bugün

entry'ler (160)

ilk sevgili

ortaokulda bir kıza gidip "benimle çıkar mısın?" demiştim. bayağı dümdüz öyle demiştim. teneffüste. kapının arkasında.
o da şimdi git, çıkışta kararımı söyleyeceğim, demişti. yazarken gülüyorum. ne kadar komik, değil mi?
sonra servislerin olduğu bahçede 2 kız arkadaşı ile yanıma geldiler, bizimki ortada; evet, diyip kaçtı. çok komik. abi sanki evet demedi de evet attı, evet fırlattı. tükürdü gibi böyle. evetttüüü. kaçtı la sonra.
allah'ım ne kadar komikmiş. çok.
esastan olmasa da usulen ilk sevgilimdir.
sonra gitti, annemin arkadaşının çocuğu ile çıktı kevaşe.

nazar duası

dün arabamda nazar duası buldum. geçen sene annem koymuş. şubat 2014'te arabam kurşunlandı. yılbaşından birkaç gün önce arabama ağaç devrildi. 3 hafta önce şehirler arası yolda kaldım. dört gün önce işe yürüyerek gideyim, arabayı kullanmayayım dedim. akşam üzeri arkadaş aradı, sizin oradan geçiyordum da senin arabanın sol dikizini parçalamışlar dedi..
rabbim nazarlardan korusun sizi. çünkü neden korumasın.

inancımı kaybetmedim.

edit: adam haklı: (#27010315)

sözlük yazarlarının itirafları

geçen gene kendi kendine takılan bir kıza aşık oldum. hayaller kurdum. içimden el ele tutuştum. geleceğimizi kurdum. sonra ineceğim durağa geldik. ben de içimden ona el sallayıp indim. o kız hiç bir şeyin farkında olmadan yoluna devam etti.

6 aralık 2014 balıkesirspor fenerbahçe maçı

o gol Allah'ın emri.
(bkz: emrullah)

pipimi kesmeyin

4-5 gün evvel internet ortamında meşhur olan küçük bir kardeşimizin sünnet olurkenki beyanı.

http://www.youtube.com/watch?v=TGwqTgzLEfg

kendisini 10 yaşındaki kardeşime benzetiyorum. kardeşimi de özlediğim için ara ara açıp seyrediyorum. gülmekten de ölüyorum. hatta iş arkadaşlarım bile kardeşime benzediğini söylüyorlar.

kardeşim 8 yaşındayken şu entrynin başkahramanı olan bir varlık: (#18051255)
bu tür konularda böyle cool takılırken tatlı canına bir şey olmasına da dayanamaz. geçen yaz kafasının köşesini hafiften yarmıştı (kafanın da köşesi mi olur .mk). acile götürüyoruz, yolda "allah'ım bu benim kaderimde neden var?" diye hisli hisli söyleniyordu. tatildeydik, küçük bir yerdi, acilde hemşire dikti. anestezi yapılırken "oucchhh!!" diye bağırdı. lan olm adam hem cool, hem ingiliz. benim kafama geçenlerde kaldırım taşı düştü (ayrı bir entrynin konusu olur, dolayısıyla açıklama yapmadan değinmekle yetiniyorum); normalde annemin, kardeşlerimin yanında hiç küfür etmem, direk "anasını s.k.y.m" falan gibi bir şeyler söylemiştim. bizim eleman "ouccchhh!!". bu ne .mk, nereden öğreniyorsun bunları diyemedim tabi.

neyse işte özledim keratayı. bir hizmet de olması açısından bu "Pipimi Kesmeyin Ben Pipimi Seviyorum Lütfen Pipimi Kesmeyin" diyen elemanın videosunun ses kaydı çözümlemesini de aşağıda yapıyorum. şakalarınızda, tweetlerinizde falan rahatlıkla alıntı yapabilesiniz diye.

