bugün

ligimizde hakemlerin daha cok fırın ekmek yemesi gerektiğini gösteren maçtır. aynı olay trabzonspor ve taraftarı içinde geçerlidir.
trabzonspor'un küçük takım olmakla suçlandığı karşılaşma. trabzonspor daha 30 yıl şampiyon olamazmış bu kafayla. evet arkadaşım trabzonspor daha 30 yıl şampiyon olamaz ama bu kafayla değil, sizin gibi istanbul baronları sayesinde. sonra da o aranızda bölüştüğünüz şampiyonlukları alıp sevinip her gün bizim ligimiz niye avrupa ligleri seviyesinde değil diye ağlıyorsunuz. hakikaten acıyorum ben size. neyse dönüyorum karşılaşmaya;

evet, Trabzonspor dayak atarak almış bu puanı, bak bak bak...! Galatasaray çok nefis oynamıştır, çok temiz oynamıştır, öyle ki arda nın baros un ağzı süt kokuyordu, golden önce faul yoktu, saçma sapan fauller çalınmadı, topu göğsü ile önüne alan Gökhan a el verilmedi, baros taraftarı tahrik etmedi. (burada baros un yaptığı saygısızlığı savunan Galatasaraylı taraftarla bir sözüm var, siz taraftar filan değilsiniz arkadaşım, siz gözü kapalı her şeyi savunan birer holigansınız. Size Antepli kaleci ömer'i hatırlatmak isterim.)

yani dediğim odur ki, galatasaray mükemmel oynadı, Trabzonspor bok gibi oynadı ve tokatlayarak beraberiliği kurtardı. Yılın en güzel gollerini de aslında galatsayarlılar kendi kalelerine attılar. Ulan bu Trabzon taraftarı yok mu, bunlar olmasa daha kolay şampiyon olucak bu 3 büyükler ama olmuyor işte.

Arkadaşım şaka mısınız siz ya? izan terazinizi nereye bırakıyorusnuz şu sözlüğün başına geçince söylesenize?
beklentileri karşılamamış maç, beraberlik ne ya ?
bir küvette uyanan böbreği çalınmş insanın feryadı gibi; canı aslında yanmamış bir oyuncunun yerlere atıp debelendiği * tarihteki ilk maçtır. rakibi kart görsün diye yerlerde yuvarlanıp, saha kenarında dizine ilahi fısfıs sıkılınca pantere dönüşen başka hiçbir futbolcu yoktur zaten.

sorun bu değil; bunu senin tarafındakiler yaptığında göbeğini kaşıyan adam olmak. emre belözoğlu nun her defasında ayağının kırıldığını sanıp rakibi kart gördükten sonra fırtına gibi koştuğunu görememek. arif erdem in gariban anadolu stoperlerini kaç defa haksızca oyundan attırdığını hatırlamamak.

yoksa kimin kimden farkı var heyecanlı dostum?

not: artık bir çok ülkede video görüntülerinden bu şahsiyetsizliği yapanlar tespit edildiğinde ceza veriliyor; bizim ülkemizde ise rakibine kasti tekme atıp kırmızı yiyenler tünelin önünde hocaları tarafından alınları öpülüyor.

(bkz: fark var)
hakeme laf söyleyen galatasaray'lıları görüp şok olduğum maç. pes!!!
galatasaray'ın rahat kazanabileceği maç idi. olmadı, olamadı.

şöyle ki;

erken gelen trabzonspor golünden sonra, önce beraberlik golünü, daha sonra galibiyet golünü bulan galatasaray, bülent bey'in, * cassio lincoln'ü, galatasaray'ın attığı 2. golden sonra oyuna almayıp aklınca ceza kesmesi yüzünden büyük bir avantajı tepmiştir.

65. dakikadan sonra yürüyemeyecek duruma gelen ümit karan'ın yerine, lincoln'ü alıp hem açık verecek trabzonspor defansını zor durumda sokacak, hem de golü yemeyerek altın değerinde 3 puanı hanesine yazdıracaktı. çok büyük avantaj kaçtı...
trabzonsporlu taraftarın trabzonspor'un, bülent korkmaz ile yunus yıldırım'ın galatasaray'ın kazanmasını engellemek için ellerinden geleni artlarına koymadığı karşılaşmadır. sonuç olarak taraflar yenişememiştir.

