bugün

Fener için opera makamıyla "kurabiii yeee tayyip" sloganlarınında duyulduğu miting.
kardeşim 2 milyar ytl zarar olmuşsa olmuş, vergimi veriyorum, bana dönmeli mitingidir. ülkede asfaltlanmamış yollardan askerin mayına basarken, duble yol olmamasından çocukların ölürken, moğolistan yollarının asfaltlanmasına gitmesindir. yani özelleştirmelerde anası yeteri kadar öpüldü ülkenin. hesap sorulacak ise, onlara sorunuzdur, 2 milyar ytl nedirki,yoksa orada toplananlar aramızda 3-5 toplar veririzdir. anlaşılan para birilerinin cebine gitmedi diye rahatsızlık duyuldu, vatandaş harcasın, vatandaşa gitsin birazda. seçimden seçime erzak pakediyle olmuyor bu işler.
saçıma, alnıma da gelen bir band taktığımdan inanılmaz komik bir amele yanığına, feci şekilde ağrıyan bir bele mal olmuştur. varsın olsun. amele yanıklı da olsa, görünen bir yüzüm var, peçe ardına gizlemek zorunda kalmadığım...
insanların fikirlerini özgürce ifade edebilmesinden daha güzel bir şey yoktur. ama burda önemli nokta birilerinin gazına gelip toplumda ki diğer unsurları yaralıyacak söylemlerden kaçınmaktır. oluşan tepki hükümetten ziyade başörtüsüne yönelmiştir. ve bu ülke topraklarında çağlayan meydanına sığmayacak kadar fazla insan inancı gereği başörtüsü takmaktadır. inancı gereği bir taşın etrafında toplanıp hebele hübele diye bağıran afrika yerlilerini discovery channel da izleyipte " ne kadar güzel , ne kadar egzotik. hala kültürlerini ve inançlarını muhafaza ediyorlar " yorumu yapıp ardından da kendi topraklarında ki milyonları görmezden gelmek hiçbir demokrasi kitabında yazmamaktadır.
tayyip i alana aydin dogan bedava, satılmış medya sloganları ajansların tarafsızlığı konusunda bir fikir sahibi olmamızı hala sağlayamadıysa, ses sizin ya da bizim oralara kadar gelmediyse henüz, elektirikler kesildi bir ara ondan olabilir, alıcılarınızla oynamayın lütfen!!

"darbeye ortam hazırlayan miting" diye suçlayan aklı evveller yok mu, küçücük siyaset bilgisine, üç gram sosyoloji, beş gram tarih bilgisine dahi sahip değiller. "ne takunya ne postal" sesleri de mi gelmedi? bu insanlar darbe istemiyorlar, ancak darbe istememeleri tsk'dan nefret ettikleri anlamına da gelmiyor bazılarımız gibi, insanlar güvenli bir ülkede yaşamak istiyorlar, sosyal ve ekonomik sorunlar nedeniyle eğitimsizlik, işsizlik, yoksulluk nedenleriyle tarikatların eline düşen, bölücü örgütlerin pençesini geçirdiği gençler için oradaydılar, emperyalizmin desteklediği köktendinci ve bölücü unsurların palazlanmasını sağlayan bu ortamda ulusal bütünlüğe, atatürk ve devrimlerine, cumhurbaşkanlığına, anayasaya, askerlere saldırarak demokratlaştığını düşünen zihniyete karşı oradaydılar.

orada olan insanlar, emperyalizmin bu ülkeye dayattığı koşulları reddetmek için bağırdılar.. sadece siyasal islam tehlikesine karşı değil, sadece bölücülüğe, sadece demokrasiyi araç olarak görenlerin ülkeyi ele geçirmesine de karşı değildi orada bulunma nedenleri, insanlar medya tarafından desteklenen ekonomik bağımlılığa, ekonominin gidişatına, insanların işsiz, yoksul kalmasına ve işsiz bir babanın oğlu için üzüntüsünü dile getirmesine "senin oğlun da işsiz kalsın" diyebilen bir başbakana ve zihniyetine karşı oradaydılar ayrıca..