"kanatmıcanız!
pipimizi büyütmeyin bak. kesmeyin, yütfen. yemin ederim. benim pipim hiç rahatsızlanmıyor.
pipime asla bakmak istemiyorum. asla! kötü olabilir.
bi de bana bakın evde olur mu? lütfen. her şeyimi siz getirin bana, yütfen.
doktorlar, yütfen tamam diyin de evimize gidelim.
lütfen, açım ben, lütfen doktorlar.
iğne yapmayın, yütfen.
pipimdeki taşı da almayın, yütfen *
yemin ederim size doktorlar. yemin ederim. yütfen. yazık bana. ben sizi seviyorum. ben sizi seviyorum, yütfen doktorlarım. yütfen yütfen yütfen, siz iyi doktorlarsınız. yütfen yütfen yütfen. bak yemin ederim. iğne de vurma, yütfen.
(makas sesi mi ne çıt diye bi ses gelir)
aaa hiçbir şey yokmuş *
acaba napcaksınız?
pipimi nasıl büyütecekler ki??
-işte bakacaklar bakalım, büyüyo mu küçülüyo mu çalışıyo mu...-
küçük!! *
makas mı makas mı??!!
cımbız. cımbız. tamam. cımbız. cımbız. cımbız.
içine girmeyin yütfen doktorlar. ben pipimi... ben pipimi... ben pipimi seviyorum yütfen. iyi yapın pipimi yütfen.
bi de söyleyeyim iz bırakmayın ayaklarıma yütfen doktorlar yütfeeeen. *
sen napıyon?!!
-sana izleteceğim, çünkü çok ağlıyorsun.-
hıı. tamam. sakın diktirmeyin.
nee. napıyorsunuz siz?!
-sen kaç yaşındasın-
altıydım. altıydım, sonra biraz..."

ayrıca videonun altındaki bir yoruma da değinmeden geçemeyeceğim: "işte bir çocuk 'sikerim hastanenizi' diye bas bas bağırır diğeri 'doktorlar lütfen :(' der. Bir çocuk çevresinden ne öğrendiyse onu söyler dikkat etmek lazım."

not: yanlış anladığım yerler varsa, uyarırsanız düzeltirim.

unutulmaz dizi replikleri

Daha önce de yazmıştım. Bugün mevzuu oldu, neydi neydi dedim, kendi entrymden buldum.

Ted'in bi' sevgilisi vardı.* Onun da bi' sevgilisi vardı.* Eleman evde çıplak dolaşıyordu. Bu üçü oturup bi' dizi seyretmişlerdi. Elemanın OYNADIĞI bir dizi idi sanırım. Ted dizi hakkında bir yorum yapıyordu. Aynı zamanda himym için yapıyordu bence o yorumu. Ve aynı zamanda da hayat için:

--spoiler--
it's big comedy, but you also really care about these characters.

--spoiler--

sözlük yazarlarının itirafları

Bencil insanları sevmem.
Kendini olduğundan daha kaliteli gören insanları hiç sevmem.
Tribünlere oynayanları sevmem.

Birkaç haftaya bunların üçünü de tek başına bünyesinde toplamış bi' herifçioğlu iş yerinde benim odama gelecek. Artık oda arkadaşı olacağız.

Neyse ben de çay koydum. Demlenene kadar da biraz ağlayayım.

sözlük yazarlarının itirafları

Sevgilisi olmamak diyet yapmak gibi bi' şey ve okumak vücut geliştirme olsaydı, şu an jason statham gibi bi' şey olurdum.

sözlük yazarlarının itirafları

şu ağzını yayarak, yayvan yayvan konuşanlardan birinin ağzının tam ortasına kürek ile, yok yok dozer kepçesiyle, tam vuracağım; bi' bey'fendilik geliyor.

yaran twitter iletileri

"evrene gönderdiğim pozitif mesajlar kenan evren'e mi gidiyor darbe üstüne darbe yiyorum."

kanal d çocuk kulübü

--spoiler--
merhabaaa doğan güneeeşş
merhaba bulut kardeeşş
merhaba güzel çiçeeek
merhaba sevgili çocuklaaarr

merhabaaa doğan güneeeşş
merhaba bulut kardeeşş
merhaba güzel çiçeeek
merhaba sevgili çocuklaaarr
merhabaa hepinizeee

merhaba anneler
merhaba babalar
dedeler, nineler
amcalar, teyzeler
dayılar, yengeler, halalar, enişteleeer
merhaba merhaba merhaba
çocuk kulübünden
merhaba hepinize
--spoiler--

sabah sabah aklıma gelendir.

ah yıldız abla* ah.

sen hep keman çalardın
Bir bakardım eğilmiş su içiyor gamzelerinden kuşlar…
sen büyüdün, kirlendi dünya
merhaba lan hepinize.
bu da böyle işte

üst dudağı olmayan erkek

üst dudağı olmayan erkektir. sizce forum mudur yoksa sözlük müdür diye sorarım.

kilo vermek isteyenlere verilebilecek tavsiyeler

Ekmeği kesin.