trabzon'un rakibi ısırdığı anda trabzonspor taraftarı konfeti atar oyun soğur, trabzon'un hızı kesilir, 6. dakikada baros song tarafından indiriliyor, serbest vuruş artı kırmızı kart kararı gerekirken "devam" der hakem yunus yıldırım dönen topta gelişen atakla beraber pozisyon 7. dakikada golle sonuçlanır alanzinho mükemmel bir vuruşla azeri kardeşlerimizin deyimiyle hesabı açar. 20. dakikada alanzinho hakem yunus yıldırım'ın 3 metre önünde düşürülür ama yunus yıldırım önceki pozisyonun etkisinden kurtulamadığından "devam" der ve eyyamını yapmış olur. kaderin cilvesidir ki, o top da gider gol olur! trabzonspor bastırır ama golü bulamaz, 2. yarı başlar trabzonspor taraftarları trabzonspor galatasaray'ı boğarken abzürt şekilde oyunu soğuttular. neymiş 61. dakika şovuymuş, lan bi durun takım fırtına gibi, geliyor sağlı sollu, galatasaray defansı bunalmış, ne soğutuyorsun, ne galatasaray defansının nefes almasını sağlıyorsun? aldınız şovunuzun karşılığını oyun başlar başlamaz! yıllar önce bir fenerbahçe-galatasaray maçında fenerbahçe öndeyken ve saldırıyorken taraftarı meşale yakmış, yangın çıkmış, oyun soğumuş ve galatasaray 10 kişi olduğu halde beraberliği yakalamış ve maç öyle bitmişti. direkt o maç geldi aklıma. oyunun başlamasının akabinde de arda'nın golü geldi. bülent zaten kırılgan orta sahasını daha kırılgan yapıyor mehmet güven'i oyundan alıp, yerine kanat adamı hasan şaş'ı koyuyor. ardından baros'un ikinci sarı kartı isteyen tavırları ve bülent'ten müthiş hamle yaser yıldız! yaser beşiktaş'tayken şımarık tavırları sebebiyle gönderilmişti, kendisi hakkında akıllanırsa iyi topçu demiştim de ayıplanmıştım. attığı dirsek sarılıktır, kırmızılıktır ayrı mesele ha kırmızı bana göre ağırdı ama verene de "neden verdin arkadaş, doğradın" demem tabi bağımsız bakarsam zira direkt "şöyle vurayım ağzını burnunu dağıtayım" sertliğinde değildir bence ama elini kolunu öyle kullanmayacaksın arkadaş, elin oğlu çeker bayrağı attırır böyle. ha egemen'e kartı basamıyorsan arda'ya savurduğu tekmeye buna "afedersin hocam!" derim. arda mecburen çıktı bülent'ten yine müthiş hamle, serkan kurtuluş! sonra colman ve skor 2-2.

arda'ya atılan tekmeler ne menem bir düşmanlığın eseri ulan 15 gün sonra onun ayaklarına ihtiyacımız var bre densizler. size arda'yı bırakın oynasın istediği gibi demiyoruz ama insaflı olun nizami davranın be. içim acıdı lan o deliği görünce. egemen'in dize savurduğu tekme ne kadar iyi niyetliydi?

bülent sen nasıl oyun okuyorsun? lincoln'ü oyuna nasıl almazsın? senin orta sahan zaten düşmüş, 10 kişi de kalmışsın top tutacak, top saklayacak adama ihtiyacın varken kanat oyuncularını alıyorsun oyuna! lincoln'e gövde gösterisi yapacaksan hiç alma kadroya? bak geçen sene kalli beşiktaş maçında kadro dışı bıraktı? resmen tercihlerinle skora etki ettin.

yunus yıldırım maçın başından sonuna rezalet maç yönetti. verdiği, vermediği kartlarla, verdiği vermediği faul kararlarıyla skora da etki etti, sinirlere de. küçük maçların, orta düzey hakemi olmaya "varım" dedi. fifa kokartlı hakemimiz böyleyse varın gerisini siz düşünün. şu maçı bir uefa, bir şampiyonlar ligi farz edin yunus yıldırım bir daha maç yüzü göremez ama yunus'a fifa kokartını takarlar burada!

sonuç olarak ne trabzonsporlu taraftarların isteği trabzon mağlubiyeti geldi, ne de yunus yıldırım ve bülent korkmaz'ın isteği galatasaray mağlubiyeti geldi. sonuç ise en azından galatasaray ve trabzon ile mesafeyi koruyan fenerbahçe ile 2'şer puan farkı açan beşiktaş-sivas ikilisini sevindirdi.
maç.