"borsa düşmüş, faiz fırlamış, miting yaptınız ülkenin içine ettiniz!" diyenler yok mu.. sanki daha önce sıkıntı nedir bilmezdik biz, Dert üstü murat üstü yaşıyorduk... hiç sorunumuz yoktu, iki haftada birkaç milyon insan yollara döküldü başımız ağrımaya başladı. mitinge saçma sapan, ipe sapa gelmez eleştiriler yöneltirken, ekonomiye verdiği zararları anlatıp duranlar daha önce müthiş bir ülkede yaşıyorlarmış meğer.

"OECD'ye göre Türkiye'de 15-19 yaş arası işsiz ve okumayan nüfusun toplama oranı erkeklerde yüzde 25, kızlarda yüzde 47.5 ile rekor seviyede bulunuyor."

"Türkiye'de her 40 saniyede bir suç işleniyor. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, geçen yıl asayiş suçları yüzde 61, şahsa karşı işlenen suçlar yüzde 62, mala karşı işlenen suçlarsa yüzde 60 arttı."

Sosyolog ve psikologlar göç, işsizlik ve yoksulluk gibi nedenlerle gençlerin suça yöneldiğine dikkat çekiyorlar. celali isyanları, pkk'nın bu denli uygun bir ortam bulmasının nedenleri hep aynı; ekonomi! peki bu ortamda biz neye bakıyoruz, medyamız bize neyi gösteriyor diziden ve yarışmalardan başka ve sürekli; "istikrar"

istikrar, sokağa çıkan çocuğun hayatı için değil, oyun alanı, geleceği, eğitim ve sağlık giderlerinin karşılanması anlamında değil, emeklinin maaşı için değil, asgari ücret 403 ytl, Türkiye KamuSen'e göre, çalışan bir kişinin yoksulluk sınırı 1115 YTL'ye, açlık sınırı da 854 YTL'ye dayanmış, ammma bunların önemi yok, önemli olan "istikrar" kavramının anlam bulduğu nokta; ulusötesi sermayenin ve birkaç kalantorun eline geçirmiş olduğu ve küçük birikimlerini değerlendirmek isteyen halkımızın güngör uras'ın deyimi ile "keriz silkeleme" operasyonlarıyla harcandığı borsa, -sadece bunlar değil, ama aslan payı bunlara ait- son 60 yıldır hükümetlerin teslimiyetçi ekonomi politikalarıyla yerle yeksan ettiği devletin borç alarak büyük sermayeye dünyanın en büyük faizini ödediği bir ekonomik düzen, medyanın, patronlar kulübünün çok beğendiği, desteklediği, arkasında durduğu bir ekonomi programı, kar getiren ya da getirmeyen bütün kamu kuruluşlarının özelleştirmeleri, imf'nin denetimide bir gelecek, ticaret dünya bankası'na emanet, iç politika ab, dışarıda abd...

ne gerek vardı ekonomi tam tıkırında, iç ve dış politika bu kadar harika giderken.. ne yaptı bu insanlar böyle, durup dururken ayağa kalktılar ve birileri için her şeyi berbat ettiler ve haykırdılar hep bir ağızdan; "ne abd, ne ab, tam bağımsız türkiye"
imitasyon:teyzecim neden burdasınız?
teyze:valla evladım camdan baktım kalabalık vardı bende cıktım.