Kaçıncı yy'da yaşıyoruz. Görüyorum, aranızda hala eliyle bölenler var. Yapmayın. Homini gırtlaklar sizi.

sözlük yazarlarının itirafları

lan eski sevgilim (2 sene oldu ayrılalı) hakkında en yakın 3 arkadaşım da efsane güzeldi lan, ondan güzelini bulamazsın, falan diyordu. lan şöyle demeyin, çok üzülüyorum bak, diyordum ben de hep. hayır çektiğim acı artıyor, başka bir şey değil. bunun üzerine de 3'ü de farklı farklı zaman ve mekanlarda geçmesine rağmen diyaloglarımız, abi ama karakteri kötüydü, sen daha iyi birini bulacaksın derlerdi. neyse dün bir ismini gugıllayayım dedim, feysten engelledi de, öyle ortak yakın arkadışım falan da yok. ne yapıyor acaba, nasıl, hala çok mu güzel falan dedim. barodan ruhsatını alırken çekilmiş bir fotoğrafını buldum baro sayfasında. güzel değil. bildiğin değil. gönderdim arkadaşlara fotoyu, bu kim diyorlar. lan o işte. hepsi de güzel olmadığına kanaat getirdi artık. bundan önce de tangoda bir fotoğrafını görmüştüm ama inandıramamıştım onun o olduğuna. yok yok bu o değildir, çok değişmiş falan demişlerdi. neyse bu sefer ad-soyad, ruhsat ile falan birlikte baro sayfasında bulunca mecbur inandılar.

sanki kalbimin üstünde oturan bir öküz vardı ve kafasında hale belirdi, kanat takıp göğe yükselen ruhlar misali yükünü kaldırıp uçtu gitti lan sözlük. çok acayip bir psikoloji. güzel olmadığını millete inandırdığım için sevinmeme mi yanarsın, güzel olmayan biri tarafından terk edildiğimi kendime inandırınca üzülmememe mi yanarsın. aşk acısı çok kötü biri be sözlük.

en güzel kızların isimleri

(bkz: gizem)

%90 olumlu.

nadir seker.

ayrıca;

ÇOCUĞUNUZA iSiM:

Erkek: Memduh

Kız: Meliha

**

GÜNÜN YEMEĞi:

Biber dolma, Maraş tarhana, Güllaç

****

LUGAT:

El-Mütekebbir: Büyüklükte, eşi benzeri yok.

göbek eritmek

karını düzleştirmeye nazaran kolay olandır.

zor olan düz bir karına sahip olmaktır.

düz bir karına sahip olmak üstteki yağ tabakasından kurtulmakla birlikte aynı zamanda alttaki kas tabakasına da çalışmak ile gerçekleşir. bunlardan ikisini birden gerçekleştirmeden düz bir karın hayallerden ibaret. bunun için ise birçok çabanın birlikte gerçekleşmesi gerekmekte.

öncelikle tabi ki diyet. şeker, şekerli besinler ve hatta şekersiz-tatlandırıcılı besinler (zero falan gibi), yağlı besinler, karbonhidratlar ve baklagillerden, tabi ki hamurişinden 3-6 ay gibi bir süre kurtulmak gerek. great hill me'nin istifa kelimesinin anlamını bilmediği ironisini yaptığı gibi sizin de bu gıdaların varlığından bihaber olmanız gerek. bu kısım en zor kısım. fakat açlık çekmek yağ yıkımının düşmanlarından olduğundan alınan besinlerde miktar azaltarak, daha az kalorilileri seçerek açlık çekmeden dengeyi sağlamak gerek. sağlıklı, 25 yaşlarında spor yapmayan bir kişinin harcadığı günlük kalori miktarı yaklaşık 2000'dir. eğer haftada 3 gün spor yapıyorsanız bu 2300-2400'lere çıkar. 5-6 gün yapıyorsanız 2500'leri geçer. tavsiye edilen bir haftada yarım kilo civarı yağdan kurtulmaktır ki bu da günlük kalori miktarının 500 azını almak ile gerçekleşir. yani eğer haftada bir halısahaya gidiyorum, bir gün de tempolu yürüyorum işte yeaa diyorsanız 1600 kaloriyi geçmeyin. eğer masabaşı bir iş yapıyorsanız 1400-1500'leri geçmeyin ki diyet kısmını halledebilin. sebze ve meyvenin miktarını artırın. fakat her meyve de dost değildir. küçük porsiyonlarla ara sıra muz yiyin mesela ama abartmayın, elma falan yiyin genelde. Meyve suyu yerine sıvı sebze ve bolca su tüketimi de diyete eklenmesi faydalı olacaklardan. Bolca su tüketmek önemli.

