bugün

Bursa'da bir çarşının ismi. Ben hemen yanıbaşında ikamet ediyorum.
antalya'daki alışveriş merkezi. üstelik akdeniz bölgesinin en büyük eğlence ve alışveriş merkezi imiş. ikea'da çok büyüktü. belli ki iyi yatırım yapılmış. izmir ve adapazarı'nda da varmış bu avm
"Roma imparatorluğu hâkimiyetindeki iskenderiye’de geçen hikâyede bilinen ilk kadın matematikçi, astronom ve filozof olan Hypatia’nın hayatı merkeze alınıyor.
Ünlü yönetmen Alejandro Amenábar'ın yönettiği filmin başrolünde Rachel Weisz, Max Minghella ve Oscar Isaac yer alıyor. 2009 yapımı."

iskenderiye kütüphanesi, kütüphane delilerinin kesinlikle izlemesini önereceğim bir film.

pagan dini, kütüphaneyle olan ilişkileri. çok şey var bu konuda söyleyecek yazmak zor.

Hıristiyan dini(özümsemem uzun sürecek).

hypatia ah sen mükemmelsin birgün senin için daha hızlı bir kurşun tasarlayacağım(!) gökyüzüm senden sorulur, yıldızların yalnızlığından da sen sorumlusun. johannes kepler de olmasaydı seni okuyamayacaktım, kâbus.
aslında bu filmin üniversitelerde gösterilmesi gerekiyor.

insanlık tarihinin kısa bir özeti gibi.
Film putperestleri melekleştirmiyor aksine tüm dinlerin putperestler dahil dünyayı kaosa ittiğini bilimden ve huzurdan uzaklaştırdığını ifade ediyor. Başka bir ifadeyle yobazlığın insalığın en büyük düşmanı olduğunu ve bu yobazlığın hammaddesinin dinler olduğu mesajını veriyorki bence büyük bir yanılgı zira yobazlığı sadece dinlere mal etmek binlerce yıldır aşşağlanmaktan komplekse giren inançsızların zırvasıdır. Unutulmamalıdır ki yobazlık beyindedir kesimlere mal edilemez.
Tam şu zamanlarda, şu filmi açıp tüm ülkeye izletme imkanım olsaydı çok manidar olurdu.

Yobazlığın, iktidar olma hırsının, yok edici etkisinin ne karar büyük olabileceğini anlatan ve bilimin, felsefenin önemini ortaya çıkaran etkileyici bir film.
keşke sonucu böyle olmasaydı.
(bkz: hypatia)nin ölümü bilim ve felsefenin ilerleyisinin durması ve intro. To dark age temali müthiş bir film.
(bkz: must-see movies) listenize ekleyin.
hypatia'nın hayatını konu alan, insanlığın daima çirkinlikler ve vahşet dolu tarihinin minik bir özeti niteliğindeki film. Belli bir kısmına kadar bir akıcılık problemi var ama filmin anlatmak istediği karşısında çok da önemli değil bu.

Benim için kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
toplanma yeri.
sos. (Alm. Agora, f; Fr. agora, f; ing. agora; Yun. agora) ark. mim. tar. Eski Yunan'da, kentin siyasal, dinsel ve ekonomik merkezini oluşturan, yurttaşların toplanarak kentin sorunlarını tartıştığı alan..*
* eski yunan kentlerindeki alışveriş yeridir.
* genellikle bir evin yola bakan odasının açılarak bir dükkan veya atölye haline getirilmesi biçimindedir.
laiklik karşıtlarının izlemesi gereken film.
"Mülteciyim agora'dan."
3-4 saat önce can yoldaşımla kafaları çektiğimiz meyhanenin adıdır. severiz!!
Dindoşların sevdiği bir film.
izmirde antik bir yapı adı.