coşkusuna ve heyecanına saygı duymakla birlikte bir türlü sempatiyle yaklaşamadığım mitingdir, herkesi almış bir akp karşıtlığı, bir yüzde 33 teranesi...
bir ateist olarak akp ye oy verme veya yakınlık duymak gibi bir derdim olmadığından mümkün mertebe tarafsız bakmaya çalışıyorum şu cumhurbaşkanlığı muhabbetine,
eleştirilere bakınca malum cumhurbaşkanı adayının eşinin türbanlı olması en rahatsız edici konu gibi görünüyor, yurt dışında imajımızı zedeleyecekmiş, bizi uygar bir ülke olarak görmeyecekmiş dünya... yıllarca ihtilaller, muhtıralar, işkenceler, insan hakları ihlalleri yüzünden vatandaşlarına yapmadığını bırakmamış bir ülkenin utanılacak çok daha öncelikli sorunları vardır, bu ülke ki aihm de vatandaşına dışkı yedirmekten mahkum olmuş ve bunu kabul etmiştir, soruyorum şimdi hangisi daha utanç vericidir, hangisi daha uygarcadır? üç beş tane gayrımüslimin can güvenliğini bile sağlayamıyorken bu ülke için utanç duyulacak öncelik nasıl oluyor da bir bez parçası oluyor? ayrıca bu nasıl bir biçimsel beğendirme kaygısıdır anlayabilmiş değilim, turistlere bizi ne kadar sevdiniz değil mi tarzında soru sormaya dönmedi mi mevzu? bu beğenilme ve takdir edilme fetişinden ne zaman kurtulursak, aşağılık kompleksinden ne zaman sıyrılırsak o zaman daha özgüvenli oluruz sanki....
aihm demişken ikinci rahatsız edici konu yine bu zatın eşinin türkiyeyi bu mahkemeye şikayet ettiği ve devletle problemli olduğuna dair, yahu arkadaş bu ülke aihm i kabul etmemiş mi? bu ülke vatandaşlarına bu hakkı tanımamış mı? pek çok başvuruda devlet idaresi haksız bulunup mahkum edilmiş ve yurt içi yargımızın pek çok konuda kararlarını düzeltmemiş mi? bizim kendi yargıcımız da yok mu orada? neyin safsatası bu tartışma o zaman?
atanmış cumhurbaşkanı olacakmış... deniz baykal tayyipin yerinde olsaydı aklınızdan geçiyor mu başka birinin aday olabileceği, başkasına bırakır mıydı? hem hangisini tercih ederdiniz sahi? deniz baykalı mı? güldürmeyin beni..... süleyman demirelin cumhurbaşkanlığına sesini çıkarmayanların abdullah gülün cumhurbaşkanlığına laf söylemeye hakkı yoktur...
yüzde 33 oyla seçilmiş, tabi ki rahatsız edici bir durum ama bu durumu akp yaratmadı ki, mevcut durumdan nimetleniyor sadece, 360 milletvekili çıkarmış baraj muhabbetinden, iyi de chp baraj olmasaydı şimdiki sayının yarısı kadar milletvekili alabilir miydi? hem en yakın seçimde 2004 yerel seçimlerinde akp yüzde 44 almadı mı? ayrıca hafiften mazlum edebiyatı yapsa hatta ona bile gerek kalmadan muhtemelen bu seçimde yine tek başına iktidar çıkmayacak mı? o zaman ne diyeceksiniz? bahaneniz ne olacak?
sonuçta bu chp değil mi etnik partiler meclise girecek diye baraj inmesin diyen, sahi şu aşamada bile chp nin baraj insin diye birşey söylediğini duyan var mı?
neyse çok uzatmadan şunu belirtiyim, abdullah gül benim kafamdaki ideal cumhurbaşkanı değildir tabi ki... daha önceki entry lerimde de belirtmiştim ki kafamdaki ideal cumhurbaşkanı sami selçuktur, o olmasa gencay gürsoy, illa akp nin içinden ve çekirdek kadrodan biri seçilecekse de abdüllatif şenerdir.
mitinge dönersek, darbe karşıtı da olacağı söylenmişti ama dikkat ettim darbe tellallığından öteye gidemedi, kemal alemdaroğlunun şakşakçısı olarak belleklerimizde yer etmiş nur serter salyalarını akıta akıta genel kurmayın metnine atıfla ne mutlu türküm diyene diye hönkürüyordu, o metinde bahsi geçen lafa karşı çıkanların hain ve devlet düşmanı ilan edildiğini umursamadan, darbelerin bu ülkeye yaptıklarını takmadan, demokrasiyi korumak için darbeden medet umacak kadar zavallılaşarak....
bi de ne diyodu kendileri parti liderlerine; biiirleşiiiin, biiirleşiiiin, biiirleşiiiin... bu birleşme durumunu gözümde canlandırmaktan kaçındım bi süre ama kabuslarıma girmekte gecikmedi kendisi....
bugün radikaldeki yazısında yıldırım türkerin de belirttiği üzere anti emperyalist, ab ve abd karşıtı sloganlar arasında kimi konuşmacıların türk ordusunun bu anti emperyalist yönüne atıfta bulunması hakkaten trajikomik... bu ordu değil mi israil ve abd nin ortadoğudaki en büyük müttefiki, bu ordu değil mi kemikleşmiş pentagon ilişkileri olan, bu ordu değil mi şu anda dünyanın pek çok yerinde emperyalist işgalcilerin omuzdaşı...
hamasete kapılmadan, salt demokrasi, gerçekten demokrasi ve herkes için demokrasi...
12 eylül sonrası bu ülkenin yaşadığı tahribatı hatırlayanlar, okuyanlar, duyanlar, bilenler, tehlikenin farkında mısınız?
lütfen....
think again....
pankart ve sloganlarıyla tandoğan mitingi gibi beni benden almış olan mitingdir. keşke çağlayan'da da bulunabilseydim.

