entry'ler (27)

bakire ve masum bir kızla arkadaş olmak

Fiziksel olarak bakire olmaktan daha önemli ve değerli bir şey varsa, o da zihinsel ve duygusal olarak bakire olmaktır. Lakin ikisi tek başına büyük bir anlam ifade etmez. Birlikte olduklarında daha anlamlı ve daha değerli olur.

Aslında masum, saf ve ahlaklı bir erkek, bir kızın mahrem alanını ve cinsel yaşantısını merak etmez ve sorgulamaz. Şöyle bir paradoks oluşur. Bir kızın masum olması, hem fiziksel, hem zihinsel, hem de duygusal olarak bakire olması, teşhircilikten uzak olması, edepli olması, tek vasfının kadın olmak olmaması, ailesine ve gelecekteki eşine saygı duyması, en önemlisi de özsaygısı, özdeğeri ve özsevgisi olduğu için zevkleri uğruna ahlakına aykırı davranışlarda bulunmaması harika bir şeydir ve o kızın yüksek bir değere sahip olduğunu gösterir. Böyle bir kızı, bir kadının cinsel yaşantısıyla ve bekaretiyle ilgilenmeyen, tıpkı onun gibi cinsel istek ve arzulardan arınmış, sevginin anlamını ve değerini bilen, temiz, masum bir erkek hak eder. Lakin dünya her geçen gün bekaretin öneminin daha da azaldığı bir yer haline gelmektedir. Herkes kendisine yakışanı seçeceği için, masum ve saf erkek, toplumun yozlaştığını, cinselliğin su gibi yaşandığını ve ahlaklı kızların bir hayli azaldığını gördüğü için iffete önem vermeye başlar. Bu önem onun masum ve bakire bir kızı hak etmesine engel teşkil eder ve dahası bu düşünce şekli doğasında yoktur. iffete önem vermediği taktirde karşısına çıkacak kadın ona yakışan bir kadın olmayacaktır. Bu defa da hak ettiğini elde edemeyecektir. Elde etmek bu erkekler için aşırı bir ifadedir. Onlar için gönüllerin ısınması, Allah nezdinde buluşmak vardır.

Ahlaklı, temiz, saf, masum, cinsel istek ve arzularından arınmış bir erkek, arkadaşı olduğu, sohbet ettiği, tanıdığı herhangi bir kızın cinsel yaşantısını sorgulamaz. Ciddi bir ilişki düşündüğü, sevdiği, aşık olduğu kadınların cinsel yaşantısını merak etmez. En temiz olanları ise, hoşlandığı kadının daha önce herhangi bir cinsel yaşantısının olmadığı önkabulüyle yaşar. Her ne kadar cinsellik özgür bir alan olarak kabul edilse de, özünde cinsellik iki kişi dışındaki herkes için kirli bir eylemdir. Bir kadın sizin dışınızda bir erkekle cinsel ilişkiye giriyorsa bu yanlış ve kirlidir. Ancak sizinle cinsel ilişkiye giriyorsa doğrudur. Ortalama insanların başkalarının cinsel hayatlarının varlığını kabul etmelerinin ve bunu görünürde ayıplamamalarının sebebi kendilerinin de cinsel hayatlarının olması ya da bir gün olacak olması. Aynı saygıyı onlar da bekleyecek. Lakin özünde cinsellik, kim olursa olsun bu hayatta sadece insanın kendisinin yaşayabileceği bir şeydir. içten içe herkes böyle düşünür ve hisseder ancak bu çok bilinç dışı bir şey olduğu için insanlar bunun farkına varamaz.

Temiz ve iyi şeyleri hak eden bir erkek bir kadının cinsel hayatıyla ilgilenmez ancak, ilgilenmek zorundadır. Çünkü bir kadının değeri biraz da iffetiyle ölçülür. iffetsiz, sayısız tek gecelik cinsel ilişki yaşayan, teşhirci, bir çok sevgilisi olmuş bir kadın neyi başarmış olursa olsun yeterince değerli değildir. Toplumun evlenip boşanmış kadınlara olan olumsuz bakış açısının temelinde de benzer bir şey var. Çocuk sahibi olmuş, defalarca cinsel ilişkiye girmiş, hor kullanılmış, başkasının kadını olmuş. Özel olan ne varsa bir çok şeyi yaşamış. Fakat temiz ve masum erkekler evlenip boşanmış kadınlara böyle bakmaz. Sadece kadınların değil, erkeklerin de cinsel hayatını önemsemez. Bir insana verdiği değer onun ahlakından, karakterinden, saflığından, anlayışından, masumluğundan, iyiliğinden gelir. iyi bir insan mı yoksa kötü bir insan mı diye düşünür. Bu perspektifte değerlendirir. Sonuçta iyi ve güzel şeyleri hak eden temiz bir erkek, hayatına alacağı bir kadının iffetini önemsemelidir. Çünkü yaşadığımız yüzyılın dinamikleri bunu gerektirmektedir. Çünkü dünya öyle yozlaşmış bir hale gelmiştir ki, bu erkek bakir olduğunu dillendirdiğinde ezik muamelesi görür. Oysa bakire ve bakir olmak, cinsel istek ve arzulardan arınmış olmak, sadece gerçekten değerli insanların sürdürmeye devam edecekleri şeylerdir.

Bakire ve masum bir kızla arkadaş olmak, temiz ve ahlaklı bir erkeğin hayatında böyle bir kızın olması bir hayli değerlidir. "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim", "insan en yakın olduğu 5 insanın ortalamasıdır" gibi sözler son derece başarılı tespitlerdir. insan çevresi gibi olmaya başlıyor. Çevresinde ne varsa ona özenmeye, onu taklit etmeye, onun gibi yaşama isteğine sahip oluyor. Ayna nöronları.

Hiç beklenmedik bir şekilde, bu kız böyle bir erkeğin gelecekteki eşi olabilir. Çünkü planlama yapmadan, çıkarcılıktan, sinsilikten ve içtenpazarlılıktan uzak bir arkadaşlıktır bu. Sadece ruhların buluştuğu güzel bir bağdır. iki insanın da akıllarının kötülüğe ermediği temiz bir gelecek olabilir. Kompleksin, kötü niyetin, bozuk psikolojinin olmadığı bir ilişki.

türkiye

Trabzonspor - Fenerbahçe maçında taraftar maç sonu sahaya girdi. Maçı kazanan oyunculara saldırı gerçekleştirildi. Sonra Trabzonspor başkanı çıkıp açıklama yaptı. Sahaya giren taraftarı koruyan, başkalarına karşı tehditkar, suçu başkalarına yıkmaya çalışan, hem suçlu hem güçlü bir açıklamaydı bu.

Karabük olaylarından sonra Karabük Üniversitesi çıktı açıklama yaptı. O kadar rezalet, para için kayıt yaptırma, aidsler olmamış, bunların doğrudan ve/veya dolaylı olarak sorumlusu değilmiş gibi üniversiteyi koruyan bir açıklamaydı bu. Üniversite yabancı öğrencilere Türkçe öğretiyormuş.

Ahlaki olarak ciddi yetersizlikleri ve sorunları olan, şiddeti çözüm zanneden, başarılı olanı aşağı çekmeye, zayıfı ezmeye çalışan, statükocu, şekilci, kıskanç, haset eden, kibirli, şiddete eğilimli, teşhirci bir ülke ve toplum.