baros maçın başlarında resmen pes çalımı atmış. hani song'la olan pozisyon. düştü ve hakem faul vermedi ya o pozisyon işte.

faul ya da değil diyemiyorum bu açıdan ama o çalım hamlesi. hani "tık" diye bir hamlesi var ya orada baros'un, işte o pes çalımıdır arkadaş. pes'te o çalımı atıp yere düşerse bi' adam fauldür o pozisyon.

o değil de cimbom'un ilk golü alanzinyo'nun golünden 8 kat daha güzel arkadaş. arda'nın pası bi' kere zaten harika. rui costa'yı getiriyor hemen akıllara. baros'un vuruşu da geyet klas. crespo ya da ne bileyim henry'nin son vuruşları gibi tecrübe ve kalite kokuyor.

ha bir de, arda da 1 gol 1 asist; alanzinyo da. hadi bakalım...
trabzonlu oyuncuların "dur şunların bacağına baldırına tekmeyi vuralım da hamburg karşısında perişan olsunlar" mantığıyla oynadığı karşılaşmadır, bunun başka da açıklaması yoktur. ulan düşman mı var be karşınızda, zaten yedek kadro çıkmış neredeyse. böyle hırs, böyle adilik nasıl olur anlamıyorum...

gerçi taraftarı tribünden "avrupa fatihiymiş galatasaray..." şeklinde tezahürat yapan takımın futbolcusu ne yapmaz? ligin tepeye oynayan iki takımına bakalım biri sivas, diğeri trabzon! kavga dövüş maç yapan 3.lig kalitesine sahip iki kulübün şampiyonluk yarışını izliyoruz, vay be!

sonuçta galatasaray'ın yedek ağırlıklı 10 kişi bırakılan kadrosu ile trabzonspor + hakem triosu berabere kalmıştır efendim, hayırlı olsundur...
yunus uyla yıldırım ıyla bir zor maçı daha geride bıraktık. artık bizans düşünsün.
trabzonspor hakemin yardımıyla ve tamamen şans ile atılan iki gole rağmen iki mükemmel gol atarak rakibiyle arasındaki puan farkını korudu. maçı yorumlamayacağım, bariz üstündük. öncelikle lafım isaac promise ye.
iki korner attık, ortada yoksun, beş dakika eksik oynatıyorsun takımı, neden? kramponların kayıyor. karşı karşıya kalıyorsun geri pas gibi topa vuruyorsun, böyle bir şey yok. yani gökhan umut la bizi oynamaya mecbur ediyorsun ya helal olsun sana.
bu arada maçı benim gibi izleyen cassio lincoln oynamadı ya bülent hoca harbiden korkak adammışsın. erciyesspor da sanıyor kendini hala. bir de şu çirkef mehmet midir güven midir nedir, sarı kart yemeden oyundan çıktı ki bu ancak türkiye de olur.
arda turan a ise şapka çıkarıyorum şapka...helal olsun bu çocuğa.
trabzon'un üstüste 2 pas yapamadan berabere kalabildiği karşılaşma oldu. hem de yarısı yedek galatasaray'a karşı, hem de kendi sahasında, hem de 10 kişi bırakılan rakibe rağmen, hem de sakat sakat oynayan arda'ya rağmen, hem de yunus'a yıldırım'a rağmen. artık pontus düşünsün...
trabzon'un emeğine yazık olan maç. o kadar emeğin karşılığı sadece delik bir bacak* olmamalıydı, taraftar "baldır, baldır" diye bağırsa da trabzonsporlu oyuncular en fazla bunu verebildi taraftarına. galatasaray kötü oynadı, kadro yanlıştı, en fazla beraberliği hakettiler tamam. buna sözüm yok da yaser yıldız'ın kırmızı kartı ne ya? bunu utanmadan "dirsek attı" diyerek yorumlayan o yan hakem parçası var ya, senin hiç mi gururun yok? adam sırtını rakibine verip pozisyon almaya çalışırken rakibinin yüzüne "değen" eli dirsek olarak yorumlanıyorsa hepinizin cümleten şerefine ekmek banayım ben.