no abd ullah
o da bir şey mi, edison bile pişman!
lüzumsuzsa söndür!
çankaya'da suni gül istemiyoruz
mollalar iran'a
dışarıda verici, içeride gerici, yakında gidici!
çarıksız ve aç can veren şehidim, sızlamasın kemiklerin
kubilay'ın katilleri mecliste
ekmeğimizden çaldı, oğluna gemi aldı
satılmış basın bunu da yazın
arınç bizi de sobelesene
gülü seviyorsunuz diye dikenine katlanamayaız
türkiye uyandı imam bayıldı
tayyip şaşırdı sabrımızı taşırdı
ampul tayyip
atatürk düşmanı meclis başkanı!
ne abd ne ab tam bağımsız türkiye *
hükümet istifa!

ayrıca benden de cumhurbaşkanlığı hevesi kursağında kalan abdullah güle gelsin, üzülme;

no abdullah, no cry
(#1593340)
insanların sanki aynı anda konuşulmuş da gelinmiş gibi çok organize bir biçimde katıldıkları, cumhuriyetin yılmaz bekçileri olduğumuzu gösterdiğimiz ve kırmızı-beyaz, ay-yıldız olduğumuz miting.
kendimin herkesten hiç farklı olmadığımı,tek derdinin akşamki ağalı konaklı dizileri izlemek olduğunu düşündüğüm kadınla ne ise, tek derdinin fenerbahçenin durumu olduğunu düşündüğüm adamlar ne ise tek derdinin tvda gördüğü bar kapılarından içeri sızmak bir şekilde ''yırtmak'' voleyi vurmak olduğunu falan düşündüğüm gençler ne ise ; benimde o olduğumu anlamama vesile olmuş ,gözyaşlarımı tutamadığım,ilk kez umut içerisinde olduğum,altımdan egomun ''ukalalık çokbilmişlik'' tahtını kaydırıveren, pekde güzel yapan miting.
little black dress ile birlikte katılım gösterip belli kısmını bina tepesinden keyifle ve bayrak denizi manzarasında izlediğim katılmaktan mutluluk ve gurur duyduğum ve sonucunda bugün meyvesini veren miting.
bayraklarla orada olmayı vatanseverliğin mutlak ve doğal sağlayıcısı zanneden; çoğu, aslında gerçek milliyetçilikle; vatanseverlikle hiç alakası olmayan oligarşi tesis etme kaygısındaki gerçek vatan haini güruha piyon, aygıt olduklarının farkında olmayan aldanmış güruh... 'alkışladığınız büyük 'insanlar' sayesinde 100 milyar dolar 'girecek' bu millete ve bunun bedelini sen 'ödeyeceksin'tuzu kuru, bir eli yağda bir eli balda o post-modern gerici tipler değil ey zavallı kişi... nasıl olur da göremezsin bunu' demek revadır; elzemdir bunlara...
(bkz: laik olalım aşkım)
chomsky ve akşit göktürk gibi büyük metin-söylem analizcilerini okumuş her kişi 'siyasi bir kaygı ile yaklaşmaksızın' bu hamasi-güdümlü toplaşmada kavram kargaşası yaratıldığını; normların deviasyona uğratılıp yeni anlam yüklemelerine maruz bırakıldığını; hülasa burada olmanın vatanı kurtarmak ve vatanseverlik değil; tam tersine; genel erk'i 'milletin aslında yüzde seksenine' kaptırmama kaygısıyla etekleri tutuşmuş durağan ve neofeodal baskıcı-tektipçi klişeci bir güruha alet olmak olduğunu çok açık bir şekilde görecektir; sosyo-linguistik ilüzyonları çözmek herkesin harcı ve kaygısı değildir ne yazık ki...
bazı adamlar ısrarla bu mitingi eleştirmektedir. hemde entel havası olsun diye de saçma sapan kelimelerle süsleyerek.