tempolu yürüyüş bile olsa günde 45 dk kardiyo yapın.15 dk da eğil-kalk, mekik-şınav falan.

bu ikisi dışında stresten uzak durun, stres karın bölgesinde yağ birikmesine sabep oluyormuş. bunu da salgılattığı cortisol hormonu ile beceriyormuş. bu hormonun etkilerini azaltmak için Karotenoid içeren renkli yiyeceklerden hüpletmek faydalı. omega 3 de bu bakımdan faydalı. haftada 3 kere çok sınırlı şekilde zeytin yağıdır, balık yağıdır falan tüketmek gene bu cortisolun göbekte meydana getirdiği birikmelere karşı faydalı.

düz bir karına sahip olmak için uykuyu da düzene sokmak şart. günde 7-8 saat yetişkin bir insan için olması gereken süre. küçüklerde bu süre artabilir.

bunların dışında da çeşitli uyarıcıların tüketimine de dikkat etmeniz gerekmekte ama bu kadar detaya inebilmek için uzmana başvurmak gerek. örneğin yeterli güneş görmemekten kaynaklanan d3 eksikliği, bundan kaynaklanan düşük kalsiyum emilimi, yok efendim tiroid sorunları falan.

yani ki düz bir karına sahip olmak eğer atalarınızdan miras değilse çok uğraş gerektiren bir şey. ahahhahahaaha bu kadar uğraşa değer mi bilmem, mesela onun yerine gideyim de bir adana gömeyim bol mezeli diyebilirsiniz. ki bu kadar özenle hayatınıza dikkat edebiliyorsanız zaten adamsınız. ben bunu benim gibilere yazdım, annesinin yanına gidince yaptığı yemeklerden tabak tabak yiyen, spora başlayıp 2-3 ay sonra bırakan biriyseniz, hani olmayacak bir şey için boşuna umuda kapılıp da sinir-strese hiç gerek yok, koyun totosuna rahvan gitsin.

kaynak: Madhuri Sen diye bir kardeşimiz. https://www.quora.com/How-do-I-get-a-flat-stomach-1

eskişehir

yaklaşık bir buçuk senedir çalıştığım ve ikamet ettiğim şehir.
bir buçuk sene boyunca kendi edindiğim şehir profilini aktarmaya çalışayım.

üniversiteyi ankara'da okuyorsanız kesinlikle bi' kere ziyaret etmeniz gereken şehir. ben ankara'da okuyordum ama hiç ziyaret etmedim. mezun olduktan sonra da gelmiş olmasaydım çok şey kaybedermişim. kalacak tanıdığınız ve/veya kalma isteğiniz yoksa en azından günü birlik gezilecek bir şehir. ama o kadar yani. zaten günü birlikten fazlası da sıkıyor. yani f*ck it let's go to ankaracı değilimdir ama ankara'dan sonra, yaşamak için, insanı tatmin etmeyen bir şehir.

malum konya ve ankara'ya hızlı tren var, istanbul'a da açılmak üzere, eli kulağında. hızlı tren hattının merkezi diyebilirim şehir için (uyarı üzerine: tcdd'nin planında konya imiş hızlı trenin merkezi). fakat havaalanı olarak yurt içine uçuş yapan bir havaalanı yok. sadece brüksel'e uçuş var. bir de yeni gördüm, lyon'a varmış. belçika'dan emirdağlıların çok gelip gitmesi hasebiyle böyle bir uygulama var.

ilçelerinde çeşitli tarihi yerler de var şehrin fakat ben bilecik'in ilçesi bozüyük dışında bir ilçeye gitmedim. (bozüyük bilecik'in ilçesiymiş.) buraya da yemek yemek için gittim zaten.