Türkiye'de mutlu olmak için az, mutsuz olmak için çok sebebim var.

25 mart 2024 çektiğim kısa film

sadece bir telefon kamerasıyla çektiğim kısa film: depressed

elimde herhangi bir bütçe, materyal ve oyuncu yok. profesyonel bir şey değil de amatör bir şey izlediğinizi bilerek izleyebilirsiniz.

https://youtu.be/1Is5efRTQBU?si=4vtwwF9-6e2mC5vm

uludağ sözlük kısa film organizasyonu

kısa filmlerimde amatör olarak oyunculuk yapmak isteyen, senaryosunu çektirmek isteyen, müzik besteleyebilecek, editörlükten ve montajdan anlayan, benimle birlikte yönetmenlik yapabilecek, fikir sunabilecek, kısa filmin herhangi bir kısmında pay sahibi olmak isteyen herkes bana ulaşabilir.

yazarların en çok saygı duyduğu insanlar

Erkeklere duyduğum saygı ile kadınlara duyduğum saygı arasında çok ciddi bir fark var. Kadınlar, fiziksel ve duygusal sebeplerle çevrelerindeki insanlardan sadece kadın oldukları için ilgi görebilirler, sevilebilirler. Kadınlar anaçtır, doğurgandır, zariftir ve bu sebeplerden dolayı korunması gereken bir canlıdır. Maaşlı bir işte çalışmadan, ev işlerini yaparak, erkeklerin arkalarını toplayarak hayatta kalabilirler. Geriye kalan zamanlarda uyurlar, makyaj yaparlar, süslenirler. Bir kadının toplumdan saygı görmek gibi bir kaygısı yoktur. ihtiyacı da yoktur zaten. Çünkü her zaman çevresinde onun yerine kaygılanacak, sorumluluk alacak, karar verecek, bakımını üstlenecek erkekler (baba, erkek kardeş, koca vs) vardır. Bu yüzden ve sürekli gördükleri ilgiden dolayı kendilerini geliştirmek gibi bir çaba içinde olmazlar. Toplumda varolmak ve sevmek ve sevilmek için bir şey yapmalarına gerek yoktur. Kadın oldukları için bir çok şeye, dahası bazı ayrıcalıklara sahiptirler. Kadın, sadece kadın olduğu için değer görür ve sevilir. Kadınlar değer üretmezler. Ancak erkekler kişilikleriyle öne çıkmak ve değer üretmek zorundadırlar. Kadınlar başka hiçbir koşula bağlı olmaksızın sadece kadın oldukları için değer görürler ancak erkekler erkek olduğu için değer görmezler. Bir şekilde herkesten sıyrılmak zorundadırlar. Erkek farklı olmak zorundadır. işte bu yüzden farklı olduğunu fark ettiğim erkeğe saygı duyarım.

Kızlara saygı duymuyorum. Çünkü saygıyı gerçekten hak eden bir kaç yüz bin tane kız var ve bunlar çok azınlıktalar. Benim o yüz bin taneye denk gelme ihtimalim çok düşük.

Zeka sadece problem çözmek, insanları kolayca tanımak, doğruyu yanlıştan, gerçeği sahteden, samimiyi samimiyetsizden ayırabilmek, öğrenebilme yeteneği, yüksek bilinç seviyesi, hafıza gücü, çok düşünmek vs. değildir. Zeka aynı zamanda anlayış, empati, yüksek ahlak anlayışı, hassasiyet, duyarlılıktır. Ve bir erkeğe bunlar zekanın akla gelen ilk özelliklerinden daha çok yakışır. Hem zekaya, hem de karaktere dair bu özelliklerin tümünü taşıyan, erkeğin kadının kendisine benzer ama temelde kendisinden zihinsel, duygusal ve karakter olarak üstün olduğu bir erkekle reaksiyona girdiğinde farklı dinamikler oluşturur. Böylesi bir kız bir erkeğin en çok zihnini, kalbini, kişiliğini merak eder. Tanıdıkça daha çok tanımak ister. Onun derinliğinde kaybolmak ister. Bir insanın zihnini merak etmek, bu dünyadaki en zekice, en kaliteli, en nitelikli, en dolu, en derinlikli şeydir. Anlayış ve empati bir yüksek zeka göstergesidir ve bu kız bu iki özelliğe son derece sahiptir. Kendisiyle zaman geçirmekten mutlu olur. Sosyal medyayı genelin kullandığı gibi değil, manevi anlamda yarar getirecek şekilde ve efektif olarak kullanır. Öğrenmeye açıktır ve kendini örgün eğitim dışında geliştirmeye devam eder. Zihnini merak ettiği erkekten öğrenebileceği şeyler olduğunun farkındadır ve ondan alması gereken her şeyi alır. Erkek bilgisiyle, zekasıyla, derinliğiyle, entelektüelitesiyle bu saygı duyduğum kızı beslemeye devam eder. Kız son derece masum ve saftır. Aklını rehber edinip onu ahlaki ve manevi olarak bataklığa çekecek şeylerden uzak durduğu gibi, kendisine benzeyen, hatta kendisinden üstün olduğunu düşündüğü bu erkeğin peşinden gider. Kız bu erkeğe hayrandır ve onunla mutludur. Aralarında bir ilişki yoktur ancak güçlü ve derin bir bağ vardır. Okulda dersleri iyidir ancak okulda öğrendikleri ona yetmediği için kendisi öğrenmeye devam eder. Bu öğrenim durumu onu sürekli geliştirir. Kendi dünyasını oluşturur. O dünyada mutludur. Aklı olan insanın şiddete en meyilli, huzursuz olduğu bir anda onu sakinliğiyle ve yaydığı enerjiyle sakinleştirebilir. Değerli ve nitelikli olmayan hiçbir şeyin peşinden gitmeyen, taraftarı ve hayranı olmayan bu kız, en sinirli olduğu anlarda bile hakaret etmez, kötü söz söylemez. Hassas da bir kızdır, sevgisini bağları güçlü erkeğe yönlendirir. Ona saygı ve sevgi duyar. Ancak bu saygı ve sevgi herhangi bir koşula dayanmaksızın varolmuştur. Ona verdiği değer onun hem özüne, hem de henüz çok genç yaşta bir kız olmasından ötürü, saflığından, masumiyetinden, tecrübesizliğinden kaynaklanır. Sonunda kaçınılmaz olarak, derin, güçlü ve kuvvetli bağları olan, ona benzese de kendisinden üstün, ondan daha zeki, her anlamda daha iyi, kızın adeta anne babasını dinler gibi dikkatle dinlediği o erkeğe aşık olur. Kız onun özünü görmektedir ve onun özüne ışıltılı gözlerle bakmaktadır. Tıpkı özünü gördüğü diğer şeylere baktığı gibi. Ancak onun özünde daha önce kimsede görmediği şeyler görmekte, o özde güzellikten başka bir şey görmemekte, aklının ve zekasının ona yettiği kadarını algılayabilmekte ve bu rüyanın bitmesini hiç istememektedir. Erkek onun gördüğü bir seraptır, rüyadır. Çünkü bu hikaye hiçbir zaman tamamlanmayacaktır. Çünkü arada mesafe, yaş ve daha bir çok farklılık vardır. Kız, ne paranın, ne mesleğin, ne gücün, ne de maddiyatın peşinden gitmemiştir, dopdolu bir ilişki yaşamıştır, güçlü ve derin bir bağa sahip olmuştur, sevmiştir, sevilmiştir, saygı duymuştur, saygı duyulmuştur. Bu kıza duyduğum saygının bir kısmı, kızın düşünceleri ve duyguları dışında, gerçekten de özel, değerli, derin, nitelikli, zeki, farklı bir erkeğe ilgi duyabilecek kapasitede, zekada, donanımda olabilmesidir. Aradaki mesafe ve yaş bu ilginç, güzel, özel, derin ve farklı bağın oluşmasına engel olmamıştır. Bu emek ve çabayla yükselmiş bir ilişkidir ve bir günde oluşmamıştır. Kız kendisini doğal gelişen bir ilişkinin içinde bulmuştur ve bu ilişkinin adı konulmamıştır.