peki işine gelince demokrasi diyen bu tipler, burada ki insanların demokratik haklarını kullandıklarını bilmemekte midir?

veya şöyle soralım, bu insanlar oraya piknik yapmaya mı gitmiştir? neden milyonlarca insan orada aynı saatte toplanmıştır? demek ki ters giden bir şeyler var..

ne demiş atalarımız; "öldürende değil, ölendedir kabahat."

oraya o insanlar durup dururken toplanmadıklarına göre bunun nedenlerine bakmak, nedenlerini araştırmak lazımdır.
meclisin cumurbaşkanı secimini durdurmak için yapılan ve adı cumhuriyet mitingi olan eylemdir. *

bu kadar da tezat olunması cok şaşırtıcıdır. meclisin cumhurbaşkanını secmemesi için eylem yapılıyor ve adı cumhuriyet eylemi oluyor... bari laiklik eylemi koyun adını...
oradan bir görüntü

http://www.deviantart.com/deviation/54428643/
http://www.deviantart.com/deviation/54643818/
http://www.deviantart.com/deviation/54643372/
http://www.deviantart.com/deviation/54642524/

genciyle, yaşlısıyla, eski solccusuyla, başörtülüsüyle, şapkalısıyla, milyonların akın ettiği miting.
(bkz: 11 haziran 2007 hong kong cumhuriyet mitingi)
Mervem'e tüm içtenliğimle katılıyorum. bu millet hükümetin kıbrıs veya kürt politikasını, ekonomideki istenmeyen politikaları, telekomun araplara satılmasını protesto etmek için çıksaydı o meydanlara daha çok destekçi bulurdu kendine. sadece saçma sapan tezaruhat attılar, bir de güç gösterisinde bulunarak bişeyleri değiştirdik aferin bize deme hakkını kendilerinde buldular. sandıkta çalışın ey türk milleti. vatanı, laikliği çok çalışarak ve yüce atatürk'ün her ilkesine eşit bağlı kalarak koruyun. bu tip faaliyetler birlik ve beraberliğimi, yoksa türbanlı kesimin kendini dışlanmış hissedip daha da kendi içlerinde büyümeye çalışacakları koşulları mı tetiklemiştir bilemiyorum. herkes türbanlı bir cumhurbaşkanı eşi isteyip istmemekte özgürdür. ama 'istiklal mahkemeleri kurulsun, hepsi cezasını bulsun' türünde sloganlar o insanların kendilerini istenmeyen pislik gibi hissetmelerine neden olur ve bu da tabi ki bölünmelere sebebiyet verir. mevlana yürekli asla mümkün görünmüyor ama Atatürk gibi bu milleti gerçekten seven bir cumhurbaşkanı diliyorum ülkemize.
görsel
köşedeki hesaplamaya dikkat edilmesi gereken mitingdir.

kaynak: http://www.add.org.tr
(bkz: much ado about nothing)
halkın sadece yüzde otuzluk kısmını temsil etmiş yürüyüştür. ancak yüzde yetmişlik kısmı bütün bu olanları gülerek izlemektedir. ancak bu mitingin en garip kısmı yaşar okuyan'ın bu mitingte bulunmasıdır kanımca. zira sağ görüşlü bir insan sağda bulamadığ ittifakı sanırım solda aramaktadır.
orada bulunmaktan her zaman gurur duyacağım miting. halkın %30 unu değil %53 ünü temsil etmiştir. ama merak etmeyin biz demokrasinin asıl amacının çoğunluğun değil azınlığın haklarını korumak olduğunun bilincindeyiz.
güncel Önemli Başlıklar