aynı zamanda hypathia isimli antik yunan kadın felsefecinin yaşamını anlatan filmdir.
Felsefe üzerine güzel bir film. Sahip olduğunuz felsefeye artı bir şeyler katmaz belki ancak güzel temellendirmelere sebep olur.
Asla sıkıcı değildir, insanı düşündürür aynı zamanda keyif verir.
izlenilesi filmdir.
izlenmesi gereken güzel filmlerden bir tanesi.
çarpıtılmış dinin insanı nasıl insanlıktan uzaklaştırdığını anlatıyor.
paganlarda kadın ders veriyor iş hristiyanlığa gelince kadın sindiriliyor cadı ilan ediliyor. itaat et, sorgulama, düşünme , ne denirse onu yap kardeş ol.
aslında sorun dinde değil insanın anlamayan , kendine yontan beyninde.
iki şey birbirine eşitse buna eşit olan üçüncü şeyle birlikte hepsi birbirine eşittir. hepimiz kardeşiz. aynen. haklısın aypedya.
Sıkıcı bir filmdir.
(bkz: hypatia)
silk road'ın yalan olmasıyla beraber, evolution ile beraber mevcut en kapsamlı darknet market.
antik izmir kentidir.
Bir alejandro amenabar filmi. ilk kadın filozof hypatia yı konu edinir.
Ayrıca agora kavram olarak, eski yunan halkının, daha çok siyasi ve felsefi konuları tartıştığı meydan, çarşı anlamına gelir.
insanı her yönüyle etki altında bırakan filmdir.

--spoiler--
evet, iskenderiye kütüphanesini yok edişleri, hypatia'yı recmetmeleri akıllarda en derin izler bırakan sahnelerdi ancak bu filmde bir de davus karakteri vardı ki, üzerine en büyük yorumların yapılabileceği, en "tehlikeli" insan tipi olan karakterdi. halkımızın %60'ını yansıttığı için diğerlerinin aksine ben bu yazımda davus'u yazacağım. ha unutmadan, davus için sempatik bir yazı yazmıyorum, sonu sürpriz olmasın.

düşünün, kölesiniz. yalnız farklı inançlara sahipler diye yanınızdaki köle arkadaşlarınızın kırbaçlandığı bir ortam. onları savunursanız daha kötü bir ceza alıyorsunuz. efendinize göre "cinsiyetsiz"siniz, yanınızda soyunabilir, size emirler yağdırabilir. konuşmaya çekindiğiniz bir ortam. işte davus böyle bir köle.

sonra bir gün karşısındaki hristiyan ona gerçek "mucize"yi göstereceğini söylüyor. ekmeklerini fakirlere dağıtıyor. "merhamet"i, "yardım"ı hissediyor. gerçek mucize bu çocuk için hangisidir a dostlar? kendini bir köleden yüce hissettiği an mıdır? yoksa dünya'nın dönüş ekseni midir?

sanırım filmi izleyen herkes davus'un kütüphane yakılırken hristiyanlara karşı savaşacağını, o kılıcı meczuba saplayacağını düşünmüştür. ama beklenmeyeni yaptı ve puta saldırdı o kılıçla. kendi elleriyle yok etti kütüphaneyi. özgürlük hissini daha mucizevi buldu çünkü.

ve sırf bu özgürlük hissini kaybetmemek için kendine denilenleri harfiyen yaptı. sorgulamayı bıraktı. çıkarlarına göre dünya düz bile olabilirdi davus için.
--spoiler--

şimdi davus'un türkiye'deki şubesi hamza abi'ye dönelim.

düşünün, fakir bir ailede yetişmişsiniz. leş gibi kokan bir sokağın leş gibi kokan bir okulunda öğrenim görüyorsunuz. arkadaşınız diğerlerinden farklı bir şey söylerse ceza alıyor. eğer onu savunursanız "avukatı mısın" yaftası yiyerek safdışı bırakılıyorsunuz. öğreniminizi bitiriyorsunuz. çok istisna değilseniz o ortamda garson, çırak, hamal vesaire oluyorsunuz. üstleriniz veya efendileriniz size emirler yağdırabilir, üst tabaka insanlar size sadece çalıştığınız iş sebebiyle uzak davranabilir. konuşmaya çekindiğiniz bir ortam yani. işte hamza abi de böyle bir 21. yüzyıl kölesi.

sonra bir gün karşısına bir adam çıkıyor hamza abeyin, "gel mübarek gel" diyor. adama ilk defa "adam" gibi davranıyor. "merhamet"i, "yardım"ı hissediyor. bu adam oturup neyi düşünecek şimdi a dostlar? "siyaset"i mi, "eğitim"i mi?

kendini ilk defa bir şeyin parçası gibi hissediyor hamza abey. ilk defa söz hakkının olduğunu hissediyor davus gibi.

o yüzden en tehlikeli insan türüdür hamza abey. bu sistemde "bilmeden" değil, "bile bile" hizmet eder sırf o ezilmişliğin acısıyla onu ezmeyenlere. "inandığı" şeyin çıkarı için "kütüphane" de yakar yanlış olduğunu bile bile.