Sigara, alkol, uyuşturucu kullanmaz, bara ve cluba gitmez, her şeye gülmez, ruhu güzel, samimi, ince, kibardır.

Saygı duyduğum kız, budur.

yazarların en çok saygı duyduğu insanlar

En çok saygı duyduğum insan, onuru olan, değerleri olan, çizgileri olan insandır ve genellikle erkektir.

dekalog

chernobyl ile birlikte gelmiş geçmiş en iyi mini dizi.

en iyi mini diziler

dekalog ve chernobyl

günümüzde duygusal ilişki kurmanın çok zor olması

Eskiden insanlarla uzun süreli ilişkiler, arkadaşlıklar kuruyordum. Bir çok insanla derinlikli, kreatif ve üretken sohbetler ediyordum. Sohbet ederken kendimi gerçekleştirdiğim, bir şeyler öğrettiğim, karşımdakine bir şeyler kattığım sohbetlerdi bunlar. 2012-2016 arasında, sadece 4 yıl içinde onlarca farklı insanla tanıştım. 10 kadar insanla derinlikli bir sohbetin içinde yer aldım. Oyun Çeviri'de moderatörlük ve test uzmanlığı yaptım. Oradan bir çok insan tanıdım. Facebook'ta, bir yabancı dizi grubundan bir çok insan tanıdım. Bu insanlarla yıllarca arkadaşlık yaptım, 3 tanesiyle gerçek hayatta görüştüm. Tanıdığım bu insanların bir kısmıyla duygusal bir ilişki içinde oldum. Duygusal ilişki için karşımdakinin kız olmasına, sevgilim olmasına gerek yoktu. Beyni cinsel organında olmayan ve erkeklerle güzel ilişkiler kurabilen biriydim. Hatta derinlikli sohbet kurduğum insanların sadece 2 tanesi kızdı. Hepsi arkadaşımdı.

2024 yılında ise durum çok farklı. Son 1 yılda binlerce insanla sohbet ettim, sadece 1 tanesiyle 1 ayı aşkın bir şekilde sohbet ettim. Sohbeti devam ettirme çabam olmasına rağmen çoğuyla sadece 1 gün sohbet ettim. Özellikle kızlar sohbet etmiyor. Bir süre sonra cevap vermiyorlar. Egoları çok okşanmış, sürekli ilgi görüyorlar. Sürekli yeni birileri onlara mesaj atıyor. Haliyle uzun süreli, derinlikli, duygusal bir ilişki içinde olamıyorlar. Çünkü ilgiden nitelikli bir insanı ayırt edemez hale geliyorlar ve zihinsel olarak çaba sarf etmeden derinlikli bir sohbetin içinde yer alamıyorlar. Eskiden böyle değildi. Uzun uzadıya, saatlerce sohbet ederdim insanlarla. Artık durum bütün sosyal medyada aynı mı bilmiyorum ancak bazı yerlerde böyle.

iyi insan olmanın hiçbir işe yaramaması

iyi bir insan olmayı başardığında, hayattaki en büyük amacını gerçekleştirmiş olursun. Etrafına yaydığın enerji de senin iyi bir olduğun yönündedir. Gelişmiş toplumlarda iyi, güvenilir, temiz kalpli, kitap okuyan, kaliteli bir insan olmanın faydasını görürsün. insanlar seni sever, sana saygı duyar, sana güvenir, sana ilgi gösterir. Türkiye gibi cahil, sorunlu, aşağılık kompleksinin ve diğer komplekslerin toplumda bolca bulunduğu 3. dünya ülkelerinde iyi bir insan olmanın yararını göremezsin. Çünkü toplum denen yapı iyiliğin, sevginin ve ahlakın ne olduğunu bilmez. Bir şeyleri anlayıp kavramakta zorlanır. iyi ve kaliteli bir insan olmak en başta insanın kendisi için gereklidir. Bu durum, insanlar yeterince değer vermiyor, saygı duymuyor olsalar da kişinin gerçekte sahip olduğu değeri ve hak ettiği saygıyı yükseltir. Elbet bir gün, ama bir gün mutlaka içinizdeki gerçek değeri gören nitelikli insanlarla karşılaşırsınız. iyi bir insan olmak huzur sağlar. Önemli olan da budur. Temiz, hak edilmiş bir huzur. Huzur, mutluluktan daha nadir ve daha zor rastlanılır.

üç satırlık yazıyı okuyamayan yazar

entrylerimin çok uzun olduğuyla ilgili geri dönüşler alıyorum. üç satırlık yazıyı da okursun be arkadaşım.

sevginin en yüce hali

saygı, nitelikli sevgiyi meydana getiren değerli bir kavramdır. gerçekten değerli insan, öz saygısı yüksek; zeki ve derin insanlar tarafından saygı gören, hak edene hak ettiği saygıyı duyan ve gösteren insandır. bir insanın sahip olduğu gerçek değer ne kadar yüksekse, hak ettiği saygıyı görmekten o kadar uzaklaşır. çünkü insanlar derin, karmaşık ve nitelikli bir zihne çok saygı göstermezler. zeki ve derin bir insanın elde edeceği en iyi saygı, kendisi gibi farklı, yüksek değere sahip, derinlikli insanlardan göreceği saygıdır. bu insanlar toplumun %1'inden daha az sayıya sahip oldukları için birbirlerini bulmaları, birbirlerini tanımaları, birbirlerine saygı, sevgi ve değer göstermeleri zordur. insanların büyük çoğunluğu kendisini zeki, farklı ve özel zanneder. neredeyse hepsi de bu konuda yanılır. gerçek olanıyla sahte olanı arasındaki fark, birinin farklı olduğunu hissedip düşünmesiyken, diğerinin bunu bilmesidir. çoğunluk, çoğunlukla sığ, yavan ve ortalamadır.

yaşamım boyunca binlerce insanla sohbet ettim. bir hayli çok zeki, derin, nitelikli, entelektüel insan tanıdım ancak bu özelliklere sahip olup da aynı zamanda ruhu güzel, ahlaklı, saf, masum, temiz, saygılı, duyarlı, bilinçli sadece 1 insana rastladım. ve o insan çok ama çok özel ve farklı bir insandı. onu arkasından çok güzel düşüncelerle anıyorum.

nitelikli sevgi, saygıdan oluşur. bir kızın bir erkeği cinsel yönden arzu etmesi, değer vermesi; saygı duymasıyla mümkündür. saygıların içinde en değerlisi ise, bir kızın erkeğin zihnini merak etmesidir. bunun dışında erkeğin kızdan yaşça büyük olması, saygıya dayanan bir gücü beraberinde getirir. kızlar kendi yaşıtlarına, kendilerinden büyük erkeklere olduğu kadar hayranlıkla bakmazlar. buna kızın zihne olan merakı, erkeğin çok dolu bir erkek oluşundan dolayı kızı zekasıyla, derinliğiyle, niteliğiyle, entelektüelitesiyle beslemesini eklediğimizde o dolu, zeki, derin, nitelikli, yaşça büyük, güçlü erkek, kızın gözünde ulaşılması zor bir mertebeye erişir. bu mertebe saygının güçle birleşiminden oluşan bir mertebedir. kız da, erkek de son derece özel ve değerli canlılardır. birbirlerine saygı ve sevgi duyarlar. hatta saygı, sevgiyi doğurur. aynı odada kalan her iki karşı cinsin yaşayacağı kaçınılmaz sonda olduğu gibidir: hormonlar devreye girer. ancak burada salt, bir kız bir erkek olmanın getirdiği doğal hormonal bir durum söz konusu değildir. kızın erkekten yaşça küçük olması, kızın erkeğin zihnini merak etmesi, ondan sürekli yeni bir şeyler öğrenmesi, kızın erkeği anne babasını dinler gibi dinlemesi, erkeğin kızı derinliğiyle beslemesi, kızın masum ve saf oluşu, erkeği gözünde ulaşılamaz bir noktaya çıkarması, ona saygı duyması ve benzeri durumlardan sonra kızın hissettiği saf ve mutlak sevgi, erkeğin hak ettiği bir sevgidir ve hatta aralarında sevgiye dair bir konuşma geçmeden, aralarında bir ilişki söz konusu olmadan duyulan saygının doğurduğu nitelikli bir sevgidir. bu insanlar sevgili değil, aşık değil, yalnızca arkadaştırlar. tüm bu durum onların aralarında zaman içinde sevgiye dayalı bir ilişkilerinin olmasına yol açmazsa, kız erkeğe aşık olur. çünkü erkeğin kızla ilişki kurmak gibi bir niyeti yoktur. sadece ona iyi ve güzel şeyleri öğretmek ister. erkek sevgisel anlamda kız kayıtsız kalır. onu sever ancak bir ilişki düşünmez. kötü bir niyeti hiçbir şekilde yoktur. erkeğin bu kayıtsızlığı karşısında kız daha da aşık olur. çünkü kız erkeğe son derece güveniyordur. ve güven ve saygı bir kız için çok önemlidir.

bu dünyada hiçbir şey karmaşık, derinlikli ve gelişmiş bir zihin kadar merak uyandırıcı ve etkileyici değildir. bir zihni ise sadece gerçekten özel ve farklı insanlar merak eder. ortalama, sığ, hayatta kalmak ve üremek için yaşayan, hiçbir derinliği bulunmayan insanlar merak etmezler. konuya dair düşünceleri bile yoktur. bazı insanlarsa "ben zekayı merak ediyorum, zekayı arıyorum" diye popülist söylemlerde bulunurlar. oysa gerçekten merak ettiği şey bu değildir. hepimiz biliyoruz ki, dostoyevski, einstein, nikola tesla, goethe, zeki insanlardı. bir çoğunuz bu zeki insanları tanımak isterdi. zihni merak etmek, dostoyevski ile aynı dönemde yaşayıp, onunla birlikte yaşayıp onun zihnini merak etmek, çözmeye çalışmaktır. nitelikli olan budur. fakat aynı şey bu insanların popüler olmalarından sonra geçerli değil. van gogh muydu emin değilim, yaşarken neredeyse hiç tablo satamamış. ancak şimdi insanlar van gogh'u tanımak için onunla ilgili kitaplar okuyor, filmler izliyor. bir çok insan gerçek hayatta onunla tanışmak isterdi. bu salt ünlü olduğu için olan sahte bir ilgi. hiçbiri de onu o adam yaşarken, ünlü değilken, sefalet içinde yaşarken tanımak istemezdi. kimse dostoyevski'yi kumar borçlarını ödemek için kitap yazarken tanımak istemezdi. mesele sadece zihni merak etmek değil, merak edilecek zihnin ne kadar farklı ve özel olduğunu kalabalık içinde ilk fark edenlerden olmaktır. dünyaya mal olduktan sonra tanımak istemek bir şey ifade etmiyor.

dostoyevski, zeki insanların en çok kendileriyle ilgili konuştuklarını söyler. doğru da söylemektedir. zeki insanların her zaman söyleyecek bir şeyleri de vardır. çok düşünürler. kendileriyle konuşurlar. insanlarla karşılıklı düşünce ve fikir üretir, birlikte analiz, çıkarım ve tespitlerde bulunurlar. bir alt yapısı, derinliği, felsefesi olan özel insanlardır. ayrıca ben yüksek ahlak anlayışının çoğunlukla zeka ile mümkün olduğunu düşünüyorum. bana göre ahlaksız bir insan zeki olamaz ve ahlak zekanın önkoşuludur. bunlar benim düşüncelerim ama söylemek istediğim şu: erkek bu kıza da düşünce, fikir, analiz, çıkarım ve tespitlerinden bahseder ve kız bundan etkilenir. kızın sevdiği şey entelektüel sohbet değil, erkeğin derinliğiyle sohbeti derinleştirmesidir. bu arada kızın da bazı farklılıkları olduğu doğrudur. örneğin inatçıdır, başını eğmez. bazı konularda katıdır. geceleri uyumaz.

aşırı sosyal insanların aptal olması

Aşırı sosyal insanlar aptaldır çıkarımı yüksek oranlarda doğru ve gerçekçi bir tespittir. Bugüne kadar tanıdığım zeki insanların istisnasız hiçbiri sosyal değildi. Ben hiçbir dizi ve filmde sosyal olmayıp da çok zeki bir karakter görmedim. Oysa gerçekten zeki insanlar, asosyal olmasalar da, sosyal hiç değildirler. Zeka ile sosyallik ters korelasyondadır. Çünkü gerçekten zeki bir insan uyum sağlamakta başarısız olur. insanlarla aynı dilden konuşamazlar. Onlarla senkronize olmakta zorlanırlar. Zeki insanların en büyük sorunu anlaşılamamaktır. Zeki bir insanı en iyi zeki insanlar anlar. Düşünsel ve fikirsel olarak yalnız olurlar. Etkilenme eşikleri çok düşüktür ve zeki insanlar, gerçekten çok az şeyden etkilenir. ilgi alanları ortalama insanın ilgi alanlarından farklıdır. Varoluş acısı çekerler. Tüm bunlar ve benzeri şeyler zeki insanın sosyal bir insan olmasına, sosyalleşmesine engel olur.

Dostoyevski zeki insanların bir baltaya sap olamadıklarını, bilincin bir hastalık olduğunu söyler. Zeki insan bilinçli ve dolayısıyla farkındalık sahibi insandır. Bu da o insanın toplumda aktif olmasına, toplumda bir rol oynamasına engel olur. Zeka, üzerine ihtisas yaptığım, bilgili, ilgili olduğum, çok fazla düşünce ve fikirlerimin olduğu bir alan. Sosyal zeka diye bir kavrama inanmıyorum. Çok sosyal insanların genellikle ahlaksız ve zekalarının düşük olduklarını gördüm. Ahlak zekanın önkoşuludur ve ahlaksız insan zeki olamaz. Aşırı sosyal olmanın etkisi, çok alkol tüketmek, çok seks yapmak, geceleri eve gelmemek, barların, clubların müdavimi olmak ve benzeri şeyler olarak tezahür eder. Bu durumda insan kendisiyle baş başa kalıp düşünmeye zaman ayıramaz. Düşünmek dediğimiz olgu da zekanın en önemli göstergelerinden biridir ve zeki insanlar çok düşünürler. Zeki insanların yalnız olmaları bir tesadüf değildir. Kendisiyle başbaşa kalmayı bilen insan zihinsel aktivitelere de zaman ayıran insandır. Dolasıyla zekaya yatırım yapar ve zekasını geliştirir. Dışarı yansıtmadığı, açığa vurmadığı yanlarını keşfeder ve öne çıkarır. Hatta bazı zeki insanlar az uyuyup, geceleri uyumayıp kendilerine zaman ayırırlar. Bazı zeki insanlar da çok uyurlar. Uykuyu hayattan ve acılardan bir kaçış olarak görürler.

Zeki insanların kitap okumak, film ve yabancı dizi izlemek, sanat, ilim ve felsefe ile ilgilenmek, araştırma yapmak, bilgi edinmek, gibi ilgi alanları vardır ve fakat bunlar insanı zeki yapmaz. Zeki insanlar bunlara ilgi gösterir ancak bunlara ilgi gösteren her insan zeki değildir. Zeki insan bunlarla ilgilenen değil, bilinçli, insanları kolayca tanıyan, doğruyu yanlıştan, gerçeği sahteden, samimiyi samimiyetsizden ayırabilen, anlayışlı, yüksek empati yeteneğine sahip, yüksek ahlak anlayışına sahip, çok düşünen, düşünce ve fikir üreten, analiz, çıkarım ve tespitlerde bulunan, öz saygısı, öz sevgisi ve öz değeri yüksek, iç güdülerini kontrol edebilen, otokontrol seviyesi yüksek, ince, kibar, duyarlı, duyumsama yeteneği olan, farkındalık seviyesi yüksek, nitelikli şeylere talep gösteren, sorgulayan, karşısındaki insanın ağzından çıkacak bir cümleyi, cümlenin yarısında tahmin edebilen, kelime dağarcığı geniş, farklı bakış açılarına sahip, sorunlara tanı koyan, çözüm üreten, insan psikolojisinden iyi anlayan, insanların duygularını anlayan, ahlaki ve manevi değerleri olan, kötü niyeti kolayca fark eden, tutkulu, sanatçı kişiliği olan, kreatif, üretken, kaliteden anlayan, zihinsel yeteneklere sahip, zeki ve/veya nitelikli insanı hemen fark eden, merhametli, vicdanlı, meraklı, derin, hassas, doğru insandır.

Yalnız olmak, dar bir çevreye sahip olmak, çok sevilmemek, kurnaz olmamak, kötülüğe prim vermemek, niteliksizliğe ve niceliği yüksek şeylerle ilgilenmemek, her zaman söyleyecek bir şeyleri olmak, az ve zor etkilenmek, insanları ciddiye almak, ayrımcılık yapmamak, adaletli ve liyakatli olmak, kendini kişisel çabayla geliştirmek, parayla, tiple, meslekle, diplomayla, maddiyatla ilgilenmemek, bir insanın ruhunu ve zekasını tanımak istemek, gelişmiş bir zihni merak etmek yine zeki insanlara özgü durum ve davranışlardır.

Sosyal olmak için çok, boş ve gereksiz konuşmak gereklidir. Zeki insanlar ayrıca bu vasıfsızlığa sahip olmadıkları için de sosyal olamazlar. Dolu konuşurlar ve söylediklerini herkes anlayamaz. Herkes o kapasiteye sahip değildir yani. Zeki insanlara, "boş konuşuyorsun" diyen insanlar vardır. Gerçekten boş konuşanları ise merakla dinlerler. Bu da dünyanın genel olarak ne kadar niteliksiz olduğunun göstergesidir. Bu durum sadece Türkiye'de değil, dünyada böyledir. Nitelikli olanın değeri geç anlaşılır.

zeki derin nitelikli kaliteli donanımlı kız

bir gün başıma gelmesini istediğim güzel şey.

birisinin zeki olduğunu anlama yolları

zeki insan salt edebiyat, sinema, sanat, bilim, felsefe ile ilgilenen insan değildir. o yüzden bu ve entelektüel seviyesi yüksek şeylerle ilgilenmek zeka göstergesi değildir. özgüveni yüksek ya da becerili olmak da değildir. zeki insan matematikte iyi olmak zorunda da değildir. yaşamım boyunca sosyal ve pratik zeka diye kavramların olmasına da şaşırdım. zeki olduğuna inandığım arkadaşlarımın çoğu sosyal ve beceri olarak yetersizdi. becerileri iyi değildi, sosyal değillerdi.

zeki insan düşünce ve fikir üreten, sorunlara tanı koyan, çözüm üreten, insan psikolojisinden iyi anlayan, empati yapabilen, yalnız, dar bir çevresi olan, pek fazla sevilmeyen, ahlaklı, her zaman söyleyecek bir şeyleri olan, anlayışlı, bilinç seviyesi yüksek, düşünen, sorgulayan, araştıran, az ve zor etkilenen, öz saygısı yüksek, insanları ciddiye alan, ayrımcılık yapmayan, adaletli ve liyakatli, samimiyetsizliği ve samimiyetsiz insanları kolayca anlayabilen, insanların duygularını anlayabilen, biri bir cümle kurarken yarısında cümlenin tamamını anlayabilen, manevi değerlere sahip, kötü niyeti kolayca fark edebilen, doğru ve gerçekçi tespit, analiz ve çıkarımlarda bulunan, dar bir çevresi olan, parayla, meslekle, güçle, maddiyatla ilgilenmeyen, kendini kişisel çabalarıyla geliştiren, tutku sahibi, sanatçı kişiliği olan, maddi ya da manevi olarak sürekli bir şeyler üreten, yüksek farkındalık sahibi insandır.

bu insanlar çoğunlukla sosyal olamayan, becerikli olamayan, ezberi pek de iyi olmayan, insan ilişkileri kötü, ortama adapte olamayan, insanlara uyum sağlayamayan, insanlarla anlaşmakta zorlanan, sürekli üzgün, yalnız, mutlu olamayan insandır.

üzgün olmak, yalnız olmak ve mutsuz olmak aslında kötü şeyler değil, değerli şeylerdir.

gerçek zekanın ne olduğunu bilmiyorsunuz.

masum kız vs ruhu orospu kız

ahlaksızlık ve iffetsizlik nedir bilmeyen, arkadan iş çevirmeyen, deneyimsiz, bazı şeyleri ilk kez benimle yaşayacak, yoklukta aza kanaat edebilecek, çokluk görünce azmayacak, saygılı, anlayışlı, az konuşan, masum kız.

bir kadının bir erkeğe verebileceği en güzel şey sadakattir. her erkek kendi çocuğuna sahip olmak ister. bunun yolu da kadının başka bir erkekle birlikte olmamasından, arkadan iş çevirmemesinden, aldatmamasından geçer. bu yüzden sadakat önemlidir. bir kadın erkeğe güvenmek ister ancak bu erkekler için de önemlidir. erkek, kadınının onun arkasından iş çevirmemesini ister. böyle bir kadın erkek için kıymetlidir. masum kız aldatma, arkadan iş çevirme gibi şeyler bilmez.

masum kız manevi anlamda güzel, tatlı, sakin, saygılı, sevgi dolu, temiz, alçakgönüllü, hoşgörülüdür. kötülük bilmediği için özeldir.

masumiyet hiç yanlış ve kötü bir şey yapmamak, kötülük yapma yeteneğine sahip olmamak ya da bu yeteneğe sahip olsa da bunun farkında olmamak ve bunu gün yüzüne çıkarmamak, buna özenmemektir, kötülüğü hiç bilmemektir. masumiyet saflığa benzer ancak masumiyet bir kere gitti mi bir daha geri gelmez. masum bir insanın hayatında onlarca flört, ilişki ve cinsel ilişki geçmişi olmaz. masumiyet ve evlilik dışı cinsel ilişki ters korelasyondadır. masumiyet iffetin ve ahlakın korunması, cinsel istek ve arzulardan arınmaktır. elbette masumiyet kızlara özel bir şey değil. aynı şey erkekler için de geçerli.

salt bakire kız isteyen, her sevgilim bana versin ama eşim bakire olsun düşüncesine sahip değilim. yani salt klasik türk erkeği zihniyetinde, erkek yapar, kadın yapamaz düşüncesinde değilim. bir kızın bakire olmasına dikkat etmek ahlaken doğru bir davranış değil. gerçekten nitelikli, temiz, ahlaklı, dürüst bir erkek buna dikkat etmez. ancak kendini laik ve seküler tanımlayanlar, cinsellik yaşamanın masumiyete bir zarar vermeyeceğini düşünürler. bu yanlıştır. sevgilisinin bakire olmasıyla ilgilenmeyen ahlaklı, dürüst, iyi niyetli, güzel düşünceli, ince erkekler, masum kızları hak ederler. toplumda sağcı, "eşim bakire olmalı", "erkek yapar" düşüncesine sahip kro erkekler olduğu gibi, laik, seküler, solcu, alkol alıp bunu öven, açık düşünceli, birlikte olduğu insanın bakire olup olmadığını önemsemeyen klasik sözde özgürlükçü, devrimci tipler de var. ben bu her iki kesimden de değilim ve her iki kesimden de haz etmiyorum. ben evlilik dışı cinselliğin ve alkolün ruhu kirlettiğini düşünüyorum. hayat tarzımı hiçbir zaman kimseye zorla dayatan bir insan olmadım. ve saygının hak edilen bir şey olduğunu düşünüyorum.

solcu, laik ve seküler kesimde şöyle bir zihniyet var: cinsellik istemeyen, düşünmeyen erkek/kız sağlıksızdır, eşcinseldir, erkek/kız değildir. cinsel hayatını muhafaza etmek onurdur. bir insanla cinsel ilişkiye girdiğinizde, vücudunuza ondan bir şeyler geçer. eğer yanlış bir insanla ya da önünüze gelen herhangi biriyle bunu yaparsanız, ruhunuz boğulur. hassas ve duyarlı, cinsel organıyla değil kalbiyle hissedip beyniyle düşünebilen insanlar bunu hissedecektir.

psikiyatri servisinde yatmak

denizli pamukkale hastanesinde 3'er kere, okb, anksiyete ve depresyondan yattım.

çok güzel bir ambiyansı ve atmosferi vardı. orada kaldığım süre boyunca bana hiç zorluk çıkartmadılar. oradaki hiçbir insanla dışarıdaki gibi bir ilişki kurmadım. bu insanlar egolarından arınmış, hasta olduklarının farkında bir şekilde yatıyorlardı serviste. yardımsever bir insan olduğum için manevi anlamda yardımcı oldum hepsine. içlerinde bir abla, "yaşın biraz daha küçük olsaydı seni kızımla tanıştırırdım" dedi. bunu bir şeref olarak aldım kendime. güzel, iç açıcı, yararlı sohbetler ettik. birlikte zaman geçirdik. çoğunda dışarıdaki insanların öfkesi, hıncı, nefreti yoktu. herkes marketten bir şey alır, ortaya koyar, öyle yerdik. ablalardan bir diğeri bana "senin değerli bir yalnızlığın var, sen insanların aynasısın" demişti. insanlar kötü niyetten öyle arınmış, başkasının güzel ve iyi yönlerini öyle kayıtsızca söylüyordu ki, burası türkiye değil, olmamalı dedim kendi kendime. bir kız da refakatçi annesinin oğlu olsa benim gibi oğul isterdi dedi. bir abla başka bir ablaya "sizi hep dinleyesim geliyor", başka ablaya da "keşke psikoloji okusaydınız demişti. herkes son derece kibar ve nazikti. birbirlerini sadece 1 haftadır tanıyan bu insanlar, birbirlerinin güzel taraflarını söylemeyi kıskançlık haline getirmediler. bu manzarayı 28 yıllık hayatımda dışarıda hiç görmemiştim. istediğin zaman sigara içebiliyorduk ancak akıllı telefon yasaktı. telefon yasağının tedaviye olumlu anlamda etkisi olacağını düşünüyorum. hem de %30-40 bazında.

orada kaldığım süre boyunca, aslında bu insanların dışarıdaki insanlardan çok da farklı olmadıklarını anladım. hatta dışarıdaki insanlardan daha iyiliksever, güzel insanlardı. bence sorun içeride değil, dışarıda. bu insanların psikolojileri bozuk ancak dışarıdaki insanların çok daha büyük problemleri var. aşağılık kompleksi gibi. hastanede çoğunluk kendisiyle barışmış bir vaziyette takılıyor. dışarıda insanlar sinirli, öfkeli, mutsuz. içeridekiler daha mutluydu. genel olarak dışarıdaki insanlardan daha insandılar.

taburcu olduktan sonra gördüklerimi anlatmaya çalıştığım, kendisinin zeki olduğuna inanan bir kızın tepkisiyle kendime geldim sonra. beni çok sevdiklerini söylediğimde, bana bir eleştiri getirdi aniden. o an o kız gözümden bir hayli düştü. bizim ülkemizin en büyük sorunlarından biri, iyi ve güzel şeylere onların iyi ve güzel olduklarını söylemek yerine eleştirip aşağıya çekmeye, insanları mutsuz etmeye çalışmak

bu en son gidişimdi. ilk gidişim de bir o kadar güzeldi. hatta o kadar çok beğendim ki ortamı, hiçbir şeyim yokken 2. defa isteğim dahilinde yatmıştım.

ailem beni ilk kez yatıralım dediğinde çok büyük tepkiler göstermiş, hiç istememiştim. 3 kez yattıktan sonra şunu söyleyebilirim ki, dışarıda bir çok yerde olmadığım kadar mutlu oldum psikiyatri servisinde.

eskiden psikolojik ilaçların insanları iyi etmediğini düşünürdüm, 3 kere yatınca düşüncem değişti. ilaçlar işe yarıyor. ama yanında bazı şeyler götürüyor senden.

psikolojiye ilgili bir insan olarak bazı hastalıkları yerinde görme fırsatını da yakaladım. tedavi için gittiğim yerde, tedavi dışında bir çok şey kattım insanlara, bir çok gönül yaptım ve bir çok şey öğrendim. manevi pragmatist tarafımı sonuna kadar kullandım.

psikoloğa aşık olmak

Evden dışarı adımımı atmadığım günlerdi. The Wire'ı yeni bitirmiştim. Breaking Bad'le birlikte izlediğim en iyi dizi olduğuna karar verdim. Sırada Dekalog vardı. Türkiye'de çok ama çok az bilinen, Stanley kubrick'in bile övgüyle bahsettiği bu eseri nasıl kaçırabilirdim ki? Bir yandan da Soma adlı bilgisayar oyununu oynuyor, dostoyevski'nin yeraltından notlar kitabını 3. kere okuyordum. Günlerim evde sanat eserleriyle vakit geçirmekle, internetten araştırmalar yapmakla, bilgi edinmekle, okumakla, izlemekle geçiyordu. Çok düşünüyordum. Düşünmediğim bir an bile yoktu.

Okb, anksiyete ve depresyon hastalığım yeni nüksetmişti. 1 yıl olmuştu. Bu teşhisleri poliklinikte bir uzman doktor koymuştu. ilaç kullanmıyordum çünkü ilaçların beynime zarar vereceğini düşünüyordum. Kreatifliğimi öldüreceğini... Babam, neden hiç dışarıya çıkmadığımı sorduğunda, ona iyi hissetmediğimi söyledim. Sana bir sürprizim var diyerek beni aldı bir yere götürmeye başladı. Gideceğimiz yerin sonunda psikolog olduğunu, ancak oraya gittikten sonra gördüm. Babama istemediğimi söyledim ancak kararlıydı, beni psikologla görüştürecekti. Yaklaşık 1 hafta psikolog araştırmış, en iyisini seçmiş.

Sıram geldi, içeri girdim, oturdum. ilk odaklandığım, psikoloğun yüzü oldu. Genelde herkesin yüzüne odaklanırım ilk önce. Kimsenin bedenini süzmek gibi bir saygısızlık yapmam. Dost başa, düşman ayağa bakar demiş atalarımız. Bu atasözüne son derece katılıyorum. Psikolog, 20li yaşların ortasında olduğunu tahmin ettiğim genç bir kızdı. Biraz sohbet ettik, onu tartmaya çalıştım. Acaba benimle gerçekten ilgilenecek bir psikolog muydu yoksa sadece parasının peşinde olan sıradan bir meslek sahibi mi? Onun da beni tartmaya çalıştığını hissettim ancak hislerimde emin olamadım.

ilk seansımız bitti, babamla eve gittik. Ancak psikolog garip bir şekilde hoşuma gitti. Sorularıyla, cevaplarıyla, ortalamanın üzerinde bir psikolog olduğunu belli ediyordu. Garip bir mutluluk duydum. Beni anlayabilecek miydi? Beni gerçekten, içten bir şekilde dinleyecek miydi? Dekalog'u izlemeye devam ettim...

ikinci seans için bilerek geç gittim. Bu, benim psikoloğu tartma şeklimdi. Bakalım ne tepki verecekti? Girdim içeriye, oturdum. "Geç kaldım ancak süreyi uzatabiliriz umarım" dedim. Psikolog "seve seve" deyip kabul etti. Şaşırdım. Genelde psikologlar bunun onların sorunu olmadığını söylerler ve süreyi ücretsiz uzatmayı reddederler. Konuşmaya başladık. Seansın sonlarına doğru, adı Elif olan bu psikoloğun zeki ve meslektaşlarından farklı olduğunu iyice anladım. Zeki insanlar bu denli azken zeki bir psikoloğa denk gelmek güzel bir şeydi. Bir süre sohbet de ettik. Hayallerimden, bakış açılarımdan konuştuk. Ve uzun süredir böyle kaliteli bir sohbet gerçekleştirmediği fark ettim. Seans bitti, somurtarak geldiğim bu yerden gülerek çıktım. Eve gidip babama böyle bir psikolog bulduğu için teşekkür ettim.

Bir kaç seans daha gerçekleştirdik. Her şey çok güzeldi. Her şeyden konuşuyorduk. Zeki olduğuna iyice ikna oldum. Ve son derece entelektüel de bir insandı. Fakat bir gariplik vardı. Artık seans günlerinin gelmesini iple çekiyordum. Sürekli psikologla konuşmak istiyordum. Onu görünce mutlu oluyordum. Kalbim güm güm atıyordu. Aşık mı olmuştum yoksa? Bir kaç gün bunu düşündüm ve buldum. Aşık olmuştum. 28 yaşındayım ve ilk defa aşık oluyorum. Mükemmel bir histi ancak kötü tarafı bunun asla karşılık bulmayacağıydı. Bu arada WhatsApp üzerinden de sohbet ediyorduk arada. Sabah erken saatlerde ve gece geç saatlerde rahatsız etmiyordum.

Tüm bu süre zarfında 26 yaşında olduğunu, bekar olduğunu, sevgilisinin olmadığını, aynı şehirde bana uzak bir mesafede oturduğunu öğrendim. Beni arkadaşı gibi görüyordu aynı zamanda. Tek başına yaşıyordu. Ailesi uzaktaymış. Ona bir hediye aldım, bir kolye. Hediyemi çok beğendi ancak kabul edemeyeceğini söyledi. Çok ısrar ettim. Sonunda kabul etti. Ona aşıktım ve bunu belli etmemeye çalışıyordum. Bir insan ne kadar zeki olursa olsun benim niyetimi asla öğrenemez. Bu konuda büyük bir yeteneğe sahibim.

Her geçen gün daha da aşık oldum ve imkansız bir aşk olduğu için acı çekmeye başladım. Karşılığı yoktu. Bu yüzden Elif'le son seansımı gerçekleştirip bir daha görüşmedim. Babam kızmasın diye başka bir psikolog buldum. Bu arada Dekalog'u izledim, Soma'yı oynadım ve Yeraltından Notlar'ı 3. kere okudum.

Yeni psikoloğum son derece sıradan, ortalama bir insandı. Para için yapıyordu bu işi. Katlanamıyordım. Her seansın ortasında çekip gitmek istiyordum ama katlanıyordum. Sonunda dayanamayıp bıraktım. Son seansım oldu, otobüse bindim. Eve giderken birde ne göreyim, Elif oturmuş kitap okuyor. Yanına oturdum. Hemen tanıdı beni. Beni görünce yüzü parladı. Nasıl olduğunu sordum, her şey iyiymiş, bir sorun yokmuş. Ben de başka bir psikologla görüştüğümü söyledim. Onu neden bıraktığımı sordu sesi hüzün dolu. "Sadece sıkıldım" diyebildim. "Peki" diyebildi.