yaşam büyükşehirlere oranla yemek içmek minvalinde daha ekonomik denebilir. örneğin en işlek yerlerinden biri olan üniversite caddesinde, cadde boyu açılmış, isimleri kahve ile kurulabilecek bütün kombinasyonları tüketmiş cafelerde çay 2 tl civarı. hayır zaten benim bildiğim şu ana kadar 3 tane pahalı mekanı var şehrin. biri sempre, biri gaga, biri ayten usta. bunlardan bile kişi başı ankara'da, istanbul'da ne bileyim bir günaydın kebap restaurant'ta ödediğiniz hesabın yarısına çıkabiliyorsunuz. ne bileyim bunun daha nusr-eti falan vardır, plaza çocuğu değilim, istanbul pahalı mekanlarını bilmem ama onlarla falan kıyaslamıyorum bile. yani demem o ki eskişehir sıradan bir memurun eğer benim gibi bakması gereken biri ve sevgilisi yoksa, veya sevgilisi olsa bile, rahatlıkla en pahalı mekana girip çıkabildiği bir tabiri caizse butik şehir.

şehirde 3 tane avm ve 3 tane sinema var doğal olarak. bu avmler espark, kanatlı ve neo+. kanatlı'ya hiç girmedim sanırım. espark ankaranın ankamallü. şöyle bir özelliği var yalnız. eskiden şeker, pancar fabrikası falan olan yapı yerine kurulmuş ve yapının tarihi bacası falan muhafaza edilmiş. karşısında ise meşhur açık bar 222 var. avrupa'nın bilmem kaçıncı en büyük açık barı imiş. içinde restaurantı falan da var. neo+ da outlet konseptinde olanı. temmuzun başında kemal sunal temalı gayet kompakt ve samimi bir sergi vardı mesela orada. filmlerinde giymiş olduğu kostümlerin orjinalleri ve kendi özel eşyaları, çeşitli el yazmaları ve belgeleri gibi iç ısıtan hatıralar sergileniyordu.

şehirde sanıyorum bir adet zara var ama örneğin lacoste yok diye biliyorum. yani kendisine küçük izmir deniyor şehrin ama bu insan profilinden dolayı, mekan profili zannedilmesin.

şehrin meşhur barlar sokağı ankara'daki sakarya'dan hallice. hatta pek farkları yok diyebilirim. ama hangover gayet güzel bir mekan. barlar sokağında dillere destan lezzette adana kebabı yapan bir mekan var. yazarken bile ağzımın suyu aktı. bekir usta adana kebap. bizzat bildiğimden değil ama doğulu kimselerin ağzından da duyduklarıma binaen şunu söyleyebilirim ki türkiye'de adana kebap yiyebileceğiniz ender mekanlardan biri ve porsiyonu şu an bildiğim kadarıyla 15-20 tl arası bir şey. eğer yolunuz eskişehir'e düşecekse başka bir yerde yemeyin, gidin burada doyurun karnınızı. araba park derdi de yok gibi bir şey, 1-2 tl'ye hemen mekanın küçücük dış mekanına park ediyorlar, 2-3 araba sıkıştırıyorlar, olmadı yakındaki otoparka çekiyorlar, o zaman da 2-3 tl tutar. ama dibine kadar getirecekseniz arabanızı barlar sokağına sokmanız gerek. barlar sokağında bir de kokoreççi var, eskişehir'de yiyecekseniz orada yemelisiniz kokoreçi. barlar sokağındaki 4 yollardan birinin köşesinde ama adını hatırlamıyorum, daha yeni biraz büyüttüler mekanı, adını hatırlarsam yazarım daha sonra.

yemek yemek için yusufeli döner, trakya restaurant, fahrettin usta, kosovalı (bol kepçe), bozanlı ibo, absüsselam, urfa kebap, ciğerci ahmet güzel yerlerden. hatta bayağı kaliteli yerler diyeyim. kentpark'ta güzel bir mekan daha vardı ama adını hatırlayamadım. bunun yanında bozüyük'te köfteci yusuf ve kokoreççiler ünlü. ayrıca bir de balık yapan çok kral bir mekan vardı ancak onun da adını şu an hatırlayamadım. orhan gibi bir şeydi ama, hatırlayınca editlerim.

çibörek için de, ki eskişehir'in met helva, nugga helva ile birlikte sembollerindendir, kentpark'ta mekan olarak yüksek tavanlı, benim bildiğim, eskişehir'deki 3 mekandan biri olan (diğer ikisi: ayten usta ve anadolu üni yunusemre kampüsündeki taş bina. ikisi de on numara mekanlar. ayten usta en yenileri ve zaten eskişehir'deki en pahalı mekanlardan. bunu hak ediyor tabi ki. porsiyonları küçük olsa da hem çok leziz, ki gurmelik iddiasındalar-ayten usta: gurme, hem de mekanın bir kısmı küçük bir yapay gölün üzerinde. fakat göl her zaman dolu olmuyor. en azından şimdilik. diğeri ise tarihi bir mekan. yemekler çok kaliteli ve çok leziz, fiyatlar çok uygun, fakat üni personeli ya da tanıdığı olmak gerekiyor ve günde yalnızca iki saat hizmet veriyor: 12:00-14:00 arası), göl manzaralı kırım çibörek ve çarşı tarafında çok leziz çibörek yapan bir mekan olan papağan var. yani mekan tarz olsun diyorsanız kırım, lezzeti tercih ediyorsanız papağan. bir de alpu'ya doğru 40 km falan gidildiğinde bir çibörekçi daha varmış ancak henüz oraya gitmedim. çiböreğin de ismi özbekçe'den gelmekte ve çiğ değil çibörek. çi'nin manası güzel miydi ne, öyle bir şey. onu da bilahare tam hatırlayınca editlerim ya da açın bakın işte mk. (editinho: çi özbekçe değilmiş. kıpçak boyundan olan kırım türklerinin kullandığı eski kıpçak lehçesinde çi kökü enfes, leziz anlamını vurgulamak için kullanılırmış.) diğer yerel lezzetleri nerede bulacağımı henüz bilmiyorum. zaten restaurant tarzı yerlerde değil de eskişehirli bir tanıdığın evinde bulabilirim anca bunu diye düşünüyorum. yerel halktan beni bağrına basan biri henüz olmadığı için, öyle bir tanıdığım henüz olmadığı için, köylere falan da henüz hiç gitmediğim için yerel lezzetleri tadamadım :(
kentpark demişken burada yapay plaj var. insanlar burada oyuncuktan güneşlenip, denize falan giriyormuş yalap şap öyle yalandan ama sadece duydum, kendim görmedim. büyükerşen'in icatlarından biri. (not: eskişehir'de kullanıyor olsam oyumu büyükerşen'e verirdim.)

sazova parkı da eskişehir'de bir kere gidilmesi gereken yerlerden biri. temsili bir gemi falan var, 1-2 tl'ye girip geziyorsunuz. masal adası, kremlin çakması bir saray falan var.

adalar insan profili olarak biraz daha kızılay tayfasına benzeyen ama ondan biraz daha hallice kişilerin takıldığı bir yer. yanlış anlaşılmasın, herhangi bir küçümseme yaptığımdan değil, hayatımın çok büyük bir kısmı kızılay'da geçti; liseye girmeden önce lgs için kızılay'da bir dersaneye gittim, üniversiteyi cebeci'de okudum, gittiğim dil kursları vs hep kızılay'daydı. ama profil olarak bir çukurambar, ne bileyim park caddesi, arjantin, tunalı, gop; ya da bebek, levent falan gelmesin akla. gene de adalar'daki travelers cafe en sevdiğim ve gayet başarılı mekanlardan bir tanesi. ayrıca sanırım eskişehir'in en güzel hatun garsonları orada çalışıyor. adalar denen bu taraflarda adalar falan yok, ancak porsuk çayı'nın etrafına bir sürü sıra sıra cafeler açıldığından dolayı bu isim takılmış olabilir, bir bilgim yok, sadece çıkarım. (bir bilgim yok demişken, bir bilgim olan bir şeyi aktarayım: eti'nin kurulduğu yer eskişehir. eti'nin e'si de eskişehir zaten ve daha evvel eti'nin ilk fabrikasının olduğu sokaklar çikolata kokarmış. şimdi şehrin ankara tarafı çıkışında bir büyük fabrikası var ama öyle girip de alış-veriş yapılacak falan bir yer değil. antiparantez olarak bunu burada söyleyeyim.) bu porsuk çayı'nda venedik misali gondollar falan oluyor, arada görüyorum fakat ben hiç binmedim geldim geleli. küçük yatlar da geçiyor arada. (yat denir sanırım ona, esbot diye isim takmışlar.) hiç binmediğim için fiyatını da bilmiyorum ama cüz'i olduğundan şüphem yok.

haller gençlik merkezi de içeride çay falan içilen bir yer ama hiç takılmadım. fakat içinde bir tiyatro var, oraya bir kere gittim, tiyatrosu gayet başarılıydı. yani fiziksel yapı olarak diyorum.

nargile için odunpazarı'nda inanılmaz ucuz, hafiften kaveane ya da kave diye okuduğumuz yerler havasında ama açık mekanda, fiyat-kalite karşılaştırmasına göre über kaliteli, ali dayı'nın yeri var. adı nargile evi olması lazım. şu an nargile 5 tl ve ne içerseniz için, çay olsun, oralet olsun, renklilerden olsun 50 krş. her içtiğinizi de yazmıyorlar bile zaten. dudak uçuklatan hesaplar ödeyip kalkacaksınız saatlerce oturup. ali dayı'yı herkes bilir odunpazarı'nda zaten. odunpazarı'na gelmişken yukarıdaki şelale park'a çıkıp eskişehir manzarı eşliğinde çay ve kahvelerinizi yudumlayabilrisiniz. ayrıca orada "kirpi" dedikleri kendi tarifleri olduğunu düşündüğüm bir tatlı var, ondan da yemeniz lazım. odunpazarı dediğimizde rasta cafe'ye değinmeden olmaz. eskişehir'in en salaş, en retro mekanı. çalışanlar falan bayağı cool. gerçi en son gittiğimde 2 liseli kızı çalıştırıyorlardı ama ondan evvel profil daha bir cooldu yani. orada rasta burger yemelisiniz. zaten böyle retro tarzı mekanları seviyorsanız bayağı seveceksiniz rasta'yı. ayrıca rasta felsefesini falan da sorabilirsiniz, adamlar boşuna rasta koymamışlar cafe'nin adını. cafede bir de çakma da olsa "we don't have wi-fi. talk to each other" minvalinde bir yazı var ve menüsünde "şş bir çay - 5tl", "bir çay alabilir miyim lütfen - 1 tl" gibi bir olay var. hani tamam taklit ama güzel yani gene de. benim favori mekanlarımdandır. odunpazarında bir de kurşunlu cami külliyesi var. içerisinde zaman zaman canlı performans ney dinletisi olan bir yer var. canlı olarak cam üfleme sanatçılarını izleyebileceğiniz bir atolye ve cam müzesi ile bir de lületaşı müzesi mevcut. e tabi bir de camisi var. sabah namazlarını hatimle kıldırıyorlarmış*. odunpazarında ayrıca balmumu müzesi var. gayet cüz'i bir fiyata gezebiliyorsunuz. gelmişken bir gezin. öyle aman aman çok kötü değil. büyükerşen'in aynı zamanda heykeltraş olduğundan dolayı, kendinin falan da mumyasını koymuş olması dışında, icraatlerini sergilemeye devam ettiği alanlardan biri. ayrıca odunpazarı'nda safranbolu tarzı tarihi odunpazarı evleri var. onların arasında dolaşıyorsunuz. birkaç küçük işletme de o evlerin içinde oluyor, mesela rasta da onlardan biri, yaşayan insanlar da var bu evlerde.

waffle için pi waffle en iyilerden, hatta benim en sevdiğim. fakat başındaki eleman bana hep suratsız gelir, şöyle her gördüğümde suratına çat çut iki tane girişesim gelir. bir de ismini tam hatırlamıyorum, waffle es cafe olabilir, kanatlı'nın oralarda, adalar'a girerken bir wafflecı var, gayet sade, istikrarlı, lezzetli wafflelları ve güler yüzlü bir hizmet anlayışları var. hani ben daha sade seviyorum diyenler için burası daha güzel. uluönder'de yeni açılan milan waffle da iyilerden. işletmecisi celal abi tatlı bir adamdır. tatlı bir dükkanı ve benim gönlümü kazandığı arizona şişeleri, peanut butter kavanozu falan dekorları arasında. fakat satış olarak var mı bilmiyorum. kızılcıklı'daki waffle maffle ise aman diyip uzak durulması gerekenlerden biridir. gene yeni açılan Shuffle Waffle da benim henüz tecrübe etmediklerimden ama dükkan güzel gözüküyor.