egemen korkmaz: sen futbolcu falan değilsin arkadaş. anca o komik sakal biçiminle bizim ufak yeğenleri güldürürsün. bunlara nacizane tavsiyem, bunlar gibi topa vurmaktan ve adam biçmekten başka bir vasfı olmayan ne kadar üçüncü lig topçusu varsa bir araya gelsinler ve şu ülkenin futbolundan da defolup gitsinler. yakında ispanya maçı var, götümüz 3.5 atıyor değil mi? niye? onlar torres çıkartıyor, bizler burak yılmaz. onlar puyol yetiştiriyor, bizler egemen korkmaz gibi "kasapları". hocanız ne diyor size? "top geçsin adam geçmesin" öyle mi? bu mantalite var olduğunca siksen bir bok olamayız biz.

ayrıca trabzonspor tam tempoyu yakalamışken sahaya konfeti ve balon yağdırıp oyunu tamamen soğutan akabinde galatasaray lehine döndüren trabzonspor seyircisine de çok güldüm. kim alıyor bunları taraftar diye stada?

ayrıca o yaratıcı balon şekillerini de sevdim. koca kafalı, 4 bacaklı, uçan renkli yaratıklar bastı dün bir ara avni aker'i. ilk defa bu tür yaratıkların hollywood stüdyoları yerine başka bir yere iniş yaptığını gördüm. bence orada maç tatil edilmeliydi...

uzun lafın kısası, her zamanki gibi hakem saçmalıklarıyla ön plana çıkan bir trabzonspor-galatasaray maçı olmuştur. iki takım da esasında berbat futbol oynasa da gösterdiği mücadeleler takdir edilmelidir. maçın son dakikalarda gerildikçe gerilmesinin sebebi de muhterem official yunus yıldırım'dan başkası değildir...
Hıncal Uluç un dediklerini Bülent Korkmaz ın haklı çıkardığı, hakemin hakim olamadığı hakim taraftarın rakibe çalıştığı bir maç olmuştur.
bülent korkmaz hakkında bende şüphe uyandıran maç. ya arkadaşım bu takımın en önemli en kilit futbolcusu kimdir? arda değil mi ya sen yok lincolnü dinlendirdim falan demeyeceksin arkadaş bu takımda sene başında beri en çok top oynayan adam arda. ha ceza verdin tamam anladık ama kıvırmayacaksın. sen 2.yarının ortasında galatasaray 2.glü attığında çıkaracaktın ümiti alacaktın lincolnü o zaman gör bak noluyordu büyük ihtimal hem galatasaray hem sen hem lincoln kazanacaktı ama sen hem 3 puanı elinin tersiyle ittin,hem galatasarayı bu kadar ezdirdin hemde lincolnü kaybettin hemde büyük ihtimal şampiyonluğu. şimdi bekle bakalım sivasspor-beşiktaş maçının berabere bitmesini sen haftaya,senin ne hamburgu eleyeceğin ne eskişehiri yeneceğin belli değilken. milan barosta yok haftaya napacaklar merak ediyorum. ah gerets olsaydı şu kadronun başında olacakları düşünemiyorum bilede olan oldu bülent seni hala destekliyorum ama kişisel kaprisleri işine karıştırırsan çekerim desteğimi arkadaşım hadi gidin hamburgu eleyin şimdi,Allah yardımcınız olsun.
hamburg kulübü nün trabzonspor'a teşvik primi vermiş olduğu nu sandığım maçtır. çünkü:

trabzonspor sahaya hiç de futbol oynamak için çıkmış gözükmüyordu.

--spoiler--
http://www.fotomac.com.tr/gal101.html
--spoiler--
o kadar tekrarını izlememe rağmen arda'nın dizinin hemen altında o krampon deliğinin ne aradığını hala anlamadığım karşılaşma.
oraya bir futbolcu niye tekme atar?
tekmeyi atan bir futbolcu mudur?
tekme atmadıysa o iz nasıl çıkar?

tamam hadi sahada bir kasap vardı ve tekme attı! peki o kasabı sahada tutan hakem ne bok yemeye gezer o sahada elinde düdükle? koftiden kırmızı göstermek için mi?
sivas'la bjk'nın ekmeğine yağ süren maçtır. bülent zekisinin lincoln'ü yedek tutarak aklı sıra onu cezalandırdığını düşündüğü ama asıl takımı cezalandırdığı belki de şampiyonluğun kaçtığı maçtır.

(bkz: iyi bok yedin be kaptan)
sonucu en cok besiktas ve sivasspor'a yarayan mactir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar