübbeli ahmet'in diyalogculara posta koyduğu için saçmasapan bahanelerle içeri alınması örneğinde de yavaş yavaş hissedilmeye başlandı.

Uzun lafın kısası burada yazan bir ton genç, ergen daha hayatın ne olduğunu baskının ne olduğunu bilmeyen arkadaş var. Devlet dairesinden, özel işe girildiğinde bu ve benzeri baskıları "ama ben onlardanım" yeaaa diyecek derecede olsanız da yediğiniz zaman büzük büzük biz ne ettik dersiniz. Ha o dereceye gelmez de iktidar başkasının eline geçer, hani tayyip bahane ediyor ya bizi çok bilmem ne ettiler sıra onlarda! diye evet işte sıra size gelir bu sefer karşıt taraftan baskı yersiniz. Oysa rahmetli uğur mumcu'nun Türkiye hayalinde siyasal islamcının bile (ki seküler olmayan bir şeyin siyasette ne işi var o yüzden bile dedim) Demokrasi sınırları içerisinde kendini özgürce ifade edebileceği bir ülke vardı. Kimsenin kimseye art niyetli yaklaşımı olmadan. Eee baktılar bu bakış açısı ülkeden yobazlığı da siler atar, insanlar birbirlerine kenetlenir, adamı öldürdüler (bu arada mumcu'yu pek sevmem ama değerini bilirim keza düşünce özgürlüğü derken şuurlu demokrasinin gerektirdiklerini de belirtelim)
(bkz: velid bin muğire)