şehirde kız profili gayet başarılı. ankara'dan iyi diyebilirim. bayağı fazla sayıda güzel kız görürsünüz şöyle bir geziverseniz üniversite caddesinde falan. bunun sebebi de öğrenci kenti olması. millet açık öğretim bile okusa anaya-babaya ben eskişehir'i kazandım diyip geldiği için genç nüfus hayli fazla. bu kadar fazla genç nüfus içinden de fazla güzel kız çıkması gayet doğal. erkek profilini bir erkek gözüyle maalesef bilemeyeceğim ama muhtemelen o da iyidir aynı sebepten ötürü.

bunların dışında karikatür müzesi, uçak müzesi, cumhuriyet tarihi müzesi, devrim arabası, hamamlar falan var ama ben henüz bunları görmedim.

kalmak için de uygulama oteli, anadolu üniversitesi'nin misafirhanesi gibi yerler var, polis evi falan iyi. bu tür makul fiyata kalınacak yer elbet bulunur. çok çok, bulamadınız bir yer, güzel kızlar eqlesin, boş odam var .p şaka şaka, var tanıdık, misafirhaneyi ayarlarız, gayet güzel, yalnız geceliği 50 tl. bütçenize kalmış. polisevini falan da ayarlarız. oteli de zorlarız çok isterseniz.

üniversite demişken şehirde anadolu üni ve osmangazi üni olmak üzere iki devlet üniversitesi var. özel yok. ilkinde hukuk, ikincisinde tıp var. tıp demişken de hastane olarak da yunusemre devlet hastanesi, osmangazinin hastanesi, anadolu'nun mavi hastanesi, özel olarak acıbadem var.

şehirde bir tane lasertag mekanı açıldı. fungate diye bir yer. bir senedir falan var. idare ediyor işte. gokart için ise neo+'ta bir pist var. bir de bozüyük'e giderken yolun karşısında, bozüyük'ten dönerken sağda kalan, merkezden 5-10 km sonra, inişli çıkışlı, rampalı, köprülü falan bir pist var. neo+'takinden daha büyük fakat buradakinin de arabaları birbiriyle eşdeğer değil.
üniversitenin yakınlarında, espark, gar civarında her yerde börekçiler, tantuniciler var, bir de hatay döneri yapan donas var.

eskişehirspor sevgisi eskişehir halkında hayli fazla. büyük takımlar şampiyonluk kutlayamıyor. o derece. bu sene eskişehirspor türkiye kupası'nda finale çıktığında bayağı millet dışarı konvoya falan çıktı. es es es ki ki ki es ki es ki es diyorum.

şehir içi ulaşımda tramvay hattı bayağı bir yere gidiyor. hatta şimdi gene yeni hatlar yapıldı. fakat trafik bu çapta bir şehir için bayağı bir felç. zaten arada yerel kanallar seyrettiğimde, sokaktaki vatandaşla yapılan röportajlarda genelde en büyük sorun trafik olarak görülüyor.

emlak piyasası ise çok acayip bu şehirde. geçtiğimiz senelerde batıkent'te fiyatlar uçmuş gitmiş. batıkent bey ne yapıyorsunuz?. ondan önce üniversite caddesindeki konutların fiyatlarını 5'e katladığı söyleniyor. şu sıralar ismet inönü'de yapılan binalarda 1+1'lere 300 bin liralar biçiliyor. yatırım yönünden bu konuda hakikaten eş, çoluk çocuk ne varsa satıp basılması gereken kalemlerden eskişehir'de emlak olayı.

şehrin üzerinde sürekli uçup insanların birbirini duymasını engelleyen jetler için de şöyle bir durum var: yerli halk jetler geçerken konuşmaz, yeni gelenler inatla bağırıp sesini duyurmaya çalışır, diye bir düşünce. bir de şehirde sürekli bir kalabak sucusu dolaşır ve aygaz cingılının ezgisinin insanın yanlışlıkla aklının içinde kalması gibi kendi ezgisini akıllara kazır.

şimdilik aklıma gelenler bu kadar. sıkıldım. kafama estikçe de bu entrymi zenginleştirmeyi düşünüyorum.

selametle.

edit: eksileyen arkadaşlar da neyi eksiliyor acaba, bi' zahmet söyleyiversinler. emeğe yazıktır be.

çalıyor ama namaz kılıyor

(bkz: Ramazan davulcusu)

çobanının götüne sopa sokan kayserili dayı

Başlığın doğrusu: "ağasının götüne sopa sokan çoban"

Aganın götünden kan almış çobandır.

kürdistan da türk çocuğu olmak

Yoklukta varlık.