Ve onu son görüşüm oldu.

sözlükte karı kovalayan yazarlar

Her zaman ve her yerde olduğu gibi, ilginin kaliteli olanını tercih ederim. Yani birine salt yürümek için değil de, yazdığım nitelikli bir yazı, ortaya çıkardığım güzel bir eser neticesinde görülmek ve bilinmek isterim. Bir kadının beni fiziksel olarak yakışıklı, tatlı, çekici ya da karizmatik bulmasından ziyade, o insanın ruhuma, zihnime, kalbime önem ve değer vermesi beni daha mutlu eder. Aynı şekilde ben de bir kadında bunlara önem veririm. Zeki ve aşmış bir insan ilk önce duygusal, zihinsel ve ruhsal tatmin ister. Çevremde gördüğüm kadarıyla da bunu sağlayabilecek sadece bir avuç insan var. Bu koca meme, büyük göt arayışı bana göre değil.

sözlük yazarlarının eğlence anlayışı

güzel insanlarla karşılıklı düşünce ve fikir üretmek, analiz, çıkarım ve tespitlerde bulunmak.

bir insanın ruhumu doyurmasından ve bir insanın ruhunu doyurmaktan aldığım hazzı hiçbir şeyden alamıyorum. bu da genel olarak ahlaklı, dürüst, zeki insanlarla mümkün oluyor. ahlaksız, iffetsiz, karakteri zayıf bir insan beni sevse de etkilenemiyorum. o insanla eğlenceli bir sohbet edemiyorum, eğlenemiyorum.

güzel bir insanı ne kadar iyi, çok ve sağlıklı tanıyorsam, o insanla o kadar güzel ve nitelikli eğleniyorum.

benim için eğlenmek, ahlaklı, nitelikli, zeki insanlarla karşılıklı duygu, düşünce, fikir alış verişi yapmak, sanat, felsefe ve ilimden konuşmaktır. fakat yeni tanışılan bir insanla öyle bir kimya yakalanır ki, yıllardır tanıdığım insanlarla öyle güzel bir sohbet etmemişimdir mesela.

güzel bir insanla (manevi bir güzellik) bir dünya oluşturmayı, o evrenin içine kendimi, onu ve istediğim diğer herkesi ve her şeyi koymayı seviyorum. böyle bir dünyada atmosfer kendiliğinden oluşmaya başlıyor. ambiyanstan kendim de etkileniyorum. bu ikilinin güzel bir şarkısı oluyor. nitekim bir çok kere farklı bir dünya oluşturmuşumdur bir çok insanla. kendi başıma vakit geçirmeyi de bilen bir insanım ve yıllardır yalnız bir hayat yaşıyorum. fakat en güzel, iyi ve nitelikli eğlencem, masum, saf, temiz, ahlaklı, zeki, nitelikli insanlarla paradan, güçten, maddiyattan, gündelik hayatta maruz kalmak zorunda kaldığımız şeylerden uzak, özgün bir şekilde konuşmak.

oluşturduğum dünya yavaşça oturuyor, acı ve mutluluk da geliyor ardından. ancak çoğu zaman yaşadığımız ülkenin ve dünyanın siyasal, ekonomik, kültürel ve daha pek çok sorunlarından sıyrılmış bir dünya oluyor bu. çünkü türkiye'nin ekonomik sorunlarını konuşmanın ne bana, ne karşımdakine, ne de ülkeye bir etkisi olmayacak.

ve bir şeyler öğretmeyi seviyorum karşımdaki değerli insana. kimseyi onunla arama sokmuyorum. kimseye ondan bahsetmiyorum. bir dünya oluşturuyorum onunla ve içinde sadece ikimiz oluyoruz. en güzel aşk hikayesinden daha masumane, daha güzel, daha temiz, daha nitelikli bir hikaye oluyor bu. bazen onunla konuşmak için sabahlara kadar uyumuyorum. beni dikkatle dinliyor, ona büyük bir değer ve önem veriyorum. hiçbir şeyden almadığım hazzı, onunla sohbet etmekten alıyorum. ve cinsellik, bu konuşmanın, bu atmosferin, bu dünyanın hiçbir yerinde yer almıyor. ondan yararlanmaya çalışmıyorum, çünkü bu davranışım aramızdaki samimi, doğal ve masum ilişkiyi baltalamaktan ve beni çıkarcı, ahlaksız bir insan yapmaktan başka bir şey yapmayacaktı. ürpertici bir ilişki oluyor, bugüne kadar kendi hayatımda yaşadığım ve çevremde gördüğüm bu en nitelikli, en farklı, en güzel ilişkiyi başkalarına ikili ilişkilerimde anlatmıyorum. anlatmam. yaşı benden çok küçük olduğu için onu dinlememeyi seçmiyorum, yaşına rağmen etkilendiğim zekası, ruhu ve ahlakı beni ona bağlayan şey oluyor. ve bana aşık oluyor. tüm bu yaşananlar yılları kapsayan bir süreç oluyor. kimi zaman haftalarca, aylarca konuşmuyoruz, kimi zaman saatlerce konuşuyoruz. gördüğüm en güzel rüyadan daha güzel bir rüyayı, gerçekte yaşıyorum. o masum, saf, zeki kızı herkesten ve her şeyden korumaya çalışıyorum.

güzel bir insanla bir dünya oluşturmak, bu dünyada bir atmosfer oluşturmak, o ambiyans içerisinde ülkenin ve dünyanın çoğu sorununu o dünyaya yansıtmadan, o dünyada yaşamak (çünkü gerçekte en güzel şeylerden biri bu), karşılıklı düşünce ve fikir üretmek, analiz, çıkarım ve tespitlerde bulunmak, sanattan, ilimden, felsefeden konuşmak, eğer az da olsa bir zeka varsa bende, onu kullanmak, onu hissettirmek, karşımdakini, iç dünyasını, ruhunu, zekasını anlamak, hissetmek, incelikle sevgi göstermek, en büyük eğlencelerimdir.

cinsellik, alkol, bar, club, gece kulübü, flört, sosyallik, maddiyat, materyalizm, oportunüzm, sürekli gülmek, kahkaha atmak, bana göre değil.

eğlenmek ve dahası yaşamak yalnızca cinsel ilişkiye girmek, alkol içmek, flört etmek, geceleri gezmek, bol bol gülmek, cinsellik konuşmak değildir.

internet öyle güzel bir şey ki, gerçek hayatta asla bulamayacağın ruhu güzel, ahlaklı, zeki, nitelikli insanları bulabiliyorsun. onlarla sohbet edip, eğlenebiliyorsun. sevgi, iki insan uzak da bile olsa hissetmektir. aradaki mesafeleri kaldırmaktır. internet, sosyal medya bir çöplük olabilir, ancak arkasında öyle güzel insanlar var ki. işte ben de o güzel insanları bulmaya çalışıyorum.

güzel bir ruhu hissetmek isterim, güzel bir kalbi anlamak isterim, güzel bir zekayı duymak isterim. ve ben de bunları karşımdakine hissettirme çabasına girerim.